Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1612 E. 2019/1472 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1612
KARAR NO : 2019/1472
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/1038 Esas – 2018/788 Karar
TARİHİ : 06/07/2018
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin olarak verilen karara karşı davacı ve davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özitle; müvekkilinin dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’den düğün alışverişi mahiyetinde ev eşyası satın aldığını, toplam 20.300,00 TL tutarındaki eşyanın 2.000,00 TL’lik kısmının sözleşmenin yapılması sırasında ödendiğini, bakiye 18.300,00 TL’lik kısım için senet düzenlendiğini, satın alınan eşyaların bir kısmının kırık, bir kısmının eksik getirildiğini, daha sonra teslim edilmeyen bazı eşyalar dikkate alınarak sözleşmenin revize edildiğini, satış bedelinin 14.000,00 TL olarak belirlendiğini, 2.000,00 TL’nin mahsubundan sonra 12.000,00 TL’lik yeni bir senet düzenlendiğini, ancak daha önce verilen 18.300,00 TL’lik senedin iade edilmeyip davalıya ciro yoluyla devredildiğini, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzeriden kötü niyetle takibe konu edildiğini, müvekkilinin davalı ile herhangi bir ticari hukuki ilişkisinin bulunmadığını beyanla, davacının 18.300,00 TL’lik senet nedeniyle davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine ve davalının kötü niyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; davacının sadece asıl alacak tutarı kadar değil, asıl alacak yanında faiz ve takip masrafları tutarına göre dava harcını tamamlaması gerektiğini, takibe konu senedin müvekkili tarafından ciro yoluyla iktisap yapıldığını, el değiştirdiğini, davacının dava dışı şirkete karşı ileri sürebileceği şahsi defilerin ciranta durumundaki müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 06/07/2018 tarihli, 2017/1038 Esas – 2018/788 Karar sayılı kararında: “…Davacının dava konusu senedi dava dışı…Ltd. Şti. ile aralarındaki alım satıma ilişkin akdi ilişki kapsamında düzenlediği, kambiyo senedinin esas ilişkiden soyut olarak borç ikrarı içeren belge niteliğinde olduğu, TTK 687. maddesi gereğince davacının dava dışı şirket ile aralarındaki akdi ilişkiden kaynaklanan şahsi defileri senedi ciro yoluyla iktisap eden ve kötü niyetli olduğu ispat edilemeyen 3. kişi durumundaki davalıya karşı ileri süremeyeceği…” gerekçesiyle, davanın reddine hükmedilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Müvekkili …’ın, düğün nedeniyle, 2014 yılında ev eşyası almak için … Ticaret Ltd. Şti. ile sözleşme yaptığını, satıcı şirketin … Mah. … No:… Esenyurt-İstanbul adresinde bulunan şubesi tarafından …. müşteri kodu ile düzenlenen sözleşmede müvekkilinin satın aldığı ev eşyasının cinsi, adedi ve fiyatları belirtilerek, taraflar arasında toplamda 20.300,00 TL’lik satım sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin satın aldığı ev eşyasının toplam bedelinin 20.300,00 TL olup, müvekkili tarafından satım bedelinin 2.000,00 TL’lik bölümünün sözleşme yapıldığı sırada peşin olarak satıcı şirkete ödendiğini, bakiye borç için 18.300,00 TL’lik borç senedi tanzim edildiğini, satın alınan ev eşyasının düğünden önce satıcı şirket tarafından teslim edilmesi gerektiği halde, düğün yapılıp uzun süre geçtikten sonra satın alınan ev eşyasının müvekkilinin adresine teslim edildiğini, ancak söz konusu satım sözleşmesi ile satın alınan ev eşyası teslim edildiğinde, satın alınan eşyanın bir kısmının eksik, bir kısmının da kırık olduğunu gördüklerini, daha sonrasında da satın alınan ve teslim edilmeyen söz konusu ev eşyasının tesliminden vazgeçildiğini, tüm bu haksızlıklara ve sözleşme kurallarının ihlaline rağmen, müvekkilinin konunun daha da uzamasını istemediği için iyi niyetini koruduğunu ve müvekkili ile yapılan sözleşmenin revize edilerek, sadece teslim edilen ev eşyası üzerinden sözleşmenin güncel hesabı yapıldığını, böylece teslimi gerçekleşmeyen yukarıda sayılan ev eşyası sözleşmeden çıkarılarak, teslim edilen eşya üzerinden yapılan hesaplamaya göre toplam satım bedelinin tespit edilip, satım bedeli 14.000,00 TL olarak belirlendiğini, teslimi yapılmış olan ev eşyası üzerinden revize edilen ve 14.000,00 TL olarak belirlenen satım bedelinin 2.000,00 TL’lik kısmının sözleşme revize edildiğinde peşin olarak müvekkili tarafından satıcıya ödenerek bakiye 12.000,00 TL için yeni bir borç senedi tanzim edildiğini, sözleşme revize edilerek yeni bir borç senedi tanzim edildiği için, müvekkilinin daha önce tanzim edilen 18.300,00 TL’lik borç senedinin kendisine iadesini istediğini, ancak iadesi istenen söz konusu senedin şirketin başka bir şubesinde olduğundan bahisle, daha sonra getirilip müvekkiline iade edileceği söylenerek, o esnada müvekkiline söz konusu 18.300,00 TL’lik borç senedinin iade edilmediğini, müvekkilinin daha sonraki tarihlerde satım sözleşmesinin yapıldığı davalı şirkete ait Esenyurt şubesine gittiğinde, söz konusu şubenin kapalı olduğunu ve anılan işyerinin boş olduğunu öğrendiğini, sözleşmenin revize edilerek yeniden 12.000,00 TL’lik borç senedi tanzim edildiği halde, dayanağı kalmayan daha önce tanzim edilen 18.300,00 TL’lik borç senedinin müvekkiline iade edilmediği gibi, iadesi gereken söz konusu borç senedinin haksız ve kötü niyetli olarak … tarafından müvekkili aleyhine icra takibine konu edildiğini, davalı tarafın ve dava dışı şirketin muvazaalı davranarak benzer şekilde pek çok kişiyi mağdur ettiğini, mahkemenin eksik ve hatalı inceleme ile karar vermiş olduğunu, mahkemece bilirkişi raporu da tanzim edildiğini, tanzim edilen raporda da tüm iddialarının haklılığının tespit edilerek 18.300 TL’lik senedin karşılıksız kaldığının açıkça tespit edildiğini, bu senet nedeniyle borçlu olmamasına rağmen mahkemece ret kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: İlk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılması gerektiğini, eldeki davada dava değeri üzerinden 2.677,65 TL nispi vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken mahkemece 2.180,00 TL maktu vekalet ücretine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek, kararın vekalet ücreti yönünden düzeltilmesini ve müvekkili lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, İİK’nın 72.maddesi uyarınca, bononun bedelsiz olduğu iddiasıyla açılmış bir menfi tespit davasıdır. Davacı vekili; davacı ile dava dışı … Tic. Ltd. Şti. arasında ev eşyası alım satımı için sözleşme akdedildiğini ve davaya konu senetin verildiğini, dava dışı şirketin yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine sözleşmenin revize edildiğini, buna göre teslim edilen eşyalar için ödenen tutarın mahsubundan sonra yeniden 12.000 TL tutarlı senet düzenlendiğini, dava dışı satıcı şirketin ilk düzenlenen ve davalı yanca takip konusu yapılan bonuyu iade etmeyip uhdesinde tuttuğunu ve sonrasında davalıya ciro ettiğini ve davacı aleyhine icra takibine geçildiğini, davacının davalıya borcu bulunmadığını ileri sürerek, davacının davalıya borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davalının dava konusu senetleri dava dışı …Tic. Ltd. Şti.’ nden ciro yoluyla devraldığını ve iyiniyetli hamil olduğunu, temel ilişkiden kaynaklanan defilerin, iyi niyetli hamil olan davalıya karşı ileri sürülemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece toplanan delillere göre yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı her iki taraf vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, taraflarca ileri sürülmüş olün istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmışıtr.Her ne kadar yargılama sürecinde Asliye Ticaret Mahkemesi ve Tüketici Mahkemelerince görevsizlik kararı verildiği, olumsuz görev uyuşmazlığı üzerine görevli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Dairesince görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu belirtilerek görev husus çözümlendirilmiş ise de;Davaya konu bonoların incelenmesinde; keşidecinin davacı, lehtarın … Tic. Ltd. Şti., davalının ise ciro yoluyla bonoyu alan son hamili olduğu, bononun emre düzenlendiği, davalıya lehtar tarafından beyaz ciro ile devredildiği görülmektedir. Davacı ile dava dışı bono lehtarı olan …Tic. Ltd. Şti. arasında, ev eşyası alım satımına ilişkin sözleşme ilişkisini kanıtlayan belgelerin dosyaya sunulduğu görülmektedir. Davacı ile dava dışı arasındaki sözlemenin ev eşyası satımına ilişkin olduğu, davacının, 6502 sayılı Kanun’da tanımlara uyarınca tüketici, dava dışı satıcının ise sağlayıcı konumunda olduğu, satım sözleşmesinin tüketici işlemi niteliğinde olduğu hususları dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 6502 sayılı TKHK’nun 4/5. maddesinde “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre tüketicinin taraf olduğu sözleşmelerde tüketici tarafından düzenlenen kambiyo senedinin nama yazılı olarak düzenlenmesi gerekmekte olduğundan, senedin nama yazılı olmaması durumunda, yani kambiyo senedinin emre yazılı veya bono niteliğinde olması durumunda, kambiyo senedi tüketici yönünden geçersizdir. Bu geçersizlik tüketici yönünden sözkonusu olup, lehtar ciranta yönünden değildir (Yargıtay13.HD 2017/919 E 2018/2218 K 21.02.2018 T. ve Yargıtay 19. HD 2018/4150 E 2019/1357 K 05.03.2019 T. li emsal karar içerikleri).Bu nedenle bonoların, 6502 Sayılı TKHK’nun 4.maddesinin 5. bendi kapsamında, tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle alınan kıymetli evrak niteliğinde olduğu, bu durumda Kanun’un emredici düzenlemesine rağmen emre düzenlenmiş olan senetlerin hükümsüz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması isabetsiz olup, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ve ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılması gerekmiştir.Davalı vekilinin istinafı, dairemizce kaldırılan hükmün ferilerine ilişkin olup, dairemizin kaldırma kararı ışığında, davalı vekilinin istinaf başvurusu reddedilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm verilmesine ve davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A-Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafça yatırılan harçların Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, B-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile istinafa konu kararın kaldırılmüasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın kabulü ile; İstanbul ….. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına konu edilen 18.300 TL bedelli bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 2-Davalının icra takibine girişmekte kötü niyeti sabit görülmediğinden, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,3-Alınması gerekli 1.250,07 TL harçtan, peşin alınan 302,28 TL harcın mahsubu ile bakiye 947,79 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,4-Davacı tarafından harcanan 331,48 TL peşin harç gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti, 28,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.059,48 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, AAÜT gereğince hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,6-Kullanılmayan gider avanlarının iadesine,7-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden;a-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının, talep halinde davacı tarafa iadesine, b-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL başvuru harcı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından, ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,8-Artan gider avansının yatıran tarafa iadesine dair;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 14/11/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.