Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1677
KARAR NO: 2020/169
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2016/1104 Esas – 2018/562 Karar
TARİHİ: 08/05/2018
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul- kısmen reddine dair verilen karara karşı davacı ve davalı vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekilinin dava dilekçesinde ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirkete … numaralı Nakliyat Abonman Blok Poliçesi ile sigortalı bulunan … A.Ş.’nin Almanya’da yerleşik … firmasından satın aldığı 85 kap otomotiv parçaları-egzoz tuğlası emtiasmm, 08/06/2016 tarihinde taşıyıcı … Ltd. Şti. sorumluluğunda …- … (çekici+dorse) plakalı araca yüklenerek Almanya’dan Türkiye’ye kadar olan karayolu taşımasının gerçekleştirildiğini, söz konusu emtiaların 14/06/2016 tarihinde sigortalı firmaya teslim edildiğini, yapılan kontroller neticesinde 1 kap emtianın hasarlı olduğunun görüldüğünü, bu hususun araç sürücüsü ve sigorta yetkilileri tarafmdan düzenlenen tutanak ile imza altına alındığını, ayrıca CMR senedi üzerine de “1 kap hasarlı teslim alındı” şeklinde şerh düşüldüğünü, bağımsız eksperlerce tanzim edilen … rapor nolu ekspertiz raporunda da konu hasarın nakliye esnasmda meydana gelen sarsıntılarda muhtemelen aracın bir tümsek üzerinden hızlı bir şekilde geçmesi sonucu meydana gelmiş olabileceğinin belirtildiğini, davalı …. Ltd. Şti. tam ve sağlam olarak teslim aldığı emtiayı hasarlı olarak teslim etmesi sebebiyle hasardan sorumlu olduğunu, hasar ihbarına müteakip müvekkil şirket tarafından 11/10/2016 tarihinde sigortalısına 10.150,97 TL hasar bedelinin ödendiğini, sigortalısının zararını ödeyen müvekkili şirketin TTK’nın 1472. madde hükmü uyarınca sigortalısının haklarına halef olduğunu, söz konusu emtiaların taşınması işini navlun faturası ile üstlenen … Ltd. Şti., kara taşıması sırasında sigortalı emtialarda oluşan hasardan dolayı TTK’nın 875. maddesine göre “Taşıyıcı, eşyantn taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın ziyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.” hükmü gereğince sorumlu bulunduğunu, hukuki halefiyet gereği rücu alacağı için davalı taşıyıcı firma … Ltd. Şti.’ne 17/10/2016 tarihli rücu yazısı ile müracaat edildiğini, ancak sonuçsuz kaldığını beyanla, 10.150,97 TL’lik tazminat alacağının ödeme tarihi olan 11/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının sigortalısının … A.Ş. olduğunu, hasar gören malın maliki ve satıcısının ise Almanya’da yerleşik … firması olduğunu, davacının davada aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını,CMR’nin 17/2, 17/4-B, 14/4C, 17/4D maddeleri gereğince müvekkili şirketin tazminat sorumluluğunun doğmadığını, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla, taşıyıcıya rücu edilebilecek hasar meblağının CMR hükümlerine göre hesaplanmadığını, %82’lik ek bedelin taşıyıcıya yüklenemeyeceğini, tamiri mümkün olan malların hasarlı sayılmasının gerçek zarar ilkesine aykırı olduğunu, faizin başlangıç tarihi ve oranını kabul etmediklerini beyanla, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, 08/05/2018 tarihli, 2016/1104 Esas – 2018/562 Karar sayılı ilamıyla; “…Uyuşmazlığa konu davada CMR Konvansiyon hükümleri uygulama alanı bulacağı, Davalının; a) KOMPLE YÜK taşıyıcısı olduğu, taşıma süreci öncesinde yükleme ve istiflemeyi takiben satıcı-gönderenden teslim aldığı emtia-eşyayı, kontrol ederek kabul etmesi, aksine bir durumda gözle görülür ambalaj bozukluğu, yetersizliği ya da hasar var ise CMR- Uluslararası Hamule Senedi üzerine şerh olarak derç etmesi gerektiği, b) Taşıma sürecinde sabitleme ve yükün taşıma güvenliğini üstlendiği, ayrıca Ex Works satış/teslim şeklini bilerek üstlendiği taşıma süreci bakımından da davalının bu edimlerden sorumlu olduğu, CMR Madde 25 ve Madde 23 hükümleri birlikte değerlendirildiğinde meydana gelen kısmi hasar zararının, emtia-eşyanın brüt kilogramının 169,04 kg. dikkate alınarak 1.408,10 SDR (6.902,65 TL) miktarında belirlendiği, Davacı Sigortacı olan … Sigorta A.Ş. tarafından, dava dışı sigortalısı olan … A.Ş.’nin … numaralı Nakliyat Abonman Blok Poliçesi ile sigorta- landığı ,dava konusu Sigorta Hasarının bu poliçenin teminatı altında olduğu ,Vadesi içerisinde gerçekleştiği ile Hasar gününde yürürlükte olduğu, Dosyaya sunulan belgelere göre hasarlanan 1 kap emtia-eşyanın 169,04 kg. olduğu, buna göre; 169.04 kg/brüt x 8.33 Özel Çekme Hakkı (SDR) = 1.408,10 SDR’ye tekabül ettiği, TCMB gösterge niteliğindeki kur olan SDR/TRY paritesi baz alınarak hesaplama yapıldığında; SDR/TRY = 4,9021 TÜRK LİRASI olup 1.408,10 SDR X 4.9010 TL = 6.902,65 TL hasar miktarı olarak hesaplandığı, CMR’nin sınırlı sorumluluk kapsamında üst sınır olarak saptanan 6.902,65 TL’nin davacı şirketin sigortalısına ödediği 10.150,97 TL/sı ile mukayese edildiğinde, emtia-eşyada oluşan kısmi hasar tutarının üst sınır olarak saptanan rakamın üstünde kaldığı,ancak davalının hasarın oluşumunda % 50 oranında kusurlu olduğu, buna göre davacının rücuen tazmini gereken alacağının 3.451,33 Tl olduğu….” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 3.451,33 TL hasar bedelinin, sigortalıya ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Mahkemece verilen kararın eksik incelemeye dayalı, gerekçesiz, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirkete … numaralı Nakliyat Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan … A.Ş.’ne ait emtianın, davalı taşıyıcının sorumluluğundayken hasara uğradığını, müvekkili şirket sigortalısı tarafından yapılan hasar ihbarına sonrasında sigortalıya 10.150,97 TL ödeme yapıldığını, yapılan bu ödeme ile müvekkili şirketin TTK’nın 1472. maddesi gereğince sigortalısının haklarma halef olduğunu, mahkemece denetime elverişli olmayan, hükme esas alınamayacak nitelikteki bilirkişi ek raporuna itirazlarının değerlendirilmeden, objektif unsurlardan uzak rapor esas alınarak davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm kurulduğunu, dava konusu hasarın davalı şirket sorumluluğunda ve taşıma sırasında meydana geldiğini, bu sebeple de davalı tarafın oluşan hasarın tamamından sorumlu olduğunun gerek 07/09/2017 tarihli bilirkişi kök raporu ile gerekse 12/08/2016 tarihli ekspertiz raporu ile açıkça ortaya konulduğunu, bilirkişi ek raporu ile 07/09/2017 tarihli bilirkişi kök raporu ve delil niteliğindeki ekspertiz raporu arasındaki çelişkinin giderilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, Dava konusu hasarın ambalaj yetersizliği nedeni ile değil, ekspertiz raporunda da tespit olunduğu üzere, nakliye sırasında meydan gelen sarsıntılar sonucu meydan geldiğini, taşıyıcının basiretli bir tacir/taşıyıcı gibi davranıp yükün güvenli taşınması için gerekli önlemleri alma yükümlülüğü bulunduğundan davalı tarafın meydana gelen zararın tamamından sorumlu olduğunu, davalı tarafından bu yükümlülüklerini yerine getirdiğine ilişkin herhangi bir delil ileri sürülemediğini, dolayısıyla davalının meydana gelen hasarın tamamından sorumlu olduğunu, dava konusu hasarın, taşıyan tarafların sorumluluğunda, taşıma esnasında meydana geldiğini, müvekkili şirketin hasar ödemesini müteakip TTK’nın 1472. maddesi gereği sigortalısının haklarına halef olduğunu, dolayısıyla davalının burada taşıma işinin görülmesi esnasında meydana gelen zararın tamamının tazminiyle mükellef olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen reddine ilişkin hükmünün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümünün kabulüne karar verilmesini istemiştir. Katılma yoluyla istinafa başvuran davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme emtianın hasara uğramasında taşıyıcıyıcıyı %50 oranında kusurlu bulduğunu ve davanın kısmen kabulüne karar verdiğini, ancak gerekçeli kararda taşıyıcıya hangi gerekçe ile %50 kusur yüklendiğinin anlaşılamadığını, dava konusu hasarda taşıyıcıya kusur yüklenmesinin mümkün olmadığını, kısmen kabul kararı verilen meblağın “İstinaf başvuru sınırı” altında kaldığını, ancak davacının istinafa başvurması sebebiyle HMK’nın 348. maddesine dayandığını ve katılma yolu ile istinaf kanun yoluna başvurduklarını, CMR’nin 17/2, 17/4-b ve CMR 17/4-d maddeleri gereğince, müvekkili şirketin tazminat sorumluluğuna gidilemeyeceğini, CMR’nin 17. maddesinde bir yandan taşımacının sorumluluğu düzenlenmiş iken diğer taraftan da hasar, gecikme ve ziya hallerinde taşımacının sorumluluğunun kalktığı hallerini düzenlediğini, CMR’ye göre taşıyıcının sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olmadığını, 17/4-b maddesinin ise “Ambalajlanmadıkları veya kötü ambalajlandıkları zaman, özellikleri gereği fire veren veya hasara uğrayan malların ambalajlanmaması veya hatalı ambalajlanmış olması” durumun da taşımaya konu malların eğer hasara uğramış ise taşıyıcının sorumluluğunun kalktığının hükmüne bağlandığını, davacının ekspertiz raporunun 4. sayfasındaki tespite göre, davacının eksperi tarafından alıcı deposunda emtianın ambalaj ve şirinkleri açıldığında emtianın hassas ve kırılgan yapıda olduğunun tespit edildiğini, üzeri dışarıdan görünemeyecek şekilde ambalajlanmış-kapatılmış taşıma konusu emtianın hassas ve kırılgan yapıda olduğu bilgisinin taşıyıcıya iletilmediğini, yine ambalaj üzerine de emtianın hassas olduğu yönünde hiçbir uyarı konulmadığını, TIR’ın içindeki tüm emtiaların yükleyici firma … firması tarafından tek bir seferde komple yük olarak yüklenmiş olup, mühürü bozulmadan herhangi bir yükleme, aktarma, boşaltmaya uğramamış, direkt olarak Türkiye’deki alıcısına vardığını, tek seferde yüklenen malın Türkiye’de de tek alıcısı olduğunu, davacı eksperi tarafından hasar sebebinin tespit edilemediğini, ancak muhtemelen tümsekten geçerken kırılgan yapıdaki emtianın bir paletinin hasarlandığının tespit edildiğini, belirttikleri üzere hasarın sebebinin yükleme ve istifleme hatası olmadığını, bu konuda bir delil de bulunmadığını, ayrıca, “egzoz tuğlası” adındaki emtianın adından da taşıyıcının bu emtianın hassas-kırılgan olduğunu anlaşılmasının mümkün olmayacağını, yine ambalaj içerisindeki emtianın hassas olduğu konusunda ambalajın üstünde-kutunun üstünde CMR’nin 17/4-d gereği taşıyıcıya yapılmış hiçbir bildirim ve uyarı bulunmadığını, davacının istinaf dilekçesinin aksine, dosyada taşıyıcının ağır kusurlu olduğuna dair bir delil olmadığını, davanın reddi gerekirken gerekçesiz olarak taşıyıcıya %50 kusur yüklenmesinin kabul edilemeyeceğini, bu sebeple İlk Derece Mahkemesinin kararının hatalı olduğunu, Faizin başlangıç tarihinin gerekçeli kararda Yargıtay içtihadının aksine ve hatalı olarak tespit edildiğini, ilk derece mahkemesinin, davacının sigortalısına yaptığı ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verdiğinden, kararın bu sebeple de hatalı olduğunu, davacının ancak dava tarihinden itibaren faiz isteyebileceğini, Yargıtayın yerleşik içtihadına göre % 8’lik “ek bedel” adlı bir meblağın taşıyıcıya yükletilemeyeceğini, davacının eksper raporunun 7. sayfasında yer alan “hasar tutarı” başlıklı hesaplamada “% 8 ilave bedel” adlı bir kalem ile müvekkiline fazladan 568,83 Euro daha yükletilmeye çalışıldığını, hasarla hiçbir alakası olmayan böyle bir bedelin taşıyıcıya yüklenemeyeceğini, kök rapor ile ek rapor arasında çelişki olmadığını, rapora itirazlar üzerine, yapılan görevlendirme üzerine bilirkişiler itirazları karşılamış ve ek rapor ile gerekli düzeltmeleri yaptıklarını, burada çelişkiden söz edilemeyeceğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmünün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümünün reddine
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, CMR hükümlerine tabi taşıma sırasında hasarlanan emtia hasar bedeline sigortalısına ödemiş olan nakliyat sigortacısı tarafından, davalı taşıyıcı aleyhine, TTK’nın 1472.maddesi uyarınca açtığı bir rücuen tazminat davasıdır. Davacı vekili, müvekkil sigorta şirketine nakliyat sigorta poliçesiyle sigortalı otomotiv parçaları- egzoz tuğlası emtiasının Almanya-Türkiye arası taşınması sırasında hasara uğradığını, hasardan davalı taşıyıcının sorumlu olduğunu, hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini ileri sürerek, 10.150,97 TL’nın 11/10/2016 tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, hasarın ambalajlama hatasından kaynaklandığını, yüklemeyi kendilerinin yapmadığını, CMR 17. madde gereğince sorumlulukları bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, otomotiv parçaları- egzoz tuğlası emtiasının taşıma sırasında hasar gördüğü, davalının hamule senedinde ihtirazı kayıt öne sürmediği, hasardan taşıyıcının sorumlu olduğu gerekçesiyle, bilirkişi ek raporundaki hesaplama ve tespitler ışığında davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf davalı vekilince katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde; Dava, nakliyat sigorta poliçesine dayalı rücuan tazminat istemine ilişkin olup, davacı nezdinde sigortalı emtianın davalı tarafından Almanya/Türkiye arası taşınması sırasında hasarlandığı, bu taşımanın CMR hükümlerine tabi olduğu hususları uyuşmazlık konusu değildir. HMK’nın 282. maddesinde hâkimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre, bilirkişi raporu takdiri delil niteliğindedir. Mahkemece bilirkişi kök ve ek raporlarındaki tespitler ışığında ve gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin mahkemece kök ve ek rapor ile ekspertiz raporundaki çelişkiler giderilmeksizin hüküm kurulduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. CMR hükümlerine tabi olan taşımalarda, taşıyıcının taşıdığı malları alıcısına tam ve sağlam olarak teslim etmek zorunluluğu mevcut olup, meydana gelen eksilmeler ve hasarlardan sorumluluğu esastır. Ancak anılan Konvansiyon’un 17/4-c maddesinde yükün gönderici, alıcı veya bunların adına hareket eden kişiler tarafından alınması, yüklenmesi, istiflenmesi veya boşaltılması özel risk durumu olarak kabul edilmiş, hasar veya kaybın anılan nedenlerden kaynaklanması halinde taşıyıcının sorumlu olmayacağı hükme bağlanmıştır. Fakat, yerleşik Yargıtay içtihadı uyarınca, yükleme gönderene veya başkasına ait olsa bile taşıyıcının, malın sağlam ve tam olarak teslimi sorumluluğu çerçevesinde gerek istiflenmesi gerekse ambalajlanması itibariyle taşımaya uygunluğu noktasında taşıyıcının nezaret görevi mevcuttur. Her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi ek raporu ve mahkeme gerekçesinde yer verilmemişse de mahkemece somut olayda taşıma sırasında meydana gelen hasar nedeniyle davalı taşıyıcının CMR’nin 23/3. maddesi uyarınca sınırlı sorumluluğu kapsamında üst sınır olarak belirlenen 6.902,65 TL ile sınırlı sorumlu olduğu, davacı şirketin sigortalısına ödediği 10.150,97 TL’nin sınırlı sorumluluk tutarının üzerinde kaldığı, davalı taşıyıcının nezaret ve gözetim sorumluluğu nedeniyle meydana gelen hasardan %50 kusurlu olacağı sonucuyla, davalının 3.451,33 TL hasar tutarından sorumlu olacağı benimsenerek hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda CMR’nin 29. maddesi kapsamında taşıyıcının kötü hareketinden veya kötü harekete eş değer sayılabilecek kusuru bulunduğu da kanıtlanmadığından, davacı vekilinin davalının sınırlı sorumluluktan yararlanamayacağı, tüm hasar tutarından sorumlu tutulması gerektiği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinini katılma yoluyla istinaf başvurusunun incelenmesinde; Somut olayda, davacı tarafından delil olarak sunulan ekspertiz raporu içeriğine göre; ambalajlı şekilde yükleme ve araç içerisine istifin davacının sigortalısı tarafından görevlendirilen … firmasının anlaşmalı olduğu Almanya’da yerleşik … firması deposunda yapıldığı, buna göre yükleme ve istifin davalı tarafından yapılmadığının sabit olduğu, aynı ekspertiz raporunda emtianın hassas ve kırılgan yapıda olduğu, ahşap palet üzerinde karton seperatörler ile ayrılmış yuvalar içerisinde, üzeri şirink ile sarılı oldukları, emtiaların muhtelif ebat ve ölçülerdeki farklı ürünlerle ile birlikte yan yana ve üç sıra üst üste yüklendiği, söz konusu hasarın nakliye sırasında meydana gelen sarsıntılarda -muhtemelen bir tümsek üzerinden hızlı geçiş sırasında- meydana gelmiş olabileceğinin tespit edildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda davacı istinaf nedenleri incelenirken de vurgulandığı üzere; CMR hükümlerine tabi olan taşımalarda, taşıyıcının taşıdığı malları alıcısına tam ve sağlam olarak teslim etmek zorunluluğu mevcut olup, meydana gelen eksilmeler ve hasarlardan sorumluluğu esastır. Ancak anılan Konvansiyon’un 17/4-c maddesinde, yükün gönderici, alıcı veya bunların adına hareket eden kişiler tarafından alınması, yüklenmesi, istiflenmesi veya boşaltılması özel risk durumu olarak kabul edilmiş, hasar veya kaybın anılan nedenlerden kaynaklanması halinde taşıyıcının sorumlu olmayacağı hükme bağlanmıştır. Fakat, yükleme gönderene veya başkasına ait olsa bile taşıyıcının, malın sağlam ve tam olarak teslimi zorunluluğu çerçevesinde gerek istiflenmesi gerekse ambalaj itibariyle taşımaya uygunluğu noktasında taşıyıcının nezaret görevi mevcuttur. Buna göre somut olayda, hasarın nakliye sırasında meydana gelen sarsıntılarda, muhtemelen bir tümsek üzerinden hızlı geçiş sırasında, meydana gelmiş olabileceğinin tespit edildiği de dikkate alındığında, davalı taşıyıcının nezaret ve gözetim görevi nedeniyle meydana gelen hasar nedeniyle müterafık kusuru bulunduğu kabulüyle sonuca gidilmesi isabetli olup, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekilince eksper raporunda %8’lik ek bedel hesabıyla hasar tutarının belirlendiği, bu tutarın taşıyıcıya yüklenemeyeceği ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. Ancak mahkemece somut olayda taşıma sırasında meydana gelen hasar nedeniyle davalı taşıyıcının CMR’nin 23/3. maddesi uyarınca sınırlı sorumluluğu kapsamında üst sınır olarak belirlenen 6.902,65 TL ile sınırlı sorumlu olduğu, davacı şirketin sigortalısına ödediği 10.150,97 TL’nin sınırlı sorumluluk tutarının üzerinde kaldığı, davalı taşıyıcının nezaret ve gözetim sorumluluğu nedeniyle meydana gelen hasardan %50 kusurlu olacağı takdiriyle, davalının 3.451,33 TL hasar tutarından sorumlu olacağı benimsenerek hüküm kurulduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinafı da yerinde değildir. CMR’nin 27. maddesine göre hükmedilecek faizin, ödeme isteğinin yazılı olarak taşımacıya bildirildiği tarihten veya böyle bir istekte bulunulmamışsa davanın açıldığı tarihten itibaren başlatılması gerekir. Davacı tarafından her ne kadar dava dilekçesi ekinde davalıya hitaben düzenlenen 17/10/2016 tarihli rucu yazısı örneği delil olarak sunulmuşsa da davalıya tebliğ edildiği kanıtlanmamıştır. Bu durumda faizin dava tarihinden itibaren hüküm altına alınması gerekeceğinden, davalı vekilinini bu yöndeki istinafı yerinde olup, istinafa konu kararın HMK’nin 353/1.b.2. maddesi uyarınca düzeltilmesi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1-2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilmek üzere kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE, TTK’nın 1472. maddesi gereğince davacı sigorta şirketinin sigortalısına ödediği 3.451,33 TL tutarındaki hasar bedelinin, dava tarihi olan 14/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 235,76 TL karar harcından, mahkeme veznesine yatırılan 173.36 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 62,40 TL karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irat kaydına, 3-a)Davacı tarafından sarf olunan (1.800,00 TL bilirkişi ücreti +150,60 TL posta/tebligat/ müzekkereden ibaret ) 1.950,60 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre belirlenen 663,20 TL’lik bölümü ile ( 29,20 TL başvuru harcı + 173,36 TL peşin nispi harç + 4,30 TL vekalet harcından ibaret ) toplam 206,86 TL harç giderinin davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, b) Davalı tarafça sarf olunan 11.00 TL yargılama giderinin red/kabul oranına göre 7,26 TL’lik bölümünün davacıdan tahsil edilerek davalıya ödenmesine,bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, c) Sarf olunmayan gider/delil avansının karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine, 4-a)Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine hüküm altına alınan dava değerine göre, yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, b)Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine reddolunan dava değerine göre, yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine, 5-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davalı tarafından yatırılan 60,00 TL maktu karar harcının talep halinde iadesine, b-Davalı tarafından harcanan 98,10 TL başvuru harcı gideri ile 62,00 TL posta giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, c-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davacı tatarfından yapılan istinaf masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 352/1.b.1-2 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 14.02.2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a. maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.