Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1596 E. 2019/1416 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1596
KARAR NO : 2019/1416
KARAR TARİHİ: 07/11/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/05/2018
NUMARASI : 2018/244- 2018/480 E.K
DAVANIN KONUSU : Şirkete Kayyım Atanması
Taraflar arasındaki şirkete kayyım atanması istemli davanın yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, müvekkkili … ile davalı …, davalı ….A.Ş.’nin %50’şer iki ortağı olup, davalı şirketin ticaret sicilinde 10.06.2015 tarihinde tescil ve ilan edildiğini, yönetim kurulu başkanı olarak davalı … ve yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak müvekkilinin üç yıllığına yönetim kurulu üyeliğine atandığını, yönetim kurulu üyeleri müştereken temsil ve ilzama yetkili olup, şirket yönetiminde çifte imza ile hareket edildiğini, davalı şirketin dava dışı ….A.Ş. (…) ile sunuculuğunu… yapacağı Reality Show programının yapımcılığının gerçekleştirmek üzere, 05.06.2015 tarihli yapım sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin imzalanmasını takiben dava dışı … ’in üstlendiği Reality Show programını hazırlaması için davalı şirket ile dava dışı… arasında sözleşme imzalandığını, ancak bu sözleşmenin dava dışı … tarafından haklı neden olmaksızın feshedildiğini, oysa ki davalı şirketin kurulmasındaki asıl amacın Reality Show programının yapımını gerçekleştirmek olduğunu, bu nedenle sözkonusu fesih nedeniyle atılacak adımların ve dava dışı … karşı açılacak muarazanın meni ve haksız fesih nedeniyle belirsiz alacak davası için şirket yönetim kurulunca karar alınması gerekirken, iki yönetim kurulu üyesinden oluşan yönetim kurulunun üyelerinden yönetim kurulu başkanı davalı …’in dava dışı … eşi olması nedeniyle menfaat çatışmasının ortaya çıktığını, dava açılmasına muvafakat etmediğini, çifte imza kuralı nedeniyle davalı şirket adına yönetim kurulu üyelerinin birlikte temsil kuralını yerine getirme imkanının bulunmadığını ileri sürerek davalı ….A.Ş. adına … karşı açılması gereken muarazanın meni ve haksız fesih nedeniyle şimdilik 100.000 TL (belirsiz alacak davası) açılabilmesi için temsil kayyımı atanmasına, kayyıma muarazanın meni ve haksız fesih nedeniyle şimdilik 100.000 TL (belirsiz alacak davası) açılabilmesi için yetki verilmesine, davalı ortak …’in açılması gereken muarazanını meni ve haksız fesih nedeniyle şimdilik 100.000 TL (belirsiz alacak davası) ile ilgili her türlü idare ve temsil yetkilerinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı tarafından daha önceden İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1154 E. sayılı dosyasında tarafları ve konusu aynı olan bir davanın açıldığını, davanın reddedine karar verildiğini ve fakat kararın henüz kesinleşmediğini, derdestlik nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacı ile müvekkilinin davalı şirketi çift imza ile ilzam ve temsile yetkili olup, şimdiye kadar şirket faaliyetlerinde herhangi bir sorun yaşanmadığını, davacının ispata muhtaç iddialarının kayyım atanmasına neden olamayacağını, ortakların her konuda aynı fikirde olmasının beklenemeyeceğini, dava dışı … dava açılması teklifine şirketin menfaatleri doğrultusunda muvafakat edilmediğini, müvekkilinin basiretli davrandığını, bir an için dahi olsa davacının iddia ettiği gibi şirketin iyi yönetilemediği kabul edilse dahi koşulları oluşursa yönetim kurulu üyesinin sorumluluğuna gidilebileceğini, fakat kayyım atanması için haklı neden oluşturmayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı ile davalı …’in davalı … A.Ş.’nin %50’şer ortağı olup, üç yıl süreyle müşterek imza ile şirketi temsil ve ilzama yetkili oldukları, derdestlik itirazına konu İstanbul 5. ATM’nin 2017/1154 E. sayılı dosyasında tarafların aynı olduğu, şirket yönetim kurulunun toplanamadığı, ortaklar arasında anlaşmazlık bulunduğu, bu nedenle şirkete kayyum tayini istemine ilişkin olduğu, yapılan yargılama sonunda 05.04.2018 tarihinde davanın reddine karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği, işbu bu davada ise yine aynı şirkete kayyum tayini talep edilmiş ise de kayyum tayininin belli bir konu yönünden istendiği görülmekle derdestlik itirazının yerinde olmadığı, davacı ile davalı …’in birlikte atacağı imza ile şirketi temsil edebilecekleri, şirket ile dava dışı … arasında akdedilen sözleşmenin feshedildiği, dava dışı …’in ise şirket ortağı ve şirketi müşterek imza ile temsile yetkili davalı …’in eşi olduğu, henüz muarazanın meni ve haksız fesih nedeniyle tazminat talebini içeren açılmış bir dava bulunmadığı, davacı tarafça dava açmak üzere şirkete kayyum tayini istendiği, açılması muhtemel olan veya henüz açılmamış bir davadaki temsil sorununun varlığı iddiasıyla temsil kayyumu tayini için bir dava açılmasının mümkün olmadığı, mevcut bulunan bir davada temsil sorununun olup olmadığının o davanın açıldığı mahkemece değerlendirilerek bu sorununun halli gerektiği, dolayısıyla henüz açılmayan bir dava yönünden temsil sorunu olduğunun ileri sürülerek dava açılabilmesi bakımından şirkete temsil kayyumu atanması istemine yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; somut olayda, açılması muhtemel bir davadan değil, şirket menfaatleri için açılması zorunlu bir davanın sözkonusu olduğunu, taraflar arasında 23.02.2018 tarihinde gerçekleşmiş olan yönetim kurulu toplantısında, şirket tarafından sözleşmenin tarafı … dava açılacağını ve davalı …’in TTK hükümleri gereğince açılacak dava için yönetim kurulu başkanı ve çifte imzanın diğer sahibi olarak müzakereye katılmaktan men edilmiş olduğu ve sadece imza şartını yerine getirmesi yoksa herhangi bir müzakerede bulunamayacağı belirtilmiş olmasına karşın davalının imza vermekten imtina ettiğini, şirketi temsile yetkili ortaklar arasında dava ile ilgili görüş ayrılığı bulunması durumunda şirkete temsil kayyımı atanmasının gerekli olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Davacı, davalı … ile davalı şirketi çift imza ile temsile yetkili olduklarını, davalı şirket ile dava dışı …arasındaki sözleşmenin haklı neden olmaksızın feshedildiğini, bu nedenden dolayı şirketin zarara uğradığını, davalı …’in … eşi olduğunu, şirket tarafından … aleyhine tazminat davası açılmasına diğer davalının muvafakat etmediğini, çift imza kuralının işletilemediğini iddia ederek sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranılan zararın tazmini davası açılabilmesi için şirkete kayyum tayini ve bu davanın açılması bakımından kayyıma yetki verilmesini istemiş, davalı ise kayyım şartlarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesince, yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Tarafları aynı olan İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1154 E. sayılı dosyasında, davacı …, davalılar … ve ….AŞ olduğu, dava dilekçesinde, davalı yönetim kurulu üyesi …’in eşi olan … aleyhinde haksız fesih nedeniyle açılacak belirsiz alacak davası için şirket yönetim kurulunca karar alınamadığı, bu durumun şirketin faaliyetlerini sürdürme noktasında şirketin organsız kalmasına neden olduğu iddiasıyla davalı …’in her türlü idare ve temsil yetkilerinin kaldırılarak yerine kayyım atanmasına karar verilmesi talep ve dava edilmiş olduğu, eldeki davada ise, şirkete kayyum tayininin belli bir konu yönünden istendiği görülmekle derdestlik itirazı yerinde değildir.Davalı ….A.Ş.’nin 04.06.2015 tarihinde tescil edilerek 10.06.2015 tarihinde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği, davacı … ile davalı …’in davalı şirketin %50’şer ortağı olup, üç yıl süreyle müşterek imza ile şirketi temsil ve ilzama yetkili oldukları anlaşılmıştır.Davalı şirketin 23.02.2018 tarihli 2018/1 nolu yönetim kurulu kararında, … karşı muarazanın meni ve haksız fesih nedeniyle şimdilik 100.000 TL (belirsiz alacak) davası açılması istemli gündem maddesinin görüşüldüğü, davalı …’in …eşi olması nedeniyle TTK’nın 393. maddesi gereğince müzakerelere katılamayacağının kayıt altına alındığı, yönetim kurulu üyelerinden davacı …’ın dava açmak istediğini ve bu doğrultuda karar aldığının tutanağa geçildiği, davalı …’in söz alarak gerekçeleri de gösterilmek suretiyle dava açılmasına muvafakat etmediğini beyan ettiği görülmüştür.Bilindiği üzere, anonim şirketin yönetim ve temsil organı, yönetim kuruludur. Bu bağlamda, yönetim kurulu, şirketin amacına ve işletme konusuna giren işleri ve işlemleri şirket adına yapmaya yetkilidir. Yönetim kurulu, şirkete ilişkin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak ve şirketle ilgili belgeleri bu unvan altında imzalamak zorundadır.Somut olayda, eşit hisselere sahip iki ortaklı anonim şirketi temsil yetkisinin bu iki ortağın müşterek imzası ile mümkün olduğu, davacı yönetim kurulu üyesinin şirketi zarara uğrattığı iddiasıyla diğer yönetim kurulu üyesinin eşine karşı tazminat davası açılması teklifinin yönetim kurulu üyeleri arasında görüş ayrılığına ve menfaat çatışmasına neden olduğu ve bu konuya münhasıran davalı şirketin temsili konusunda temsil kayyımı atanabileceği düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Davalı şirket yönetim kurulu iki üyelidir. Üyelerden biri, yönetim kurulunca hakkında dava açılmasına karar verilecek kişinin eşi olması nedeniyle, TTK’nın 393. maddesi uyarınca yönetim kuruluna katılamaz. Bu üye yönünden müzakereye katılma ve oy kullanma yasağı söz konusudur. Anılan Kanun hükmü uyarınca, “Yönetim kurulu üyesi, kendisinin şirket dışı kişisel menfaatiyle veya alt ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından birinin, kişisel ve şirket dışı menfaatiyle şirketin menfaatinin çatıştığı konulara ilişkin müzakerelere katılamaz. Bu yasak, yönetim kurulu üyesinin müzakereye katılmamasının dürüstlük kuralının gereği olan durumlarda da uygulanır. Tereddüt uyandıran hâllerde, kararı yönetim kurulu verir. Bu oylamaya da ilgili üye katılamaz.” Şirket ana sözleşmesinde ise birlikte temsil ve ilzam kuralı getirilmiştir. Bu nedenle, davacı yönetim kurulu üyesinin bir an için tek başına karar alabileceği düşünülse bile bu kez dava açılmasında temsil ve ilzamın birlikte yapılacağına dair ana sözleşme hükmü uyarınca, davacının tek başına dava açması mümkün olmayacaktır.Kanun maddesinde açıkça düzenlendiği üzere, davalı yönetim kurulu üyesinin müzakereye ve oylamaya katılma yasağı bulunduğundan ve şirket ana sözleşmesinde birlikte temsil ve ilzam kuralı getirildiğinden, sorunun, kayyım atanması yoluyla giderilmesinden başka hukuki bir çare bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.6100 sayılı HMK’nın 362/1-ç maddesi uyarınca kayyım tayinine ilişkin talepler çekişmesiz yargı işlerindendir. İlk derece mahkemelerinin çekişmesiz yargı işleri bakımından verdikleri kararlara vaki istinaf başvuruları bakımından Bölge Adliye Mahkemelerince verilen kararlara karşı HMK’nın 362. Maddesi uyarınca temyiz yolu kapalı olduğundan kesin olmak üzere karar verilmiştir (Bkz Yargıtay 11. HD, 27.06.2019 tarih, 2018/1983 Esas-2019/4972 Karar sayılı ilamı).Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esasına dair yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulüne; ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın KABULÜ ile davalı …A.Ş. Tarafından, şirketin eski çalışanı … karşı açılacak muarazanın meni ve haksız fesih nedeniyle tazminat davasında Şirketi, yönetim kurulu üyesi … ile birlikte temsil etmek ve bir avukata vekalet vermek üzere ve yalnızca bu konu ve işlemlerle sınırlı olmak üzere, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … A.Ş.’ne temsil kayyımı olarak, dava açılıp kesin hükümle sonuçlanıncaya ve infaz işlemleri tamamlanıncaya kadar görev yapmak üzere resen seçilen, … TC kimlik numaralı Mali Müşavir … atanmasına,2-Davacı tarafından İlk Derece Mahkemesi veznesine, görevin başlangıcında peşin yatırılmak üzere, kayyıma 5.000,00 TL ücret takdirine,3-Kayyım ücreti davacı tarafından yatırıldığında, ilk derece mahkemesince kayyıma görevinin derhal tebliği ile kayyımın görevine başlamasına, göreve başlarken ücretinin ödenmesine,4-Kayyım atama kararının Ticaret Sicili’nde tescil ve ilanına, tescil ve ilan masraflarının davacı tarafından karşılanmasına, bu konuda gerekli işlemlerin ilk derece mahkemesince yapılmasına,5-Alınması gerekli 44,40 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 8,50 TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,6-Davacı tarafından sarf edilen 35,90 TL peşin harç gideri, 35,90 TL başvuru harcı gideri ile posta ve tebligat masrafı 126,00 TL olmak üzere toplam 197,80 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6. maddesine göre hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,8-Gider avanslarının kalan kısımlarının, karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,9-İstinaf yargılaması yönünden; a)Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına,b)İstinaf başvurusunda haklı olduğundan, davacı vekili tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,c)Davacı tarafından istinaf aşamasında sarfedilen 98,10 TL başvuru harcı, davetiye ve dosya gönderme gideri 93,50 TL olmak üzere toplam 191,60 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
10-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,11-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 07/11/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.