Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1489 E. 2020/72 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1489
KARAR NO: 2020/72
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/02/2018
NUMARASI: 2016/1357E. 2018/192K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’un, davalı … ile birlikte … Ltd. Şti.’nin halihazırdaki hissedarları olduğunu, diğer davalı … A.Ş.’nin de müvekkilinin yakın zamana kadar hissedarı olduğu şirketin grup şirketi olduğunu, babalarının vefatından sonra davalı …’un her iki şirketi de kendi insiyatifi ve çıkarları doğrultusunda yönetmeye başladığını, davalı …’un, … ve … kasasını şahsi kasası gibi kullandığını, her iki şirketten yüklü miktarda paralar çektiğini, müvekkilini … Şirketindeki hisselerini devretmeye zorladığını ve davalı …’un … Şirketi’ni ise tek ortağı ve tek yetkilisi olan annesi …’dan aldığı çok geniş kapsamlı vekaletname ile yönetmeye başladığını, davalı …’un şirkete 267.947 TL borçlu olduğunu, davalı …’un şahsi harcamalarının şirket hesaplarına yansıtıldığını, birtakım usulsüz muhasebe kayıtları ve makbuzlar ile şirkete olan borç bakiyesinin azalttığını, …’ın … şirketinin ürettiği malları piyasasının çok üstünde bir fiyatla …’tan satın aldığını, çok küçük kar marjları ile müşterisine sattığını, …’ın henüz satın almadığı ürünler için …’a avans ödemeleri yaptığını, Ticaret hukuku kapsamında … …’a bedelsiz aktardığı bu paralar için faiz tahakkuk ettirmesi gerekirken … zararına olarak faiz işletilmediğini, yargılama sonuçlanıncaya kadar tedbiren ve ivedilikle; davalı …’un … Ltd. Şti.’deki temsil ve yönetim yetkisinin mahkemece atanacak kayyım vasıtası ile kullanılmasına, yine davalı … A.Ş.’ye kayyım atanmasına, davalı … malvarlığını azaltma girişimi içerisinde olduğundan üzerine kayıtlı gayrimenkule haciz şerhi konulmasına, TTK’nın 630/2. maddesi kapsamında; davalı müdür …’un … Ltd. Şti.’ndeki yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılmasına, belirsiz alacak davalarının kabulü ile davalı …’un şirkete ve ortaklara verdiği zararın tespit edilerek, …’dan tahsili ile …’a ödenmesine, mahkemece tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak, belirsiz alacak davasının kabulü ile …’a aktarılan … karı ve alacağının … zararı olarak tespit edilmesine ve … tahsili ile …’a ödenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı … arasındaki ilişkinin halihazırda işveren personel ilişkisinden ibaret olduğunu, müvekkili şirket yönünden husumet itirazında bulunduklarını, davacı tarafın ortağı olduğu dava dışı şirketin, müvekkili şirketten mal imalatı talep ettiğini, talep edilen mal imalatı için avans ödemesi yapıldığını, mal teslimi ile beraber fatura düzenlenmek suretiyle borç – alacak ilişkisinin sona erdirildiğini, davacının tek başına münferiden yetkilisi olduğu şirket adına dava açtığını, dava dışı şirketin yönetiminin müvekkili ile davacı tarafından eşit oranda yürütüldüğünü, müvekkili şirket ile ilgili olarak hisse devir işlemlerinin Türk Ticaret Kanunu esasları çerçevesinde gerçekleşmiş olup bu hususta davalı müvekkili … tarafından davalının hisselerinin elinden alındığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının müvekkili … şirketindeki hisselerini annesine sattığını, aynı dönemde ise … firması nezdinde annesinin hisselerini satın aldığını, müvekkili …’un davacı ile ortak olduğu … firmasına borcu olmadığını, hatta şirketten ortak sıfatıyla alacaklı konumda olduğunu, müvekkili …’un şirketten aldığı paraları ücret kapsamında almış olduğunu, şirketi vergi ödemek durumunda bırakmamak adına bu çektiği paraları ücret kalemine yazmadığını, davacının ortağı olduğu şirketin zararının da bulunmadığını, aksine karda olduğunu, bu hususun ticari kayıtlar ile sabit olduğunu, müvekkilinden ne kadar bedelde alacaklı olduğunu henüz bilmediğini beyan eden davacının bilmediği bir alacak kalemi için ihtiyati haciz talebinde bulunamayacağını, müvekkilinin muayyen yerleşim yeri olduğu olduğunu, bir mal kaçırma endişesinden ve/veya alacağın sabit olması halinde kendisine ulaşılamaması gibi şartların varlığından bahsetmenin mümkün olmadığını belirterek davanın ve geçici hukuki koruma taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davalı …’un, tarafların ortağı olduğu … şirketine ait karı annelerine ait davalı şirkete aktardığı yönünde ve … şirketinin zararına yol açtığı yönünde herhangi bir tespit yapılamadığı, bilakis … şirketinin karlılığının devam ettiği, öz varlığını koruduğu, bu nedenle davalı …’un müdürlükten azli için gerekli şartların oluşmadığı, zarar iddialarının ispatlanamadığı, davalı … tarafından diğer davalı …’a usulsüz aktarılan paraların varlığının tespit edilemediği, bu nedenle davalı … yönünden de davanın şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla …”, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalılar vekilince; …’un şirketten aylık 50.000 TL tutarında çektiği paraların ücret karşılığı ödendiğinin kabul edildiğini, şirket müdürüne ücret ödenmesi konusunda alınmış bir karar olup olmadığının incelenmesini istediğini, ancak bu taleplerinin incelenmediğini, Müvekkili …’un şirketten olan alacağının azaltıldığı işlemlerin gerçekliğinin ve hukuka uygunluğunun irdelenmesinin talep edildiğini, bu talebin yerine getirilmemesi sebebiyle müvekkilinin …’tan olan gerçek alacak tutarının da tespit edilemediğini, Son beş yıl içinde …’ın …’a karşılıksız olarak aktardığı paraların tespiti, bu tutarlara ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiz hesabının yapılması talebinin de bilirkişi tarafından incelenmediğini, …’ın piyasa koşullarına ve emsallerine uygun olarak olması gereken karlılık oranının belirlenerek mevcut karlılık ile arasındaki farkın … ve müvekkili ortak zararı olarak hesap edilmesi taleplerinin de incelenmediğini, Bilirkişi raporunda …’un her ay şirketten çektiği paralar ile bu avansların kapamalarına dair hiçbir inceleme yapılmadığını, … tarafından kötü niyetli olarak … satışlarının …’a kaçırıldığını, tespit edilen toplam 3.200.000 TL tutarındaki … satışının …’a kaydırıldığını ve bu bedellerin … tarafından tahsil edildiğini ancak ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında bu iddialara yönelik hiç bir değerlendirme yapmadığını, Bilirkişinin bu işlemler sebebiyle müvekkilinin uğradığı zararı ayrıca tespit etmesi gerektiğinin rapora itiraz dilekçesinde belirtildiğini, ilk derece mahkemesinin bu itirazlarını da dikkate almadığını, bilirkişiden ek rapor dahi istemediğini, … elden tahsil ettiği ancak resmiyette kayıtlara yansıtmadığı bu alacak kalemlerini silebilmek için ortaklara borç yazdırdığını, ancak bu yönde alınmış herhangi bir ortaklar kurulu kararı olmadığını, Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin davanın reddine yönelik kararının usul ve esas bakımından hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, limited şirketi yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklı tazminat ve şirket yöneticinin azli davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta dava, hem …’ a hem de … A.Ş.’ ye karşı açılmış, yöneticinin sorumluluğu kapsamında verilen zararların davalılar tarafından tahsili ile 24/04/2019 tarihli ek karar dava dışı … Ltd, Şti.’ ne ödenmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının, davalı şirkete yönelik davada aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı öncelikle değerlendirilmelidir. Dava şirket yöneticisinin sorumluluğu iddiasına dayalı maddi tazminat şirket müdürünün azli davasıdır. Davacı tarafından iddia edilen hususların ve taraflarca dosyaya sunulan delillerin gerçek anlamda değerlendirilebilmesi ve davanın çözülebilmesi için davalı şirket ve dava dışı … Şti.’nin defter kayıtlarının birlikte incelenmesi ve karşılaştırma yapılması gerekmektedir. HMK’nın 222/1 ve TTK’nın 83. maddeleri uyarınca, ticari defterlerin resen dahi incelenmesine karar verilebilir. Kaldı ki her iki taraf vekili dilekçelerinde her iki tarafın ticari defterine dayanmıştır. Mahkemenin defter ve kayıtların incelenmesine dair 17.06.2017 tarihli celsede vermiş olduğu 4 nolu ara kararına rağmen bilirkişiler, raporlarında davalı ve davacı şirketin ibraz edilen defterlerin tasdik edilen bilgilerini bilirkişi raporu ekinde yer aldığını belirtmişse de ticari defterler hiç incelemeden, incelenmişse ilgili bölümleri ve defter kayıtları rapora yansıtılmadan rapor hazırlanmıştır. Davacı vekili, süresinde bilirkişi raporuna itiraz ve istinafa konu ettiği hususları itiraz dilekçesinde de ileri sürmüş olmasına rağmen ilk derece mahkemesince söz konusu itiraz giderilmeden ve gerekçede bu itirazlara rağmen neden bilirkişi raporuna itibar edildiği tartışılmadan, eksik şekilde hazırlanan bilirkişi raporu hükme esas alınarak dava sonuçlandırmıştır. Dosya kapsamındaki bilirkişi raporu dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaları gerçek olup olmadığını karşılamaktan uzaktır. O halde konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyeti oluşturularak, dava dilekçesinde ileri sürülen her bir zarar iddiasının davalı şirket ve dava dışı … Şti.’nin ticari defterleri incelenmek suretiyle denetlenmesi ve davalı şirket yöneticisinin sorumluluğunu gerektiren bir durumun bulunup bulunmadığının denetlenebilir bir şekilde ortaya konulması gerekir. Usulen delil olarak gösterilen ve kanun gereği de incelenmesi gereken ticari defterler ve ticari kayıtlar hiç incelemeden değerlendirilmeden karar verilmesi nedeniyle, ilk derece mahkemesinin delilleri topladığından ve değerlendirdiğinden söz edilemez. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının, ilk derece mahkemesince, talep halinde iadesine, 4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 30.01.2020 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.