Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1542 E. 2019/1190 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1542
KARAR NO : 2019/1190
KARAR TARİHİ: 26/09/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2018
NUMARASI : 2017/388- 2018/418 E.K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraflar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, taraflar arasında noterde düzenlenen 02.09.2013 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmeleri kapsamında, davalı tarafından yapılan … Projesi’nden 2 adet konut satın alındığını, her iki sözleşmede konutun satış bedelinin KDV hariç her bir konut için 256.837,00 TL olarak belirlendiğini, sözleşmenin imza tarihindeki %18 KDV oranı dikkate alındığında iki konut için toplamda 92.462,00 TL tutarında KDV bedelinin hesaplandığını, bu durumda her iki konut için KDV dahil toplam 606.136,00TL’nin konutlarn tesliminden önce davalıya ödendiğini, 08/09/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile 08.09.2016 ile 31.03.2017 tarihleri arasında yapılacak konut teslimlerinde taşınmazların KDV oranının %18’den %8’e düşürüldüğünü, teslim alınan konutlara ilişkin olarak davalı tarafça düzenlenen 31.12.2016 tarihli faturada Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca KDV’nin %8 oranı üzerinden uygulandığını ve fakat her iki taşınmazın sözleşmede belirlenen KDV hariç tutarının 510.625,39 TL’den 557906,12 TL’ye yükseltildiğini, bu şekilde faturada konutların satış bedelini %8 KDV ile birlikte 602.538,62 TL olarak göstererek %10 KDV indirimini müvekkiline yansıtmadığını, davalının sebepsiz zenginleştiğini, müvekkilinin fazladan ödemiş olduğu %10 oranında KDV bedeline tekabül eden 47.280,73 TL alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, davacıya satılan bağımsız bölümlerin satış fiyatına KDV’nn dahil olduğunu, davacının müvekkiline KDV adı altında ödeme yapmadığını, sözleşmelerin kapak sayfasında yer alan KDV hariç tutar —TL ibaresine dayanılarak müvekkilinden talepte bulunulduğunu, bu ibarenin konulmasının nedeninin sözleşmenin noter huzurunda yapılmış olduğundan noterlerin ödemesi gereken vergi ve harçların KDV hariç satış bedeli üzerinden tahakkuk ettirilmesinden kaynaklandığını, KDV oranların artırılması durumunda ek ödeme talep edilmeyeceğinin sözleşmede hükme bağlandığını belirterek, davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; taraflar arasında akdedilen 16/07/2013 başlangıç, 16/07/2015 bitiş tarihli sözleşmede kararlaştırılan 150 ve 151 nolu bağımsız bölüm şeklindeki konutların fiili teslim tarihlerinin 31/12/2016 tarihi olduğu, davacının sözleşmede kararlaştırılan vade tarihlerinden sonra ödeme yaptığı, 08/09/2016 tarihli 2016/9153 sayılı Bakanlar Kurulu kararının 08/09/2016-31/03/2017 tarihleri arasında yapılacak olan teslimlerde KDV indirimini düzenlediği, anılan düzenlemenin davacıya teslimi yapılan konutların teslim tarihleri itibariyle taraflar arasındaki konut satışına da uygulanması gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına ve davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmiştir.Bu karara karşı taraflar vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ A-Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; eldeki dava ile benzer tamamen aynı nitelikteki İstanbul 2. Tüketici Mahkemesinin 2017/187 E. sayılı dosyasında davanın reddine karar verildiğini, keza benzer İstanbul 6. Tüketici Mahkemesinin 2017/19 E sayılı dosyasında sunulan bilirkişi raporunda KDV iadesinin mümkün olmadığının belirtildiğini, satılan taşınmazın bedelinin tüm vergiler dahil fiyat olduğunu, KDV hariç tutarın sözleşmeye noterlik ve vergi mevzuatına göre yazıldığını, davacının sözleşmede kararlaştırılan tutarı ödeyip taşınmazını teslim aldığını, fazladan ödediği bir tutarın olmadığını, Bakanlar Kurulunun KDV oranını %18’den %8’e düşürmesinin amacının yeni konut satışlarının artması ve dolayısıyla ekonominin canlanması olduğunu, karardan faylanması gereken kesimin kararın yürürlüğe girmesinden sonra parasını ödeyip konut alanlar olduğunu, oysaki davacının ödemelerinin Bakanlar Kurulu Kararından çok önce olduğunu, indirimden yararlananlar kapsamında olmadığını, satış vaadi sözleşmesinde nasıl KDV artışının alıcıya yansıtılmaması kararlaştırılmışsa, aynı şekilde KDV oranının azalması durumunda davacı müşterinin talep hakkının bulunmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. B-Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığını, HMK’nın 329. maddesi uyarnca, müvekkili ile aralarında akdedilen vekalet ücretinin davalıdan tahsili istenmiş olmasına karşın bu konuda olumlu yada olumsuz bir karar verilmediğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının bu yönden düzeltilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, taraflar arasında yapılan konut satış sözleşmesi kapsamında, davacının davalıya %18 oranında KDV dahil peşin ödemiş olduğu, ancak 08/09/2016 tarih ve 2016/9153 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile % 18’den % 8’e düşürülmesi sebebiyle oluşan % 10 KDV farkı olan alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalıdan satın aldığı konut için ödemiş olduğu KDV miktarından, 08.09.2016 tarihinde yayınlanan Bakanlar Kurulu kararına göre KDV oranının düşmesi neticesinde fazla ödediği kısmın tahsili için yaptığı icra takibine vaki itirazın iptalini istemiş, davalı ise, fazladan tahsilat yapılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince, Bakanlar Kurulu kararının 08/09/2016-31/03/2017 tarihleri arasında yapılan konut teslimleri için geçerli olduğu, somut olayda teslim tarihinin 31/12/2016 olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Bu karara kara karşı, taraf vekillerinde, yasal süreler içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, taraf vekillerince ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve küamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Uyuşmazlık, davalı satıcının KDV nedeniyle davacı alıcı aleyhine sebepsiz zenginleşip zenginleşmediği noktasında toplanmaktadır.Türk vergi sistemi, katma değer vergisini mal ya da hizmetin üretiminden tüketiciye intikaline kadar her el değiştirme aşamasında alınan genel bir tüketim vergisi olarak düzenlemek suretiyle satış işlemlerinde bu verginin alıcı tarafından ödenmesini öngörmüştür. Buna göre, alıcı, satış bedelini ve o bedel üzerinden devlete ödenmesi gereken katma değer vergisi tutarını satıcıya verecek; satıcı ise kendisine ait satış bedeliyle birlikte katma değer vergisini alıcıdan tahsil edecek; satış bedelini kendisinde tutup, katma değer vergisini Devlet’e ödeyecek, bu yönde bir aracılık yapacaktır. Eş söyleyişle, alıcının ödediği katma değer vergisini onun asıl sahibi durumundaki Devlet’e intikal ettirmekle yükümlü olan; kısaca bu verginin Devlet’e karşı yükümlüsü durumunda bulunan, satıcıdır. Alıcıya düşen, satış bedelinden ayrı olarak gösterilmesi ve bu şekilde kendisinden istenmesi halinde bedele ek olarak vergi tutarını da satıcıya vermekten ibarettir. Alıcı, sözkonusu verginin yükümlüsü veya sorumlusu değildir. Başka bir ifadeyle katma değer vergisini Devlet’e ödenmek üzere satıcıya vermek alıcıya ait bir görev; bunu satış bedeliyle birlikte alıp, daha sonra Maliyeye yatırmak ise satıcıya ait bir yükümlülüktür (HGK, 13.10.2004 tarih, 2004/19-456 Esas-2004/531 Karar).Taraflar arasında düzenlenen, Beyoğlu ….Noterliğinin 02.09.2013 tarihli … yevmiye nolu ve aynı tarihli 15685 yevmiye nolu “Gayrimenkul Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmelerinde, 150 ve 151 nolu bağımsız bölüm şeklindeki konutların satışı ve teslimin öngörüldüğü, sözleşmelerin “Satış Bedeli” hanesinde; “Konutun satış bedeli, Katma Değer Vergisi (KDV) dahil 303.068,00 TL’dir. ( üçyüzüçbinaltmışsekiz Türk Lirası)” denildikten sonra “KDV Hariç Tutar” hanesinde ise, “256.837,00 TL (ikiyüzellialtıbinsekizyüzyedi Türk Lirası” denilmiştir.Aynı sözleşmenin “Sözleşmenin Konusu” başlıklı 1. maddesinde; “….Anahtar teslimi olarak Kdv dahil 303.068-TL bedel mukabilinde alıcıya satmayı, alıcı da belirtilen konutu yukarıda yazılı şartlarda ve aynı bedelle satın almayı vaad ve kabul etmiştir…” hükmünün yer aldığı, 2.2. maddesinde ise “İşbu sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra ne isim altında olursa olsun alıcının ödemekle yükümlü olduğu yeni harç ve vergiler ihdas edildiği takdirde veya bu sözleşmede belirtilen miktarların artırılması halinde katma değer vergisi hariç yeni ihdas edilen bu vergiler alıcı tarafından satıcıya ayrıca ve ilaveten defaten ödenecektir.” şeklinde düzenleme mevcuttur.Davalı tarafından davacıya düzenlenen 31.12.2016 tarihli faturada, “…- H Blok 12. Kat 1+1 (150) nolu daire, …- H Blok 12. Kat 1+1 (151) nolu daire” açıklamasının bulunduğu, 557.906,12 TL + %8 Kdv 44.632,50 TL olmak üzere her iki konutun toplam bedelinin 602.538,62 TL olarak gösterilmiştir. 08/09/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2016/9153 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile daha önce 24/12/2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile KDV oranı %18 olarak belirlenen konutların 08/09/2016-31/03/2017 tarihleri arasında teslim edilmesi halinde alınacak KDV oranı %18’den %8’e düşürülmüş, 31/01/2017 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile de teslim için belirlenen 31/03/2017 tarihi, 31/09/2017 olarak yeniden düzenlenmiştir.Somut olayda, davacı alıcının gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde KDV dahil satış bedelini ödediği ve fakat ödemeden sonra 08/09/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2016/9153 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 08/09/2016-31/03/2017 tarihleri arasında yapılan konut teslimleri için KDV oranının %18’den %8’e düşürüldüğü, davalı satıcının davacı alıcıya konutları 31.12.2016 tarihinde teslim ettiği gibi indirimli KDV (%8) oranı üzerinden 31.12.2016 tarihli faturayı düzenlediği ihtilafsız olup, bu durumda mer’i mevzuat bakımından katma değer vergisinin Devlet’e intikalinde aracılık konumunda olan davalı satıcının davacı alıcıdan fazladan tahsil etmiş olduğu ve işbu davaya konu olan KDV tutarını Maliyeye ödediğine dair bir iddia ileri sürmediği gibi, bu hususta dosyada herhangi bir delile de rastlanılmamıştır. Hal böyle olunca, fazladan tahsil ettiği KDV tutarını uhdesinde tutan davalının bu yönden sebepsiz zenginleştiğinin kabulü gerekir.Diğer taraftan, davacı alıcının Bakanlar Kurulu Kararı kapsamında olmadığı ileri sürülmüş ise de davalının davacıya düzenlemiş olduğu faturada, KDV oranının Bakanlar Kurulu Kararına dayalı olarak indirimli oran üzerinden düzenlemiş olduğu ve bu işlem ile ilgili olarak vergi makamlarınca bir usulsüzlük tespitine dair herhangi bir bilgi veya belge dosyaya sunulmadığından bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir.Davacının istinaf başvurusu yönünden ise; davalı aleyhine, HMK’nın 329. maddesinin uygulanması koşullarının bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla, davacının bu yöndeki istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.İlk derece mahkemesince peşin harcın davacıya iadesine karar verilmiş olması isabetsiz olmakla birlikte, davalı vekilinin, ilk derece mahkemesince hüküm altına alının 3.229,74 TL harcın tamamını yatırdığı anlaşıldığından bu husus sonuca etkili görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, taraflar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, taraflar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-Taraflarca yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 2.421,82 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 4-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.26/09/2019