Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1574 E. 2019/1365 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1574
KARAR NO : 2019/1365
KARAR TARİHİ: 24/10/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/06/2018
NUMARASI : 2017/461- 2018/607 E.K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı … Ltd. Şti.’nin eski ortağı olup, şirketteki hissesini oğluna devrettiğini, ancak şirket işlerinde yardımcı olmaya devam ettiğini, davalının ise …-… ve … şirketlerinin sahibi olduğunu, dava dışı … Ltd. Şti. tarafından davalının şirketlerine Nisan 2015 tarihinden buyana peyderpey ham kumaş satışı yapıldığını ve ödemelerin müvekkilinin hesabına yapıldığını, şirkete mal tesliminin doğrudan boyahaneden yapıldığını, davalının dava dışı … Ltd. Şti.’nden yeni mal siparilerinin bulunması üzerine, tarafların biraraya gelerek sözleşme üzerinde çalıştıklarını, ilk hazırlanan ve müvekkilinin imzasının bulunduğu metinin davalı tarafça yeniden düzenlenmek istendiğini, müvekkilinin yanından ayrılan davalının elinde A4 kağıdı ile geldiğini, ilk hazırlanan sözleşmenin müvekkilinin huzurunda yırtıldığını, yeniden düzenlenen sözleşmenin taraflarca imzalandığını, oysaki müvekkilinin imzasının olduğu A4 kağıdının orijinalinin değil de fotokobisinin yırtıldığının ilk hazırlanan metinin bono haline getirilmesi sonucunda fark edildiğini, bononun nakden düzenlendiği belirtilmiş ise de müvekkilinin davalıdan borç para almadığını, kaldı ki davalının savcılıktaki ifadesinde bononun teminat olarak alındığını beyan ettiğini, ispat yükünün davalıda olduğunu, bir an için sözkonusu bononun teminat bonusu olduğu düşünülse dahi müvekkilinin ticari ilişkinin tarafı olmadığını, davalının bono vadesinden ve hatta icra takibinden sonra ödemelerde bulunmasının teminat iddiasını çürüttüğü gibi davalıya anlaşmaya konu malların da teslim edildiğini, bononun bedelsiz kaldığını ileri sürerek, icra takibine konu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine ve %20 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin …- … isimli işletmenin sahibi olup, yurt dışına kendi imalathanalerinde ürettiği iç çamaşırları ihraç ettiğini, davalının da … Ltd. Şti.’nin yetkilisi olduğunu ve taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, bu ticari ilişki kapsamında müvekkiline olan borcuna karşılık verilen bono bedelinin ödenmediğini, bononun unsurlarının tamam olduğunu, davacının iddialarının ispata muhtaç olduğunu belirterek, davanın reddine ve %20 oranında icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dava konusu bonoya ilişkin olarak davacı tarafça davalı hakkında özel evrakta sahtecilik suçundan suç duyurusunda bulunulduğu, Bakırköy C. Başsavcılığının 2016/49861 nolu soruşturma dosyası üzerinden davalının şüpheli sıfatı ile alınan ifadesinde, sözkonusu bononun kumaş alımına ilişkin olarak teminat amaçlı alındığını beyan ettiği, bu durumda davalının haricî ikrarıyla dava ve takip dayanağı bononun kumaşların teslim edilmemesi ihtimaline binaen teminat olarak düzenlenip verildiği, davalı tarafın bu beyanı ile bonoyu talil ederek ispat külfetini üzerine aldığı, dosya kapsamı itibariyle davalı tarafça kumaşların teslim edilmemesi veya geç teslimi hususunda bilgi ve belge sunulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, icra takibine konu bonodan dolayı davacının davalı tarafa borçlu olunmadığının tespitine, davalı tarafın kötü niyetli olduğu sabit olmadığından kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, davacı tarafın muvafakatinin bulunmadığına dair gerek yazılı gerekse de sözlü bir beyanı bulunmadığı halde tanıklarının dinlenilmediğini, dava konusu bononun şirketin borcu olarak değil, davacının şahsi bir borcu olarak verildiğini, ispat yükünün davacıda olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, icra takibine konu bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Davacı, davalı tarafından aleyhine bonoya dayalı olarak icra takibine girişildiğini, imzalı anlaşma metninin sonradan davalı tarafça bonoya dönüştürüldüğünü, teminat amaçlı alındığının davalı tarafça savcılık ifadesinde kabul edildiğini, bononun bedelsiz olduğunu, ispat yükünün davalıda olduğunu iddia etmiştir.İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İİK’nın 72. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasında, istirdat davası hükümleri ayrık olmak üzere, zamanaşımı için herhangi bir düzenleme öngörülmemiştir (Bkz. Yargıtay 19 HD, 07/05/2019 tarih, 2017/5344- 2019/2986 E.K sayılı ilamı). Bu nedenlerle, davalı vekilinin zamanaşımına dair istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Dava konusu 26.08.2015 tanzim ve 02.03.2016 vade tarihli, 115.000 TL bedelli, ihdas nedeni nakden olarak gösterilen bononun keşidecisinin …, lehtarının ise … olduğu, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasında, takip alacaklısının davalı …, takip borçlusunun davacı … olduğu, dava konusu bonoya dayalı olarak icra takibine girişildiği görülmüştür.Davalı, dava konusu bononun davacının şirketi ile aralarında ticari ilişkinden kaynaklı borcuna karşılık verildiğini savunmuştur.Bakırköy C. Başsavcılığının 2016/49861 sayılı soruşturma dosyasında, müştekisi davacı … olan resmi belgede sahtecilik, tehdit ve hakaret suçlarından dolayı şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan davalı …’ın 27.07.2016 tarihli savcılık ifadesinde; ”…Müşteki … Ltd Şti’nin yetkilisidir…kendisiyle işyerimde bir araya gelip ribana kumaş alımı konusunda yazılı anlaşma düzenleyip sözkonusu anlaşmayı her ikimiz de imzaladık. Ben kendisine çek ve nakit olarak ödeme yaptım. Kendisi daha önceki siparişlerimi zamanında yerine getrmediğinden güvence olarak da 02/03/2016 vadeli 115.000 TL tutarlı senedi aldım… Kendisi anlaşma gereğince vereceğini taahüt ettiği kumaşları vermeyince.. icra takibinde bulunduk… ” şeklinde beyanda bulunmuştur.O halde, davalı tarafça, dava konusu bononun satın alınan malların tesliminin teminatı olarak düzenlendiği şeklindeki kabulü dikkate alındığında, ispat yükü davalı tarafta olup, iddiasını yazılı delillerle kanıtlamakla yükümlüdür. Davacının açık muvafakatı bulunmadığından, ilk derece mahkemesince davalının tanıklarının dinlenilmesi talebinin reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık görülmediği gibi; bu kez istinaf dilekçesinde, bononun davacının şahsi borcu için alındığının belirtilmesi karşısında, davalının birbiri ile çelişir iddia ve savunmalarına itibar edilemeyeceğinden, davalının yerinde olmayan bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.Açıklanan tüm bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Bakiye 5.995,05 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24/10/2019 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.