Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1683 E. 2020/85 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1683
KARAR NO: 2020/85
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2017/661 Esas – 2017/1259 Karar
TARİHİ: 26/12/2017
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki haksız rekabetin tespiti ve manevi tazminat istemli davanın yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulünedair verilen karara karşı davalı ve davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Gümrük Müşavirliği Derneği’nin, tüzüğünde de belirtildiği üzere, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun geçici 6. maddesi ve Gümrük Yönetmeliğ’inin 838. maddesi hükümlerine istinaden görev yapmak ve mensuplarının müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, gümrük müşavirliğinin genel menfaatlerine uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere mesleki disiplini, saygınlığı ve ahlakı korumak maksadı ile kurulmuş bir mesleki teşekkül olduğunu, niteliği itibari ile de müvekkil derneğin kamu kurumu niteliğinde meslek teşekkülü olduğunu, Bu nedenle, müvekkili derneğin korumakla yükümlü olduğu gümrük mesleği yasa, tüzük ve uygulamaya aykırılığın önlenmesi konusunda yetki ve yükümlülüğü bulunduğunu, bu kapsamda kanun ve yönetmelik gereğince dava açma yetkisi de bulunduğunu, davalı şirketin tek başına gümrük müşavirlerinin yetkisinde olan iş ve eylemleri müvekkili derneğin 15/04/2006 tarihli genel kurul toplantısında haksız rekabet oluşturacak şekilde işitsel, görsel, yazılı ortamda reklam ve ilan vermek ve iş sahibi tarafından talep edilmediği halde hizmet teklifinde bulunmak fiilini işlediğini, dava dilekçe ekinde yer alan “…” isimli derginin 20/11/2013 tarihli nüshasında …’a ait “…” başlıklı ilanda; “1) KÜRESEL PAZARLARA ULAŞIN” başlığı altında dünyanın en büyük hava filolarından birine sahip olan … hem tedarikçileriniz size hem de siz müşterilerinize kolaylıkla ulaşabilirsiniz. 2) TEDARİK ZİNCİRİNİZİ GÖRÜNÜR KILIN” …’in teknolojisi sayesinde… 3) GÜMRÜK İŞLEMLERİNİZİ HIZLANDIRIN” “… dünyanın en büyük gümrük müşavirlerinden biridir. Sahip olduğumuz deneyim ve ileri teknolojiyle gümrük işlerinize hız kazandırırız. Sunduğumuz elektronik çözümler ile olası gümrük gecikmelerini %56’ya varan oranda azaltabiliriz.” ibarelerinin kullanıldığının tespit edildiğini, söz konusu ibarelerin tamamı talep yaratmaya yönelik, diğer gümrük müşavirlerinden ayrıcalık oluşturacak şekilde ibareler içerdiği, …’nin diğer gümrük müşavirlerinden ayrıcalıklı olduğu intibaını oluşturduğunu, kullanılan ibarelerin reklam niteliğinde olduğu; 1 numaralı ilanla hizmet ağının niteliğini belirterek, diğer gümrük müşavirleri aleyhine haksız rekabet teşkil edecek eylem içerisinde olduğunu; 2 numaralı ilanda kullanılan niteleme ile teknolojik farkındalığı konusunda haksız rekabet oluşturduğunu ve nihayet 3 numaralı ilanda açıkça diğer gümrük müşavirlerinde karşı farkındalık yaratacak şekilde övücü ibareler kullandığının açık olduğunu, davalı tarafın yukarıda yer ilanının içeriği itibari ile derneğin 15/04/2016 tarihli olağan mali genel kurul toplantısında alınan rekabet ve reklam yasağı kararına aykırılık oluşturduğu gibi davalı firmanın müvekkil dernek sicil kayıtlarında gümrük müşaviri sıfatı ile de herhangi bir kaydı bulunmadığını, bu durumda davalının gümrük müşavirliği sıfatı da bulunmadığı halde haksız rekabet oluşturacak şekilde ilan ve reklam verdiğini, TTK’nın 55. maddesinin haksız rekabet hükümlerini düzenlediğini, bu ilan ve hükümler nedeni ile dernek mensubu gümrük müşavirlerinin zarara uğradığını ve zarara uğramaya devam ettiğini, davalı taraf kariyer mesleği olan ve belli bir liyakatle elde edilen gümrük müşavirliği konusunda herhangi bir yetkinliği de olmamasına rağmen sanki bu yetkinliği varmışçasına hareket ederek haksız rekabet yaptığını belirterek, davalının haksız rekabetinin tespitine, bu haksız rekabet nedeni ile davacının uğradığı elem ve ızdırap nedeniyle 5.000,00 TL manevi tazminatın haksız rekabet tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsiline, dava masraf ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olmadığından aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, müvekkili şirketin davacı derneğin üyesi olmadığını, bu itibarla davacı derneğin genel kurulunda alınan kararın müvekkilini bağlamadığını, müvekkilinin ” … ” logosu ile yurt içi ve yurt dışı paket ve hızlı kargo taşımacılığı işi ile iştigal ettiğini, Gümrük Kanunu’nun 225. maddesinin 18.06.2009 tarihinde 5911 sayılı Yasa ile değiştirildiğini, buna göre müvekkilinin taşıdığı paketlerle ilgili olarak gümrüklerde dolaylı temsilci olarak iş yapabildiğini, müvekkil şirketin dergiye verdiği reklam metni içeriğinin haksız rekabet hükümlerine aykırılık teşkil etmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 26/12/2017 tarihli, 2017/661 Esas – 2017/1259 Karar sayılı kararında; “…dava hukuki niteliği itibariyle TTK 54. vd. maddelerinde düzenlenen haksız rekabetin önlenmesi davası olup, bilirkişi heyetinin 21/10/2016 havale tarihli raporunda da açıklandığı üzere davalının ‘gümrük işlemlerimizi hızlandırın’ … dünyanın en büyük gümrük müşavirlerinden biridir, sahip olduğumuz deneyim ve ileri teknoloji ile gümrük işlemlerimize hız kazandırırız, sunduğumuz elektronik çözümler ile olası gümrük gecikmelerinin %56’ya varan oranda azaltabiliriz şeklindeki reklamının TTK 55/1.a-3 hükmü kapsamında haksız fiil oluşturabilecek nitelikte olduğu, davalı firmanın gümrük müşaviri olmadığı, davalı şirketin … markası altında faaliyet gösterdiği, davalının haksız rekabete sebebiyet verdiği anlaşılmakla, davacının davalı aleyhine açmış olduğu haksız rekabetin önlenmesi davasının kabulü ile TTK 55/1.a-3 maddesi gereğince haksız rekabette bulunduğunun tespitine, şartları bulunmadığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği …” gerekçesiyle, davacının davalı aleyhine açmış olduğu davanın kısmen kabulü ile davalı … A.Ş.’nin haksız rekabette bulunduğunun tespitine, şartları oluşmadığından manevi tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı ve davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin daha önce verdiği 15/12/2016 tarihli karar ile davayı reddettiğini, kararda, bilirkişi raporuna dayanılarak, üç üst başlık altında reklamdan sadece “gümrük işlerinizi hızlandırın” üst başlık altında irdelenen kısmın haksız rekabet oluşturabileceği yönündeki kanaatin mahkemenin takdirinde olduğunun belirtildiğini, mahkemece öncesinde, davacı derneğin meslek teşekkülü olup maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmasının mümkün olmaması ve davalı şirketin dünyanın değişik ülkelerinde hızlı kargo taşımacılığı yaptığı bilinen bir firma olduğundan ve Türkiye dışında gümrük müşavirliği de yaptığı belli olduğundan, davacı derneğin dava takip yetkisi bulunmadığından davanın usulden reddine karar verildiğini, kararın davacı dernek tarafından istinaf edildiğini, istinaf mahkemesince kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesine karar verildiğini, mahkemenin, istinaf olunan kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararından sonra her hangi bir araştırma, inceleme yapmadan tarafların beyan ve iddialarının özeti yapılıp devamında Bölge Adliye Mahkemesi kararının özetinin yapıldığını, dayanak bilirkişi raporunun istihsal olunmasından sonra takdim ettikleri tekmil dilekçelerinde vs. izah olunduğu üzere davanın konusu olan reklamın bu kısmında da haksız rekabet oluşturacak bir beyan bulunmadığını, müvekkili şirketin bütün dünyada bilinen … logosu ile hızlı kargo taşımacılığı yaptığını, şirketin hissedarlarının merkezi ABD de bulunan global … firması ve hissedarları olduğunu, tamamı yabancı sermaye olduğunu, müvekkilinin kendisini gümrük müşaviri olarak tanıtmadığını, dünyanın her yerinde … logosu ile hızlı kargo taşımacılığı yapan firmaların/ şirketlerin aynı zamanda gümrük işlemlerini de yapan /ifa eden gümrük müşaviri / gümrüklerde iş yapan dolaylı temsilci olduğunu, sadece Türkiye’de gümrük müşaviri statüsünde olmadığını, ancak 2009 yılında Gümrük Kanunu’nun 225. maddesinde yapılan değişiklikten sonra müvekkili şirket gibi hızlı kargo taşımacılığı yapan şirketlerin, taşımasını üstlendiği paket ve kargoların belirli tutara kadar olanlarında dolaylı temsilcilik yapmasının hüküm altına alındığını, bu nedenle de anılan ilanın haksız rekabet oluşturacak nitelikte görülemeyeceğini, müvekkilinin davacı dernek üyesi olmaması nedeniyle de genel kurulda alınan kararlarla bağlı olmayacağını, ilanın yayınlandığı derginin uluslararası bir dergi olup, ilan reklamının davalı şirket adına verilmediğini, … logosu ile bütün dünyada hızlı kargo taşımacılığı yapan firmalar adına verildiğini, somut olayın mahkeme tarafından hatalı yorumlandığını, davanın konusu olan reklamdaki beyanların haksız rekabet içermediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Mahkemenin hukuki değerlendirmede hataya düştüğünü, haksız ve hukuka aykırı olarak manevi tazminat taleplerini reddettiğini, mahkeme kararında tazminat talebinin reddine dair hiçbir gerekçeye yer verilmediğini, manevi tazminat taleplerinin de kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının manevi tazminat yönünden düzeltilmesine ve davanın tüm talepler yönünden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 56. maddesi uyarınca, haksız rekabetin tespiti ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne, davalı … A.Ş.’nin haksız rekabette bulunduğunun tespitine, şartları oluşmadığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Karara karşı her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekilinini istinaf başvurusunun incelenmesinde; Mahkemece alınan 21.10.2016 tarihli bilirkişi raporuna dayanılarak davalı şirketin … markası altında faaliyet gösterdiği, davalı firmanın gümrük müşaviri olmadığı, davalının “gümrük işlemlerimizi hızlandırın”, “… dünyanın en büyük gümrük müşavirlerinden biridir, sahip olduğumuz deneyim ve ileri teknoloji ile gümrük işlemlerimize hız kazandırırız, sunduğumuz elektronik çözümler ile olası gümrük gecikmelerinin %56’ya varan oranda azaltabiliriz” şeklindeki reklamının TTK’nın 55/1.a.3 hükmü kapsamında haksız fiil oluşturabilecek nitelikte olduğu, davalının haksız rekabete sebebiyet verdiği gerekçesiyle davacının davalıya karşı haksız rekabette bulunduğunun tespitine karar verdiği anlaşılmaktadır. Ancak; davalı … A.Ş.’nin, dünyanın her yerinde … logosu ile hızlı kargo taşımacılığı yapan firmalar kapsamında, Türkiye’de “…” logo ve markasıyla hızlı kargo taşımacılığı yaptığı, davanın dayanağını oluşturan ve uluslararası taşımacılık dergisinde verildiği ihtilafsız olan ilanın, davalı ünvanı ile verilmediği, davalının gümrük müşaviri olmadığı, ancak 2009 yılında Gümrük Kanunu’nun 225. maddesinde yapılan değişiklikten sonra hızlı kargo taşımacılığı yapan davalı şirketin taşımasını üstlendiği, paket ve kargoların belirli tutara kadar olanlarında dolaylı temsilcilik yapmasının hüküm altına alındığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının dosyada yer alan müzekkere cevaplarıyla da bu hususun sabit olduğu, buna göre, somut olayda anılan ilanın haksız rekabet oluşturacak nitelikte olmadığı kanaatine varıldığından, davalı şirket vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüştür. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde ise; Yukarıda davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesi sonucu ulaşılan sonuca göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Buna göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile istinafa konu kararın HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kaldırılarak, dairemizce davanın reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM;Yukarıda açıklanan gerekçelerle, A-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafça yatırılan harçların Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, B-Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın reddine, 2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 85,40 TL harçtan mahsubu ile artan 31,00 TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından sarf olunan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davalı lehine AAÜT uyarınca taktir edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6- Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden davalı lehine AAÜT uyarınca taktir edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın ilk derece mahkemesince iadesine, 8-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 86,00 TL istinaf peşin karar harcının, talep halinde davalı tarafa iadesine, b-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL başvuru harç giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından, ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 9-Artan gider avanslarının yatıran tarafa iadesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 30.01.2020 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 361. madde uyarınca, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık yasal sürede temyizi kabildir.