Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1486 E. 2019/788 K. 29.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1486
KARAR NO : 2019/788
KARAR TARİHİ: 29/05/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/05/2018
NUMARASI : 2015/1215- 2018/627 E.K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirketin bayisi olarak faaliyette bulunduğunu, noter yoluyla davalıya keşide ettiği 20.07.2015 tarihli ihtarnamesiyle bayilik sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini davalıya bildirdiğini, davalının cari hesapta dava konusu 03.08.2015 tarihli 206.947,00 TL bedelli çekin de dahil olduğu çeklerin bedelini elinde bulundurduğu 600.000 TL bedelli banka kesin teminat mektubunu paraya çevirmek suretiyle tahsil ettiğini, buna rağmen dava konusu çeki müvekkili aleyhine icra takibine konu ettiğini, böylece çek bedelini ikinci kez tahsilini amaçladığını, ayrıca çekin keşide tarihi itibariyle müvekkili şirketin imzaya yetkilisinin … olduğunu, oysaki çeki imzalayan … yetkisinin 17.06.2014 tarihinde sona erdiğini, ayrıca takipte istenen çek tazminatının %10 olmayıp %5 olduğunu ileri sürerek, icra takibine konu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine ve %20 kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, feshin haklı olmadığını, vadeli çek keşide etmenin ticari örf adette uygulama alanı bulduğunu, bu bağlamda yetkilinin sonradan değişmesinin çekin geçerliliğini etkilemediğini, davacının çekten dolayı müvekkili şirkete borçlu olduğunu, tahsil iddiasının doğru olmadığını belirterek, davanın reddine ve %20 oranında icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dava konusu çeki davacı şirket adına keşide eden yetkilisi … çekin keşide tarihinde yetkisiz olduğu, bu nedenle çekten dolayı şirketin borç altına sokamayacağı, ayrıca tarafların ticari defterlerinde çekten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespit edildiği, yetkisiz temsil konusunda gerekli özeni göstermeyen ve ticari defterler kayıtlarına göre hareket etmediğinden basiretli tacir gibi davranmayan davalının kötü niyetli kabul edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, icra takibine konu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine ve %20 kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle;-Dava konusu çekin, yetkisi sona eren davacı şirket yetkilisi tarafından düzenlenmiş olması nedeniyle davacı şirketin çekten dolayı sorumlu olmadığı yönündeki değerlendirmenin doğru olmadığını, zira vadeli çek düzenleyen davacının sonradan yetkilisinin değişmesinin sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını,-Taraflar arasındaki ticari ilişkinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, dava konusu çekin cari hesaba işlendiğini, ancak karşılıksız çıkması üzerine tekrardan cari hesaba işlenerek çekten dolayı takip başlatıldığını, müvekkilinin takip tarihi itibariyle dava konusu çek de dahil olmak üzere cari hesaptan dolayı davacıdan alacaklı olduğunu,-Koşulları oluşmadığı halde kötü niyet tazminatına karar verilmesinin doğru olmadığını,Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, İİK’nın 72.maddesi uyarınca, icra takibine konu çekten dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Davacı şirket, çekin keşide tarihinde yetkilisinin …r olup, çeki imzalayan eski yetkilisi …’ın yetkisinin çekin keşide tarihinden önce (17.06.2014 tarihinde) sona erdiğini, dava konusu çeki cari hesabına kaydeden davalının dava konusu çekin de dahil olduğu cari hesabını teminat mektubunun paraya çevirerek tahsil ettiğini, dolayısıyla çek bedelinin ödendiği halde bedelsiz kalan çekin icra takibine konu yapıldığını iddia etmiş, davalı ise uygulamada vadeli çek alındığını, çekin verildiği tarihte davacının şirket yetkilisinin süresinin sona ermediğini, karşılıksız çıkan çekten dolayı davacıdan alacaklı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Somut olayda, taraflar arasında bayilik sözleşmesi çerçevesinde devam eden ticari ilişkinin davacı bayi tarafından feshedildiği, davalı şirketin davacının banka teminat mektubunu tahsil ederek cari hesabına kaydettiği, dava konusu çekin ibraz tarihinde karşılıksız çıktığı, çekin keşide tarihinde davacı şirket adına imzalayan yetkilisinin keşide tarihi itibariyle yetkisinin sona ermiş olduğu dosya kapsamıyla sabittir.Dava konusu 03.08.2015 tarihli 206.947,00 TL bedelli çekin keşidecisi davacı ….Ltd. Şti., lehtarı davalı … A.Ş. olup, çekin bankaya süresi içinde ibrazında çekin arkasında karşılıksız olduğuna dair şerhin bulunduğu görülmüş, davalı tarafından dava konusu çeke dayalı olarak 26.11.2015 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus icra takibine girişilmiştir.Dosyada alınan bilirkişi raporlarında, dava konusu çekin davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının ticari defterlerinde ise dava konusu 03.08.2015 keşide tarihli 206.947,00 TL tutarlı çekin 30.07.2015 tarihinde davacıdan alınarak cari hesaptan düşüldüğü, çekin alındığı tarihten bir önceki tarih 27.07.2015 tarihi itbari ile davacının davalıdan 322.911,31 TL alacaklı göründüğü, davacının 24.07.2015 tarihinde 600.000 TL tutarlı banka teminat mektubunu nakde çevirerek cari hesaptan düştüğü, 01.11.2015 tarihi itibari ile davacının davalıdan 316.268,05 TL alacaklı görünürken bu kez davalının 01.11.2015 tarihinde dava konusu çeki tekrar cari hesabına borç kaydı yaptığı, diğer taraftan aynı tarihte (01.11.2015) davalı tarafından davacıya ödeme açıklamalı 393.943,27 TL tutarında kaydın olduğu ve fakat bu kaydın belgesinin ibraz edilemediği belirtilmiştir.Hal böyle olunca, dava konusu çekin keşide tarihi itibariyle davacı keşideci şirketin yetkisiz temsilcisi tarafından imza edildiği, yetkisi sona eren temsilcisinin bu şekilde borçlandırıcı işlemlerinin davacı tarafça kabul edildiğinin iddia edilmediği de gözetildiğinde dava konusu çekten dolayı davacının sorumluluğu bulunmadığı gibi, davalı şirketin kendi ticari defterlerinde, banka teminat mektubunu nakde çevirerek dava konusu çekin de dahil olduğu cari hesabına kaydettiği, davacıdan alacağı bulunmamasına rağmen bu kez tahsil ettiği dava konu çeki ve dayanağını belgelendiremediği “davacıya ödeme” açıklamalı 393.943,27 TL tutarında davacıyı cari hesabında borçlandırdığı dosyada alınan bilirkişi raporu ile sabit olduğundan, ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerinde olup, bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Davalı alacaklının banka teminat mektubunun nakde çevirmek suretiyle bedelini tahsil etmiş olduğu çeki icra takibine konu etmesinde kötü niyetli kabul edilerek davalı alacaklının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesinde de isabetsizlik bulunmamaktadır.Yukarıda yer alan gerekçeler gözetildiğinde, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 7.112,17 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,6-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 29/05/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu acık olmak üzere karar verildi.