Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1563 E. 2019/1466 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1563
KARAR NO : 2019/1466
KARAR TARİHİ: 14/11/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/07/2018
NUMARASI : 2017/1057 -2018/851 E.K
DAVANIN KONUSU:Genel Kurul Kararının Yokluğunun/batıl Olduğunun Tespiti/ İptali
Taraflar arasındaki genel kurul kararının yokluğunun/batıl olduğunun tespiti/ iptali istemli davanın yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili …’ın davalı … Ltd. Şti.’nin %33,3 payına sahip ortağı ve aynı zamanda müdürler kurulu başkanı olduğunu, şirketin diğer ortaklarının …olup, bu kişilerin aynı zamanda müdürler kurulu üyesi olduğunu, müvekkili müdürler kurulu başkanının bilgisi dışında, şirketin iki ortağı ve müdürler kurulunun üyesi… tarafından 12.10.2017 tarihli ortaklar genel kurur karar taslağı hazırlanarak aynı tarihli noter ihtarnamesi ekinde müvekkiline gönderilerek kararın imzalanmasının istenildiğini, anılan karar taslağında müvekkilinin müdürlük görevinden azledilmesinin ve ortak … paylarının diğer ortak … devrettiğinin onaylanmasına ilişkin olduğunu, müvekkilinin de alınan kararların alınma usulüne ve içeriğine itiraz mahiyetinde 17.10.2017 tarihli noter kanalıyla cevabı ihtarname keşide ettiğini, usulüne uygun oluşturulmuş bir genel kurul toplantısının icra edilmiş olmadığını, çağrı merasime uyulmadan karar alındığını, bu nedenle ortaklar kurulunda alınan kararları yok hükmünde olduğunu, müvekkilinin genel kurula katılma ve oy kullanma hakkının engellendiğini, bu sebeple de anılan kararların batıl olduğunun kabulü gerektiğini ileri sürerek, davalı şirketin 12.10.2017 tarihinde alınan ve 17.10.2017 tarihinde ticaret siciline tescil edilen 74 sayılı kararda yer alan payın devrinin onaylanması ve …’ın müdürlükten azledilmesi kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitine, olmadığı takdirde butlanla batıl olduğunun tespitine, yine olmadığı takdirde iptaline ve davalı şirkete tedbiren kayyum atanmasına, olmadığı takdirde şirkete tedbiren denetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, dava dilekçesinde aynı anda talep edilmesi mümkün olmayan birden fazla talebin herhangi bir öncelik sırasına konulmadan talep edildiğini, talep sonucu bölümünün açıklattırılması gerektiğini, dava konusu ortaklar genel kurul kararının davacıya usulüne uygun olarak ihtar edildiğini, kararların “elden dolaştırma usulü” çerçevesinde üye tam sayısının çoğunluyla alındığını, yokluk, butlan ve iptal şartlarının bulunmadığını, davacının halihazırdaki hisse payının kararların alınması bakımından sonuca bir etkisinin olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; somut olayda, davalı şirket müdürler kurulu başkanı olan davacı …’ın genel kurulu toplantıya çağırmadığı, dolayısıyla usulsüz ve çağrısız olarak ortaklar genel kurul kararları alındığı, TTK’nın 621. maddesi gereğince, bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması için yapılan genel kurul toplantısında temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması koşulu arandığı, davalı şirkette toplantı yapılmadan elden dolaştırma usulü uygulanarak ortaklar genel kurulu kararı alındığının açıklandığı, şirket ortağı … şirket hisselerini diğer ortak …’e devrinin onaylanması ve şirket ortaklığından çıkarılması için temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunduğu toplantı koşulu gerçekleşmediği, TTK’nın 624/son gereğince 01/10/2016 tarihli ve 71 sayılı ortaklar kurulu kararı gereğince şirket müdürlerinin tümünün şirket kaşesi yada ünvanı altına atılacak müşterek imzası ile şirket temsil edilecektir kararı alındığı, oybirliği ile alınan bu temsil kararının kaldırılabilmesi ve ortaklar …, …’ın temsile yetkili müdürlüklerinin sonlandırılabilmesi için temsil edilen oyların tamamının katılacağı toplantı koşulu aranacağı, tüm ortak ve müdürler katılmadan alınan kararlar sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu, alınan kararlar kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olup butlanla sakat olduğu, bu nedenle 12/10/2017 tarih ve 74 sayılı Ortaklar Genel Kurulu toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğu, TTK’nın 449. maddesi gereğince kararların icrasının davacı ortağın korunacak acil yararı bulunduğu, bu kararlar ile şirket hakim ortağı haline gelen … 15/12/2017 tarihli olağanüstü genel kurulda aldığı sermaye artırımı vs kararlar gözetilerek tedbiren durdurulmasına karar verildiği gerekçesiyle, davalı tarafın talep sonucu açıklanması isteminin reddine, … Tic. Ltd. Şti. ‘nin 17/10/2017 tarihinde ticaret siciline tescil edilen 12/10/2017 tarih ve 74 sayılı Ortaklar Kurulu toplantısında alınan kararların TTK’nın 617., 624/3., 621. maddeleri gereğince yok hükmünde olduğunun tespitine, davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, TTK’nın 449. maddesi gereğince kararların icrasının durdurulmasına, davacının diğer tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yasanın öngördüğü usul ve esaslara riayet edilmek suretiyle dava konusu ortaklar kurulu kararının “elden dolaştırma” usulü ile tesis edildiğini, zira 6102 sayılı TTK’nın 617/4. maddesi uyarınca, “elden dolaştırma” yöntemi ile alınan kararların geçerliliği bakımından ilgili kararın, tüm ortaklar kurulu üyelerinin onayına sunulması bir zorunluluk arz etse de kararın alınması bakımından 620. maddesinde belirtilen nisapların uygulama alanı bulacağını, bu doğrultuda, karar nisabı temsil edilen üyelerin salt çoğunluğu olup, dava konusu ortaklar kurulu kararının müvekkil şirket hisselerinin %66,66’sının olumlu oyu ile alındığını,-Gerekçeli karar ile kısa karar arasında çelişki olduğu gibi, ortaklar kurulu kararının, 6102 sayılı Kanun’un 617/4. maddesi uyarınca “elden dolaştırma” usulü ile alınmış olup, herhangi bir ortaklar kurulu toplantısı gerçekleştirilmediği halde ilk derece mahkemesinin gerekçesinde çağrısız toplantıdan sözedildiğini, hatta ortaklar kurulu kararı ile davacının müvekkil şirketten çıkarılması yönünde tesis edilmiş bir karar mevcut olmadığını, bu nedenle hatalı tespit ve değerlendirmeler içeren kararın kaldırılması gerektiğini, ihtiyati tedbir koşulları oluşmadığı halde tedbire hükmedildiğini,-Tüm bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Davacı, pay sahibi olduğu davalı şirketin 12.10.2017 tarihinde alınan ve 17.10.2017 tarihinde ticaret siciline tescil edilen 74 sayılı kararda yer alan payın devrinin onaylanması ve …’ın müdürlükten azledilmesi kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitine, olmadığı takdirde butlanla batıl olduğunun tespitine, olmadığı takdirde iptaline karar verilmesini istemiş, davalı ise davanın reddini savunmuştur.İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı şirket üç ortaklı olup, şirket paylarının eşit olduğu, ortak …nun şirket hisselerini diğerortak …’e devrettiği, bu devrin onaylanmasına ve davacının müdürlük yetkisinin kaldırılmasına ilişkin olarak dava konusu 17.10.2017 tarihli 74 sayılı ortaklar genel kurulunda; “(1) şirket hissedarlarından … şirkette mevcut 200.000 TL tutarındaki 8.000 adet hissesini Beyoğlu …. Noterliğinin 12.10.2017 tarih ve … sayı ile tasdikli hisse devir ve temlik sözleşmesi ile şirket ortaklarından …kimlik no.lu … devredek ortaklıktan ayrılmıştır. (2) Yukarıda bahsi geçen devrin kabulüne ve devir hususunun şirket pay defterine işlenmesine, hisse devri sonucunda şirket ortakları, sermaye payları ile hisse tutarları aşağıdaki belirtildiği şekildedir. 400.000 Türk Lirası …, 200.000 Türk Lirası …’a aittir. (3) Ayrılan şirket ortağı … müdürlüğü sona ermiştir. … verilen tüm imza yetkilerinin iptaline karar verilmiştir. (4) …’ın müdürlüğü sona ermiştir. …’a verilen tüm imza yetkilerinin iptaline karar verilmiştir. (5) Şirketin mevcut imza yetkilerinin iptaline ve şirketin temsil ve ilzamının aşağıdaki gibi belirlenmesine karar verilmiştir. Şirketin her türlü işlem bakımından herhangi bir sınırlama olmaksızın en geniş anlamda temsil ve ilzam edilebilmesi için sözkonusu işlemlerin şirket müdürü …in şirket kaşesi altına atılmış münferit imzasını taşıması gerekmektedir. (6) Yapılan pay devri sonucu … ’in şirketin sermayesindeki %33,33 olan pay oranı %66,66’ya yükselmiş, …’nun pay oranı %0’a düşmüştür. Bu durumda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 198.maddesi uyarınca ticaret siciline bildirilmesine karar verilmiştir…” denilmiştir.Davalı şirket ortakları …tarafından davacıya noter kanalıyla keşide edilen 12.10.2017 tarihli ihtarnamede, 6102 sayılı TTK’nın 617/4 ve 390/4. maddeleri uyarınca alınmasını arzu edilen ve taraflarınca imzalanan ve ihtarname ekinde gönderilen şirket ortaklar kurulu kararının tebliğden itibaren bir iş günü içerisinde imzalanması istenmiş, davacının bu ihtara karşılık ortaklara gönderdiği 17.10.2016 tarihli ihtarında, işlemin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek itirazda bulunmuştur.TTK’nın 617. maddesinin 4. fıkrasına göre, “Herhangi bir ortak sözlü görüşme isteminde bulunmadıkça, genel kurul kararları, ortaklardan birinin gündem maddesi ile ilgili önerisine diğer ortakların yazılı onayları alınmak suretiyle de verilebilir. Önerinin tüm ortakların onayına sunulması şarttır.” Doğal olarak sirküler (elden dolaştırma) yoluyla karar alınırken, TTK m. 617/2 hükmünde öngörülen çağrı ve ilan kurallarına uyulmasına gerek yoktur. Buna göre, sirküler karar ortaklar genel kurul toplantısı için; a) yazılı öneri bütün ortaklara sunulmuş olmalıdır, b) Ortaklardan hiçbiri sözlü toplantı talebinde bulunmamalıdır, c) Alınan kararların oybirliği ile alınması şart olmayıp, sadece sözkonusu kararlarla ilgili olarak yasada öngörülen nisaba uygun olarak karar alınmış olması yeterlidir ( Bkz Prof Dr. Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Adalet Yayınevi 2017, s. 850 vd.).Böyle bir karar alma sürecini, müdürler yanında herhangi bir ortak da başlatabilir. Genel kurulun fiziki toplanmasının aksine, yazılı karar almak için, ortaklara herhangi bir davet yapılmasına gerek yoktur. Hem öneri hem de önerinin reddi ve kabulüne ilişkin belgeler, posta veya kurye aracılığıyla oy kullanacak ortağa gönderilir. Ayrıca ortağa bu belgelerle birlikre bir de oy vermesi içn süre tanınmalıdır. Ortak yapılan öneriyi değerlendirdikten sonra, cevabını geriye ortaklığa gönderir. Şayet bütün ortaklara böyle belge gönderilmez veya onlardan yazılı oy alınmazda, belge gönderilen ortakların tamamı alınan kararı onaylasalar bile, yine de karar alınamaz, alınan karar batıl olur (TTK m.617/4).TTK m. 617/4’e göre, bir ortak tarafından sözlü görüşme isteminde bulunulursa, normal bir ortaklık genel kurulunun, yani usulüne uygun çağrıyla yapılacak toplantılı genel kurulun gerçekleştirilmesi zorunlu hale gelir. Bu şekilde ortaklardan birisi itiraz etmesine rağmen, ortaklar yine de sirküler yoluyla karar alırlarsa, alınan bu genel kurul kararı geçerli olmaz. Sirküler suretiyle karar alma bakımından da kararlar fiziki toplantıda olduğu gibi, aynı yeter sayılarla alınır ( Prof Dr. Oruç Hami Şener, Teorik ve Uygulamalı Ortaklıklar Hukuku Ders Kitabı, Seçkin 2013, s. 688 vd.).Bu açıklamalar ışığında, davalı şirket ortakları tarafından, Yasa’da öngürülen ve yukarıda açıklanan usul ve şekil şartları işletilmediğinden ve davacı ortağın bu şekilde karar alınmasına muvafakat etmemesine rağmen alınan dava konusu ortaklar genel kurulu kararlarının yok hükmünde olduğu açıktır. Bu durumda, alınan kararların tedbiren icrasının geri bırakılmasına karar verilmesinde de isabetsizlik bulunmamaktadır.Mahkemece, davacının terditli taleplerinden ilki kabul edildiği, bu nedenle ikincil taleplerinin reddine karar verilmesine gerek bulunmadığı halde, ilk derece mahkemesince bu şekilde karar verilmiş ve davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmişse de davacının bu konuda istinafı bulunmadığından, davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak dikkate alınarak, davalı yararına ilk derece mahkemesince hükmedilen vekalet ücreti korunmuştur.Açıklanan gerekçelerle, davalı vekilinin istinaf başvuru sebepleri yerinde olmadığından, başvurunun reddine karar vermek gerekmiştir. Ancak, ilk derece mahkemesinin kararının ve gerekçesinin yukarıda açıklandığı şekilde resen düzeltilmesi gerektiğinden, HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinin düzeltilerek esas hakkında yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Davalı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemekle birlikte, İlk Derece Mahkemesinin hukuki gerekçesinde kısmen hata yapıldığı ve bunun düzeltilmesi gerektiği anlaşılmakla, HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının gerekçesinin yukarıdaki şekilde düzeltilerek esas hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda;
1-…. Tic. Ltd. Şti. ‘nin 17/10/2017 tarihinde Ticaret Siciline tescil edilen 12/10/2017 tarih ve 74 sayılı Ortaklar Kurulu kararların yok hükmünde olduğunun tespitine,2-Davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, TTK’nın 449. maddesi gereğince, davaya konu genel kurul kararların icrasının, hükmün kesinleşmesine kadar geri bırakılmasına, 3-Harçlar Kanunu hükümlerine göre alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsup edilerek 4,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,4-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL peşin harç gideri, 31,40 TL başvuru harcı gideri, 132,80 TL teb.müz.posta gideri toplamı 195,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 2.180,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-Davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 2.180,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,7-Artan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,Davacının davasının hukuki yarar yokluğu nedeyile usulden reddine, 8-İstinaf yargılaması yönünden;a-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,b-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
9-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,10-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.1-2. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 14/11/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.