Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1565 E. 2019/1312 K. 16.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1565
KARAR NO : 2019/1312
KARAR TARİHİ: 16/10/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2018
NUMARASI : 2015/418- 2018/498 E.K
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı şirket temsilcisi, davacı şirket ile davalı banka arasındaki üye işyeri sözleşmesi gereğince, davalı bankada bulunan hesap üzerinden davalı bankanın pos cihazı kullanıldığını, pos cihazları ile ilgili komisyonun davalı banka kartları için 0,40, diğer banka kartları için 0,60 uygulanmakta iken, 08.10.2014 – 31.12.2014 tarihleri arasında davacı şirkete haber verilmeden davalı banka kartları için 1,09, diğer banka kartları için ise 1,49 uygulanmak suretiyle davacı şirketten fazladan 21.113,97 TL tahsilat yapıldığını, bu durumun davalı bankaya bildirildiğini, bunun üzerine davacı şirketin hesabına 7.040,49 TL’nin iade edildiğini, kalan 14.073,48 TL’ nin ise tüm ihtarlara rağmen iade edilmediği gibi davacı şirkete haber verilmeden hesabı üzerinde 37.500 TL nakdi bloke uygulandığını, bu blokajın yeni öğrenildiğini, davalının bu uygulamasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını ileri sürerek 14.073,48 TL’ nin kesinti tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, nakdi blokaj uygulaması sebebiyle uğradınılan zararın tespiti ile bu zararın işleyecek ticari avans faiziyle birlikte iadesine ve blokajın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 03/05/2018 tarihli dilekçesi ile; blokajın davalı banka tarafından kaldırıldığını, bu konudaki talebin konusuz kaldığını, taraflarınca bu yönden davadan feragat ettiklerini beyan etmiş, 12.04.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, müddeabihi 552,46 TL artırarak 14.625,94 TL’ye hükmedilmesini istemiştir.Davalı vekili, davacı şirket ile akdedilen üye işyeri sözleşmesi gereğince, davacıya pos hizmeti verildiğini, müvekkilinin sözleşme kapsamında komisyon oranlarını belirlemekte serbest olduğunu, davacıya 30.06.2014-30.09.2014 tarihleri arasında özel fiyatlama yapıldığını, özel fiyatlama döneminden sonra genel oranlar üzerinden komisyon alınarak hesaplara yansıtıldığını, müşteri memnuniyetinin sağlanması amacıyla alınan komisyonun bir kısmının iade edildiğini, blokajın kullandırılan kredi nedeniyle konulduğunu, pos işlemleri ile ilgisinin olmadığını, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan deliller doğrultusunda, davaya konu sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle, davaya konu olayda 6098 sayılı TBK’ nın uygulanacağı, sözleşmenin 10.1.4 ve 5 maddelerinde, bankanın herhangi bir bildirimde bulunmaksızın tek taraflı olarak komisyon kesintilerine dair düzenleme yapabileceğine ilişkin hükümlerin sözleşmenin kurulmasından evvel, sözleşmenin tarafları arasında tartışılmak suretiyle derçedildiği veya bu konuda davacının bilgilendirildiğine dair herhangi bir hususunun ispatlanamadığı gibi işbu hükümlerin olası sonuçlarının davacı tarafça değerlendirilmek suretiyle sözleşmenin imzalandığından bahsedilemeyeceği, işbu hükümlerin genel işlem koşulları kapsamında yazılmamış sayılması ve bu haliyle de, yapılacak komisyon kesintisinin taraflar arasındaki önceki anlaşma hükümleri doğrultusunda yapılması gerektiği, buna göre, ihtilafa konu döneme (08.10.2014 – 31.12.2014) ilişkin olarak toplam 36.479,77 TL komisyon kesintisi yapıldığı, anlaşma hükümlerine istinaden yapılması gereken kesinti miktarının 14.813,64 TL olduğu, bu kapsamda (36.479,77 -14.813,64 = ) 21.666,13 TL’ nin davacıya iadesi gerektiği, 7.040,49 TL’ nin dava açılmadan evvel iade edilmiş olması sebebiyle bakiye 14.625,94 TL’ nin davacıya iadesi gerektiği, blokajın kaldırılmasına ilişkin talep yönünden feragat edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 14.073,48 TL nin son kesinti tarihi olan 31/12/2014 tarihinden, 552,46 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte toplam 14.625,94 TL nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, blokaj talebi yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.Davalı vekili tarafından bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf sebeplerinde özetle; davacıya 30.06.2014-30.09.2014 tarihleri arası geçerli olmak üzere özel fiyatlama yapıldığını, bu dönemin bitiminden sonra ise Üye İşyeri Sözleşmesi’ nin 10.1.4 madde hükümlerine göre, işlem yapıldığını, dolayısıyla davacının anlaşma gereği yapılan geçici indirimli fiyatlamanın bitiminde komisyon oranlarının bankaca güncelleneceğini bilmekte olup, bu hususta sözleşme akdedilirken müşteriye bilgi verildiğini, davacının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünün bulunduğunu, bu bağlamda davaya konu talebinin, şartlarını bilerek başvuru yaptığı ve müzakere ederek kabul ettiği sözleşmeye aykırı olduğunu, üye işyeri – kredi ilişkisinden kaynaklı hizmet karşılığı alınan faiz dışı gelir kalemleri arasında olup, anılan yasal mevzuat ile Bankalara faiz dışı komisyon ve sair kesinti oranlarını tespit etmek hususunda serbesti getirildiğini, söz konusu mevzuat kapsamında komisyon oranlarında artış yapılması nedeniyle, davacıdan masraflar tahsil edildiğini, müşteri memnuniyeti göz önünde bulundurularak, yansıtılan komisyonlarda bir miktar indirim yapılarak davacıya 7.040,49.-TL iade yapıldığını, davacının kötü niyetli olarak bu davayı açtığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Dava, üye işyeri sözleşmesinden kaynaklı davalı bankanın sözleşmeye aykırı olarak fazladan tahsil ettiği komisyon tutarın tahsili istemine ilişkindir.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzenine aykırılık hususları ile sınırlı olarak yapılmıştır.Somut olayda uyuşmazlık, davalı bankanın işleminin dayanağı sözleşme hükmünün genel işlem koşuluna aykırı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 10.1.4. maddesinde; “Banka, işbu sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olan ekteki tablolarda yer alan çalışma koşullarında, komisyon oranlarında ve valörlerde tek taraflı olarak değişiklik yapabilir. Üye işyeri, bankanın işbu komisyon oranlarını ve valörlerini günün koşullarına göre tek yanlı olarak ve üye işyerine önceden haber verme gereği olmadan artırıp eksiltmeye yetkili olduğunu ve bu artırım ve eksiltmelere yürürlük tarihinden itibaren uyacağını kabul ve taahhüt eder.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.TBK m. 25 hükmü ‘‘Genel İşlem koşullarında; dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz” şeklinde ifadesini bulmuştur. Yasa koyucu bu hükümle hâkime sözleşmenin içeriğini oluşturan genel işlem koşullarının karşı tarafın aleyhine ve durumunu ağırlaştıran hükümlerin dürüstlük kuralı çerçevesinde değerlendirilmesi yetkisi tanımıştır. Bunun için dürüstlük kuralı yanında dava konusu genel işlem koşullarının yer aldığı tip sözleşmenin amacı ve taraf menfaatleri değerlendirilmelidir.6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. maddesinde genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olarak tanımlanmış, aynı Kanun’un 21. maddesinde ise, karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı olduğu, aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı, sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşullarının da yazılmamış sayılacağı düzenlenmiştir. Genel işlem koşulu olduğu tespit edilen sözleşme hükümlerinin, sözleşmenin kapsamında kalması için, bu hükümlerin, taraflar arasında sonuca etkili şekilde müzakere edilmiş ve düzenleyenin genel işlem koşulu hakkında yaptığı bilgilendirmenin açık olması gerekir. Aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı tartışmasızdır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17/01/2017 tarih ve 2016/981 Esas ve 2017/293 Karar).Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşmenin anılan hükmünün davalı bankaya komisyon oranlarında ve valörlerde tek taraflı değişiklik yapma hakkı verdiği sabit olup, davalı bankanın 30.06.2014-30.09.2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere davacıya özel olarak düşük orandan komisyon alındığını ileri sürmüş ise de, bunu ispat edemediği, bu dönemin bitiminden sonra davaya konu ihtilaflı 30.09.2014-31.12.2014 arası dönemde, tek taraflı olarak ve davacıya bildirim yapılmadan artılan oran üzerinden komisyon aldığı, davacının hesap dönemi sonunda 05.01.2015 tarihinde davalıya bildirimde bulunarak davalı bankanın yaptığı kesintilere itirazda bulunduğu gözetildiğinde, üye işyeri sözleşmesindeki anılan maddenin sözleşmenin düzenlenmesi sırasında davacı ile görüşülerek ve tartışılarak hazırlandığının yada sözleşme hazırlanırken görüşülmemiş olsa dahi, davacı tarafından bu hükümlerin gayet iyi incelenerek tüm olası sonuçları değerlendirilmek suretiyle sözleşmenin imzalandığının davalı tarafından ispat edilemediği gibi, TBK’nın 25. maddesi uyarınca sözleşmenin bu hükmünün davacının durumunu ağırlaştıran, dürüstlük kuralına aykırı haksız şart niteliğinde olduğu kanaatine varıldığından, ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerinde olup, davalı bankanın istinaf sebeplerinin tümünün reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 749,32 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.16/10/2019