Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1580 E. 2019/1465 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1580
KARAR NO : 2019/1465
KARAR TARİHİ: 14/11/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/05/2018
NUMARASI : 2015/1064 -2018/521 E.K
DAVANIN KONUSU: Haksız Rekabetin Tespiti ve Meni
Taraflar arasındaki haksız rekabetin tespiti ve meni istemli davanın yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili şirketin büyük firmalara promosyon kampanyaları düzenleyen bir firma olduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasında 21/11/2014 tarihinde akdedilen belirsiz süreli sözleşme kapsamında, davalı şirketin müvekkili şirketin tanıtımını yapması, müşteriler ile şirket arasında görüşme ve toplantı organize edilmesi hususunda anlaşma sağlandığını, müvekkilinin o dönemde “Kampanya Yönetimi Müşteri Hizmetleri Direktörü” pozisyonunda çalıştıracak personel aradığını bilen davalı şirket sahibi … müvekkiline diğer davalı …’i tavsiye etmesi üzerine, bu davalı ile müvekkili şirket arasında 26/07/2014 tarihli belirsiz süreli hizmet sözleşmesi akdedildiğini, bu bağlamda davalıya iş amacıyla kullanması için diz üstü bilgisayarın yanısıra şirket yazışmalarında ve iş yaparken kullanması için …@….com olarak e-posta adresinin tahsis edildiğini, davalının 05/06/2015 günü iş toplantısına nedensiz gelmediği gibi, 08/06/2015 tarihinde şahsi gerekçeleri göstermek suretiyle istifa dilekçesini verdiğini, fakat sonradan davalı hakkında müvekkili şirketle aynı iştigal konusunda kendi işini kurma konusunda duyumlar alınması üzerine hem davalıya hem de diğer davalı şirkete ihtarnameler keşide edilerek sözleşmesel ve yasal sorumluluklarının hatırlatıldığını, bunun üzerine davalı şirketin sözleşmeyi fesh etmeyi tercih ettiğini, davalı …’e tahsis edilen diz üstü bilgisayarın özel bir firmaya incelettirildiğini, hazırlanan dijital analiz raporunda, davalının kanuna açıkça muhalefet eden eylemlerinin olduğunun ortaya çıktığını, davalının 27/03/2015 tarihinde müvekkilinin bir müşterisi için hazırladığı kampanya sözleşmesini ve şirketin yürüttüğü kampanyaların tüm detaylarını ve tüketici datalarını içeren dosyaları içeren … dokümanlarını …@… olan şirket e-postasından, kendi şahsi e-postası olan …@gmail.com adresine göndererek kopyaladığının görüldüğünü, yine bu davalı tarafından … Disk üzerinde yedeklenmiş ve şifrelenmiş “….rar” dosyası incelendiğinde şirketin müşterilerine ait tüm bilgi ve belgelerin bu dosya içinde farklı tarihlerde kopyalandığını ve şirket dışarısına çıkarılacağının görüleceğini, davalı … hakkında İstanbul CBS 2015/87132 soruşturma nolu dosya ile suç duyurusunda bulunulmuş ise de kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davalı şirkete ait “www……com” sitesinde web sayfası ile müvekkiline ait www……com adresinde bulunan web sayfası içeriklerinin aynı olduğunu, davalı tarafından müvekkilinin kullandığı web sayfası tasarımının birebir isim değişikliği ile kullanılmakta olduğunu, müvekkili tarafından 2015 yılının mayıs ayından itibaren yürütülmekte olan “htpp://www…..com/ web sayfası görsellerinde kullanılan menü, mavi bulutlu ekran ve alan adında yer alan “…” kelimesinin iltibasa yol açacak şekilde davalı şirket tarafından “http://www…..com/” web sayfasında kullanıldığını, kampanya katılım koşullarının içerikleri karşılaştırıldığında sadece görsel olarak değil içerik olarak da müvekkilinin işinin içeriğinin kopyalandığının görüldüğünü, müvekkilinin daha evvel birçok benzer kampanyayı yine kendisi kurgulayarak yürüttüğünü, davalı tarafından http://www……com/ adresindeki web sitesi ile yayınlanan görsellerin müvekkilinin kullandığı kampanyalardan alıntılandığını, kopyalandığını, davalı web sayfasında ve kurguladığı kampanyada birebir haksız rekabet ilkelerine ve dürüstlük kuralına aykırı hareket ettiğini, müvekkilinin fikri emek sarfetmek suretiyle oluşturduğu bilgi ve tasarımların, dizaynların, davalı tarafından izin alınmaksızın ve kaynak gösterilmeksizin hukuka aykırı olarak kopyalanıp alındığını ve internet sitesinde erişime sunulduğunu, müvekkilinin kampanya sloganlarını değiştirmek durumunda kaldığını, bu hususun şirket müşterileri arasında güven sorunu yarattığını ileri sürerek davalılar tarafından gerçekleştirilen haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine, davalının müvekkilinin iş ürünlerini ve tasarımlarını ve belirtilen diğer sair iş araçlarını kullanarak haksız rekabet yaratan eylemlerinin durdurulması için davalının “www…..com” ve “http://www……com/” web sayfalarının TTK 61. Maddesi çerçevesinde ihtiyati tedbiren yayımlarının durdurulmasına, davalı tarafından yürütülen http://www……com/adresindeki kampanyanın ihtiyati tedbiren durdurulması için gereğinin yapılmasına, davalıların bulunduğu iş yerinde bulunan ve davacının iş ürünlerini kopyalayarak kullandığı her türlü makine ve araca tedbiren el konulmasına, mahkemece haklı bulunmaları halinde kesinleşen ilamın da ulusal gazetelerde masrafı davalıdan alınarak ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, müvekkili …’in mevcut iş yerinde bir gelecek görmemesinden ötürü işten ayrıldığını, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, sözleşmedeki rekabet yasağının hükümsüz olduğunu, müvekkili şirketin ise, büyük firmalara organizasyon, promosyon kampanyalar öneren bir firma olduğunu, birebir benzer olduğu iddia edilen promosyon kampanyalarındaki tek benzerliğin sunulan hizmetin ve promosyonun aynı olmasından kaynaklı ve uçmak fiilinin genel kullanımından kaynaklı benzerlikler olduğunu, davaya konu haksız rekabet diye iddia edilen promosyon kampanyalarına genel olarak bir birine benzer gözükmesine karşın, her bir kampanyanın katılım koşulları, kampanya adları, web sitesi, domain isimleri, tasarımları, kampanya katılım koşulları, kampanyadan nasıl yararlanacağı veya nasıl katılım sağlanacağı konusundaki detaylar bir birine benzer olmakla birlikte farklı olduğunu, iltibasa yol açmadığını, kopyalanmadığını, ayrıca davaya konu olan “www…..com” adresli web sayfasının tasarımı … firmasının kendi çalıştığı tasarım firmasına ait olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davalılardan …’in davacı şirkette Kampanya Yönetimi Müşteri Hizmetleri Direktörü olarak bir müddet görev yaptıktan sonra işten ayrıldığı, yine davacı şirket ile davalı şirket arasında da 22.11.2014 tarihinde ve davacı şirketin tanıtımı vb konularda imzalanan anlaşmanın da davalı tarafça 19.06.2015 tarihli ihtarname ile feshedildiği, davacı şirket eski çalışanı davalı … tarafından davacı şirkete ve müşterilerine ait özel ve hassas ticari nitelikteki bilgilerin şirket dışına çıkarılması, kopyalanması ve dosya oluşturulması şeklinde ve davalı şirket tarafından bu bilgilerin kullanılması ile, davacı şirkete ait web sayfası içeriğinin kendi internet sitesinde kullanılması şeklindeki eylemlerinin TTK 55/1-b,c,d ve e fıkrası uyarınca haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacı şirket eski çalışanı davalı … tarafından davacı şirkete ve müşterilerine ait özel ve hassas ticari nitelikteki bilgilerin şirket dışına çıkarılması, kopyalanması ve dosya oluşturulması şeklinde ve davalı şirket tarafından bu bilgilerin kullanılması ile, davacı şirkete ait web sayfası içeriğinin kendi internet sitesinde kullanılması şeklindeki eylemlerinin TTK 55/1-b,c,d ve e fıkrası uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile men’ine, davalı şirkete ait www……com sitesi ile http://www……com/ adresindeki sitesinin kullanımının engellenmesine, TTK59/1 maddesi uyarınca gideri haksız çıkan taraftan alınmak üzere karar kesinleştiğinde hükmün Türkiye Sathında Yayın Yapan bir gazetede ilanına, yerinde görülmeyen sair taleplerin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle;-Müvekkil … hakkındaki cezai soruşturmanın takipsizlikle sonuçlandığını, kopyalama olarak iddia edilen eylemrin müvekkilinin davacı şirkette kampanya direktörü olarak çalıştığı döneme tekabül ettiğini, bu tarz işlemlerin müvekkilimizin pozisyonu ile alakalı olup, çalışma yaşantısının doğal akışında, server yedeklemesi, evden çalışabilme olanakları yaratılması (şahsi eposta ve alanlara aktarılan bilgilerin) için kullanıldığını, kaldı ki müvekkili … aldığı verileri hiç bir yerde kullanmadığı gibi, bu verilerin hangi veriler olduğu ve sonradan kullanıldığı hususunun tespit edilemediğini, ayrıca müvekkilinin davacı şirketin hiç bir müşterisine, müşteri portföyüne her hangi bir sıfatla karşısına çıkmadığını,-Kopyalama iddia edilen eylemler çalışma süresi içerisinde yapıldığından iş mahkemelerinin görevli olduğunu, -Müvekkili şirketin dava konusu kampanyaya ilişkin tasarımları, bilgileri, sözleşmeleri …’den alındığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, zaten müvekkili şirketin işi gereği bu bilgilere vakıf olduğunu, “birebir” benzer olduğu iddia edilen promosyon kampanyalarındaki tek benzerlik sunulan hizmetin ve promosyonun aynı olmasından kaynaklı ve “uçmak” fiilinin genel kullanımınından kaynaklı benzerlikten ibaret olduğunu, davaya konu olan www…..com adresli web sayfasının tasarımı … firmasının kendi çalıştığı tasarım firması hazırlandığını, farklı firmaların aynı tarzdan kampanyalarını dikkate almadan karar verildiğini,-Görevli mahkemenin fikri sınai mahkemeleri olduğunu, -Erişiminin engellenmesine karar verilen dava konusu internet sitelerinin yayından kaldırılmış olduğunu,-Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 56. maddesi uyarınca haksız rekabetin tespiti ve meni istemine ilişkindir.Davacı, davalı …’in şirket bünyesinde kampanya yönetimi müşteri hizmetleri direktörü pozisyonunda çalıştığını, iş akdini haklı neden olmaksızın tek taraflı feshettiğini, iş akdindeki rekabet yasağına aykırı olarak davacıya rakip firmada çalışmaya başladığı gibi davacı şirkete ait müşteri ve sırları kullandığını, bu eylemlerin haksız rekabet oluşturduğunu, davalı şirketin ise, davacının fikri emek sarf etmek suretiyle oluşturduğu bilgi, slogan ve tasarımları davacının onayı olmaksızın kendi işlerinde kullandığını, kopyalama yaparak iltibasa neden olduğunu iddia ederek haksız rekabetin tespiti ile menine ve davalı şirkete ait internet sitelerine erişiminin engellenmesini istemiş, davalılar ise davanın reddini savunmuştur.İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı … yönünden yapılan değerlendirmede; davalı işçinin 26.07.2014 tarihinde kampanya müdürü olarak başladığı görevinden 08.06.2015 tarihinde istifa ile ayrılmış olduğu anlaşılmaktadır.Somut uyuşmazlıkta davacı, dava dilekçesindeki talebini taraflar arasında yapılmış bulunan iş akdinden ayrı ve bağımsız olarak, TTK’nın 55.vd. maddelerinde düzenlenmiş olan haksız rekabete ilişkin düzenlemelere dayandırmıştır.Bu durumda, davalının davacı şirkette kampanya müdürü olarak çalışırken istifa ile ayrılıp, aynı faaliyet alanında başka bir şirkette çalışmaya başladığının ve davacının işle ilgili bilgi ve dokümanlarının davalının şahsi e-postasına transfer edilmiş olmasının yalnız başına haksız rekabet oluşturmayacağı gibi, davalının bu çalışması nedeniyle edindiği bilgilerin, tecrübelerin ticari sır kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bu süre zarfında davacı şirketin müşteri çevresini tanımasının da hayatın normal akışı içerisinde değerlendirilmesi gerektiği, kaldı ki ispat yükü üzerinde olan davacının, davalının hangi veriyi ve sırrı kullandığını kanıtlayamadığı da gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Diğer davalı yönünden yapılan değerlendirmede ise; davacı taraf, kendisine ait slogan ve tasarımların aynısının davalı tarafça kendi web sayfasında kopyalanarak yayınladığını ve bu eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğini iddia etmiştir.Somut olaya uygulanması gereken 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanununun 55. Maddesinin “a) dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar” kategorisinin (4) numaralı alt bendinde, yanıltıcı duruma( karışıklığa veya karıştırılmaya) yol açma(iltibas ve iktibas) fiili, “başkasının malları, işürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklinde ifade edilmiştir.Başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticari işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, özellikle başkasının haklı olarak kullandığı, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak veyahut iltibasa meydan veren malları, durumu bilerek veya bilmeyerek satışa arz etmek veya şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elinde bulundurmak haksız rekabettir.Öncelikle herhangi bir kişi adına tescilli olmayan tasarımlar herkesin serbestçe kullanımına açık olup, bu tasarımların uygulandığı ürünler nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıklar da genel hükümlere göre çözümlenecektir.Kanun koyucunun iltibası bir haksız rekabet olarak nitelendirmesinin ve bunu önlemek istemesinin en başta gelen nedeni, iltibasa yol açan kimsenin başkasının emeğini haksız bir biçimde sömürüyor olmasıdır. Gerçekten, bir ticari işletmenin yıllarca büyük reklam harcamalarına katlanarak piyasada tanıttığı bir ambalaj biçiminden, başka bir tacirin hiç bir zahmete katlanmaksızın bunu aynen kullanması kendisine başkasının emeğinden haksız bir biçimde yararlanarak çıkar sağlaması anlamına gelir ki sözü edilen bu durumun, serbest rekabet ve onun kaçınılmaz bir gereği olan rekabet koşullarından herkesin ürününü ya da tanıtma aracını bizzat yapacağı harcamalarla tanıtması zorunluluğu diye özetlenebilecek emek ilkesine aykırılık oluşturduğu kuşkusuzdur.İltibasın varlığı saptanırken başvurulacak bir başka ölçüt ise söz konusu olan ürünün orta yetenekteki olağan müşteri ya da alıcılarının yanılma olasılıkları, başka bir anlatımla, bunların herhangi bir ürünün yerine diğerini satın almalarının sözkonusu olup olmadığıdır. Bu nedenledir ki, örneğin bir çiklet ya da çikolatanın ambalajının bir diğer işletmenin ürünü ile iltibas yaratıp yaratmadığı saptanırken bu ürünlerin olağan tüketicileri olan çocukların değerlendirmeleri esas alınacak, aynı şekilde bir deterjan bakımından ev kadınlarının, ilaç adları arasındaki haksız rekabetin değerlendirilmesinde ise bunları reçeteye yazan hekimlerin ya da bunları satan eczacıların görüşleri temel alınabilecektir. İltibasın var olup olmadığı araştırılırken her somut olayın özellikleri de gözönünde tutulmalıdır (Prof. Dr. Hüseyin Ülgen/ Prof Dr. Ömer Teoman/ Prof. Dr. Mehmet Helvacı/Prof. Dr. Abuzer Kendigelen/ Doç Dr. Arslan Kaya/ Doç Dr N.Füsun Nomer Ertan, Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 2006, sf. 460 vd).Somut olayda; her iki taraf da tacir olup, başka firmalara danışmanlık, organizasyon ve tanıtım işleri yapmaktadırlar. Davacı tarafın dava konusu web sayfasında kullandığı görseller yönünden alınmış patenti yahut marka tescili bulunmadığı gibi taraflara ait web sitelerinde görsel tasarımların birbirinden farklılık arz ettiği görülmüştür.Diğer yandan davacının promosyon kampanyaları için kullandığı “uçuruyor” sloganının genellikle satışı yapılan ürünlerin ve bu ürünlere ilişkin promosyon kampanyalarında kullanıldığı, bu bağlamda bu sitelerin genel şekli ile benzerlik gösterdiği, kampanyaların çeşitli ürünlere yönelik olarak düzenlendiği bu bakımdan bu benzerliklerin tüketicilerin tercihlerini etkilelemeyeceğinden haksız rekabet oluşturacak özellikte olmadığı sonuç ve kanaatına varıldığından, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, dosyada eksik tahkikat işlemi bulunmadığından, HMK’nın353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalılar vekilin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davacının her iki davalı hakkındaki davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken maktu red harcı 44,40 TL’den peşin alınan 27,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 27,70 TL harcın davacıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 3-İlk derece mahkemesi yargılamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,5-Karar kesinleştiğinde tarafların artan gider avansı bulunması halinde kendilerine iadesine,6-İstinaf yargılaması yönünden,a)Davalılar vekili tarfından yatırılan 35,90 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde iadesine; 98,10 TL başvuru harcının Hazineye irat kaydına,b)İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından harcanan 98,10 TL başvuru harcı, 38,00 TL tebliğ ve posta gideri olmak üzere, toplam 136,10 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,7-Gerekçeli kararın birer örneğinin Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 8-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353.1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 14/11/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.