Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1595 E. 2019/1415 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1595
KARAR NO : 2019/1415
KARAR TARİHİ: 07/11/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2018
NUMARASI : 2016/1071- 2018/500 E.K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili, müvekkilinin Almanya/Köln şehrinde tanınan, iş hayatında başarılı ve aktif bir iş adamı olduğunu, ticari ve mesleki faaliyetleri kapsamında bir günlüğüne Tükiye’de iş görüşmesi planladığını, bunun için davalı havayolu şirketinden 07.07.2016 tarihinde Köln – İstanbul (Sabiha Gökçen) … sefer sayılı saat 14.50 uçağı için bilet aldığını, bayram ve tatil nedeniyle havaalının çok yoğun olduğunu, müvekkili ile beraberindeki çalışanı uçağa biniş için 30 numaralı kapıda sırada beklemeye başladıklarını, yaklaşık bir saat bekledikten sonra ve müvekkilinin önünde sadece iki kişi kalmışken kapıda davalının çalışanı kadın memurun, artık bu kapıdan yolcu alınmayacağını, diğer iki sıradan birine geçmelerini sert bir ses tonuyla söylemesi üzerine, yolcularla görevli arasında tartışma yaşandığını, müvekkili ile kalan yolculara diğer sıralarda öncelik tanınmayarak sıranın en sonuna geçmelerinin istendiğini, yaklaşık bir saattir bekleyen müvekkilinin ve diğer yolcuların bunu kabul etmeyerek sırada kalmaya devam ettiklerini, bu arada müvekkilinin davalının çalışanı kadın memurun hakaretlerine maruz kaldığını, uçağa alım başladığında, son kontrol için kuyruğa girdiğini, sıranın kendisine geldiğinde kontrol yapan görevlinin, uçağın pilotu tarafından kendisine uçağa alınmaması yönünde talimat verildiğini, elinde bileti bulunduğu halde uçağa alınmadığını, havalimanında hiçbir şekilde kendisine uçağa alınmama nedenine ilişkin açıklama yapılmadığını, bunun üzerine daha sonradan aynı gün temin ettiği başka bir biletle Türkiye’ye geldiğini, havalimanında davalıya teslim etmiş olduğu bagajını, uçağa alınmaması nedeniyle geri istediğinde, kendisine bilgi verilmediği gibi bagajının bir hafta sonra Sakarya’ da bulunduğunu, kendisine teslim edilen bagajının içinde bulunan bir adet saat ile kişisel iPad ile cep telefonunun bagajın içinde olmadığını, ayrıca iş görüşmesi için yanında taşıdığı sözleşme ve evrakın da kayıp olduğunu, bagajın içinde bulunan diğer eşyaların da kasten yırtılmış ve parçalanmış halde olduğunu, kaybedilen bagaj ve evrak nedeniyle iş görüşmesini gerçekleştiremediğini, bu bağlamda kaybolan pahalı saatinin, kişisel tabletinin, cep telefonunun ve uçak bileti ücretinin karşılanması gerektiğini, bu husustaki toplam maddi zararının 20.500,00 TL olduğunu, iş görüşmesini gerçekleştirememesi, itibarının zedelenmesi, kendisinde manen büyük acı, elem ve kedere neden olması nedeniyle 150.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek, bu maddi ve manevi zararların tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 09.11.2016 tarihli dilekçesinde, dava dilekçesinde gösterilen diğer davalıların kimlik ve adres bilgilerine ulaşılamadığını davanın davalı …. yönünden devamını istemiştir.Davalı vekili, davacının uçuştan önce bilet işlemlerinin yapılması esnasında, görevli yer hizmetleri personeli ile tartıştığını, personeli tehdit ettiğini, kontuarın düzenini bozarak işlemlerin gecikmesine ve işlem yapan diğer yolcuların huzursuz olmasına neden olduğunu, bu nedenle Köln Havalimanı yer hizmetleri personeli tarafından davacının agresif davranışlar sergilediğinin kaptan pilota bildirilmesi üzerine yolcunun “kural tanımaz yolcu” statüsünde uçağa alınmadığını, bu işlemin usul ve mevzuata uygun olduğunu, davacının bagajının daha sonradan davacıya teslim edildiğini, kayıp olduğunu ileri sürdüğü eşyalar için herhangi bir ispat belgesi sunmadığını, kaldı ki …’ya göre, talebe konu ettiği eşyaların bagaj içinde taşınması halinde, müvekkili taşıyıcının sorumluluğunun bulunmadığını, manevi tazminat koşullarının oluşmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan deliller doğrultusunda, davacının 07/07/2016 günü saat 14:50 Köln-İstanbul Sabiha Gökçen uçuşuna davalı havalı yolu şirketinden bilet aldığı, ancak davacının uçuştan önce bilet işlemlerinin yapılması sırasında davalı şirketin yer personeli ile yaşamış olduğu tartışma nedeni ile yer personelinin ve kontuarın düzenini bozarak işlemlerin gecikmesine ve diğer işlem yapan yolcuların huzursuz olmasına neden olduğu gerekçesi ile kaptan pilot tarafından uçak emniyetini tehdit etme riski taşıdığından bahisle uçuşa alınmadığı, bunun üzerine davacının … yollarına ait uçakla uçuşunu gerçekleştirdiği, davacının Türkiye’ye geldiğinde bagajının kendisine teslim edildiğini kabul ettiği, davacının dava dilekçesinde kaybolan saatinin, tabletinin, cep telefonunun ve uçak bilet ücreti zararından ibaret 20.500,00 TL maddi zarar talep ettiği, ancak Montreal Sözleşmesi’nin 22. maddesi uyarınca davacının davalı … yolu şirketine beyan ettiğini ve bu nedenle ilave ücret ödediğini iddia ve ispat etmediği saat, tablet ve cep telefonuna ilişkin tazminat talep etmesinin mümkün olmadığı, davacının bagajının kaybolduğu sabit ise de davacı tarafça saat tablet ve cep telefon dışında herhangi bir eşyaya ilişkin talepte bulunulmadığı, kaldı ki davacı tarafın saat tablet ve cep telefonunu seyahat esnasında valizinde taşıdığını ispat edemediği bu nedenle bu istemler yönünden davanın ispatlanamadığı, buna karşın davalı … yolu şirketi davacının uçağa alınmamasını haklı gösterecek herhangi bir tutanak veya uçuş personeli kararını dosyaya sunmadığı, davacının haklı nedenle uçağa alınmadığı iddiasının ispatlanamadığı bu hali ile davacının uçağa alınmaması nedeni ile Türk Hava Yolları’ndan bilet alınarak seyahat edilmesi nedeni ile oluşan bilet bedeli nispetindeki zarardan davalının sorumlu olduğu, manevi tazminat istemi yönünden ise davacının iddia etmiş olduğu hakaret ve tehdit eylemlerini ispatlayamadığı bu nedenle manevi tazminatın yasal şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne kısmen reddine, uçak bileti bedeli olan 989,00 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde tanık olarak ismi belirtilen … mahkeme nezdinde tanık olarak çağırılarak dinlenmediğini, müvekkilinin sebepsiz yere uçağa alınmadığı gibi, davalı çalışananın hakaretlerine maruz kaldığını, manevi tazminat koşullarının oluştuğunu, zamanında seyahat edemeyen müvekkilinin valizini bulduğunda maddi değeri yüksek olan kişisel eşyalarının valize koyduğu gibi yerinde olmadığını tespit ettiğini, maddi tazminat talebinin yalnızca uçak bileti bedeli yönünden kabulünün hakkaniyetli olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın tüm talepler yönünden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, hava yoluyla yolcu taşıma sözleşmesine aykırı davranışlar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, davalı … yolu şirketinin Köln/Almanya -Sabiha Gökçen/İstanbul uçuşu için gerekli kontrolleri yaparak uçağa biniş için beklediği sırada, davalı şirketin yer hizmelerinde görevli çalışanıyla sıra nedeniyle yaşanan tartışmada bu kişinin hakaret ve tehditlerine maruz kaldığı gibi haklı bir neden olmaksızın uçağa alınmadığını, havalimanında davalıya teslim etmiş olduğu bagajın ise verilmediğini, bir sonraki başka havayoluna ait uçakla gelmek zorunda kaldığını, bagajının ise bir hafta sonra kendisine teslim edildiğini, ancak bagajının içinde bulunan bir adet saat ile kişisel iPad ile cep telefonunun bagajın içinde olmadığını, ayrıca iş görüşmesi için yanında taşıdığı sözleşme ve evrakların da kayıp olduğunu, kaybedilen bagaj ve evraklar nedeniyle iş görüşmesini gerçekleştiremediğini iddia ederek kaybolan değerli saat, kişisel tablet, cep telefonu ve uçak bileti ücreti olmak üzere toplam 20.500,00 TL maddi zararının ve iş görüşmesini gerçekleştirememesi, itibarının zedelenmesi, kendisinde manen büyük acı, elem ve kedere neden olması nedeniyle 150.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.Davalı ise davacının uçuştan önce bilet işlemlerinin yapılması esnasında, görevli yer hizmetleri personeli ile tartıştığını, personeli tehdit ettiğini, kontuarın düzenini bozarak işlemlerin gecikmesine ve işlem yapan diğer yolcuların huzursuz olmasına neden olduğunu, bu durumun kaptan pilota bildirildiğini, pilotun talimatı uyarınca, davacı yolcunun uçağa alınmadığını, bu işlemin mevzuata uygun olduğunu, davacının bagajının daha sonradan davacıya teslim edildiğini, kayıp olduğunu ileri sürülen eşyaların ispat edilemediğini, tazminat koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince, yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacının dava dilekçesinde ismi geçen ve iddia olunan olaylara şahit olduğu belirtilen … tanık olarak dinlenmediği ileri sürülmüş ise de davacının tanıklarını içeren tanık listesi ibraz etmediği gibi mahkemeye sunulan dilekçelerinde açıkça tanık deliline dayandığını belirtmemiş olmasına göre, bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.Davacı, maddi tazminat talebini, davalı tarafça sonradan kendisine teslim edilen bagajın içerisinde olduğunu ve fakat kaybolduğunu iddia ettiği bir adet saat, bir adet kişisel tablet, bir adet cep telefonu ile uçak bileti ücreti olmak üzere dört kaleme dayandırmış de kaybolduğunu iddia ettiği eşyalara yönelik iddiasını ispat edemediğinden ilk derece mahkemesinin bu yöndeki kararı ve gerekçesi yerindedir.İlk derece mahkemesince meydana gelen olayda davacının kişilik haklarına saldırı olmadığından bahisle manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.Davacının davalı şirket çalışanları ilgili şikayeti nedeniyle hakaret, tehdit ve hürriyeti tehdit suçlarından dolayı yürütülen İstanbul Andolu CBS 2016/130577 soruşturma ve 2016/ 88247 sayılı kararıyla yurt dışında işlendiği iddia olunan suçlar bakımından ceza alt ve üst sınırı dikkata alınarak kovuşturma koşulunun bulunmadığı kararı verilmiş, bu karara itiraz edilmesi üzerine, İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliğince, itirazın reddine karar verilmiştir.Manevi zarar malvarlığında bir azalmayı değil ve fakat kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade eder. Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesine göre, kişilik hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar paranın ödenmesini dava edebilir. Aynı Kanunu’nun 114. maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenlemeye göre, haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanır. Bu yollamanın kapsamına manevi tazminat da girmektedir. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için, borca aykırı davranışın (alacaklının) kişilik haklarını ihlal ederek bu tarz bir zarara yol açmış olması gerekir. Ancak her borca aykırılık da kişilik haklarını zedelemez. Bu durumda, davacının iddia ettiği olayların kişilik hakkını (örneğin hayatını, sağlığını, vücut bütünlüğünü, şeref ve haysiyetini) nasıl ihlal ettiği hususu açıklanmadan ve ispat edilmeden manevi tazminata hükmedilmesi mümkün değildir (Bkz. Emsal nitelikte, Yargıtay 11 HD, 02/07/2014 tarih, 2014/6575 – 2014/12690 E.K sayılı ilamı). Bu hukuki açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde davalı çalışanları tarafından yapılmış bir eylemin mevcut olduğu kanıtlanamadığından, ilk derece mahkemesince manevi tazminat talebinin reddedilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 07/11/2017 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.