Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/150 E. 2018/1333 K. 15.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/150
KARAR NO : 2018/1333
KARAR TARİHİ: 15/11/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: … ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2017
NUMARASI : 2014/926 – 2017/1163 E.K
DAVANIN KONUSU : Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin 28.11.1983 tarihinde davalı … A.Ş.’nin yönetim kurulu başkan yardımcısı İ.Ünal Sert’den 35.000.000 TL (Eski Türk Lirası) miktarlı 18 adet hamiline yazılı hisse senedini ödeyerek teslim aldığını, bu hisse senetlerinin alındığı tarihte davalı … A.Ş’nin sermayesinin 700.000.000 TL (Eski Türk Lirası) olup, hisse senetlerinin değerinin o tarihte şirket sermayesinin 1/20’sine tekabül ettiğini, müvekkilinin kâr payının ödenmesi için keşide edilen ihtarnameye davalı tarafça verilen cevabı ihtarnamede müvekkilinin hissedar olmadığının bildirildiğini, bunun üzerine İstanbul 9 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2002/1771 Esas sayılı dosyasıyla davalı … Sanayi A.Ş.’nin 1/20 hissesine tekabül eden hamiline yazılı senetlerin dava tarihinde ulaşmış olduğu değerdeki alacağın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 500.000.000 TL (eski Türk Lirası) kısmının faiziyle birlikte tahsilinin istendiğini, davanın reddedilmesi üzerine Yargıtay 11. HD’nin 23.07.2007 tarih, 2005/13754 Esas-2007/4830 Karar sayılı ilamıyla; “ Davacının elindeki hamiline yazılı hisse senetlerine dayalı olarak davacının haklarının (kullanılmayan mameleki ve idari haklar) kullanılmamış olması hissedarlığını ortadan kaldırmayacağı, ancak sermaye artırımlarına katılmamış olması, hisse senedini çıkara davalı şirketin diğer davalıya TTK.nun 451. maddesine göre devredildiği gözetilerek devir bilançosu kapsamında taleplerinin değerlendirilmesinden ibaret olup, hukuki tavsifte yanılgıya düşülerek yazılı gerekçeyle hüküm kurulması” gerekçesiyle kararın bozulduğunu, bozma ilamı üzerine yapılan yargılamada, “ Davacı taraf bu davada 500 YTL nin tahsiline ilişkin kısmi için dava açmıştır. Bilirkişi ek raporunda belirlenen alacak tutarı davacı tarafından bu davada talep ettiği tutardan fazladır. Yargıtay yerleşik kararlarına ve HUMK nun 84. maddesine göre Yargıtay bozma kararından sonra davanın ıslahı olanağı bulunmamaktadır. Davacı taraf bu davada dile getirdiği kısmi davasının konusu alacak miktarından daha fazla alacaklı olduğunu iddia ediyorsa bunu açacağı ayrı bir davada dile getirebilecektir. Dolayısıyla bu davada davacının daha fazla alacağının bulunup bulunmadığı konusunda yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınmasına gerek görülmeden davanın sonuçlandırılması gerekmiştir.” denilmek suretiyle davanın kabulü ile 500 TL alacağın tahsiline karar verildiğini, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek onandığını, Yargıtay’ın bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağından ilk davada kabul edilen 500 TL’lik kısmi alacağın dışında kalan ve saklı tutulan miktar için dava konusu hisse senetlerin değeri bilinmediğinden ve ancak bilirkişi marifetiyle değer tespitiyle gerçek alacak miktarı ortaya çıkacağından belirsiz alacak davası kapsamında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL alacağın temerrüt tarihi olan 12.09.2001 tarihinden itibaren en yüksek reeskont faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davalı olarak gösterilen … AŞ’nin tüm aktif ve pasifleri ile birlikte hisselerinin tamamının diğer davalı … AŞ tarafından birleşme yoluyla 2003 yılında devralındığını, davacının daha önce sahibi olduğunu iddia ettiği hisse senetlerin bedelinin tahsili için dava ikame ettiğini, İstanbul 9 Asliye Ticaret Mahkemesince davacının talep edeceği tutarın 1.757,29 TL olarak belirlendiğini ve bu kısmın 500 TL lik kısmını hüküm altına aldığını, dolayısıyla davacının işbu davayla kalan 1.257,29 TL’yi talep edebileceğini, alacağın miktarı kesinlemiş mahkeme ilamıyla belirlendiğinden belirsiz alacak davasının açılamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, …ve … tarafından tanzim edilen bilirkişi raporlarında içsel sermaye artışları, devir bilançosu da dikkate alınarak tanzim edilen raporda davacının birleşme bilançosunda belirlenen toplam özkaynak içindeki pay toplamının 13.058,11 TL (13.058.116.600 eskiTL) olduğu, davacıya önceki karar nedeniyle 500,00 TL ödendiği, davacıya bakiye 12.558,00 TL ödenmesi gerektiği hususunda görüş beyan edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 1.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; sermaye artışlarının içsel kaynaklardan değil dışsal kaynaklardan yapıldığından hareketle hesaplamanın yapıldığını, bunun somut dayanaklarının ortaya konulmadığını, hükme esas alınan raporun itirazlarını karşılamadığını, dosyadaki raporlar arasında çelişkinin giderilerek rapora itiraz dilekçesindeki bilgi ve belgelerin dosyaya getirtilerek konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı …Ş. vekilinin istinafa cevap dilekçesinde özetle; İstanbul 9 Asliye Ticaret Mahkemesince davacının talep edeceği tutarın 1.757,29 TL olarak belirlendiğini ve bu kısmın 500 TL alacağa hükmedildiğini, davacının bu davada kalan 1.257,29 TL’lik kısmı isteyebileceğini, alacağın miktarının kesinlemiş mahkeme ilamıyla belirlendiğinden belirsiz alacak davasının açılamayacağını belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, hisse bedelinin tahsili istemiyle açılmış bir belirsiz alacak davasıdır.
Davacı, 28.11.1983 tarihinde davalı … A.Ş.’ye ait 35.000.000.-TL bedelli 18 adet hisse senedinin hamili olduğunu, davalı … A.Ş.’nin de diğer davalı …Ş. tarafından devralındığını, hamili olunan hisse senetlerinin güncel değerinin tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 1.000 TL’lik kısmının ödenmesini istemiş, davalılar davanın reddini savunmuştur.
İşbu davadan önce, davacı tarafça aynı maddi ve hukuksal nedenlere dayalı olarak davalılar aleyhine 12.12.2002 tarihinde açılan davada, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.05.2005 tarih, 2002/1771 E-2005/344 K. sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği ve kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2005/13754 Esas- 2007/4830 Karar sayılı ilamı ile davacının elindeki hamiline yazılı hisse senetlerine dayalı olarak haklarının kullanılmamış olmasının hissedarlığını ortadan kaldırmayacağı, ancak sermaye arttırımlarına katılmamış olması, hisse senedini çıkaran davalı şirketin diğer davalıya devredildiği gözetilerek devir bilançosu kapsamında davacının taleplerinin değerlendirilmesinin gerekmesi nedeniyle bozulmuş, bozma ilamı üzerine yapılan yargılama sonucunda, mahkemenin 2007/930 Esas-2009/617 Karar sayılı ilamıyla, davacının öz varlık içerisindeki payının 1.757,29 TL olduğu, bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmaması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak davacı lehine 500,00 TL ödenmesine karar verilmiş, kararın davalılarca temyiz edilmesi üzerine kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2010/7958 E. 2012/6375 K. Sayılı ilamıyla onanmış olduğu anlaşılmıştır.
Bu kez davacı tarafça işbu davada güncel hisse değerinin tespit edilerek belirsiz alacak davası olarak şimdilik 1.000 TL’nin davalılardan tahsilini istemiştir.
HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olmak kaydıyla inceleme yapılmıştır.
Öncelikle davanın belirsiz alacak davası olarak görülüp görülemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekir. Davacının ilk açtığı kısmi dava Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşmiş ise de; o davada davacının toplam alacağının miktarı kesin olarak tespit edilmemiştir. Bilakis, Mahkeme, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle davacının bilirkişi raporuna itirazını değerlendirmemiş, bu itirazların açılacak yeni bir davada değerlendirileceğini hükme bağlamıştır. Bu durumda, davacının alacağının miktarının yargılamayla belirlenmesi gerektiğinden ve davacının iş bu davayı açarken, alacağının miktarını tam ve kesin olarak belirlemesi kendisinden beklenemeyeceğinden, HMK’nın 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası açmakta hukuki yaranın bulunduğunun kabulü gerekir.
Dosya kapsamında alınan 20.03.2015 havale tarihli ilk bilirkişi raporunda, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde alınan ek rapora atıfta bulunarak, davacının hiç bir sermaye artırımına katılmadığı, sermaye artırımına ilişkin belgeler sunulmamış ise de, önceki kesinleşen kararda alınan raporda bu hususu gözetmiş olduğundan sonucun değişmeyeceği gerekçesiyle atıf yapılan raporda hesaplama ve sonuç aynen tekrar edilmiştir. Oysa ki, atıf yapılan, tespit ve değerlendirmeleri kabul edilen İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesindeki bilirkişinin ek raporunda, davacının bedelli yada bedelsiz bütün sermaye artırımlarından yararlandırılmadan sonuca ulaşıldığı görülmüştür.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan 2. kök ve ek bilirkişi raporlarında ise, davalı şirketin esas sermayesini iç kaynaklardan ve dış kaynaklardan olmak üzere müteaddit defa artırdığı, davacının dış kaynaklardan artırılan sermaye artırımına iştirak etmediği bu nedenle şirket esas sermayesindeki payının küçüldüğü ancak iç kaynaklardan yapılan esas sermaye artırımında ihraç edilen ödemesiz payların kendiliğinden davacının paylarının yerine geçtiğinden bunun için müracaatta bulunmaya gerek olmadığı, bu ilkeler ışığında davalı şirketin son sermaye artırımı ile gelen ödemesiz paylarla birlikte davacının 12.000.000.000.000 (e)TL esas sermaye içindeki pay tutarının 1.659.403.900 TL + 3.382.238.010 (e) TL olmak üzere toplam 5.041.641.910 (e)TL olup, şirket sermayesindeki pay oranı ise, 0,00042017 olarak belirlendiği, birleşme bilançosunda özkaynağı oluşturan diğer kalem toplamı 31.079.122.000.000 TL-12.000.000.000.000 TL = 19.079.122.000.000 TL’den davacının hakkına düşen tutarın 19.079.122.000.000 x 0,00042017 = 8.016.474.690 (e)TL olduğu, davacının birleşme bilançosunda belirlenen toplam özkaynak içindeki pay toplamının 5.041.641.910 TL + 8.016.474.690 (e)TL olmak üzere toplam 13.058.116.600 (e)TL’ye ulaştığı sonucuna ulaşıldığı, davacının daha önce açılan davada 500 (Y)TL ödeme almış olmasına göre, bu durumda davacının paylarının değerinden kalan alacağının 12.558,00 (Y)TL olduğu belirlenmiştir.
Bu durumda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporları ile dosya kapsamında alınan diğer rapor arasında mübayenet bulunmadığı gibi, iç kaynaklardan yapılan esas sermaye artırımında ihraç edilen ödemesiz payların kendiliğinden davacının paylarının yerine geçtiği gözetilerek Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda, devir bilançosu kapsamında ve devir bilanço tarihi esas alınarak davacı hisselerinin güncel değerini tespit eden gerekçeli, denetime elverişli 2. kök ve ek rapora göre karar tesisinde isabetsizlik görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu bu nedenle reddedilmiştir.
Davalı … A.Ş.’nin 23.07.2003 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında, davalı …Ş. tarafından 6762 sayılı TTK’nın 146 ve 451. maddeleri uyarınca devralınmasına karar verildiği gözetildiğinde, işbu dava tarihinde tüzel kişiliği sona eren şirket, hak ehliyetini ve bunun usul hukukundaki yansıması olan taraf ehliyetini (HMK m.50) kaybeder. Taraf ehliyetinin bulunması HMK 114/1.d maddesi uyarınca dava şartıdır. Davalı olarak gösterilen şirketin taraf ehliyeti bulunmadığından, bu davalı hakkındaki davanın HMK’nın 115/2.maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisi doğru olmadığı gibi, kabule göre, davada birden fazla davalının olduğu gözden kaçırılarak hüküm fıkrasında “..davalıdan alınıp davacıya ödenmesine” denilmek suretiyle hükmün infazında tereddüt yaratacak şekilde karar tesisi de doğru görülmemiştir.
HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf sebebi yapılmasa bile kamu düzenine aykırı olan hususlar istinaf mahkemesince resen dikkate alınacağından, HMK’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddine,
B- HMK’nın 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının re’sen düzeltilerek davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda;
1-Davalı … San. A.Ş.’nin taraf ehliyeti bulunmadığından, bu davalı hakkındaki davanın, HMK’nın 115.maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Davalı …Ş. aleyhindeki davanın kabulü ile 1.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gerekli 68,31 TL harçtan peşin olarak yatırılan 24,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 44,01 TL harcın davalı …’den tahsiline, Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça sarf edilmiş 24,30 TL başvurma harcı, 24,30 peşin harç, 4,30 vekalet pulu, 2.997,00 TL bilirkişi ücreti, 1.723,00 TL posta ve tebligat ve diğer giderler olmak üzere toplam 4.772,090 TL yargılama giderinin davalıTotal’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT uyarınca 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafından yapılan istinaf başvuru giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Gerekçeli kararın bir örneğinin Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine dair;
HMK’nın 355 ve 353/1.b.1-2. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15/11/2018 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU :Davanın belirsiz alacak davası olması nedeniyle, HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.