Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1631 E. 2019/1470 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1631
KARAR NO : 2019/1470
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/474 Esas – 2018/295 Karar
TARİHİ : 26/03/2018
DAVA : Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin olarak verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile arsa sahibi … arasında imzalanan 26/01/2015 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince müvekkili şirketin … İli … İlçesi … Ada … parsel sayılı arsa üzerinde dükkan ve dairelerden oluşan inşaatı tamamlayarak arsa sahibine teslim ettiğini, bu sözleşme gereğince zemin kat 10 nolu bağımsız bölümde bulunan bodrum katta deposu bulunan asma katlı dükkanın müvekkilinin payına düştüğünü, dükkanı davalı şirketin satın almak istemesi üzerine, iki harç masrafına katlanmamak amacıyla arsa sahibi üzerinden müvekkili şirket yetkilisi adına vekaletname alınarak 06/10/2016 tarihinde şeklen arsa sahibinden davalı şirkete tapuda devir yapıldığını, devir işlemi esnasında bedel alınmadığını, rayiç bedelin 430.000 TL olarak gösterildiğini, taraflarca mutabık kalınan gerçek bedel olan 1.499.957 TL’lik faturanın davalı şirkete gönderildiğini, davalının ödememesi üzerine ihtarname keşide edildiğini, davalı şirket bedeli tapu kaydında malik görünen … isimli şahsa ödediğini iddia ettiğini, işlemin vekaleten müvekkili şirket yetkilisi tarafından gerçekleştirildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 50.000,00 TL’nin, 06/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; davanın taşınmazın aynını etkileyebilecek nitelikte olması nedeniyle yetkili mahkemenin taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi olan Anadolu Adliyesi olduğunu, taşınmazın aynına ilişkin olduğunun düşünülmemesi halinde ise müvekkilinin şirket merkezinin Bayrampaşa olup İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuş, süre uzatım talebi sonrasında ibraz edilen dilekçesinde ise harcın ikmal ettirilerek dosyanın heyete tevdi edilmesi gerektiğini, müvekkilinin adresinin Bakırköy olup yetkili mahkemenin Bakırköy Ticaret Mahkemesi olduğunu, taşınmaz bedelinin ödendiğinin tapu kayıtları ile sabit olduğunu belirterek. davanın reddine, kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davacıya tahmil edilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen ve istinaf başvurusuna da konu edilen 26/03/2018 tarihli, 2017/474 Esas – 2018/295 Karar sayılı ilamda; “…Dava konusu taşınmazın satış bedelinin ödenmediğinden bahisle rayiç değerinin tahsili istemine ilişkin olarak açılmış olup, taşınmaz dava dışı … adına kayıtlı iken 06/10/2016 tarihinde davalıya satışı yapılarak adına tescil edilmiştir. Davacı tarafça, dava dışı … ile davacı arasında tanzim olunan kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince dava konusu taşınmazın satışı konusunda yetki verildiği, satışın vekaleten gerçekleştirildiği belirtilmiş ise de, satış tarihinde kayıt malikinin dava dışı … olduğu, vekaleten satış yapıldığından bahisle satış bedelinin vekil tarafından değil, kayıt maliki tarafından dava konusu edilebileceği, davacı ile dava dışı kayıt maliki arasındaki anlaşmanın iç ilişkide hüküm ve sonuç doğuracağı, davalıya karşı ileri sürülemeyeceği, bu haliye davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı….” gerekçesiyle, davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Mahkeme tarafından dosyada sunmuş oldukları beyanları ve yine dosyadaki mübrez delillerin değerlendirilmediğini, yalnızca vekaleten satış yapıldığından bahisle aktif husumet yokluğu kanaatine varıldığını, bu kararın haksız ve hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini, Müvekkili şirket ile arsa sahibi dava dışı … arasında imzalanan 26.01.2015 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını ve müvekkili şirketin … ili … ilçesi … mahallesi … ada … parselde kâin arsa üzerinde dükkân ve dairelerden oluşan inşaatı tamamlayarak arsa sahibine teslim ettiğini, bu sözleşme gereğince zemin kat 10 nolu bağımsız bölümde bulunan, bodrum katta deposu olan, asma katlı dükkânın müvekkili şirketin payına düştüğünü, daha sonra, müvekkili şirketin kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince kendi payına düşen dükkânı davalı şirketin satın almak istediğini, taraflarca iki harç masrafına katlanmamak amacıyla, … tarafından müvekkili şirket yetkisi … adına vekâletname alındığını ve 06.10.2016 tarihinde şeklen arsa sahibinden davalı şirkete direk devir yoluyla tapu işlemi yapıldığını, bu vekaletnamenin yalnızca iki defa harç masrafı olmaması adına alındığını ve devir işleminin de şeklen … davalıya devir yoluyla gerçekleştirildiğini, Dosyada mübrez Üsküdar …. Noterliği tarafından hazırlanan 31.08.2016 tarih … yevmiye nolu düzenleme şeklinde vekaletnamesi incelendiğinde, taşınmazda şeklen malik görünen … müvekkili şirket yetkilisi olan … aralarında imzaladıkları 26.01.2015 tarihli Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi gereğince dilediği bedel ve dilediği şartlarla dilediği kişiye dükkanı satma konusunda tam olarak yetki vermiş olup 06.10.2016 tarihinde gerçekleşen tapu devir işleminin görünürdeki malik …’un tarafından değil bizzat müvekkili … yetkilisi olan … tarafından gerçekleştirildiğini, Mahkeme tarafından gerek vekaletname gerekse taraflar arasındaki bu ilişkinin hiçbir şekilde incelenmemiş olup şeklen dosya üzerinden karar verildiğini, gerekçeli kararında da hiçbir şekilde değinilmemiş ve bahse konu vekaletnamenin sanki sıradan bir satış vekaleti imiş gibi değerlendirilerek hüküm tesis edildiğini, davalı şirketin teslim aldığı ve yasal süresinde hiçbir itiraz edilmeyen KDV dahil 1.499.957 TL bedelin de faturanın da mahkeme tarafından hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, ilgili faturayı 14.10.2016 tarihinde şirket çalışanlarından … tarafından davalı şirket adına tebellüğ edilmiş olup davalı şirketin bu faturaya yasal süresinde bir itiraz etmediğini, davalı tarafından cevap dilekçesinde de bu hususun inkar edilmediğini, yani tacir sıfatı taşıyan taraflar arasında konusu taşınmaz olan faturaya dayalı bir emtia alışverişi yapıldığını, mahkeme tarafından aktif hususmet nedeniyle davanın reddine karar verildiği için davalı şirketin ticari defterleri incelemesi yoluna dahi gidilmediğini, Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, taşınmaz satış bedelinin tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır. Dava konusu tapuda üçüncü … adına kayıtlı taşınmazın, vekaleten davacı şirket yetkilisince davalıya tapuda satış yoluyla devir edildiği, taşınmazın üçüncü kişi kayıt maliki ile davacı arasında imzalanan taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında gerçekte davacıya ait olduğu, taşınmaz satış bedelinin davalı tarafından davacıya ödenmediği iddiasıyla, taşınmaz rayiç değerinin davalıdan tahsili talep edilmektedir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın, aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vetkili, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülmüş olüan istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava konusu taşınmazın tapuda üçüncü kişi …. adına kayıtlı iken, üçüncü kişinin davacı şirket yetkilisine verdiği vekalet ile davalıya tapuda satış yoluyla devredildiği hususu ihtilafsızdır. Davacı, davalı tarafından satın alınan taşınmazın satım bedelinin kendisine ödenmesi gerektiğini, ancak ödenmediğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Oysa, mahkeme gerekçesinde de vurgulandığı ve taraflar arasında ihtilafsız olduğu üzere; taşınmaz üçüncü kişi olan … adına tapuda kayıtlı iken, bu kişinin davacı şirket yetkilisi … isimli kişiye verdiği satış vekaletiyle davalı şirkete satılıp tapuda devredilmiş olup, satış bedelinin de nakden alındığı belirtilmiştir. Satış bedelini, satım ilişkisinin tarafı, yani satıcı talep edebilir. Eğer satış bedelini davalı ödememiş ise bunu talep etme hakkı münhasıran dava dışı satıcıya aittir. Buna göre taşınmazın satış bedelinin, tapu maliki olan satıcı … tarafından talep edilebileceği açıktır. Tapuda taşınmaz maliki olmayan davacının, tapuda malik olduğu anlaşılan üçüncü kişi ile arasındaki taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan haklarını, kendi akidine karşı ileri sürebilirse de üçüncü kişinin verdiği satış vekaleti kapsamında, davacıya satılan taşınmazın satış bedelini davalıdan isteyemez. Davacının aktif husumeti bulunmadığından, ilk derece mahkemesince verilen karar isabetli olup, davacı vekilinin faturaya dayalı alacak iddiasının ve üçüncü kişi ile aralarındaki kat karşılığı inşaat sözleşme hükümlerinin değerlendirilmediği yönündeki istinaf nedenleri yerinde değildir. Davacının davalıya resmi olarak sattığı bir taşınmaz bulunmadığından, faturanın davacı tarafından kesilmesi ve tebliğinin de tek başına alacak hakkı yaratmayacağı açıktır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 14/11/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi.