Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1584 E. 2019/1361 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1584
KARAR NO : 2019/1361
KARAR TARİHİ: 24/10/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/06/2017
NUMARASI : 2014/1477 -2017/585 E.K
ASIL VE BİRLEŞEN (İSTANBUL 8.AS.TİC.MHK 2014/1422 E.)
BİRLEŞEN (İSTANBUL 8. AS.TİC.MHK 2014/1422 E. SAYILI)
DAVANIN KONUSU: Tazminat-Alacak
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen tazminat-alacak davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik verilen kararlara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacılar vekili, müvekkillerinin 25.10.2010 tarihinde vefat eden muris … yasal mirasçıları olup, adı geçenin vefatından sonra davalı …A.Ş’deki paylarının müvekkillerine intikal ettiğini, muris ile yönetim kurulunda görevli davalı …’nın kardeş olduğunu, eşit oranda paya sahip olan davalı …’nın da davalı …’nın eşi (eski) olması ve şirketin tüm paylarının kendilerine ait olduğu savı ile 17.03.2003 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında 3 yıllık süre için muris … ile davalılardan … ve …’nın seçilmelerini müteakip murisin bu tarihten sonraki tüm genel kurullarda, yönetim kurulunda görev almasının ve vefatından sonra da murisin mirascıları olan müvekkillerinin yönetim kurulunda görev almalarının engellendiğini, şirketin zarara uğratıldığını, bu arada davalılar … ile …’nın birlikte murisi dışarıda bırakarak diğer davalı …ni kurduklarını, tüm şirketlerin portföyünü ve kazançlarını bu şirkete devretmeye başladıklarını, her iki şirketin kronojik seyrinden bu durumun açıkça ortaya çıktığını, müvekkillerinin pay sahibi oldukları şirketlerdeki kar payının dağıtılmadığını, ortağı oldukları … Ltd Şti’ne ait taşınmazın rayiç değerlerin çok altında bir fiyata satılarak elde edilen gelirin davalıların kendi şirketlerine aktarıldığını, ayrıca müvekkillerine miras yoluyla geçen taşınmaz üzerinde müvekkillerin pay sahibi olmadıkları davalı … Ltd Şti lehine ipoetk tesis edilmiş olduğunun öğrenildiğini, ayrıca davalı …..AŞ’nin müvekkillerine herhangi bir bildirim yapmadan 10.07.2014 tarihinde yapmış olduğu genel kurulun usulsüz olup, yok hükmünde olduğunu, bu genel kurulda alınan yönetim kurulunun seçilmesine ve 2011-2012-2013 yıllarına ait yönetim kurulunun ibrasına ilişkin karar ile diğer tüm kararların geçerliliğinin bulunmadığını, bunun yanında müteveffa muris … 2002 yılında rahatsızlanmasından sonra gerçekleştirilen genel kurul kararlarındaki imzaların murise ait olmadığını, imzanın sahte olduğunu, bu bakımdan davalı şirketin 30.09.2004, 08.12.2005 ve 04.08.2009 tarihinde yapılan genel kurulların da hükümsüz olduğundan, bu toplantılarda alınan yönetim kurulunun ibrası dahil diğer tüm kararların geçerliliğinin bulunmadığını ileri sürerek davalı ….AŞ’nin 10.07.2014, 30.09.2004, 08.12.2005 ve 04.08.2009 tarihli genel kurul kararlarının hükümsüzlüğünün tespitine, davalıların hükümsüz ve yolsuz işlemlerine dayalı olarak elde ettikleri kar payı, huzur hakkı, maaş vs. her türlü haksız kazancın şirketten çıkış tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’sinin şirkete ödenmesine, davalıların yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğundan doğan dolaylı veya doğrudan şirkete verilen zararın ve haksız kazancın zararın doğum tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 150.000,00 TL’sinin şirkete ödenmesine, davalıların müvekkillerine vermiş olduğu kar payından yoksunluk, dağıtılmayan kar payı ile yoksun bırakılan kazançlar ve davalı … A.Ş’nin portföyünün kullanılması nedeniyle davalı …nin elde ettiği kazanç üzerinden hesaplanacak tazminatın avans faiziyle birlikte fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 150.000,00 TL’sinin davacılar müvekkillerine ödenmesine, davalı … A.Ş’nin olağanüstü genel kurula çağrılarak gündeminin belirlenmesine ve bu nedenle şirkete kayyum atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen davada ise, davacılar vekili, davalılardan …Ltd. Şti’nin kurucu ortağı olan murisleri … 25.10.2010 tarihinde vefatıyla şirketteki hisselerinin müvekkiline intikal ettiğini, murisin rahatsızlanmasından kendisinin vefatından sonrada müvekkillerinin davalılar … ve … tarafından dışlandığını, şirket hesaplarıyla ilgili bilgilerin verilmediği gibi Çemberlitaş’ta bulunan taşınmazın müvekkillerinin rızası bulunmadan rayiç değerin çok altında bir bedelle satıldığını, davalılar … ve …’nın … Ticaret Şirketini kurarak müvekkillerinin ortağı olduğu … Ltd. Şti’nin portföyünü kendi kurdukları şirkete aktardıklarını, yönetim kurulu üyeliği görevini özenle ve sadakatle ifa etmediklerini ve şirketi ve müvekkillerini zarara uğrattığını ileri sürerek davalıların hükümsüz ve yolsuz işlemlerine dayalı olarak elde ettikleri kar payı, huzur hakkı, maaş vs. her türlü haksız kazancın şirketten çıkış tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’sinin şirkete ödenmesine, davalı yöneticinin sorumluluğundan doğan dolaylı veya doğrudan şirkete verilen zararın ve haksız kazancın zararın doğum tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 150.000,00 TL’sinin şirkete ödenmesine, davalıların müvekkillerine vermiş olduğu kar payından yoksunluk, dağıtılmayan kar payı ile yoksun bırakılan kazançlar ve davalı … Ltd Şti’nin portföyünün kullanılması nedeniyle davalı …nin elde ettiği kazanç üzerinden hesaplanacak tazminatın avans faiziyle birlikte fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 150.000,00 TL’sinin davacılar müvekkillerine ödenmesine, davalı … Ltd Şti’nin olağanüstü genel kurula çağrılarak gündeminin belirlenmesine ve bu nedenle şirkete özel denetçi atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Asıl ve birleşen davanın davalılar vekili, dava konusu edilen hususların tamamı ile ilgili dava haklarının zamanaşımına uğradığını, davacıların murisinin şirketin yönetim kuruluna seçilmemiş olmasının murisin yada davacıların yönetim kurulunda görev almalarını engellemek şeklinde yorumlanayacağı gibi bu hususta herhangi bir davanın da açılmadığını, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, şirketin zarara uğratılmadığını, iddiaların soyut olduğunu, bu hususla ilgili dava açma haklarının zamanaşımına uğradığını, müvekkillerinin ortağı olduğu …. Ltd Şti’nin davacıların murisinin sağlığında ve onun bilgisi dahilinde kurulduğunu, hatta murisin taşınmazı üzerine kurulan bu şirket lehine ipotek verdiğini, sahtelik iddiasının doğru olmadığını, şirkete ait taşınmazın rayiç değer üzerinden satılarak şirket kayıtlarına yansıtıldığını, şirket portföyünün … Ltd Şti’ne aktardıkları iddiasının da gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.Davacılar vekilinin 14.05.2015 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde, genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü bakımından davalı ….AŞ’nin, yönetim kurulunun sorumluluğuna ilişkin olarak şirketi zarara uğratan yönetim kurulu üyesinin tespit edilememesi nedeniyle tüm yönetim kurulunun, portföy tazminatı yönünden ise, şirketin portföyünün aktarıldığı davalıların ortağı olduğu …Ltd Şti’nin taraf olarak gösterildiğini, genel kurul kararlarının hükümsüzlüğüne karar verildiği takdirde, alınan ibra kararları da geçerli olmayacağından şirketin ve müvekkillerinin uğradığı doğrudan veya dolaylı zararlarının tazmini sözkonusu olacağını, asıl davadaki taleplerinin sözkonusu genel kurur kararlarının hükümsüz olduğunun tespiti ile davalıların hükümsüz ve yolsuz işlemlerine dayalı olarak elde ettikleri kar payı için 500,00 TL; huzur hakkı için 250,00 TL; maaş vesair her türlü haksız kazanç için 250,00 TL olmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’nin davalı …..A.Ş’ye ödenmesine, ödenmesine, davalı yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğundan doğan dolaylı veya doğrudan şirkete verilen zarar için 75.000,00 TL; haksız kazanç için 75.000,00 TL olmak üzere toplam 150.000,00 TL’nin davalı …. A.Ş’ye veya müvekkillerine ödenmesine, dağıtılmayan kar payı için 50.000,00 TL, yoksun bırakılan kazançlar için 50.000,00 TL, şirketin portföyünün kullanılması nedeniyle 50.000,00 TL olmak üzere toplam 150.000,00 TL’nin davalı ….Ltd Şti ile davalı gerçek kişilerden alınarak davacılara verilmesine, birleşen dava yönünden ise, 500,00 TL kar payı, 250,00 TL huzur hakkı, 250,00 TL maaş vesair olmak üzere toplam 1.000,00 TL’nin davalılardan … Ltd Şti ve …’dan alınarak … Ltd. Şti’ne veya davacılara verilmesine, şirkete verilen 75.000,00 TL zarar, 75.000,00 TL haksız kazanç olmak üzere toplam 150.000,00 TL’nin … Ltd Şti ve …’dan alınarak … Ltd. Şti’ne veya davacılara ödenmesine, yoksun kalınan dağıtılmayan kar payı için 50.000,00 TL, yoksun bırakılan kazançlar için 50.000,00 TL, portföy tazminatı için 50.000,00 TL olmak üzere toplam 150.000,00 TL’nin … Ltd Şti’nden ve …’dan alınarak davacılara verilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.İlk derece mahkemesince, davacılar tarafından açılan davalı … A.Ş’nin 10.07.2014, 30.09.2004, 08.12.2005 ve 04.08.2009 tarihli genel kurul kararlarının hükümsüzlüğünün tespiti davasının, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin işbu davadan tefrik edilerek mahkemenin 2015/512 Esasına kaydedilerek yargılamaya anılan dosya üzerinden devam edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, davacılar tarafından davalı … A.Ş hakkında açılan genel kurul kararlarının hükümsüzlüğünün tespiti davasının işbu davadan tefrik edildiği, esas ve birleşen davanın, davacıların veraset yoluyla ortağı oldukları ….A.Ş’nin ve …Limited Şirketi’nin zarara uğratıldığı iddiasıyla yöneticilerin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davası olduğu, esas davada, davalılar …, …, …’nın yönetim kurulu üyesi sıfatıyla, birleşen davada da davalı …’nın şirket müdürü sıfatıyla TTK. 553. maddesi ve devamı maddelerine göre sorumlu oldukları, sorumluluk davasının şirkete yöneltilemeyeceği, esas davada; …A.Ş’nin 2011 yılından itibaren ortaklardan alacak olarak şirket aktifinde bulunan ve davalılar … ile …’nın şirkete olan borcunun 6111 Sayılı Yasa gereğince aktiften silindiği, şirketin vergisel açıdan kamu idaresine karşı denetimden kurtarıldığı ancak şirket ortaklarının ve şirketin aktiften silinen tutar yönünden bir zarara uğradığı, zira aktiften silinen ortaklardan olan alacak tutarı kanunen kabul edilmeyen gider olarak kardan düşülmemiş olması halinde kanunen kabul edilmeyen gider tutarında daha fazla kar elde edeceği, anılan yasanın vergi kaybının önlenmesi ve şirketlerden vergi tahsilatının yapılmasını teminen çıkarılan bir yasa olduğu, şirket ortağı ve yöneticisi olan davalılar … ve …’nın şirkete olan borçlarının silinmesine dayanak teşkil etmeyeceği nitekim şirketin hem ortağı hem yöneticileri olan bu davalıların şirket kasasından para çektikleri ve bu bedelleri şirkete geri ödemedikleri, 2011 ve devamı yıllarında 6111 Sayılı Yasa gereğince KDV, gelir ve kurumlar vergisi matrah arttırımı gereğince aktif varlıklarının tahsilinden vazgeçilerek, vazgeçilen varlıkların ise kanunen kabul edilmeyen gider olarak gösterildiği, anılan yıllar itibariyle bu miktarın toplam 818.074,00 TL olduğu, şirketin bu oranda zarara uğratıldığı, şirketin 1.000.000,00 TL’lik ödenmiş sermayesinin 2014 yılı bilançosuna göre 3’te 2’sine tekabül eden 697.681,61 TL’lik kısmının kaybedildiği, şirkete ait taşınmazın 20.03.2014 tarihinde 170.000,00 TL bedelle satışının yapıldığı, bu değerin satış tarihindeki gerçek rayiç değeri yansıtmadığı, satış tarihi olan 20.03.2014 tarihi itibariyle rayiç değerinin 350.000,00 TL olduğu, aradaki farkın 180.000,00 TL olup, şirketin bu miktarda zararda olduğu, şirketin özsermayesinin 2/3’ünü yitirdiği, borca batık durumda olduğu, birleşen davada ise; şirketin 2011 yılından itibaren faaliyet sonuçlarına göre şirket özsermayesiyle varlıklarını tamamen kaybettiği, 2009 ve 2012 yılına ilişkin ticari işlemlerinde zararda olduğu, 2013 ve 2014 yılındaki faaliyetlerinden kar elde edildiği ancak herhangi bir kar dağıtımının yapılmadığı, sağlanan payların şirket bünyesinde kaldığı, şirketin gelir tablosu, kesin mizan ve kurumlar vergi beyannamelerine göre 6111 Sayılı Kanun çerçevesinde 2011 ve devamı yıllarında toplamda 76.871,91 TL’lik kanunen kabul edilmeyen giderlerin olağan dışı giderler olarak kurumlar vergi matrahına ilave edilerek ortakların 76.871,91 TL’lik kardan mahrum bırakıldığı, esasında bu miktar kadar şirketin gelirden yoksun bırakılıp zarara uğratıldığının açık olduğu, 6111 Sayılı Kanunun vergi tahsilatının ve vergi gelirlerinin arttırılması amacıyla düzenlenen bir yasa olup, şirket ortaklarının şirketin kasasından çektikleri paraların şirkete geri ödenmemesine cevaz verdiğinin kabul edilemeyeceği, yasada kamu idaresine yapılacak beyanlar çerçevesinde ve yapılacak ödemeler karşılığında aktifte yer aldığı halde fiziken işletmede olmayan varlıkların aktiften silinebilmesi imkanını tanıdığı ve bu şekilde şirketlerin kayıtlarını düzeltebileceklerinin ifade edildiği, vergi kayıplarının ve kaçaklarının önlenmesinin amaçlandığı, şirket ve ortakları veya alacaklılar arasındaki borç alacak ilişkisinin ortadan kaldırır başka bir deyişle şirket ortaklarının şirkete olan borçlarını yok edici bir amacının olduğunun kabul edilemeyeceği, dolayısıyla … Limited Şirketinin 2011 ve 2012 yıllarında toplam 76.871,91 TL kanunen kabul edilmeyen giderlerinin vergi matrahından düşülmesi sonucu şirketin bu miktar gelirden mahrum kaldığı, şirketin ödenmiş sermayesinin 75.000,00 TL olup, bu sermeyenin tamamen kaybedildiği ve şirketin borca batık durumda bulunduğu, esas ve birleşen davada davalı … Ticaret Limited Şirketinin davalılar tarafından kurulduğu, …ile … Limited Şirketinin tüm işlem hacminin, davalıların kurduğu … Ticaret Limited Şirketine aktarıldığı ve … markasıyla faaliyet gösteren bu şirketler içinde …nin tedarikçi konumunu tamamen yitirdiği ve …Ticaret Limited Şirketinin tedarikçi haline geldiği ve şirketlerin mağazalarının yıllar itibariyle kapatıldığı, ortağı oldukları … San. ve Tic. A.Ş’ ile … Limited Şirketinin zararlarından birinin de bu olduğu ileri sürülmüş ise de, anılan şirketlerin birbirleriyle ticari ilişkilerinin bulunduğu, birbirlerinden alacaklı veya borçlu konumda oldukları, davacıların ortağı oldukları …nin ile ortağı olmadıkları … Ticaret Limited Şirketinin 2012 ve önceki yıllarda mağaza perakendeciliğinin yanı sıra toptan satışlarının da olduğu, toptan satışların … markasıyla faaliyet gösteren mağazaların mal ihtiyaçlarının karşılandığı, …nin ve davalıların ortağı oldukları … Ticaret Limited Şirketinin kar marjlarının çok düşük ya da yetersiz olduğu faaliyetlerinin zararla kapattıkları ve şirketin mahrum kaldığı tedarikçi karının bir önem arzetmediği, …ile toptan satış yaptığı alıcılar arasında herhangi bir sözleşmenin bulunmaması ve tacirlerin mal alım satım koşullarını serbestçe belirleyebilecekleri ilkesi karşısında portföy tazminatının yerinde bulunmadığı, kapatılan mağazaların davacıların murisi … vefat ettiği 25.10.2010 tarihinden önceki faaliyet dönemlerinde gerçekleştirildiği, sadece Çemberlitaş’ta bulunan mağazanın murisin vefatından sonra 31.03.2014 tarihinde kapatıldığı ve bu mağazanın bulunduğu taşınmazın rayiç değerden düşük bir bedelle satışından dolayı zarar hesabının yapıldığı ancak bunun dışında murisin sağlığında yapılan işlemler olması ve başka bir deyişle murisin bu işlemlere rıza göstermesi nedeniyle ve bu yöndeki kararlarda imzasının bulunduğu dikkate alındığında davacıların mağazaların kapatılması nedeniyle şirketin zarara uğratıldığı iddiasının yerinde olmadığı, sonuç olarak esas davada, şirkete ait taşınmazın rayiç değerinin altında satılması nedeniyle 180.000,00 TL bu kalemden kaynaklanan zararın olduğu, bunun dışında 6111 Sayılı Kanun çerçevesinde yapılan işlemlerden dolayı şirketin uğradığı zararın 818.074,00 TL miktarında bulunduğu anlaşıldığından taleple bağlılık ilkesi gereğince toplam 150.000,00 TL şirket zararının …nin yönetim kurulu başkan ve üyeleri olan davalılar …, … ve …’dan alınarak …ye verilmesine karar verildiği, bu kalem zararın şirketin doğrudan zararı olarak talep edilen kısım için hüküm altına alındığı anlaşılmakla dolayısıyla zarar niteliğinde bulunan bu bedelin doğrudan kendilerine ödenmesini isteyemeyecekleri açık olduğundan davacıların bu taleplerinin de yerinde olmadığı, sorumluluk davasının yöneticilere karşı açılabileceği, davalıların kurucu ortağı olduğu ileri sürülen …Ticaret Limited Şirketine karşı bu davanın yöneltilmesinin mümkün olmadığı, birleşen davada, 6111 Sayılı Kanun çerçevesinde kanunen kabul edilmeyen tutarların gider olarak gösterilip aktiften silinmesi eylemiyle şirketin doğrudan zarara uğratıldığı, davacılar tarafından şirketin uğradığı zarar için 150.000,00 TL’nin talep edildiği dikkate alındığında şirketin tek yöneticisi müdürü konumunda olan davalı … hakkındaki davanın kabulü ile bu miktar zararın adı geçen davalıdan tahsili ile zarara uğratılan ….Limited Şirketine verilmesine, şirketin yöneticisi konumunda olmayan sadece ortağı durumunda bulunan davalı … hakkındaki davanın da husumetten reddine karar verildiği, her iki davada dağıtılmayan kar payı, yoksun bırakılan kazanç ve şirketin portföyünün kullanılması nedeniyle uğranılan zararın ve yönetici olan davalıların elde ettikleri kar payı, huzur hakkı, maaş vs. her türlü haksız kazancın davalılardan alınarak davacılara ödenmesi talep edilmiş ise de, yönetim kurulu üyelerinin kanundan kaynaklı olarak huzur hakkı ya da ücret alabilecekleri, bu konuda şirket genel kurulunun alacağı bir kararın yeterli bulunduğu, şirketin genel kuruluyla karar altına alınan ve yasadan kaynaklanan bu bedellerin davalı yöneticilere ödenmiş olmasının yasaya aykırı olduğunun kabul edilemeyeceğinden iadesinin de istenmesinin mümkün bulunmadığı, kar payı, yoksun bırakılan kazanç ve şirketin portföyünün kullanılması nedeniyle uğranılan zarar bakımından yapılan değerlendirmede ise, kar payının ne şekilde dağıtılacağının yasada açıkça yer aldığı ve şirketin elde ettiği karın dağıtımının yapılan genel kurul toplantısında karar altına alınabileceği, kar dağıtımına ilişkin genel kurul kararı olmaması halinde şirket ortaklarının kar payı isteminde bulunmalarının mümkün olmadığı, şirketin kar dağıtımı yapmadığı, bu konuda herhangi bir genel kurul kararı almadığı anlaşıldığından kar payı istemlerinin yerinde bulunmadığı, şirketin portföyünün kullanılmasından kaynaklanan bir zararın tespit edilemediği, esas ve birleşen davada kayyum tayini ve genel kurulun gündeminin belirlenip toplanmasının sağlanması talepleri olsa da kayyum tayini ve genel kurul toplantısının ne şekilde yapılacağı veya genel kurula iznin hangi hallerde isteneceğinin yasada açıkça tanımlanmış olup, somut olayda hem …. A.Ş’nin hem de … Limited Şirketinin yönetim organlarının bulunduğu gibi kayyum tayini için aranan koşullar ve genel kurul toplantısına iznin yasal koşulları bulunmadığından bu istemin de yerinde olmadığı gerekçeleriyle asıl davada, davacıların davalı …Ticaret Ltd. Şti aleyhine açtığı davanın husumetten reddine, davacıların davalılar …, … ve …’ya karşı açtığı davanın kısmen kabulü ile 150.000,00 TL zararın bu davalılarda alınarak …ye ödenmesine, bu miktara 20.03.2014 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, davacıların diğer taleplerinin ve fazla isteminin reddine, birleşen davada, davacıların davalılar …San. Tic. Ltd. Şti, davalı … Ticaret Ltd. Şti ve …’ya karşı açtığı davanın husumetten reddine, davacıların davalı … karşı açtığı davanın kısmen kabulü ile, 76.871,91 TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte bu davalıdan alınıp, davalı ….San. Tic. Ltd. Şti’ye verilmesine, diğer taleplerinin ve fazla isteminin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ A-Davacılar vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf sebeplerinde özetle; -2010 yılından önceki döneme de gidilerek … bünyesinde açılan mağazaların ciroları üzerinden gerekli Odalar ve Sendikalardan kar oranlarının sorularak bu ciro üzerinden edilecek kardan da mahrum kalınan kar olarak hesaplanması gerekirken bu hususa hiç değinilmediğini, 2010 ve 2011 yılında kısmen tedarikçi olan, daha önceki yıllarda tedarikçi olan olduğu … tedarikçi firma konumundan çıkarılıp müvekkillerin ortağı olmadığı diğer firma …’nin tedarikçi konumuna getirilmesi nedeniyle yoksun kalınan karın belirlenmediğini, murisin vefatından önceki döneme ilişkin olarak sağlıklı karar alabilme yetisinde olmadığı göz önünde bulundurularak anılan döneme de gidilmek suretiyle zararın tespiti gerektiğini, ayrıca portföy tazminatına ilişkin bir hesaplamanın da yapılmadığını,-Davadaki talepler dikkate alındığında, davanın sadece yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu davası olarak kabul edilerek görülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,-Şirkete ait taşınmazın gerçek satış değerinin düşük olarak belirlendiğini, taşınmazın bulunduğu lokasyonu, çok uzun süreden beri bilinirliği ve bu nedenle oluşan müşteri portföyü gibi değer katan hususların birlikte değerlendirildiğinde satış değerinin daha yüksek olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının asıl ve birleşen davada reddilen kısımlar yönünden kaldırılmasını istemiştir.B-Davalılar vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf sebeplerinde özetle;-Şirkete ait taşınmazn rayiç değer üzerinden satışının yapıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, açıkça taşınmazın alışveriş merkezi olarak adlandırılan pasajın içinde arka tarafta yer aldığını saptamalarına rağmen, emsal olarak caddeye cephesi bulunan dükkanların esas alındığını, bilirkişi raporuna yönelik bu itirazların dikkate alınmadığını,-Öte yandan, sorumluluğa yol açtığı iddia edilen 6111 sayılı Kanun’a ilişkin iddialar bakımından varılan sonuçun doğru olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, müvekkili ortakların şirkete olan borçlarını bu yolla sildirdiği gibi gerçekdışı bir hipotez ortaya atıldığını, oysa ortaklardan alacaklar hesabına, muhasebe pratiğinde, sadece ortakların şirketten aldığı ödünç paraların değil, muhasebeleştirilemeyen her türlü giderin atıldığını, bu kalemde yer alan tutarların dayanağını incelemeksizin “ortakların şirkete olan borcunun silinmesi” şeklinde değerlendirmede bulunulduğunu, zarar, hukuka aykırılık ve nedensellik bağı unsurlarının varlığının kanıtlanamadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kısman kabul kararının kaldırılarak asıl ve birleşen davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Asıl ve birleşen davada, davacıların veraset yoluyla ortağı oldukları ….A.Ş ve …. Limited Şirketi yöneticileri tarafından ….Ltd Şti’nin kurulduğu, tüm şirketlerin portföyünün ve kazançlarının bu şirkete aktarıldığı, şirketlerdeki kar payının dağıtılmadığı, ortağı olunan şirkete ait taşınmazın rayiç değerlerin çok altında bir fiyata satılarak şirketin zarara uğratıldığı, ….AŞ’nin genel kurulların hükümsüz olduğu iddiasıyla davalı yöneticilerin hükümsüz ve yolsuz işlemlere dayalı olarak elde ettikleri kar payı, huzur hakkı, maaş vs. her türlü haksız kazancın ve yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğundan doğan zararın şirkete ödenmesini, dağıtılmayan kar payı ile şirketlerin portföyünün kullanılması nedeniyle doğan zararın tazmini istenmiştir.İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Öncelikle, ilk derece mahkemesince, birleşen dava bakımından davanın davalı … yönünden kısmen kabulü ile 76.871,91 TL zararın tahsili ile şirkete ödenmesine karar verilmiş ise de, mahkemenin gerekçesinde, “davacılar tarafından şirketin uğradığı zarar için 150.000,00 TL’nin talep edildiği dikkate alındığında şirketin tek yöneticisi müdürü konumunda olan davalı … hakkındaki davanın kabulü ile bu miktar zararın adı geçen davalıdan tahsili ile zarara uğratılan …Limited Şirketine verilmesi gerekmiş” denilmek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı düşünülmüş ise de, ilk derece mahkemesinin ayrıntılı gerekçesinde tartışıldığı üzere, şirket zararın 76.871,91 TL olduğu belirtilmiş olup, bu tutara da hükmedilmiş olduğu dikkate alındığında, gerekçede belirtilen bu hususun çelişki yaratmadığı sonuç ve kanaatine varıldığından ilk derece mahkemesinin kararının bu yönden kaldırılmasına gerek görülmemiştir.İlk derece mahkemesince, asıl davadaki davalı … A.Ş hakkında açılan genel kurul kararlarının hükümsüzlüğünün tespiti davasının işbu davadan tefrik edilmiştir. Asıl ve birleşen davada, davacıların zarara uğratıldığını iddia ettikleri, …AŞ ve …Ltd. Şti’ne murislerin 25.10.2010 tarihinde vefatıyla veraset yoluyla ortak oldukları, …AŞ’nin 08.03.2011 tarihli 2009 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında davalılar …, … ve …’nın 3 yıllığına yönetim kurulu üyeliğine seçildiği, ayrıca …’nın yönetim kurulu başkanı, diğerlerinin de yönetim kurulu başkan yardımcısı oldukları, 2010 yılına ilişkin 08.06.2011 tarihinde yapılan genel kurulda ise, 3 yıllığına …’nın yönetim kurulu başkanı, … başkan yardımcısı, …’nın ise yönetim kurulu üyesi olarak seçildikleri, yönetim kurulu üyesi seçilen …’nın şirketi münferiden temsil ve ilzam yetkisinin olduğu, bu durumda, 08.06.2011 tarihinde yapılan genel kurulda da davalılar … ve …’nın yönetim kurulu üyeliklerinin devam ettiği ancak davalı …’nın yeniden yönetim kurulu üyesi seçilmediği, buna göre anılan davalının bu görevinin 08.03.2014 tarihi itibariyle sona erdiği, birleşen davada ise zarara uğratıldığı iddia edilen … Ltd Şti’nin 31.03.2005 tarihli ortaklar kurulu kararı uyarınca, davalılardan …’nın 15 yıl süreyle münferiden şirketi temsil ve ilzam yetkisine sahip olduğu anlaşılmıştır.Somut olayda, asıl ve birleşen dava bakımından; 6111 Sayılı Kanun çerçevesinde kanunen kabul edilmeyen gider kabul edilerek olağan dışı gider ve zarar olarak kurumlar vergi matrahının arttırıldığı, 2011 ila 2014 yıllarında kanunen kabul edilmeyen giderler nedeniyle davacıların ortağı olduğu….AŞ’nin 818.074,00 TL, ….Ltd Şti’nin ise, 76.871,91 TL’lik kardan mahrum bırakılmak suretiyle zarara uğratıldığı, ilk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere, ortaklardan alacak olarak şirket aktifinde bulunan ve davalılar … ile …’nın şirkete olan borcunun 6111 Sayılı Yasa gereğince aktiften silindiği, şirketin vergisel açıdan kamu idaresine karşı denetimden kurtarıldığı ancak şirket ortaklarının ve şirketin aktiften silinen tutar yönünden bir zarara uğradığı, anılan hesapta şirketin ortaklarından alacaklarının yanısıra, belgelendirilemeyen dolayısıyla muhasebeleştirilemeyen harcamaların olduğu ileri sürülmüş ise de, dayanak belgesi olmayan bu hususun incelenmesine sonuca etkili görülmediği gibi, 6111 Sayılı Yasanın getiriliş amacının şirketin vergisel açıdan sorumluluktan kurtarmak olduğu ve şirketlerin geçmiş dönemde vergi dışı işlemlerde (bavul ticareti) bulunma ihtimalinin olduğunun tevil yoluyla ikrar edildiği dosya kapsamından anlaşılmakla davalıların bu yöndeki istinaf sebebi yerinde olmadığı gibi, şirkete ait taşınmazın satış tarihi itibariyle rayiç değeri belirleyen somut ve bilimsel gerekçelere dayalı teknik bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında isabetsizlik görülmediğinden her iki tarafından bu yöndeki istinaf sebebinin de reddi gerekmiştir.Davacıların ortağı olduğu ….AŞ, ….Ltd Şti ile davalı ….Ltd Şti aralarında ticari ilişkinin bulunduğu, ….AŞ ile davalı …Ltd Şti’nin 2012 ve önceki yıllarda mağaza perakendeciliğinin yanısıra toptan satışlarının da olduğu, toptan satışların … markasıyla faaliyet gösteren mağazaların mal ihtiyaçlarının karşılandığı, ….AŞ’nin tedarikçi konumunun zamanla diğer davalı yararına olacak şekilde bozulmuş ise de, şirketlerin … markası altında satış yapmış olmaları, toptan satış yapılan alıcılar ile aralarında herhangi bir sözleşmenin bulunmaması ve tacirlerin mal alım satım koşullarını serbestçe belirleyebilecekleri ilkesi ve şirketin kapatılan mağazalarının biri dışındakilerin davacıların murisinin vefatından önceki faaliyet dönemlerinde gerçekleştirildiği dikkate alındığında, ilk derece mahkemesinin red gerekçesinde usul yasaya aykırılık görülmemiştir.Diğer yandan, yönetim kurulu üyelerinin kanundan kaynaklı olarak huzur hakkı vesair ücretleri alabilecekleri, bu konuda şirket genel kurulunun alacağı bir kararın yeterli bulunduğu, davacıların murisi tarafından herhangi bir itiraza uğramamış ve yöneticilerin yapmış oldukları görev ve hizmet karşılığında almış oldukları bu bedellerin iadesinin istenemeyeceği gibi şirketin elde ettiği karın dağıtımının yapılan genel kurul toplantısında karar altına alınabileceği, kar dağıtımına ilişkin genel kurul kararı olmaması halinde şirket ortaklarının kar payı isteminde bulunmalarının mümkün olmadığı gözetildiğinde, tarafların iddia, savunma ve itirazlarını karşılayan ayrıntılı gerekçeli ilk derece mahkemesinin kararına yönelik bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.İlk derece mahkemesince sunulu deliller, alınan bilirkişi raporu içeriğindeki tespitlere göre kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, taraflar vekillerinin asıl ve birleşen davada verilen hükümlere yönelik istinaf başvurularının HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, taraflar vekillerinin asıl ve birleşen İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1422 E sayılı davasında verilen hükme yönelik istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-Taraflarca yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Asıl dava bakımından bakiye 7.684,87 TL; birleşen dava bakımından bakiye 3.938,32 TL nispi istinaf harcının davalılardan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Taraflar vekillerince istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,7-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24.10.2019 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.