Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1679 E. 2019/1610 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1679
KARAR NO : 2019/1610
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/1113 Esas – 2018/596 Karar
TARİHİ: 19/06/2018
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin olarak verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin, davaya konu çekin hamili iken rızası hilafına elinden çıktığını, çekin İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasından davalı …. LTD. ŞTİ. tarafından takibe konulduğunu, öncelikli olarak işbu takibin dava sonuçlanıncaya kadar durdurulması yönünde teminatsız veya teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istediklerini, işbu talebin kabul görülmemesi durumunda ise yargılama aşamasında çek bedelinin haciz ve muhafaza baskısı altında bulunan borçlular tarafından icra dosyasına yatırılması halinde icra dosyasına yatan bedelin dava sonuçlanıncaya kadar alacaklıya ödenmemesi hususunda teminatsız veya teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, dava tarihi itibari ile henüz davaya konu çek bedeli, takip dosyasına yatırılmamış olduğundan bu aşamada davaya konu çekte asıl yetkili hamilin müvekkili firma olduğunu belirterek, çekin davalıdan alınıp davacıya verilmesine (istirdadına), şayet yargılama aşamasında çek bedelinin tahsil edilmesi halinde tahsil edilen bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birliket davalılardan ….Tic. Ltd. Şti.’den tahsili ile müvekkiline verilmesine, davalıların %20’en az olmamak üzere kötüniyet tazminatının tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …. Tic. Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu çekin İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icraya konulduğunu, icra dosyasından da anlaşılacağı üzere, davacının icra takibinde taraf olmadığını, dolayısıyla aynı icra dosyasından ödenen para için istirdat davası açma hak ve ehliyeti olmadığını, bu yönüyle davacının taraf sıfatı olmadığını, husumet yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, bu talep kabul edilmediği takdirde müvekkil şirket meşru hamil olduğundan davanın esastan reddi gerektiğini belirterek, savunmaları doğrultusunda davanın reddine ve %20’den aşağı olmayacak şekilde tazminatın davacıdan alınıp müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … İle …’ne dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen bu davalılar tarafından, davaya cevap verilmediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen ve istinaf başvurusuna konu edilen 19/06/2018 tarihli, 2015/1113 Esas – 2018/596 Karar sayılı ilamla; “…davaya konu çekte ciro silsilesinin görünüşte düzgün olduğu, ciro silsilesinde imzası bulunanların imzalarının gerçek cirantalara ait olup olmadığını tahkik zorunluluğu olmadığı, TTK’nın 792. maddesi gereğince davalıların çeki iktisap ettiği anda kötü niyetli olduğu veya ağır kusurunun bulunduğunun davacı tarafından ispat edilemediği, ilgili madde gereğince davalı hamilin ağır kusur ve kötüniyetinin kanıtlanmasının gerektiği, dosya münderecatından davalı hamil takip alacaklısının bile bile davacının zararına kötüniyetli olarak bonoyu ciro ile temlik alarak takibe koyduğu hususu ile ağır kusur ve kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından, ayrıca takip konusu yapılmış olmakla yeminin de konusunu oluşturmayacağı davanın reddi gerekmiş, diğer davalılar yönünden istirdat davası açılamayacağından diğer davalılar aleyhine açılan davanın da reddine karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Müvekkilinin, ticari alım satım neticesinde alacaklı olduğu … San. Tic. Ltd. Şti.’nden alacağına mahsuben, dosyaya mübrez 30.03.2015 tarihli çek çıkış bordrosuyla bir kısım çekleri teslim aldığını, davaya konu çekin de teslim alınan bu çeklerin arasında olduğunu, Çeklerin, müvekkili şirket yetkilisi … iken rızası hilafına elinden çıktığını, çeklerin üçüncü kişilerce tahsili mümkün olduğundan, böyle bir durumda müvekkilinin telafisi güç zararla karşı karşıya kalacağından, taraflarınca İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/480 E. sayılı dava dosyası ile çeklerin zayi nedeniyle iptali davası açıldığını, 26.05.2015 tarihli tensip tutanağının 1 nolu ara kararı ile çeklerin ile ilgili ödeme yasağı taleplerinin teminat karşılığı kabul edildiğini, teminat tutarının taraflarınca yatırılarak çeklere ilişkin olarak verilen ödeme yasağı kararı ilgili banka şubelerine gönderilmiş olup yapılan yargılama aşamasında çekin bankaya ibraz edildiğinin tespit edildiğinden bu defa ara karar gereğince huzurdaki istirdat davasının ikame edildiğini, İlk derece mahkemesinin eksik inceleme ile karar verdiğini, dava konusu çekin ciro silsilesi ile davalı tarafa geçtiğini, ancak bu durumun davalıyı tek başına meşru hamil kılmayacağını, davalı tarafın iş bu çeki kötü niyetle iktisap ettiğini, davalı tarafın cevap dilekçesinde meşru hamil olduğunu ve çekin iktisabında kötü niyeti olmadığını savunduğunu, çekin iktisabına dair herhangi bir belge sunamadığını, davaya konu çekin 30.03.2015 tarihli çek tevdi bordrosuna istinaden alacağa mahsuben ….Ltd.Şti.’nden teslim alındığını, ancak teslim alındığının ertesi gün, bu çekin de içinde bulunduğu toplam 24 adet çekin müvekkilinin rızası hilafına elinden çıktığını, bu sebeple çeklerde müvekkilinin cirosu bulunmadığını, ancak gerek dosyaya sundukları … Ltd.Şti..imzalı çek tevdi bordrosu gerekse … Ltd.Şti. ile müvekkili arasındaki ticari ilişkiyi ortaya koyan cari hesap ve faturaların müvekkilinin bu çekleri …. Ltd. Şti.’nden alacağa mahsuben müvekkilinin aldığını ortaya koyduğunu, nitekim bilirkişi raporu ile de bu durumun ispatlandığını, Davaya konu çekin meşru olmayan yollar ile davalı tarafa geçtiğinin bir diğer kanıtının da müvekkilinin 30.03.2015 tarihinde 20 adet çeki …. Ltd. Şti.’nden 4 adet çeki de …. Ltd.Şti.’den teslim aldığını, bu çeklerden günü gelenlerin, davalı tarafından tahsil amacı ile bankaya ibraz edildiğini ancak her bir çek için ödemeden men kararı mevcut olduğundan çek bedellerinin tahsil edilemediğini ve akabinde icra takibine konu edildiklerini, ne tesadüftür ki müvekkilinin rızası hilafına elinden çıkan 24 adet çekten vadesi gelen ve …. Ltd.Şti’den alınan 17.06.2015 tarih, …. seri nolu 50.000,0 TL ve 03.06.2015 tarih …. seri nolu 50.000,00 TL bedelli çeklerin de ve aynı şekilde …..San.Tic.Ltd.Şti.’den alınan 30.09.2015 tarihli, … seri nolu 100.000,00 TL bedelli çekte de hamilin davalı …. Ltd.Şti. olduğunu, bu çeklerin … Ltd.Şti. tarafından İstanbul ….İcra Müdürlüğünün …. E, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E ve İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyalarından takibe konulduklarını, sözünü ettikleri 50.000 TL bedelli iki çekin …. Ltd Şti tarafından, 100.000,00 TL bedelli çekin ise …. Ltd Şti tarafından müvekkiline verildiğini, davalı firmanın hem … firması ile hem de … Firması ile ticari faaliyetinin olmasının büyük tesadüf olduğunu, bu durumun dahi tek başına çeklerde yetkili hamil gözüken davalının gerçekte alacaklı olmadığını, söz konusu çekleri meşru olmayan yollardan ele geçirdiklerini ortaya koyduğunu, gerek çekteki ciro silsilesi gerekse icra takip dosyasındaki takip talebi … Firmasından sonraki cirantaların muvazaalı olarak hareket ettiklerini ortaya koyduğunu, takip alacaklısı gözüken …. Ltd.Şti. görünürde çeki aldığı …’ın adresini dahi takip talebinde yazmadığını, davalı tarafın çeki ne sebeple iktisap ettiğini açıklayamadığı gibi şirket olmasına rağmen bilirkişi incelemesinde Ticari Defterlerini sunmaktan imtina ettiğini, şayet davalılardan … davaya konu çeki gerçek bir alacağına karşılık …’dan almış olsa ve buna dair belgeleri ibraz edebilse o zaman kendisinden önceki cirantaların meşru olmayan yollardan çeki iktisap etmiş olsalar da bu durumu bilmesinin mümkün olmayacağının kabul edilebileceğini, yasanın böylesi bir durumdaki son hamili koruma altına aldığını, yoksa davalı … ’un durumunda olan bir kişinin yasal düzenlemeden yararlanmak sureti ile iyi niyetli kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,İlk derece mahkemesinin, yasanın iyi niyetli hamilin korunacağına dair hükmünü yanlış yorumladığını, davalılardan …. Ltd.Şti. ve …’ın davaya cevap vermediğini,Açıklanan bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 792. maddesi uyarınca, rıza hilafına elden çıktığı iddia edilen çekin veya bedelinin istirdadı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı yasal süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava konusu çekin incelenmesinde; ciro silsilesinde görünürde herhangi bir kopukluk olmadığı anlaşılmaktadır. Mevcut ciro silsilesinde bir kopukluk olmadığı anlaşılmakla, TTK’nın 792.maddesi uyarınca, düzgün ciro silsilesine göre çeki iktisap edenin, çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu ve çeki iktisapta ağır kusurunun bulunduğunun ayrıca kanıtlanması gerekir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 792 maddesine göre, çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin ancak kötüniyetle iktisap etmiş olması veya iktisapta ağır bir kusurunun bulunması halinde çeki iade ile yükümlü tutulabilir. Somut olayda, davacı çekin hamili iken rızası hilafına çekin elinden çıkmış olduğunu kanıtlamış olsa bile, davalı son hamilin çeki iktisapta kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunu ayrıca kanıtlaması gerekir. Davacı bu hususu kanıtlayamamıştır. Davacı vekilinin ileri sürdüğü hususlar ve davalının ticari defter sunmamış olması, kötü niyeti kanıtlamaya yeterli görülmemiştir.Ayrıca, diğer davalılar …. Ltd. Şti ve … çekin son hamili olmayıp cirantadır ve bu nedenle istirdat davasının bu davalılara yöneltilemeyeceğine dair ilk derece mahkemesi gerekçesi isabetlidir. Açıklanan bu gerekçelerle, çek istirdadına ilişkin işbu davanın reddi yönünde verilen karar isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 12/12/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.