Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1557 E. 2019/1363 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1557
KARAR NO : 2019/1363
KARAR TARİHİ: 24/10/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2018
NUMARASI : 2016/558- 2018/336 E.K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı arasında 09.04.2002 tarihinde imzalanan hesap taahhütnamesi sözleşmesi gereğince, davalıya çek karneleri tanzim ve teslim edildiğini, çek hesabından keşide edilen 1 adet çekle ilgili olarak müvekkili bankanın asgari sorumluluk bedelinin ödediğini, davalı nezdinde bulunan 13 adet çek yönünden müvekkilinin sorumluluğunun devam ettiğini, davalı aleyhine rcun ödenmesi ve çek hamiline müvekkili bankanın sorumlu olduğu tutarın deposu yönünde başlatılan icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının müvekkili hakkında açmış olduğu itirazın iptali davasında açılmamış sayılmasına karar verildiğini, işbu davanın bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, ayrıca alacağın da zamanaşımna uğradığını, çek karnesi verilirken asgari ödeme yükümlülüklerini depo etmeden çek karnesi verildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu sonucunda, davacının davalıdan nakdi alacağının olduğu, gayri nakdi alacak yönünden 9 adet çeke ilişkin talebin kabul edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının takibe itirazının 310,00 TL ana para, 88,16 TL işlemiş faiz, 4,41 TL Bsmv, 138,68 TL masraf olmak üzere 541,25 TL üzerinden iptaline, takip tarihinden itibaren asıl alacak 310,00 TL ye %94,5 temerrüt faizi ve %5 BSMV uygulanmak suretiyle takibin aynı şartlarla devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, gayri nakdi alacak yönünden 9 adet çek için 4.905,00 TL depo bedeline ilişkin davalı tarafın itirazlarının iptali ile takibin bu kısım yönünden devamına, bu talep hakkındaki fazla istemin reddine, kabul edilen nakdi alacak yönünden takdiren %20 oranında davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmiştir.Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ A-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; takipte talep edilen 13 adet çekten 9 adedi yönünden depo talebinin kabul edildiğini, 4 adet çek yönünden ise davanın reddedildiğini, müvekkili bankanın sözkonusu 4 adet çek yönünden de sorumluluğunun devam ettiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.B-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; itirazın iptali davasının hak düşürücü süre içinde açılmadığını, kaldı ki alacağın da zamanaşımına uğradığını, depo talebi yönünden bankanın sorumluluğunun sona erdiğini, bu çekler ile ilgili olarak bankaya herhangi bir talebin olmadığını, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını, reddedilen kısım yönünden müvekkili lehine az vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Dava hukuki niteliği itibariyle, davacı bankanın çek yapraklarından kaynaklanan sorumluluk bedelinin depo ettirilmesi amacıyla başlvtılmış olan ilamsınz icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı her iki taraf vekillerince, yasal süreler içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, taraf vekillerince ileri sürülmüş olan istinaf nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekilinin istinaf istemi depo talebi yönünden reddedilen kısma yöneliktir.HMK’nın 341/2. maddesi uyarınca, miktar ve değeri 1.500 TL’yi geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar yeniden değerleme oranı ile hüküm tarihi itibariyle 3.560 TL’ye baliğ olmuştur.İstinafa konu edilen miktarın 2.340,00 TL olması nedeniyle,12.04.2018 tarihli karar kesin niteliktedir. HMK’nın 346. maddesi gereğince kesin karara yönelik istinaf başvurusu ile ilgili ilk derece mahkemesince karar verilebileceği gibi, bu konuda, olumlu ya da olumsuz bir karar oluşturulmadan, istinaf incelemesine gönderilen dava dosyaları ile ilgili, aynı Kanun’un 352. maddesi gereğinc istinaf mahkemesince de bir karar verilmesi mümkündür. Bu yasal düzenlemeler karşısında, kanun yolu başvurusuna konu edilen kararın hüküm tarihi itibariyle kesin nitelikte olması nedeniyle, davavacı yönünden istinafı kabil bir karar olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.Davalı vekilinin istinaf talebi yönünden;Davalının öncelikli istinaf sebebi, itirazın iptali davasının bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı noktasındadır.İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. Davacı alacaklı bu davada, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini (ve istiyorsa, borçlunun icra inkar tazminatına mahkûm edilmesini) talep eder (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Adalet Yayınevi, 2. Bası, Ankara 2013, s. 251).İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca itirazın iptali davası bir süreye tâbi olup alacaklı, bu davayı, itirazın kendisine (varsa, vekiline) tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde açabilir.Bir yıllık süre içinde açılan dava, teknik anlamda bir itirazın iptali davasıdır ve ancak bir yıl içinde açılan davanın kazanılması halinde borçlunun itirazı iptal edilmiş olur. Bunun üzerine, alacaklı, itiraz ile durmuş olan icra takibine devam edilmesini (yani haciz) isteyebilir. İcra inkâr tazminatına da, yalnız bir yıl içinde açılmış olan itirazın iptali davasında hükmedilebilir.Alacaklı bir yıl içinde itirazın iptali davası açmazsa, yaptığı ilamsız takip düşer. Fakat bir yıllık süreyi geçiren alacaklının, genel hükümlere göre alacağını dava etmek hakkı saklıdır. Yani alacaklı, alacağı zamanaşımına uğramadığı sürece, genel mahkemelerde bir alacak (tahsil) davası açabilir. Ancak, alacaklı böyle bir dava sonucunda alacağı ilam ile eski (düşmüş olan) ilamsız icra takibine devam edilmesini isteyemez; yalnız ilamlı icra takibi yapabilir.Bir yıl içinde itirazın iptali davası açılması ile derdest olan ve itiraz ile durmuş bulunan icra takibi iptal edilmiş olmaz; bilâkis, takip durmakta devam eder. Davayı kazanan alacaklı, mahkemeden alacağı ilâm ile itiraz üzerine durmuş olan ilamsız takibe devam edilmesini (haciz) isteyebilir. Dava devam ettiği sürece, bir yıllık haciz isteme süresi işlemez (Kuru, B.,a.g.e., s. 255). Davacı bankanın takip alacaklısı, davalının da takip borçlusu olduğu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasında, süresi içinde davalı borçlu tarafından borca ve ferilere itiraz edilmesi üzerine 14.05.2012 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, davalı borçlunun itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğine ilişkin herhangi bir tebligat mazbatasının bulunmadığı görülmüştür.Davacı tarafından davalı aleyhine, 17.04.2013 tarihinde İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/123 Esas sayılı dosyasından takibe vaki itirazın iptali istemli davanın açıldığı, 19.04.2015 tarihinde takip edilmeyen dava hakkında açılmamış sayılmasına karar verildiği ve kararın 14.04.2016 tarihinde kesinleştiği, eldeki itirazın iptali davasının ise, 18.04.2016 tarihinde ikama edildiği anlaşılmıştır.Hal böyle olunca, davacı tarafından daha önce açılan davanın HMK’nın 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmakla ve aynı maddenin 7.fıkrasındaki düzenlemeye göre, açılmamış sayılan davadaki talep dahi vaki olmamış sayılacağından, yani, anılan dava tüm hukuki sonuçları ile birlikte ortadan kalktığından ve istinaf incelemesine konu iş bu davanın ise bir yıllık yasal süre geçtikten sonra açıldığı anlaşıldığından, itirazın iptali davası olarak görülmesi mümkün değildir (HGK, 26.11.1997, 1997/19-761 Esas-1997/999 Karar). Nitekim bu husus ilk derece mahkemesinin de kabulünde olup, 20.04.2017 tarihli ara kararında da itirazın iptali davasının süresi içinde açılmadığından, davanın alacak davası olarak devamına karar verilmiş ise de hüküm itirazın iptali olarak kurulmuştur. Esasen, itirazın iptali davası olarak açılan bir davanın, davacı tarafından ıslah edilmeden, resen alacak davası olarak sonuçlandırılması da mümkün değiltir. Dava, itirazın iptali davasıdır.Bu durumda, süresi içinde açılmadığından, itirazın iptali davasının süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar tesisi doğru görülmediğinden davalının istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.Yukarıda açıklanan gerekçelerle, reddedilen kısım karar tarihi itibariyle miktar yönünden kesin olduğundan, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden;1-İlk derece mahkemesinin kararı, davacı yönünden HMK’nın 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle miktar yönünden kesin olduğundan, aynı Kanun’un 346. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin REDDİNE,2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin harcının talep halinde iadesine,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,B-Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden;Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulüne; ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davacının itirazın iptali davasının, dava bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığından reddine,2-Alınması gereken 44,40 maktu harcın, peşin yatırılan 130,31 TL’den mahsubu ile artan 85,91 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,5-Dosya kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansların taraflara iadesine,6-İstinaf yargılaması yönünden; a)Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına,b)İstinaf başvurusunda davalı taraf haklı olduğundan, davalı vekili tarafından yatırılan 71,80TL peşin istinaf harcının talep halinde iadesine,c)Davalı tarafından istinaf aşamasında sarfedilen 98,10 TL başvuru harcı, 32,48 TL davetiye ve dosya gönderme gideri olmak üzere toplam 130,58 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 7-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,8-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/10/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.