Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1630
KARAR NO : 2019/1467
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/792 Esas – 2018/573 Karar
TARİHİ: 10/05/2018
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin olarak verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin distribütörü olduğu, 826.694,00 TL kasko değerli, … plakalı 2015 model … marka otomobilin 21.824 kilometrede ike davalı şirketin Ankara Esenboğa yetkili şirketinde yapılan servis incelemesi sonrası 26.000 kilometre bakımı ve garanti uzatımı yapıldıktan sonra ikinci el araç sahibi olan dava dışı kişiden 03.04.2017 günlü sözleşme ile satın alındığını; aracın 30.06.2017 tarihinde 32.151 kilometrede iken durdukyere stop ederek çalışmadığını, yetkili servisçe yapılan inceleme sonucu imalat arızasından kaynaklı motor arızasının belirlenerek arızanın ücretsiz giderildiğini, ancak yapılan bu işlemin aracın değerinde ciddi azalmaya neden olduğunu ileri sürerek, değer kaybı karşılığı146.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap savunmasında özetle; davanın pasif husumet yönünden reddi gerektiğini, müvekkiline yöneltilen davanın ithalatçı sıfatına dayandırıldığını, ancak müvekkilinin aracın satıcısı veya ithalatçısı olmadığını, müvekkilinin aracın ilk satıcısı olmasına rağmen davanın müvekkiline yöneltilemeyeceğini, ayıba karşı tekefülden satıcının sorumlu olduğu, bu nedenle davanın pasif husumet yönünden reddi gerektiğini, diğre yandan, TBK’nın 231. maddesi gereğince iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, araçta üretim hatasından veya servis hizmetinden kaynaklı bir ayıp bulunmadığını, aracın satım ve kullanım süresi dikkate alınarak davacı veya diğer kullanıcıların hatasından kaynaklı nedenlerle arızalanmadığını, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların kanıtlanması gerektiğini, araçta meydana gelen arızanın onarılmış olması nedeni ile değer kaybı oluşmadığını, davacı tarafından ileri sürülen rakam ve değerlerin farazi olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen ve istinaf başvurusuna konu edilen 10/05/2018 tarihli, 2017/792 Esas – 2018/573 Karar sayılı kararında; “…Dava, satılan meydana gelen arıza nedeni ile araçta oluşan değer kaybının aracın ilk satıcısı ve Türkiye’deki yetkili satıcısı olan davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Dosyadaki taraf beyanlarından davacının Türkiye’deki yetkili satıcılardan birisi olduğunu, bu yetkinin üretici ile olan sözleşmeden kaynaklanmadığı, ithalatçı firma ile düzenlenen sözleşme ilikisi ile aracın yetkili satıcılarının birisi olduğu anlaşılmıştır. Davacı, ayıba karşı tekefül hükümlerine göre davacıdan talepte bulunmuştur. Öncelikle davalının aracın ithilatçısı olmadığı gibi davacı ile davalı arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunmaması, ileri sürülen arızanın üretim hatasından kaynaklı olması karşısında aracın imalatçısı veya ithalatçısı olmayan davalıya husumet yöneltilemeyeceği nedeni ile davanın pasif husumet yönünden reddi gerekir. Ancak mahkememizce taraf delilleri değerlendirilerek yargılama yapılmıştır. HMK.227. Maddesi gereğince satıcının ayıptan sorumlu olduğu hallerde; alıcının, satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirirek sözleşmeden dönme; satılanı alıkoyup ayıp oraında satış bedelinden indirim isteme; aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde bütün masraları satıcıya ait olmak üzere satılanı ücretsiz onarımını isteme; imkan var ise satılanın ayıpsız bir benzerini isteme hakları bulunmaktadır. Alıcının genel hükümlerine göre tazminat isteme hakları saklıdır. Görüldüğü üzere madde satıcı ile alıcı arasındaki ayıba karşı sorumluluk hallerini düzenlemiş olup, taraflar arasında satım sözleşmesi bulunmadığından davalının satıcı olark sorumlu tutulması mümkün görülmemektedir. Diğer yandan, dava dilekçesinde aracın satın alınması sırasında davalı şubesince araç garantisinin uzatıldğı belirtilmiş ise de belirtilan garantinin davacıyı satıcı olarak sorumluluk altına sokamayacağı, esasen arıza sonucu araçtaki motor arızsnın garanti kapsamında ücretsiz şekilde davalı tarafça gidilerek garanti sorumluluğunun gereklerinin de yerine getirildiği anlaşılmıştır. Son olarak, davacı sorumlu tutulsa dahi araçta meydana gelen arıza sonucu alıcı 227/1-3 maddesi gereğince, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere aracın ücretsiz onarılmasını dava öncesi süreçte talep etmiş olup, aracın motor arızasının orjinal motor takılmak sureti ile giderilmesi karşısında seçimlik hakkını kullanan davacının başka bir talepte bulunamayacağı kaldı ki, orjinal şekilde değiştirilen motorun araçta bir değer kaybına neden olmayacağı….” gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Davadaki uyuşmazlık konusunun fabrika üretim hatasından kaynaklanan motor ve diferansiyel arızası nedeniyle otomobilin ikinci el piyasa fiyatında değer kaybının meydana gelip gelmediğinin ve gelmiş ise bu değer kaybından marka sorumluluğu nedeniyle otomobili Türkiye piyasasına ilk satan marka yetkili satıcısı davalı …Anonim Şirketi’nin kusursuz sorumlu olup olmadığı olduğunu, davalı vekilinin 23/02/2018 havale tarihli dilekçesinde: “…diğer yandan yemin konusu edilen hususlar yönünden esas İtibariyle bir ihtilafta bulunmamaktadır Keza yemin davetine konu edilen hususlar bağlamında müvekkil şirketin … marka araçların yetkili satıcısı olduğu, bu kapsamda tanıtım ve pazarlama yetkisine sahip bulunduğu açıktır ve bu hususlarda ihtilaf bulunmamaktadır Ancak müvekkil şirket … markası İle sözleşme yapmamaktadır. Müvekkil şirket … marka araçların satış ve servis hizmetini sağlamak üzere anılan marka araçlar ithal eden ithalatçı konumundaki dava dışı diğer … şirketi iie yetkili satıcılık ve servis sözleşmesi akdetmiş bulunmaktadır Dolayısıyla müvekkil şirketin doğrudan üretici ile bir ilişkisi mevcut değildir..” diyerek, … markasıyla dolaylı ve fakat Türkiye piyasası ile doğrudan ilişki ikrarında bulunduktan sonra, 11/04/2018 tarihli duruşmada zapta geçen beyanında: “..otomobilin ithalatçısının dava dışı diğer … şirketi olduğunu. İthalatı sonrası otomobilin davalı müvekkili tarafından dava dışı diğer … şirketinden temin edildiğini bilahare otomobilin davalı müvekkili tarafından dava dışı üçüncü şahıs … satılarak” Türkiye piyasasına ilk arz edenin müvekkili davalı olduğunu ikrar edip oradan da otomobilin davacı şirkete satıldığını beyan ettiğini, davacı tarafın, Türkiye’de yerleşik olmayan İngiliz … şirketine dava açamayacağından, davacının davasını, markanın yetkili satıcısı olup aracı ilk piyasaya arz eden olduğundan kendisine en yakın olan ve Türkiye’de yerleşik bulunan davalı … şirketine açacağını, davalı … şirketi ise ödeyeceği tazminatı ithalatçı dava dışı diğer … şirketine rücu edeceğini, dava dışı ithalatçı diğer … şirketi de Birleşik Krallıkta bulunan … markasından zararını talep edip marka sorumluluğunun gereğini ifa ettireceğini, … markasının ve üretiminin Türkiye dışında Birleşik Krallık’ta bulunması, davalının …. markasının Türkiye’deki yetkili satıcısı olması, O otomobili Türkiye piyasasına ilk arz edeninin davalı olması ve o otomobilin davacı tarafından dava dışı üçüncü şahıstan satın alınması sırasında davalının ücret karşılığı garanti uzatımı yapması nedenleriyle, motor ve diferansiyelce diğer aksanların değişimi nedeniyle otomobilin ikinci el piyasa değer kaybının sektörel bilirkişi marifetiyle tespiti ile davanın kabulü gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TBK’nın 227/2.maddesi uyarınca, satılandaki ayıp nedeniyle satış bedelinden indirim yapılması ve bu tutarın satıcı davalıdan tahsili istemine ilişkindir.Davacı tarafından, davalının ilk satıcısı olduğu ileri sürelen araçta üretim hatasından kaynaklı olduğu ve garanti kapsamında yapılan motor değişikliği nedeniyle, araçta meydana geldiği ileri sürülün değer kaybının tahsili istemli dava açıldığı, Mahkemece davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Mahkemece kurulan hüküm ve gerekçesinde, davalının pasif husumet ehliyeti yokluğunun gerekçe yapıldıktan sonra, terditli ve birden fazla esasa ilişkin gerekçeler daha yazılarak, sonuçta davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Anayasanın 141,III hükmüne göre, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” HMK’nın 297. maddesinde de mahkeme kararlarında bulunması gereken öğeler açıklanmıştır. Gerekçe, kararının denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. Bu anayasal ve yasal zorunluluklara rağmen, yukarıda belirtildiği üzere, birden fazla ve terditli gerekçe yazılmak suretiyle, sonuç olarak davanın pasif husumet yokluğundan reddi yönünde kurulan hükmün, istinaf incelemesine ve denetime elverişli bir hüküm olduğundan söz edilemez.İlk derece mahkemesinin kararının birden fazla gerekçe içermesi nedeniyle, mahkemenin dellire değerlendirdiğinden ve gerekçe yazdığından da söz edilemez. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa kon kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının, ilk derece mahkemesince ve talep halinde iadesine,4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte İlk Derece Mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 14/11/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.