Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1503 E. 2019/1165 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1503
KARAR NO : 2019/1165
KARAR TARİHİ: 19/09/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/05/2018
NUMARASI : 2014/484 Esas-2018/507 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili ile davalı … ve dava dışı … birlikte Irak’ın Erbil kentinde strafor tesisi kurmak amacıyla …Limited Şirketini 06.05.2010 tarihinde kurduklarını, bu şirkette müvekkilinin %50, davalı … ile … %25’şer hisselerinin bulunduğunu, şirket kurulmadan önce davalı …’in Irak’da faaliyet gösterecek olan şirketin tesisine ait makine cihazların imalatı için dava dışı …, … işlettiği … adlı firmayı müvekkiline önerdiğini, müvekkilinin ilk kez girdiği strafor tesisi işi için davalı …’in önerilerine ve araştırmasına güvenerek 26.03.2010 tarihinde 700.000 Usd bedel karşılığında anılan firma ile makine alım sözleşmesi imzaladığını, buna göre müvekkilinin …ın ile davalı …’in firmanın temsilcisi olduğunu söylediği diğer davalı …’in banka hesaplarına makine bedellerini ödemeye başladığını, sözkonusu tesise ait makine ve cihazların imalatı için müvekkili tarafından … toplamda 185.000 TL, davalı …’e ise 183.000 TL ödeme yapıldığını, ödemeler devam ederken Mart 2011 tarihinde aynı konuda başka bir sözleşme yapıldığını ve asıl sözleşmenin 250.000 TL tutarlı olduğunu tesadüfen öğrenildiğini, bu sözleşmede müvekkilinin imzasının olmadığını, sözleşmeyi davalı … ile … ve …’in kendi aralarında imzaladığını ve sözleşme aslının da … yetkilisi … elinde olduğunu, davalı …’in hileli ve diğer davalı ile danışıklı davranışları ile müvekkilini aldattığını, zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, 29.03.2011 tarihinde müvekkiline sehven gönderdiği mailde diğer davalı … ile aralarındaki bağlantı ve işbirliğinin açıkça anlaşıldığını, müvekkilinin davalıların kasıtlı ve hileli davranışları nedeniyle 870.636 Usd ve 20.400 Euro zarara uğradığını, işbu davada ise, davalıların müştereken yol açtıkları zarar miktarı oan 183.000 TL’nin talep edildiğini, davalılar hakkında özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarndan ceza davası açıldığını ileri sürerek 183.000 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili, müvekkilinin sözleşmenin tarafı olmadığını, öncelikle davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, kendisini … ortağı şeklinde tanıtmadığını, davacının da dava konusu paraları müvekkiline … ortağı olarak bildiği için değil, diğer davalı …’ın yurt dışında olduğundan ve Türkiye’deki ödemeleri kendisi tarafından gerçekleştirmesinin güç olacağından ona iletilmesi amacıyla gönderdiğini, müvekkilin de kendisine gelen paraları davalı …’a ve gösterdiği kişilere gönderdiğini, bundan davacının bilgisinin olduğunu, iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı … vekili, davacının yapmış olduğu ödemelerin …’e ve …’a ödendiğini, davacının amacının Irak Erbil şehrine görütülmüş olan makinalara ve şirkete tek başına sahip olmak olduğunu, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, bilakis davacının dava dışı … ve …. ile birlikte hareket ettiğini, tanık dinletilmesine muvafakat etmediklerini, iddiaların yazılı delille ispatı gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı tarafça iddia edilen 250.000 TL bedelli sözleşmenin aslı sunulamadığı, davalılar hakkında özel belgede sahtecilik, dolandırıcılık suçlaması ile dava açılmış ise de sanıklar hakkında beraat kararı verildiği, hilede ispat yükü hileye maruz kaldığını iddia eden tarafta olup, sözleşme aslının sunulamadığı, sözleşmeye ilişkin özel belgede sahtecilik suçunun sabit olmadığı, ceza hakiminin kararının; maddi olgu anlamında hukuk hakimi içinde bağlayıcı olması, yine iş ve işçi sağlığı açısından güvenli bir styropor tesisinin 250.000 TL değerinde, bir fiyatla yapılamayacağının, 700.000 USD’ nin de kadri maruf olduğunun teknik inceleme ile belirlenmiş olması ve ayrıca davacının sözleşme aşamasında; fiyatın pahalı olduğu iddiaları karşısında fiyat araştırması yaptığı, durumdan haberdar olduğu ve fiyatı benimsediği davacı tanık beyanları ile sabit olduğundan hilenin ıspatı için yeterli delilin bulunmadığı kanaatine varıldığı, iddia edilen ödemenin makine bedeline ilişkin olduğu, bu paraya ilişkin hukuki ilişkinin salt beyanlarla paranın Nejat Balarısı’nın uhtesinde kaldığı şeklinde hukuki sonuç doğuracak kabule gidilemeyeceği, bu iddianın hileden bağımsız olarak yazılı delille kanıtlanmasını gerektiği, bu iddianın hilenin varlığı ve kabulü için delil vasfının olamayacağı, bu nedenle bu yöndeki rapordaki görüşe itibar edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Bu karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; ceza yargılamasında verilen beraat kararının hukuk hakimini bağlamadığını, dosya kapsamı itibariyle iddianın ispat olunduğunu, tanık beyanları üzerinde yeterince durulmadığını, beyanlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, müvekkilinin kandırıldığını, strafor makinalarının eski, yanık ve toplama olduğunu, dosyada alınan rapor doğrultusunda karar verilmediği gibi raporun aksine karar verilmesinin nedenlerin ortaya konulmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Dava, alacak davasıdır.Davacı, Irak’ın Erbil kentinde strafor tesisi kurmak için davalı … ile birlikte hareket ettiklerini, bu doğrultuda Irak’da mukim ….Limited Şirketi adında şirket kurulduğunu, öncesinde kurulacak şirketin tesisine ait makine ve ekipmanların temini için davalı … ’nın yönlendirmesi sonucunda, dava dışı …, …ve … işlettiği … adlı firma ile 26.03.2010 tarihinde 700.000 Usd bedelli alım sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin tarafı olan … ile firmanın temsilcisi olduğunu söylenen diğer davalı …’in banka hesaplarına makine bedellerini ödemeye başladığını, buna göre toplamda, … 185.000 TL, davalı …’e ise 183.000 TL ödeme yaptığını, ancak sonradan sözleşme bedelinin gerçekte 250.000 TL bedelli olduğunu öğrendiğini, 250.000 TL bedelli sözleşmede ise imzasının olmadığını, davalıların hileli ve danışıklı davranışları sonucunda, esas değeri 250.000 TL olan sözleşme için 700.000 Usd bedelli sözleşme imzalandığını iddia ederek davalı … hesabına gönderilen bedelin faiziyle birlikte davalılardan müşterek tahsilini istemiştir.Davalı …, davacının gönderdiği paraları diğer davalı … veya onun gösterdiği kişilere verdiğini, sözleşme ilişkisine taraf olmadığını, sadece davacının gönderdiği paranın diğer davalıya iletilmesinde aracılık yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Diğer davalı … ise, davacının imzaladığı sözleşme bedelinin gerçek olduğunu, davacının gönderdiği paraları ödemelerde kullandığını, hile iddiasının doğru olmadığını, ceza yargılamasının da beraat ile sonuçlandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.İlk derece mahkemesince, yukarıda gösterilen gerekçe doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.Somut olayda, yurt dışında kurulması planlanan tesis için gerekli makine ve ekipmanların temini için alıcı sıfatıyla davacı…, davalı …, satıcı olarak …, … imzalarının bulunduğu 26.03.2010 tarihli 700.000 Usd bedelli sözleşmenin imzalandığı, bu doğrultuda davacı tarafından “makine bedeli açıklamalı” olarak … ve davalı …’in banka hesaplarına düzenli olarak ödemelerde bulunduğu, bu ödemeler karşılığında alınan makine ve ekipmanların yurt dışındaki tesise gönderildiği, 250.000 TL bedelli sözleşmenin aslı sunulmadığı gibi bu sözleşmede davacının imzasının bulunmadığı dosya kapsamı ile sabit olup, davacı, davalıların birlikte hareket ederek hileli davranışlarla gerçek değerinin çok üstünde sözleşmenin imzalanmasına kasıtlı olarak sebebiyet verdiklerini, yapılan ödemeler karşılığında alınan makine ve teçhizatın ikinci el ve kullanılamaz olduğunu, bu haliyle fazladan ödemede bulunduğundan davalı …’e yapılan ödemelerin karşılıksız kaldığını, bu bedelden her iki davalının da sorumlu olduğunu iddia etmiş ise de, makine bedeli için gönderilen paranın ödemede kullanılmış olduğu, karşılığında temin edilen makinelerin yurt dışındaki tesise gönderildiği, makinelerin ikinci el ve ayıplı olduğu iddiasının davalılara karşı yöneltilemeyeceği, ceza yargılamasının beraat ile sonuçlanmış olduğu ve bu haliyle hile olgusunun da dosya kapsamı itibariyle ispat edilemediği gibi, tacir olan davacının basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğü de gözetildiğinde, ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerinde olup, davacının yerinde olmayan bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.Yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında, davacı vekilinin, istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından taraflara tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK.361.maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere, HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 19/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.