Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1502 E. 2019/1185 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1502
KARAR NO : 2019/1185
KARAR TARİHİ: 26/09/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2018
NUMARASI : 2013/740- 2018/229 E.K
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirketin tekstil ürün ve malzemelerinin üretimi, alım satımı, ithalatı ve ihracaatı konularında faaliyet gösterdiğini, aynı sektörde bulunmaları nedeniyle aralarında mal alış verişi olduğunu, bu ticari ilişkilerin kimi zaman müvekkili şirket kimi zaman müvekkilin ortağı olduğu diğer şirketler arasında devam ettiğini, taraflar arasındaki ilişki ve oluşan güven nedeniyle müvekkili şirketin davalı şirketten alacağı mal için 26.12.2001 tarihinde 300.000 Usd elden avans ödemesi yaptığını, bu ödemenin davalı şirketin aynı tarihli yazılı talimatı uyarınca davalı şirket çalışanı diğer davalı …’na yapıldığını, ancak davalı şirketin bu avans ödemesine karşılık müvekkili şirkete herhangi bir mal vermediğini, davalı şirket ile ticari ilişkisi müvekkilinin diğer şirketleri vasıtasıyla devam ettiği için o dönem bunun sorun teşkil etmediğini, ancak 2006 yılında tüm şirketler arasındaki ticari ilişki sona erince, davalıya ödenmiş olan bu paranın açıkta kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000 Usd’nin dava tarihinden itibaren bankalarca Usd tevdiat hesaplarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 21.09.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini ıslah suretiyle artırarak, sonuçta 300.000 Usd’nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı şirket vekili, davacının dayandığı belgelerin aslının dosyaya sunulmadığını, para makbuzu sureti incelendiğinde davacıya ait herhangi bir ibarenin bulunmadığını, dolayısıyla hak sahibinin kim olduğu anlaşılamadığından davacının bu belgeye dayalı alacak talebinde bulunamayacağını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması gerektiğini, elden ödeme iddiasının basiretli tacir sıfatıyla bağdaşmadığını, dosyaya aslı sunulmayan 26.12.2001 tarihli talimat belgesinde imzası bulunan … şirketi temsile yetkili olmadığını, müvekkili şirket çalışanı diğer davalının da şirket adına elden para tahsilatı yapma yada para verme yetkisinin bulunmadığını, müvekkili şirketin kayıtlarında böyle bir ödemeye ilişkin bir kayıt olmadığını, ıslaha karşı ise ıslah dilekçesindeki davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı …, davalı şirkette sigortalı şoför olarak çalıştığını, şirketin getir götür işlerini yaptığını, çeşitli yerlere evrak ve belge teslimi gerçekleştirdiğini, sıradan bir işçi olarak şirket adına tahsilat ve/veya ödeme yapma yetkisine sahip olmadığını, dava konusu meblağın büyüklüğü dikkate alındığında böyle bir ödemenin kendisine yapılmasının mümkün olmayacağının aşikar olduğunu, belgenin aslının dosyaya sunulmadığını, böyle bir belgeyi imzaladığını hatırlamadığını, ancak şirketteki görevi gereği davacı şirkete de gidip gelmekte ve çeşitli evrak ve belgeleri götürdüğünü, bu geliş gidişleri sırasında teslim evrakıymış gibi imzasının alınmış olabileceğini, ıslaha karşı ise ıslah dilekçesindeki davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğu, davacı ödediği avansın karşılığında mal gelmediğini bu nedenle ödemenin karşılıksız kaldığını iddia ettiği, davacının dayandığı makbuz üzerinde yaptırılan imza incelemesinde, imzanın davalı …’na ait olduğunun belirlendiği, her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarının incelenemediği, olayla ilgili olarak davacı şirket sahibinin şikayeti üzerine ceza yargılaması yapılmış olup, Çatalca Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/521 Esas – 2014/144 Karar sayılı dosyasında, olayın hukuki mahiyette olduğu tespit edilerek sanıkların beraatlarına karar verildiği, kararın kesinleştiği, bu dosyadaki taraf beyanlarında davalı şirketi ya da diğer davalı olan şahsı bağlayıcı bir ifadenin bulunmadığı, bu durumda olaya peşin satış karinesinin uygulanması gerekeceği, verdiği avansa karşılık belge alan davacının, hayatın olağan akışı içinde bu belge üzerine “Karşılığında mallar bilahare teslim edilecektir” şeklinde bir şerh koymasının gerekli olduğu, ancak böyle bir şerh halinde bu paranın avans olarak kabulünün mümkün olduğu, aksi taktirde önceden teslim aldığı ya da aynı anda teslim aldığı mala karşılık yapılan ödeme kabul edilmesi gerektiği, bu nedenle ispat yükü üzerinde olan davacının bu paranın avans olduğunu ispat edemediği, bu kabul gereğince, paranın alınan mallara karşılık yapılan ödeme olduğundan diğer davalı …’nun da sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, aksi durumda bile hiç bir şekilde bu davalının sorumlu olmadığı, davacı tarafça davalıya teklif olunan yeminin eda edildiği, dava tarihinde 300.000 Usd’nin TL karşılığı 509.340,00 TL olduğundan bu bedel nazara alınmak suretiyle vekalet ücreti taktir edildiği gerekçesiyle, davanın her iki davalı yönünden reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı ile davalı şirket vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ A-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davalılarca dava konusu 300.000 Usd’nin alınmadığı iddia edilmiş ise de ilk derece mahkemesinin kabulünde olduğu üzere, bu paranın davalı şirkete çalışanı diğer davalı aracılığıyla gönderilmiş olduğunun gerek bu dosyada gerekse ceza yargılamasında imza incelemesi sonucunda alınan adli tıp raporları ortaya çıktığını, buna göre alınmadığı inkar edilen para karşılığı mal verilmediğine karine oluştuğunu, ancak mahkemenin gerekçesi bu bağlamda ters düştüğünü, yemin metninin değiştirilerek ilk derece mahkemesince yemin yaptırıldığını belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. B-Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili lehine hükmedilen vekalet ücretinin dava tarihi değil, karar tarihindeki TCMB efektif dolar satış kuru üzerinden hesaplanması gerektiğini, harç konusunda da hatalı hüküm kurulduğunu belirterek ilk derece mahkemesininin kararının düzeltilmesini istemiş; davacının istinaf başvurusuna cevaben de davacıdan ödeme almadıklarını, müvekkili tarafından verilmiş talimat olmadığı gibi, davacının alacağına dayanak olarak gösterdiği para makbuzunda davacının unvanın geçmediğini, bu belge üzerindeki imza incelemesinin de yetersiz olduğunu, ceza yargılamasının beraat kararı ile sonuçlandığını, davacının iddiasını yazılı delillerle ispat edemediğini, basiretli tacir gibi davranmadığını beyan ederek, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, davalıya avans olarak verilen para karşılığı mal alınmadığı iddiasına dayalı alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın her iki davalı yönünden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, taraflarca ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı, davalı şirket ile aralarında alım satıma dayalı ticari ilişki bulunduğunu, davalı şirketten satın alınacak mallar karşılığında davalı şirketin yazılı talimatı uyarınca, çalışanı diğer davalı …’na 2001 yılında elden avans ödemesi yapıldığını, ancak karşılığında mal alınmadığını, davalı şirket ile ticari ilişkinin davacıya ait başka bir şirket aracılığıyla bir süre daha devam ettiğini, karşılıksız kalan bu ödemenin bu ticari ilişkide dikkate alınacağı inancıyla hareket edildiğini, bu ticari ilişkinin de 2006 yılında sona ermesine karşın bu ödemenin davalı tarafça cari hesap ilişkisinde dikkate alınmadığı gibi karşılığında herhangi bir mal tesliminde bulunulmadığını iddia ederek, bedelsiz kalan 300.000 Usd’nin 10.000 Usd’lik kısmını dava etmiş, daha sonradan yargılama sırasında talebini ıslah ederek 300.000 Usd’nin davalılardan tahsilini istemiştir.Davalı şirket ise çalışanı davalı … vasıtasıyla davacıdan elden ödeme almadığını, bu yönde davacıya herhangi bir yazılı talimatının bulunmadığını, davacının davasına dayanak olarak gösterdiği talimattaki imzanın inkar edildiğini, davalı çalışanının şirket adına elden para tahsilatı yapma yada verme yetkisinin bulunmadığını, şirketin kayıtlarında böyle bir ödemeye ilişkin bir kayıt olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Diğer davalı ise, davalı şirket adına tahsilat ve/veya ödeme yapma yetkisine sahip olmadığını, şirket adına evrak ve belge teslimini gerçekleştirdiğini, para tahsilat makbuzundaki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davacının davalı şirkete elden ödemesi sabit ise de avans ödemesi olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Öncelikli uyuşmazlık, davacının davalı şirkete elden ödeme yapıp yapmadığı noktasında toplanmaktadır.Davacı tarafça iddiasına dayanak olarak sunulan davalı şirket antetli “ … Bey Dikkatine” başlıklı 26.12.2001 tarihli talimat belgesinde, “Altta tatbiki imzası bulunan firmamız elemanı … 300.000 Usd ödenmesi için gereğini bilgilerinize rica ederiz.” denildikten sonra, belgenin sol alt köşesinde tatbiki imza: … isim ve imzasının, sağ alt köşesinde ise … A.Ş. unvanlı şirket kaşesinin altında … isminin ve kaşe üzerinde ise imzasının bulunduğu görülmüştür.Davalı şirket, bu talimat belgesine ve imzaya itiraz etmiş olduğundan, ilk derece mahkemesince, belge aslının dosyaya sunulması davacı taraftan istenilmiş ise de 15.11.2012 tarihli duruşmada davacı vekili, ellerinde bu belgenin aslının bulunmadığını belirtmiş olduğundan, anılan belge delil olarak değerlendirmeye esas alınmamıştır.Davacının sunmuş olduğu “Para Makbuzu” başlıklı 26.12.2001 tarihli matbu belgede ise, “…’na.. üçyüzbin dolar.. alınmıştır.” denildikten sonra parayı alanın … isim ve imzasının olduğu ve belge aslının sunulmuş olduğu görülmüştür. Bu belge üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesince alınan grafoloji ve gerekse Adli Tıp raporunda, 26.12.2001 tarihli “Para Makbuzu” başlıklı belgedeki imzanın davalı …’na ait olduğu belirlenmiştir. Davacı tarafça yargılama sırasında, dava konusu 26.12.2001 tarihli 300.000 Usd elden ödeme dışında da davalı şirket adına davacı şirket yetkilisine ait “İlk …”den 12.12.2005 tarihli 100.000 Usd ve 25.04.2002 tarihli 250.000 Usd elden ödeme yapıldığını, bu ödemelerin de yine davalı şirket adına çalışanı …’na elden verildiğini, 12.12.2005 tarihli 100.000 Usd ve 25.04.2002 tarihli 250.000 Usd elden ödemelerin davalı şirketin davacı şirket aleyhine açmış olduğu Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/47 Esas sayılı itirazın iptali davasında tartışıldığı gibi, bu davayla ilgili olarak davalı şirket yetkilileri ve çalışanı … hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ve bunlar hakkında Çatalca Asliye Ceza Mahkemesinde ceza yargılamasının bulunduğunu ileri sürmüştür.Davacısı … San.A.Ş., davalıları İlk… olan Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/47-2011/386 E-K sayılı dosyasında; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, taraflar vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 29/11/2012 gün 2012/3033- 2012/5865 E K. sayılı ilamı ile “Davalı yan yargılama sırasında taraflar arasında iki ayrı hesap tutulduğunu, kendilerinin davacıya olan borçlarına karşılık 12/12/2005 tarihli 100.000,00 USD ve 25/04/2012 tarihli 250.000,00 USD ödemeleri yaptığını savunup 100.000,00 USD bedelli … isim ve imzalı ödeme makbuzunu ibraz etmiş, davacı yan bu ödemeyi kabul etmemiştir. Mahkemece de bu ödemeler dikkate alınmaksızın hüküm tesis edilmiştir. Ne var ki, davalı taraf ödeme belgesinde imzası bulunan davacı çalışanı … hakkında şikayette bulunmuş, anılan bu kişi hakkında Çatalca Asliye Ceza Mahkemesinde yalan tanıklık, meslek sebebi ile güveni kötüye kullanma suçundan kamu davası açıldığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, ceza yargılaması sonucunda bu ödemenin davacı çalışanına yapılıp yapılmadığı ve bu şahsa yapılan ödemenin davacı alacağından mahsubunun gerekip gerekmediği açıklık kazanacaktır. Mahkemece Çatalca Asliye Ceza Mahkemesinin sonucu beklenerek varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.”gerekçesi ile mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş, yeniden yapılan yargılama sonucunda, Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/341-2016/754 E-K sayılı kararıyla asliye ceza dosyasında yalan tanıklık ve hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçlarının iddiasıyla yargılanan sanıkların beraat ettiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, yine bu kararın taraflar vekilleri temyiz edilmesi üzerine, kararın icra inkar tazminatı ve vekalet ücreti yönünden bozulmasına karar verilerek diğer temyiz itirazlarının reddine karar verildiği, bu karara karşı karar düzeltme isteminde bulunulduğu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 10.06.2019 tarih, 2018/1807 Esas-2019/3680 Karar sayılı ilamıyla karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiş olduğu görülmüştür. Bu karar, HMK’nın 353/1.b.3. maddesi uyarınca celbedilip incelenmiştir.Tüm dosya kapsamı, yapılan açıklamalar ve özellikle Yüksek Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen ilamları gözetildiğinde, davalı …’nun davalı şirket adına elden para tahsilatı yapma ya da para verme yetkisinin bulunduğunu, davalı şirkete çalışanı davalı … vasıtasıyla elden para gönderdiğini kanıtlanamadığı sonuç ve kanaatine varıldığından, ilk derece mahkemesinin davalı şirket yönünden buna aykırı gerekçelerinde isabet yoktur. Davalı şirket hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olması isabetli ise de ilk derece mahkemesinin gerekçesi, yukarıdaki açıklamalar kapsamında isabetli bulunmamıştır. Özetle, davcı, davalı şirkete avans ödemesi yaptığını kanıtlayamamış, bu iddiasını kanıtlamak üzere davalı şirkete teklif olunan yemin de şirket yetkilisi tarafından eda edilmiştir. Davalı şirket aleyhindeki davanın reddi gerekçesi bu şekilde düzeltilmiştir. Davacı, davalı şirkete yapmış olduğunu iddia ettiği elden ödemeyi ispat edememiş ise de, davalı …’nun davacıdan elden para almadığı şeklindeki savunmaları karşısında yapılan teknik incelemeler sonucunda, dava konusu “Para Makbuzu” başlıklı 26.12.2001 tarihli belgedeki imzanın bu davalının eli mahsülü olduğu tespit edildiğinden, davacından parayı teslim alan davalı … hakkındaki davanın kabulü gerekirken, ret kararı verilmesi isabetsiz bulunmuş, bu nedenle davalı gerçek kişi yönünden davacının istinaf başvurusu kabul edilmiştir.İlk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden hüküm tesis edileceğinden, davalının istinaf sebeplerinin incelenmesine gerek görülmemiş, harç ve vekalet ücretinin tayininde davada talep edilen dolar cinsi yabancı paranın davanın açıldığı 25.03.2009 tarihindeki kur ( 300.000 USD x 1.6978 TL= 509.340,00-TL) karşılığı esas alınmıştır.Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1.b.3. maddesi gereğince, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davalı şirket yönünden davanın reddine, diğer davalı yönünden ise davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;A)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.3. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davalı … San. Ve Tic. A.Ş. aleyhindeki davanın reddine,2-Davalı… aleyhindeki davanın kabulü ile 300.000 USD’nin, 10.000 USD’ lik kısmına dava tarihi olan 25/03/2009 tarihinden, ıslahla artırılan 290.000 USD’lik kısımına ise ıslah tarihi olan 21/09/2011 tarihinden itibaren işletilecek ve 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte bu davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine, 3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 34.793,00 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin yatırılan toplam 7.910,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26.882,60 TL’nin davalı …’ndan tahsili ile Hazineye irad kaydına, 4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 229,30 TL peşin harç ile bilahare ıslah ile tamamlanan 7.681,10 TL olmak üzere, toplam 7.910,40 TL harç giderinin davalı …’ndan alınıp davacıya verilmesine,5-Davacı tarafından yapılan, ayrıntısı ve dökümü UYAP’ta gösterilen toplam 684,80 TL yargılama giderinin davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine, 6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 34.323,60 TL nispi vekalet ücretinin davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine,7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 34.323,60-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … San. Ve Tic. A.Ş.’ne verilmesine, 8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avans bakiyelerinin, karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, B)Davalı şirket vekilinin istinaf başvurusu yönünden; ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak yeniden hüküm tesis edildiğinden ve HMK’nın 332.maddesi uyarınca yargılama giderlerine resen hükmedildiğinden, davalı şirket vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına,C)İstinaf yargılama giderleri yönünden;1-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,2-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,3-Davacı tarafından harcanan 98,10 TL istinaf başvuru harcı ile 105,10 TL dosya gönderi gideri toplamı olan 203,20 TL’nin davalı … alınıp davacıya verilmesine,4-Davalı … San. Ve Tic. A.Ş. vekilince yatırılan istinaf harçlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,6-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.3. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 26/09/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.