Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1599
KARAR NO : 2018/1180
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/409 D.iş – 2018/415 Karar
TARİH : 10/07/2018
TALEP : İhtiyati Hacze itiraz
Taraflar arasındaki ihtiyati haciz davasında verilen ihtiyati hacze vaki itirazın reddine dair 10/07/2018 tarihli ara kararına karşı süresi içinde ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
İhtiyati haciz isteyen alacaklı vekili verdiği dilekçede, 30/03/2018 ve 30/09/2017 vade tarihli ve her biri 3.100,00 TL bedelli, 28/02/2018, 30/01/2018,, 30/11/2017 ,vade tarihli her biri 3.600,00 TL ve 30/07/2017 vade tarihli ve 3.000 TL bedelli toplam 6 adet senede dayanarak 18.573,61-TL alacağın temini için İİK’NIN 257 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince 24/04/2018 tarihli kararla; ihtiyati haciz isteminin kabulü ile 18.573,61-TL alacağın temini bakımından İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının, İcra İflas Kanunu’ndaki tahditler dairesinde, ihtiyaten haczine karar verilmiştir.
İhtiyati hacze itiraz eden vekili itiraz dilekçesinde; ihtiyati haciz kurumunan alacaklı bakımından aranan şartlarından birinin ihtiyati haciz isteyen tarafın alacaklı sıfatını taşıması gerektiğini, oysaki müvekkilinin ihitayati haciz talep eden şirkete herhangibir borcu bulunmadığını, ihtiyati hacze konu senetlerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin hukuka aykırı şekilde borçlandırılmaya çalışıldığını, ayrıca konuya ilişkin olarak İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/714 esas sayılı dosyasında imzaya ve borca itiraz ve şikayet dilekçesi verildiğini, dosyanın halen derdest olduğunu, bu nedenlerle kanuna aykırı olarak verilen ihtiyati haciz kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesince 10/07/2018 tarih 2018/409 D.iş – 2018/415 Karar sayılı ek kararla; “…Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, her ne kadar itiraz eden vekili ihtiyati hacze konu senetlerdeki imzanın müvekkiline ait olmadığını beyan etmiş ise de İİK 265 md. sayılan tahdidi itiraz sebeplerinden biri olmadığı, imzaya itiraz edilecekse açılacak menfi tespit davasında ileri sürülmesi gerektiği, İİK 265 md. şartlarını taşımayan itirazın reddine karar verilmesi gerektiği fakat gerekli suç duyurularının yapılıp imza incelemesi yoluna gidilmiş olması, itiraz edenin zarara uğramaması amacıyla teminatın % 40 üzerinden alınarak ihtiyati haczin devamına karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle, ihtiyati hacze vaki itirazın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf dilekçesinde;
2004 sayılı İcra ve iflas Kanunun 257. maddesinde ihtiyati haciz istemenin şartlarının belirlendiğini, buna göre, ihtiyati haczi isteyebilecek kişinin bir para borcunun alacaklısı olması gerektiğinin yasanın emredici hükmü olduğunu, buradan hareketle yapmış oldukları itirazda öncelikle ihtiyati hacze konu olan bonolar üzerinde alacaklı olarak görülen kişinin gerçek anlamda alacaklı olduğunun belirlenmesi gerektiğini, imzaların müvekkiline ait olmadığına yönelik itirazların sonucu beklenmeden, şikayetin akıbeti sorulmadan talebin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,
Ayrıca mahkemece daha önce % 15 olan teminatın %40’a çıkarılmasına dair kararının da yetersiz olduğunu, dosyadaki tüm itirazlarından yola çıkarak itirazın önem ve ciddiyetine binaen asıl alacağın tamamını kapsayacak şekilde teminat yatırılması ve İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018 / 714 Esas sayılı dosyası sonuçlanıncaya kadar ihtiyati haczin tedbiren durdurulması gerektiği gözetilmeden yerel mahkemece tesis edilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek,
İzah edilen ve resen nazara alınacak sair tüm nedenlerle birlikte istinaf taleplerinin kabulüyle, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve ihtiyati hacze itirazlarının kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Talep, ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın reddine ilişkin karının istinafına ilişkindir.
İlk derece mahkemesince ihtiayti haciz kararının bonoya dayalı alacağa istinaden verildiği, borçlu itiraz edenin ise bonolardaki imzanın kendisine ait olmadığına yönelik itiraz ettiği, bu itirazın İİK’nın 265. maddesi kapsamında incelenebilecek nitelikte olmadığı gerekçesiyle itirazı reddettiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay 11.HD 2009/14134 E- 2010/300 K sayılı, 14.01.2010 tarihli emsal kararında da işaret edildiği üzere; İİK’nın ihtiyati haciz şartlarını düzenleyen 257 nci maddesinde vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını, alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği belirtilmiştir. Somut olayda, borçlusu muteriz adına atılmış imzanın bulunduğu bonolara dayalı olarak ihtiyati haciz isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır. Borçlu ihtiyati haciz kararına yaptığı itirazda dayanak senetlerin borçlu tarafından tanzim edilmediğini ileri sürmüştür.Borçlu tarafından ileri sürülen söz konusu itirazın yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi ancak açılacak bir davada yapılacak yargılama sonucu açıklığa kavuşturulacağından bu hususun ihtiyati haciz aşamasında değerlendirilmesi mümkün değildir.
Bu durumda haklı olup olmadığının tespiti yargılama yapılmasını gerektirir bir itiraz nedenine dayalı olarak ihtiyati haciz kararının kaldırılması istenemeyeceğinden borçlunun İİK’nın 265 nci maddesine uygun bulunmayan itirazlarının reddine dair ilk derece mahkemesinin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmemiştir. Bu nedenle borçlu vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-İhtiyati hacze itiraz eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-İhtiyati hacze itiraz edenin istinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24/10/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU :HMK 362/1.f maddesi uyarınca karar kesindir.