Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1588 E. 2019/1545 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1588
KARAR NO : 2019/1545
KARAR TARİHİ: 05/12/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2018
NUMARASI : 2014/458- 2018/227 E.K
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davalılardan …’ın müvekkili şirkette çalışırken müvekkili firma aleyhine ve kendi hesabına gerçekleştirdiği işlemler sebebiyle şirketi zarara uğrattığını ve haksız rekabette bulunması nedeniyle iş akdinin feshedildiğini, davalı …’ın müvekkili şirkette çalıştığı dönemde edindiği ticari sırları müvekkili şirketle aynı alanda faaliyet gösteren başkaca şirketlerle paylaştığını ve bu bilgiler doğrultusunda haksız kazanç elde ettiğini, davalılara noter kanalıyla gönderilen ihtarnamenin semeresiz kaldığını, davalıların müvekkili şirketin iş mamülleri, faaliyeti ve ticari işletmesiyle iltibaslar yaratarak haksız rekabette bulunduklarını, davalı şirketin de diğer davalı ile birlikte kendi portföyünde olan müşterileri ziyaret ettiğini, davalı …’ın müvekkilinin sır olarak sakladığı hammadde, yarı mamul temini, kalıp detayları ve üretim teknikleriyle ilgili detayları diğer davalı firmaya aktardığını, müvekkilinin portföyünde bulunan müşterilerine diğer davalı şirket çalışanı ile beraber ziyaretler düzenlediklerini, yanıltıcı mahiyette e-mailler gönderdiğini, müşterileri yanılttığını vb. eylemlerde bulunduklarını, aynı iddialara dayalı olarak davalılar aleyhine Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/515 E sayılı dosyasında haksız rekabetin önlenmesi ile maddi-manevi tazminat talepli ikame edilen davanın müvekkili lehine sonuçlandığını, ancak söz konusu davada dosyanın uzun süre bilirkişide kaldığını, bilirkişi raporunun oldukça uzun bir süre ibraz edilmemesi nedeniyle müvekkilinin dava tarihinden inceleme tarihine kadar olan zararın tespit edilemediğini, işbu nedenle müvekkilinin 2010 yılı Aralık ayı sonrasındaki zararının tespiti için bu davanın ikame edildiğini ileri sürerek davalıların eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, haksız rekabetin önlenmesine, taleplerini arttırma hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin uğramış olduğu zarardan dolayı şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 02.11.2017 tarihli dilekçesi ile dava değerini 25.382,93 TL artırarak 26.382,93 TL’ye hükmedilmesini istemiştir.Davalılar vekili, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, müvekkillerinden …’ın iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini ileri süren davacının müvekkiline kıdem ve ihbar tazminatı ödemiş olmasının çelişki arz ettiğini, davacının müvekkilini safdışı edip sektörde tek kalmak suretiyle rekabeti engellemeyi amaçladığını, davacının ve müvekkili şirketin uzun süreden beri aynı sektörde faaliyet gösterdiklerini, aynı ürünleri ürettiklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, Bakırköy 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/47 Esas – 2013/91 karar sayılı dosyasında sonuç olarak davalıların davacının müşteri portföyünün davalı şirkete taşıması şeklinde haksız rekabet eylemlerinde bulundukları kabul edilerek dava tarihi itibariyle davacının haksız rekabetten kaynaklanan maddi zararının ve manevi zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği, söz konusu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, işbu davada daha önce mahkeme kararı ile tespit ilen haksız rekabet eylemlerinin devam ettiği iddiasıyla uğranılan zararın tazminine ilişkin olup, davalıların devam eden eylemleri tespit edilerek davacının uğradığı zararın belirlendiği, devam eden haksız eylemi söz konusu olup, haksız rekabete konu işlemlerin dava tarihi itibariyle devam ettiği anlaşılmakla TTK’nın 60. maddesinde düzenlenen 1 ve 3 yıllık zamanaşımı sürelerinin dava tarihi itibariyle dolmadığı, haksız rekabet yapıldığı iddiasının ispat yükü davacı tarafta olup, davalının yemin teklifi talebinin reddedildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 26.382,93 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davalılar vekili tarafından bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekilinin istinaf dilekçelerinde özetle; yemin teklifi isteminin mahkemece reddedilmesinin usule aykırı olduğunu, zamanaşımı itirazının da reddinin doğru olmadığını, davadaki taleplerinin zamanaşımına uğradığı gibi, arttırılan kısım ile alakalı zamanaşımı itirazımızda mahkemece dikkate alınmadığını, müvekkil ile davalı aynı sektörde üretim yapmasına rağmen herhangi bir şekilde davacının ürün sattığı firmalara müvekkilin de ürün satması halinde müvekkilinin otomatik olarak haksız rekabet yapmış olduğunun kabulünün hukuka aykırı olduğunu, zira aynı sektörde çalışan iki şirketin müşterilerinin bir kısmının benzer olması ticari hayatın olağan akışına uygun olduğunu, davacının iddiasını ispat edemediğini, müvekkili …’ın yıllar önce müvekkili şirketten ayrıldığını, şirketlere mal satışı yapılıyor olmasından dolayı haksız rekabete devam edildiği sonucuna ulaşılmasının hukuka aykırı olduğunu, ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığının incelenmediğini, dosyada dinlenen tanık beyanlarının dikkate alınmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle, davalıların istinaf sebeplerinin yerinde olmadığını belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 56. maddesi uyarınca haksız rekabetin tespiti, meni ve tazminat istemlerine ilişkindir. Davacı, davalı …’ın davacı şirkette çalıştığı dönemde edindiği ticari sırları paylaştığını, üretim teknikleri ve detayları davalı firmaya aktardığını, davacı şirketin müşterilerinin davalı şirkete yönlendirildiğini, Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/515 E. sayılı dosyası ile maddi manevi tazminat talepli dava ikame edildiğini iddia ederek, devam eden haksız rekabetin tespiti ile menine ve 2010 Aralık ayından itibaren müvekkilli zararlarının tazmine karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının tekel oluşturmak istediğini ve iyi niyetli olmadığını, davacı ve davalı firmanın uzun süredir aynı sektörde çalıştığını ve aynı ürünleri üretmekte olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince davacının tazminat talebinin kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı sadece davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nın 107.maddesine göre, belirsiz alacak davasında dava değerinin ıslaha gerek olmaksızın artırılabilecek olmasına ve arttırılan kısım yönünden zamanaşımı definin ileri sürülemeyeceği gibi, dava tarihi itibariyle zamanaşımı dolmadığından davalılar vekilinin zamanaşımına yönelik istinaf sebebinin reddi gerekmiştir (Bkz. Yargıtay 11. HD.’nin 26/09/2017 tarih 2017/2457-2017/4734 sayılı ilamı).Somut olayda ispat yükü davacı tarafta olup, davalının davacıya yemin teklifinde bulunma hakkı olmadığı gibi, cevap ve delil dilekçeside yemin deliline de açıkça dayanmadığından ilk derece mahkemesince, davalının yemin teklifinin reddinde usule ve yasaya aykırılık görülmemiştir.Haksız rekabet TTK m.54 vd’a düzenlenmiş; m.54/II’de rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırı olarak nitelendirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.55 ile madde sayılanlarla sınırlı olmamak üzere başlıca haksız rekabet halleri düzenlenmiştir. Haksız rekabetin varlığı halinde, haksız rekabete uğrayan kişi, uğradığı zararın tazmini amacı ile, davalının (haksız rekabeti gerçekleştiren kişinin) kusurunun bulunması şartı ile maddi ve manevi zararının giderilmesini talep ve dava edebilir. Uğranılan zararın miktarının tam olarak ispat edilemediği hallerde, hakime, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleme yetkisi veren Türk Borçlar Kanunu’nun 50/2. maddesi hükmü de haksız rekabete ilişkin tazminat davalarında uygulanır. Dolayısıyla, zarar miktarının tam olarak tespit ve ispat edilemediği hallerde mahkemenin TBK m. 50/2’ye uygun karar vermesi mümkündür (Ülgen/ Helvacı/ Kendigelen/ Kaya/ Nomer Ertan, Ticari İşletme Hukuku, 4 . Basım, İstanbul 2015, s.568).Taraflar arasında aynı iddialara dayalı olarak görülüp sonuçlanan, kapatılan Bakırköy 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/10/2013 tarih, 2013/47- 2013/91 E.K sayılı kararıyla; “Davalı …’ın davacı yanında çalışmakta iken 22.06.2010 tarihinde işten ayrıldığı, 15.09.2010 tarihinde davalı şirkette işe başladığı, dinlenen tanık beyanları, taraf defterleri ve kayıtlarındaki tespitlere göre, davacının kayıtlarında bulunan 40 adet müşterinin davalı kayıtlarında da mevcut olduğu, 10 adet müşterinin 2010 yılı öncesinde de davalı ile ticari ilişki içerisinde bulunduğu, diğer 30 müşteri nedeniyle davacının 2010 yılı satışlarında 2009 yılına göre düşme olduğu, buna mukabil davalının kayıtlarına göre ise 72.568,07 TL tutarında satış yapıldığı, davacının müşteri portföyünde bulunan ve daha sonra davalı tarafça satış yapılan müşteriler sebebiyle davalının mali tablolarına göre 4.706.43 TL karın oluştuğu, davalı …’ın diğer davalı şirket ile dava dışı firmaları ziyaret edip kendileriyle çalışmalarını talep ettikleri, davacı ve davalı şirketlerin faaliyet konularının aynı olması karşısında davalı şirket pazarlama ve finans sorumlusunun davalı …’in davalı şirkette işe başlamasından sonra davalı şirketin saç kayış raptiyesi ve çelik koko ürünü üretmeye başladığı, dolayısıyla davalıların davacı şirketin müşterilerini davalı şirkete yönlendirmek suretiyle haksız rekabette bulundukları, davacının bu yüzden uğradığı maddi zararın 4.706,43 TL olduğu gerekçesiyle maddi tazminat davasının bu miktar üzerinden kabulüne; davalıların davacının müşteri portföyünü davalı şirkete taşıması şeklinde gerçekleştirdikleri haksız rekabetin önlenmesine, davalıların haksız rekabet eylemleri nedeniyle davacının uğradığı iktisadi menfaat zararının ve davalıların kusurlarının ağırlığı dikkate alındığında manevi tazminat davasının 4.000,00 TL üzerinden kısmen kabulüne fazlaya dair istemin reddine” karar verildiği, kararın davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15/10/2014 tarih, 2014/6631-2014/15642 E.K sayılı ilamıyla, kararın onanmasına karar verildiği, karar düzeltme isteminin de 05.05.2015 tarih, 2015/532-6376 E.K sayılı kararı reddine karar verildiği görülmüştür.Somut olayda, davacının bir dönem yanında çalışan davalı …’ın işten ayrıldıktan sonra davacı ile aynı sektörde faaliyette bulunan diğer davalı şirkette çalışmaya başladığı, davalı …’in davalı şirkette işe başlamasından sonra davalı şirketin saç kayış raptiyesi ve çelik koko ürünü üretmeye başladığı, dolayısıyla davalıların davacı şirketin müşterilerini davalı şirkete yönlendirmek suretiyle haksız rekabette bulundukları yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen Bakırköy 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/10/2013 tarih, 2013/47- 2013/91 E.K sayılı kararı ile sabittir. İşbu davada ise, davalıların süregelen bu haksız rekabet eylemlerinin tespiti ile önlenmesi ve maddi tazminata hükmedilmesi istenmiş olup, ilk derece mahkemesince kabul gerekçesine göre, haksız rekabetin tespiti ile menine hüküm fıkrasında yer verilmemesi doğru değil ise de; kararı istinaf edenin sıfatı gereğince bu hususa değinilmekle yetinilerek, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin devam ettiği sonuç ve kananatine varıldığından davalıların istinaf sebeplerinin tümünün reddi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalılar vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 1.351,65 TL nispi istinaf harcının davalılardan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 05/12/2019