Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1696 E. 2020/172 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1696
KARAR NO : 2020/172
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/346 Esas – 2018/685 Karar
TARİHİ : 21/05/2018
DAVA : Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda davanın usulden reddine yönelik verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kredi borçlusu … Ticaret Limited Şirketi tarafından, 4 adet çekin tahsilinde kredi borcuna mahsup edilmek üzere davacı bankaya verildiğini, çek borçlusu …Ticaret Ltd. Şti.’nin çeklerin bankaya tevdi tarihinde tek imza ile temsil edildiğini, şirketin 31/05/2005 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanına göre; “Şirket temsil ve ilzam hususunda beş yıl süre ile seçilen …l’in müdürlük süresinin 15 yıl uzatıldığını, çeklerin bankaya tevdiinden sonra, …. Ticaret Ltd. Şti.’ nin çift imza ile temsil kararı aldığını ve bu kararın 20/10/2015 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığını, Ortaklar Kurulu kararına göre “Şirket müdürü olarak Şirket ortaklarından …in 10 yıl süre ile müştereken temsil ve ilzamda yetkili kılınmasına” karar verildiğini, bir kısım çeklerin anılan nedene binaen ibrazında tahsil edilemediğini, (keşidecisi …i ve Turizm Ticaret Ltd. Şti. olanlar), bir kısım çeklerin ise (keşidecisi …Har. Tic. Teks. İm. Paz. Nak. İth. İhr. Ltd. Şti. olanlar) karşılıksız çıktığını, çeklere istinaden takip başlatıldığını ve borçlu şirketin borcu ödememek gayesiyle kötü niyetli olarak aleyhine yapılan tüm takiplere itiraz ettiğini, borca itiraz davası neticesinde, takiplerin …ve Tur. Tic. Ltd. Şti. yönünden iptali ile alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatı olarak toplam 69.459,12 TL ödenmesine karar verildiğini, İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/255 Esas, 2016/544 Karar sayılı 02/06/2016 tarihli borca itiraz davası sonucu verilen ilama müstenit olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasıyla, İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/19 Esas, 2016/1110 Karar 13/10/2016 tarihli borca itiraz davası sonucu verilen ilama müstenit olarak İstanbul .. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyaları ile davacı banka aleyhine takip yapıldığını ve icra emirlerinin tebellüğ edildiğini, davalı …e Tur. Tic. Ltd. Şti.’nin çift imza ile temsil ve ilzam olunduğu, takibin dayanağı çekte ise tek imza bulunduğundan, dayanak çekteki borcun şirketi bağlamayacağını beyan ettiğini, ancak, 31/05/2005 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nden de anlaşılacağı üzere, “Şirket temsil ve ilzam hususunda beş yıl süre ile seçilen …’in müdürlük süresinin 15 yıl uzatılmasına” ve çekin kendilerine tevdi tarihi olan 01/09/2015 tarihinden sonra, 20/10/2015 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde “Şirket müdürü olarak Şirket ortaklarından O… 10 yıl süre ile müştereken temsil ve ilzamda yetkili kılınmasına” karar verildiğini, borca itiraz davası aşamasında, İcra Mahkemeleri tarafından çek tevdi bordroları incelenmediği için çeklerin bankaya tevdi edildiği tarih, şirket imza yetkilisinin değiştirildiği tarih ve keşide tarihleri arasındaki kayda değer durumun göz ardı edildiğini, bu hususun eksik inceleme niteliğinde olduğunu, zira tam bir inceleme neticesinde davacı bankanın kötü niyetli olmadığının tespit edilebileceğini, davacı banka yönünden kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için kötü niyet tazminatına ilişkin şartların oluşması gerektiğini, ancak bu şartların oluşmadığını, davacı bankanın, hiçbir ilişkisi bulunmayan borçlu aleyhinde, kötü niyetle hareket etme ve bile bile zararına neden olma kastının bulunmasının söz konusu olamayacağını, yerel mahkemenin davacı bankanın kötü niyetli kabul edilmesinin gerekçesini dahi açıklamadan kötü niyet tazminatına hükmettiğini, oysa yasaya göre tazminata karar verilmesi için ağır kusurlu veya kötüniyetli hareket edilmesi gerektiğini, açılan takipte borçlu keşideci hakkında haciz dahi uygulanmadığını, davacı bankanın takip açmakta kusuru ve kötü niyetinin bulunmadığını, takibe konu çekin ciro edilirken, çeki keşide eden şirket ortağına temsile yetkili ortaklardan biri tarafından çek keşide etme konusunda verilen vekâletnameden haberdar olan davalı/alacaklı/hamilin, şirketin çekten sorumlu olduğu düşüncesiyle takibe girişmiş olmasında kötü niyeti veya ağır kusurunun bulunduğundan söz edilemeyeceğini, belirterek, İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/255 Esas, 2016/544 Karar sayılı 02/06/2016 tarihli borca itiraz davası sonucu verilen ilama müstenit olarak İstanbul …. İcra Müdürlüğü… Esas, İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/19 Esas- 2016/1110 Karar sayılı, 13/10/2016 tarihli borca itiraz davası sonucu verilen ilama müstenit olarak İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul 17. İcra Hukuk Mahkemesi 2015/793 Esas sayılı, 04/04/2017 tarihli borca itiraz davası sonucu verilen ilama dair takibin henüz başlatılmadığını, icra takibi dosyaları ile icra dosyalarına yatırılan paraların davalıya ödenmemesi konusunda tedbir kararı verilmesi ile şimdilik toplam 69.459,12 TL kötü niyet tazminatı (asıl alacak ve tüm ferileri) ile yargılama giderleri yönünden borçlu olmadığının tespit edilerek; yapılmış ve yapılacak icra takiplerinin tedbiren durdurulmasını karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesiyle, davacı taraf dava dilekçesi ile kendi aleyhine ilama dayalı olarak açılan icra takiplerinde talep edilen ve icra mahkemeleri tarafından hükmedilen kötü niyet tazminatı yönünden menfi tespit davası açtığını, ilama dayalı alacaklara ilişkin başka bir mahkemede menfi tespit davası açılamayacağından işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı aleyhine başlatılan İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …. Esas ve 2016/38278 Esas sayılı dosyaların takip dayanaklarının İcra Hukuk Mahkemeleri tarafından verilen kararlar olduğunu, davacı tarafın ilk derece mahkemesi olan İcra Hukuk Mahkemelerinin verdiği kararları bir başka mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemesinden hüküm yönünden borçlu olmadığının tespitini talep ederek hukuken yoklukla malul talepte bulunduğunu, zira İcra Hukuk Mahkemeleri tarafından verilen kararların incelenmesi ancak ve ancak Yargıtay veyahut Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından yapılacağını, davacı tarafından kötü niyetle açılan işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın ilama dayalı olarak açılan takiplere karşı İİK.72. ve 169/a maddesine dayandığını belirterek gerek sayın mahkemeyi gerekse icra müdürlüğünü yanıltmaya çalıştığını, icra müdürlüğünün de sayın mahkemeden alınan derkenarla yanıltıldığını ve ilama dayalı icra takibini durdurulduğunu, davalı tarafından açılan işbu dava gerek İİK 72 gerekse İİK 169/a-6 maddesi ile alakası bulunmadığını, esas takipte borçlu sıfatına sahip olmanın menfi tespit davasının dava şartlarından olduğunu, ancak İstanbul 21 icra müdürlüğünün 2016/ 29220 Esas Sayılı dosyası ilamsız takip değil ilama dayalı olarak açılan bir takip olup İİK. 72. maddeye dayalı menfi tespit davasına konu olamayacağını, davacı tarafından ilama dayalı açılan takip aleyhine kambiyo senetlerine dayalı takipler için düzenlenen kanun maddesine dayanarak menfi tespit davası açarak hukuken sakat bir dava açıldığını, işbu davaya dayanak göstererek ve derkenar alarak İcra Müdürlüğüne başvurduğunu ve ilama dayalı olarak açılan İstanbul 21 İcra Müdürlüğünün 2016/29220 Esas ve 2016/38278 Esas sayılı dosyalarında takibin durdurulmasının sağlandığını belirterek açılan davanın reddine, ayrıca açılan icra takiplerinin durdurulması ve alacağın geç alınmasına sebep olması nedeniyle davacının alacağın %20 sinden az olmamak kaydı ile tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen ve istinafa konu edilen 2019/346 Esas – 2018/685 Karar sayılı, 21/05/2018 tarihli ilamda; “…Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı tarafından icra hukuk mahkemesinde açılan davalar sonucu bu mahkemelerde İİK’nun 169-a/5 maddesi uyarınca kötü niyet tazminatı olarak hükmedilen tazminatlar sebebiyle borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davası ve hükmedilmiş olan kötü niyet tazminatlarının dava sonucuna kadar İİK’nun 169-a/6 maddesi uyarınca ertelenmesine yönelik davadır. İİK’nun 169-a/6 maddesi dikkate alındığında, icra mahkemesi tarafından hükmolunan kararlarda borçlunun itirazının kabulü halinde kötü niyetli ve ağır kusuru bulunan alacaklı takip muvakkaten durdurulmuş ise itirazın reddi halinde ise borçlunun tazminata mahkum edeceği düzenlenmiştir. Yine aynı maddenin aynı fıkra son cümlesine göre borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesi halinde borçlunun genel mahkemede menfi tespit ve istirdat davası açması halinde ya da alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesi halinde ise alacaklının genel mahkemede dava açması halinde hükmolunan tazminatın tahsilinin dava sonuna kadar tehir olacağı düzenlenmiştir. Yine dava lehine sonuçlanan taraf için daha önce hükmedilmiş olan tazminatın kalkacağı belirtilmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere icra mahkemesi tarafından alacaklı aleyhine kötü niyetli tazminatına hükmedilmesi halinde alacaklının doğrudan doğruya alacaklı olduğu, alacağa yönelik dava açması halinde bu alacağın varlığı geniş yetkili genel mahkemece tespit edilmesi halinde icra mahkemesince verilen kötü niyet tazminatının ortadan kalkacağı ve bunun davanın sonucuna kadar erteleneceği anlaşılmaktadır. Oysa somut olayımızda davacı …Bankası tarafından borçlu …. Tic. Ltd. Şti’ne karşı genel hükümlere göre açılmış bir alacak davası bulunmamaktadır. Davacı tarafından icra mahkemesi tarafından hükmedilen icra inkar tazminatı (kötü niyet tazminatı) sebebiyle borçlu olmadığına yönelik menfi tespit davası açılmış bulunmaktadır. Bu bağlamda geniş yetkili mahkeme olsa dahi bir mahkemenin başka bir mahkeme tarafından hükmedilen tazminatın doğru olup olmadığı, bu tazminata hükmedilmesinin gerekip gerekilmediği yönünden yargılama yapma yetkisi bulunamamaktadır. Bunun yegane istisnası kanunun açık düzenlemesi bulunan hallerde mevcut olabilmektedir. Nitekim İİK 169-a/6 düzenleme de buna yönelik bir düzenlemedir. Fakat burada açılması gereken dava icra mahkemesi tarafından hüküm kurulan asıl alacağın varlığına yönelik alacaklı tarafından açılan bir alacak davası ya da borçlu aleyhine tazminata hükmedilmişse borçlu tarafından açılacak bir menfi tespit ve istirdat davasıdır. Bu nedenle davacı tarafça icra mahkemesi tarafından hükmedilen tazminatı sebebiyle borçlu olmadığının tespitine yönelik doğrudan doğruya bir dava açılamayacağından…”, davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş ise de kendisini vekille temsil eden davalı yararına vekalet ücretine karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davanın esastan reddi gerekirken usulden reddine karar verilmesinin de yasaya aykırı olduğunu, zira davaya konu icra mahkemesinin kararı yönünden karşı taraf davacının borçlu olduğunun sabit olduğunu,
Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın esastan reddine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, davacı aleyhine ilama dayalı olarak açılan icra takiplerinde talep edilen ve icra mahkemeleri tarafından hükmedilen kötü niyet tazminatı yönünden menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçe ile ve sonuçta davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı tarafından icra hukuk mahkemelerinde görülen davalarda, davalı lehine hükmedilen kötü niyet tazminatı ve ferilerinin tahsili için başlatılan icra takibi kapsamında menfi tespit istemli dava açıldığı, mahkemece de yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemenin ret gerekçesi dikkate alındığında, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından, davanın usulden reddi kararı isabetli olup aksi yöndeki davalı vekili istinafı yerinde değildir.Ancak davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olması doğru olmamıştır. Bu yönüyle davalı vekilinin istinaf başvurusu yerindedir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusun kısmen kabulü ile istinafa konu kararın vekalet ücreti yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilmek üzere kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 1.280,82 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.226,42 TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde, tarafların artan gider avanslarının iadesine,
6-İstinaf yargılaması yönünden,
a)Davalı vekili tarfından yatırılan 35,90 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde iadesine; 98,10 TL başvuru harcının Hazineye irat kaydına,
b)İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından harcanan 98,10 TL başvuru harcı, 35,90 TL tebliğ ve posta gideri olmak üzere, toplam 134,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,
8-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353.1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13/02/2020 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.