Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1491 E. 2019/1429 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1491
KARAR NO : 2019/1429
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/299 Esas – 2018/30Karar
TARİHİ: 11/01/2018
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 06/06/2014 tarihli Alt İmtiyaz (Franchise) anlaşması yapılarak, davalıya … Cad. N:… İdealtepe Maltepe İstanbul adresinde faaliyet gösteren franchise mağazasını işletilmesi için yetki verildiğini, … Tic. A.Ş.’nin ticaret ünvanının Üskadar …. Noterliğinin 01/08/2013 tarihli, … sayı ile onaylı olağanüstü genel kurul kararıyla … Tic. A.Ş. olarak değiştirilmiş olması sebebiyle sözleşmenin tarafının … Tic. A.Ş. olduğunu, ek protokol ile tüm hak ve borçlarla birlikte davacıya devredildiğini, bu şekilde sözleşmenin taraflar arasında devam ettiğini, ancak taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı tarafından ödenmeyen fatura bedellerin bulunduğunu, bu bedellerin tahsili amacıyla Üsküdar …. Noterliğinin 03/09/2015 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, buna rağmende borcun ödenmemesi üzerine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu belirterek, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamını, % 20 oranında icra inkar tazminatının tahsiline ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.Davalının davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmadığı anlaşılmaktadır
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen ve istinaf incelemesine konu edilen 11/01/2018 tarihli, 2016/299 Esas – 2018/30Karar sayılı kararında; “…Taraflar arasında (temlikten önce …Tic. AŞ) imza edilen 06/06/2014 tarihli franchise sözleşmesi ile ticari ilişkinin başladığı ve bu kapsamda davalıya davacının hak sahibi olduğu marka ve logo altında süpermarket işletme hakkı verildiği, süpermarket işletmeciliği uyarınca ürün alış verişinin gerçekleştirilmiş olup dosyada mübrez kira sözleşmeleri ile tadile dair ek sözleşmelere göre davacının davalıya ait kira bedellerini ödediği ve bu durumu cari hesaba yansıttığı, alacağın kaynağının bu olup ticari ilişki süresince davalının davacıya olan borcunu ödememesinden kaynaklı olarak 92.758,36 TL’nin ödenmesi hususunda davalıya ihtarname tebliğ edildiği, borç kaydı davalı tarafça kapatılmadığından bu kez davacının sözleşme kurulurken alınan kesin teminat mektubunu nakde çevirdiği, bakiye 36.402,98 TL yönünden ise uyuşmazlığa konu icra takibinin başlatıldığı, davacının cari hesap ilişkisi kapsamında davalıdan alacaklı olduğu…” gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle:Müvekkilli aleyhine mahkemede açılan itirazın iptali davasında, mahkemece yargılamanın bir çok yönü ile eksik yapıldığını ve müvekkilinin adil yargılanma haklarının ihlal ederek hüküm tesis edildiğini,Öncelikle, davaya ilişkin tebligatların usulüne uygun yapılamadığından, davanın taraflarınca çok sonra öğrenildiğini ve bu suretle yargılamanın mahkeme safhası geçtikten sonra öğrenildiğini, dolayısıyla usulsüz tebligatlar nedeniyle kısıtlanan savunma haklarının ihlal edildiğini, Gerekçeli kararın da usulüne uygun tebliğ edilmediğini, müvekkilinin 24 Haziran’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri için seçmen sandık yerini öğrenmek için gitmiş olduğu Mahalle Muhtarlığında öğrendiğini, öncelikle bu yönüyle verilen kararın HMK’nın 26. maddesinde düzenlenmiş bulunan hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, bu yolla müvekkilinin adil yargılanma haklarının da ihlal edildiğini,Müvekkilinin gerçek kişi tacir olarak, evvelce işletmekte olduğu gıda sektöründeki işletmesinin dışında, gıda satış alanında perakende satış mağazası işletmeyi planlamak suretiyle, davalı şirketin selefi niteliğinde olan … A.Ş. ile 06.06.2014 tarihinde bir bayilik (Alt-imtiyaz (franchise) Anlaşması Başlıklı) sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme gereğince davalının imtiyaz sahibi ve Türkiye genelinde sahip olduğu ticari işletme adı/markası olan “…Süper Marketi” işletme unvanıyla “… Cad. No:… İdealtepe/Maltepe” adresinde bir bayi işletmeye başladığını, sözleşme gereğince davalı şirketin, davalının işletmekte olduğu işletmenin fiziken taşıması gerekli tüm donanımını yapmayı, tadilat ve işletme dizaynın yapılmasını üstlendiğini, bunun gereği olarak müvekkiline işletme demirbaşları, tabelalar, satış sistemindeki elektronik aksamı kurmayı ve işletmenin işletilmesinde her türlü teknik/tecrübe vs. yönlü destek olmayı taahhüt ettiğini, bunun karşılığında ise müvekkilinin sözleşmede belirlenen ticari işletme adı ile (… Süper Marketi) işletme kapsamında doğrudan davalı/imtiyaz sahibi ile bağlantılı olarak işletmeyi, mal almayı ve sözleşmede belirlenen sair kurallar çerçevesinde işletmeyi taahhüt ettiğini, sözleşme gereğince ayrıca müvekkilince, bayilik sözleşmesi gereği işletilecek işletmenin faaliyet göstereceği taşınmazın (dükkanın) da bulunması ve davalı/imtiyaz sahibi tarafından onaylanması halinde, burada işletmenin açılması kararlaştırılmış ise de imzalanan sözleşmenin genel olarak düzenlenmiş bulunan ve tüm bayilerle imzalanan iltihaki sözleşme niteliğinde olmasından kaynaklı böyle bir hüküm içermediğini, oysa ki müvekkilinin diğer bayiler gibi kendisinin bulmuş olduğu ve ilk kez kurulacak olan bir işletmeyi kurmamış, evvelce var olan ve davalı/imtiyaz sahibi tarafından işletilen, kurulu bir işletme devraldığını, bu nedenle müvekkilinin işletmenin kurulmasında, yer seçiminde ve teçhizinde görev almadığını, kurulu ve işler halde olan bir iş yerinin müvekkilince davalı/imtiyaz sahibinden işletme kapasitesi, müşteri portföyü nazar alınarak satın alındığını, bu nedenle işletmenin içerisinde faaliyette bulunmuş olduğu taşınmazın da asıl kiracısı davalı/imtiyaz sahibi iken alt kira sözleşmesi ile işletmenin müvekkiline kiralandığını, dolayısıyla müvekkili davalı/imtiyaz sahibi ile arasında bayilik sözleşmesi dışında bir de kira sözleşmesinden kaynaklanan kiracı-kiralayan ilişkisinin de bulunduğunu, 07.07.2014 tarihinde fiilen sözleşmede kendisine yüklenen tüm edimleri ifa edilerek işletilmeye başlandığını, ancak müvekkilinin işletmeyi almış olduğu günden itibaren davalı tarafın ticari basiretsizliği, kurumsal yapıdaki aşırı hantallık ve sözleşmede belirlenen edimleri ifa etmemesi sebebiyle müvekkilinin, kısa zaman sonra batmanın eşiğine gelmiş ve nihayetinde 10.06.2015 tarihinde zararına satışlar yaparak, evvelce büyük miktarda bir parasal yatırım yaparak girmiş olduğu işletmeyi kapatmak zorunda kaldığını, sözleşmenin, davalı şirketin selefi niteliğinde olan …Ticaret A.Ş. ile akdedildiğini, daha sonra davalı şirketin müvekkilinin işletmeyi işlettiği muhitin sosyokültürel yapısı dahi düşünülmeden ve müvekkilinin rızasını almaksızın işletme adını “… Süper Market” iken işletme adı alınan tek taraflı kararla “… SİSTEM” ismine dönüştürüldüğünü, bu kararın müvekkiliyle yapılan sözleşmeden üç ay sonra alınarak uygulandığını, ancak ne sözleşmenin yapılışı aşamasında, ne de sonrasında müvekkiline bu durumun anlatılmadığını, bu isim değişikliğinden kısa bir süre sonra müvekkilinin işletmesinin bulunduğu … Caddesi civarında, “… SİSTEM” markasının sahip olduğu imaj nedeniyle, çevrenin sosyokültürel yapısı içerisinde yaşayan müşterilerce alışveriş yapılmaz hale geldiğini, bu durumun ismin değişmesinin hemen akabinde ve keskin bir şekilde gerçekleştiğini, bu durumun defalarca kurumasal e-mail ve şahsi görüşmeler yolu ile davalı şirket yetkililerine iletilmiş ise de, davalı şirket tarafından durum hakkında hiçbir şekilde bir önlem alınmadığını, işletmeyi devraldıktan iki ay sonra, kasa siteminin kullanılamaz hale geldiğini, müvekkilinin arızalanan merkezi sisteme bağlı yazar kasayı alarak servise kendisi götürmek zorunda kaldığını, arızanın dört gün sonra çözülebildiğini, müvekkilinin işlettiği işyerinin faaliyette bulunduğu taşınmazın asıl kiracısı davalı şirket olduğundan, dükkan için gerekli bulunan elektrik aboneliğinin de davalı şirket adına yapıldığını, bu aboneliğin müvekkilince alınması gerektiği davalı tarafından müvekkiline bildirilmiş olup davalı şirket üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirilmediği için bu abonelik müvekkilinin işe başlamasından toplam beş ay sonra gerçekleştiğini, yine kira sözleşmesinin alt kira yolu ile müvekkiline devrinin de bu süre de ancak tamamlandığını, bu süreç de müvekkilinin bazı zararlarına neden olduğunu, elektrik aboneliği bahane edilerek müvekkilinden toplamda alınacak olan 35.000,00 TL teminat mektubunun 58.000,00 TL’ye çıkarıldığını, bu yolla davacı şirketin müvekkilini sadece potansiyel müşteri olarak kullandığını, bayi olarak görmediğini, yine davalı şirketin müvekkillime sözleşmede belirlenen işletme kriterleri baz alınmaksızın, işletmede satış zor olan, geç satılan ürünlerin alımına mecbur tutmuş olup müvekkilinin bu yöndeki ürünleri hem yatırım yaparak nakit sıkıntısı yaşamasına neden olduğunu, zor satılan bu ürünleri müvekkiline stoklatarak stok maliyeti ortaya çıkardığını, gerek bu itibar kaybı gerekse de işletmenin kapatılması nedeniyle müvekkilinin ağır bir buhran geçirdiğini, müvekkilinin kişilik haklarına ve manevi bütünlüğüne saldırı teşkil eden bu olaylar nedeniyle taraflarınca İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/337 Esas sayılı dosya ile dava açıldığını ve davanın halen derdest olduğunu, söz konusu davanın bekletici meselesi olması gerektiğini, müvekkilinin iflasına neden olan bu olaylar zincirinin kül halinde incelenmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki franchise sözleşmesi kapsamında, sözleşme bedeli ve cari hesap alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Öncelikle, davalı vekilinin tebligat usulsüzlüğüne ilişkin istinaf nedenleri üzerinde durulmalıdır. Çünkü bu husus HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı ve Anayasa’nın 36.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkıyla ilgilidir. Bu bağlamda ilk derece mahkemesinin yaptığı tebligat işlemlerinin incelenmesinde; mahkemece ön inceleme duruşmasının yapıldığı 04.10.2016 tarihli ara kararın 4. maddesi ile tahkikat duruşma ve ara kararının davalıya tebliğine karar verildiği, tebligatın yapıldığı, ancak HMK’nın 147/2. maddesindeki ihtaratın gerek duruşma zaptına gerekse tebligata yazılmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre davalıya usule uygun HMK’nın 147. maddesi uyarınca tahkikat duruşma davavetiyesinin tebliğ edildiği söylenemeyecektir.Yine, mahkemece, 11.01.2018 tarihli davalı yanın hazır bulunmadığı oturumda tahkikat sona erdirilerek sözlü yargılamaya geçilmiş, karar tarihi itibariyle yazılı yargılama usulüne tabi olan davada, duruşmada hazır olmayan davalıya HMK’nın 186. maddesine göre sözlü yargılama duruşması bildiren tebligat çıkarılmadan dava sonuçlandırılmıştır. Tüm bu açıklamalara göre davalının HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir. Çünkü anılan maddedeki tanıma göre hukuki dinlenilme hakkı yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını ve mahkemenin bu açıklamaları dikkate alarak değerlendirme yapmasını isteme hakkını içerir. Somut olayda davalı usulüne uygun olarak tahkikat duruşmasına çağrılmamış, ispat hakkı ortadan kaldırılmıştır. Yine HMK’nın 222 maddesi kapsamında davalıya defter muhtırası tebliğ edilmemiş, ispat hakkı bu şekilde de ihlal edilmiştir. Ayrıca, HMK’nın 186.maddesi uyarınca davalı sözlü yargılama duruşmasına hiç davet edilmemek suretiyle de hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir. Bunun dışında, Davanın itirazın iptali davası olup, celb edilen icra dosyası içerisinde davalıya ödeme emri tebligatı bulunmamaktadır. İtirazın iptali davasına özgü dava şartı olan ödeme emrinin tebliğ tarihine göre, takibe süresinde itiraz edilip edilmediği mahkemece denetlenmemiş, bu surette yargılamanın sonuçlandırılması doğru olmamıştır.Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, istinafa konu kararın HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın usulüne uygun şekilde yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,4-Yapılan kanun yolu masraflarının ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine çıkarılacak davetiyelerle tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 07/11/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.