Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1585 E. 2019/1464 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1585
KARAR NO : 2019/1464
KARAR TARİHİ: 14/11/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/06/2018
NUMARASI : 2015/736- 2018/673 E.K
DAVANIN KONUSU:Şirketin Feshi-Tespit
Taraflar arasındaki şirketin feshi-tespit istemli davanın yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin kurulduğu tarihten itibaren %50 hisse sahibi ortağı olduğunu, şirketin diğer %50 hisse sahibi ortağının ise davalı … olduğunu, şirketin yönetimi ve idaresinin davalı … tarafından yürütüldüğünü, davalı … , şirketin harcamalarını yüksek gösterirken şirket satışlarını düşük miktarlarda gösterdiğini, bu durumun şirketin zarara uğramasına sebep olduğu gibi, müvekkili ortak nezdinde şirket yönetiminde yolsuzluklar olabileceği şüphesini de uyandırdığını, şirketin açıklanan gelir-gider durumunun ticari hayatın olağan koşullarına uygun olmadığını, şirketin basiretli bir tacir gibi yönetilmediğini, ortaklar arasında ortaya çıkan anlaşmazlık ve huzursuzluk ortamı nedeniyle haklı fesih nedenlerinin oluştuğunu ileri sürerek, davalılardan şirket müdürü … şirketi uğrattığı zarar miktarı ile şirketin gerçek gelir-gider durumunun tespitine, davalı şirketin haklı nedenlerle feshine ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, davacı ortağın şirketin kuruluşu aşamasında verdiği taahhütleriniyerine getirmediğini, rekabet yasağına aykırı hareket ettiğini, şirketten bağımsız olarak şirketin zararına neden olacak şekilde ticari kazanç elde ettiğini, kâr dağıtımına ilişkin bir genel kurul kararı bulunmadığı halde şirketin yönetimini etkisiz kılacağı, kayyım tayin ettirerek şirketin hesaplarını dondurtacağı tehdidi ile kendisine şirket hesabından 200.000,00 TL civarında para gönderilmesini sağladığını, davacının şirket işleriyle, şirketin kuruluşundan bugüne ilgilenmediğini, davanın şirkete yöneltilmesi gerektiğinden, diğer müvekkili … yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, şirketin feshi için haklı nedenlerin bulunmadığını belirterek davanın müvekkili … yönünden husumet nedeniyle reddine, haklı nedenlerin oluşmadığından fesih talebinin reddine, aksi durumda feshinin son çare olması nedeniyle davacının ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu sonucunda, davacının davalı şirket ortağını yolsuzlukla itham ettiği, buna karşılık davalı ortak da davacıyı haksız rekabet içerisinde bulunmakla suçladığı, şirketin ticari faaliyetinin dava tarihinden sonra ciddi oranda azalması ve sürekli bir şekilde yüksek tutarda faaliyet giderlerine katlanılması ve davalı şirkette %50 paya sahip ortakların dosya içerisindeki mevcut belgeler dikkate alındığında aralarında anlaşmazlık bulunduğu ortaklık ve yönetim ilişkisinde güven ortamının kalmadığı, birlikte şirket faaliyetlerine devam etmelerinin mümkün olmadığı değerlendirildiğinde haklı nedenlerle fesih koşullarının oluştuğu sonucuna varıldığı, şirkette esas sorunun kişisel husumetin ön plana çıkarak karşılıklı suçlamalar ve açılması muhtemel davalar dolayısı ile şirketin çalışamaz hâle gelme tehlikesi olduğu, bu hâlde öne çıkan ve menfaatler dengesi açısından uygun olan, davacının ortaklıktan payının gerçek değeri karşılığı çıkarılması şeklindeki çözüm yöntemi olduğu, davacı ortağın çıkma payının karar tarihine en yakın tarih itibariyle şirketin gerçek değeri üzerinden 339.584,59 TL olarak çıkma payının tespit edildiği, fesih ve tasfiye davalarının şirket tüzel kişiliği aleyhine yöneltilmesi gerekli ve yeterli olduğundan, şirket ortağı olan davalı … bu davada husumet düşmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı şirketin haklı sebeple fesih koşullarının oluştuğu anlaşılmakla birlikte ; TTK ‘nun 636/3. Maddesi uyarınca feshin son çare olup anılan madde hükmüne göre mahkemenin kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebileceği göz önüne alınarak, davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesine, 339.584,59 TL çıkma payı alacağının karar tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; -Davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, zira davanın davalı …’nun şirketi zarara uğrattığının tespiti ile şirketin feshi ve tasfiyesi talepli olarak açıldığını, -Davalı şirket müdürü …’nun şirketi zarar ettirdiği, yüksek tutarda faaliyet giderleri gösterdiği bilirkişi raporuyla da tespit edildiği halde müvekkili ortak için hesaplanan çıkma payı alacağı miktarı olması gerekenden düşük hesaplandığını, çıkma payı alacağı miktarına ilişkin olarak bilirkişi raporuna yapılan itirazların dikkate alınmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, haklı nedenle limited şirketin fesih ve tasfiyesi ile davalı müdürün eylemlerinden dolayı şirketin uğradığı zararın tespiti istemlerine ilişkindir.Davacı, eşit hisseli iki ortaklı davalı şirketin yetkilisi olan davalı …’nun şirket harcamalarını yüksek gösterirken şirket satışlarını düşük gösterdiğini, şirketi zarara uğrattığını, ortaklar arasında güvensizlik ve anlaşmazlık durumunun ortaya çıktığını iddia ederek davalı müdürün eylemlerinden dolayı şirketin uğradığı zararın tespiti ile davalı şirketin haklı nedenlerle feshine ve tasfiyesine karar verilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesince, davacının fesih tasfiye talebi yönünden yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın davalı … yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı şirket yönünden ise, davacının davalı şirket ortaklığından çıkarılmasına ve 339.584,59 TL çıkma payının davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Oysa ki, davacının yöneticinin sorumluluğu kapsamında davalı müdüre karşı yönelttiği şirketin uğradığı zararın tespiti yönünden herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmadığı gibi, maktu harç yatırılarak açılan davada davacının şirket ortaklığından çıkarılarak çıkma payının tahsiline karar verildiği halde hüküm fıkrasında hükmedilen tutar üzerinden harca hükmedilmemesi de doğru değildir. Diğer yandan, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı ortağın 10.08.2015 tarihi itibariyle hissesine düşen tutarın 633.585,36 TL iken, yargılamada yapılan keşif (20.02.2018) tarihi itibariyle bu miktarın 339.584,59 TL olduğu belirlenmiş ve mahkemece karar tarihine en yakın tutar olan 339.584,59 TL’ye çıkma payı olarak hükmedilmiş ise de, dava tarihinden sonra şirketin özvarlığında meydana gelen azalmanın davalı müdürün kasti eylemlerinden dolayı gerçekleştiği hususunda davacı tarafından gerekçeleri de gösterilmek suretiyle ileri sürülmüş ise de bu konuda gerekçeli kararda herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması da doğru görülmemiştir. HMK 353/1.a.6. Maddesine göre, ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiç biri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, istinaf mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak, davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine göndermesi gerekmektedir. Somut olayda Mahkeme, taleplerden biri hakkında hiç karar vermemiş, diğer talep hakkında savunma sebepleri yeterince değerlendirilmeden karar verilmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,2-Davanın, yukarıdaki açıklamalar ışığında yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,4-Davacı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 14/11/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.