Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1482 E. 2019/1634 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1482
KARAR NO : 2019/1634
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/04/2018
NUMARASI : 2017/42E. 2018/419K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 1 no’lu davalı ile müvekkili şirket arasında imzalanan davaya konu Yetkili Acente Satış Sözleşmesi gereği sözleşmeye konu çekler (5 adet ve toplam 2,386.062,00 -TL) ile 82,000 USD’nin davalılara verildiğini, sözleşmenin, l no’lu davalı ile yapıldığını, ancak 1 no’lu davalının insiyatifiyle grup şirketi olan 2 no’lu davalıya nakdi döviz ödemeleri yapıldığını, davalı …. A.Ş.’nin sözleşmenin haklı nedenle feshi nedeniyle aldığı parayı iade etmesi gerektiğini, müvekkilinin, İran pazarında sözleşme doğrultusunda tur satışı ile ilgili gerekli çalışmalar yaparken; 15/07/2016 tarihinde gerçekleşen darbe teşebbüsü nedeniyle İran Devletinde yaşayan müşterilerin Türkiye’ye turistik seyahatlerinin yasaklandığını, Iran Devletinin turizm işlerinden sorumlu kamu kurumu tarafından 16/07/2016 tarihli ve 953400/25461 nolu kararın yine Iran Devleti Sivil Havacılık ve Havalimanları Denetim Genel Müdürlüğümün 18/07/2016 tarih ve No: 20235 kararının alınmış olduğunu, bu kararlara göre, Türkiye’ye turistik seyahat amaçlı uçuşlara kesinlikle izin verilmeyeceğinin anlaşıldığını, 1 no’lu davalıya ödenen 270.342,00 TL ile yine bu davalının talimatı ve sözleşme gereği 2 no’lu davalıya ödenen 92.000,00.USD’nin, sözleşmenin feshine ilişkin ihtarnamenin tebliğinden itibaren, sözleşme hükmüne göre 1 ay içinde iade edilmemesi nedeniyle, bu tarihten itibaren işlemiş ve işleyecek Türk Lirası alacağı için TCMB’nın ticari işlerde uygulanan avans faizi oranı ile her iki davalının müşterek ve müteselsilen USD (Amerikan dolan) alacakları için ise bankalarca ABD dolan cinsinden mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki savunmalarında özetle; taraflar arasındaki sözleşme … Holding ile davacı arasında yapılmış olduğundan davalı … A.Ş.’ye husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, … Holding A.Ş.’nin 31.07.2016 – 04.09.2016 tarihleri arasında yapılacak cruise seyahatleriyle ilgili olarak dava dışı … Ltd. İle Standart Gemi Sözleşmesi imzalayarak “…” isimli gemiyi kiraladığını, 31.07.2016 – 04.09.2016 tarihleri arasında bu gemiyle düzenlenecek cruise turlarında davacının acente sıfatıyla sözleşmede belirtilen 80 odanın satışını yapmayı ve yolcuları tur tarihinde gemide hazır bulundurmayı taahhüt ederken … A.Ş.’nin ise kararlaştırılan tarihlerdeki cruise seyahatleri için gemiyi hazır halde bulundurmayı taahhüt ettiğini, davacının 22 Temmuz 2016 tarihinde Beyoğlu …. Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile bir süredir Türkiye’de devam eden terör saldırıları ve en son 15 Temmuz 2016 tarihinde başlayan ve hala etkileri devam etmekte olan darbe girişimi sebebiyle ülkede siyasi, ekonomik, sosyal karışıklık olduğu iddiasıyla sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini bildirdiğini ve yapılan ödemelerin bir ay içinde iade edilmesini ihtar ettiğini, taraflarınca 03.10.2016 tarihli 319.003,56 TL ile 03.10.2016 tarihli 325.723,42 TL bedelli iki adet “cayma bedeli faturası” kesilerek davacıya gönderildiğini, bunun üzerine davacının, faturalara itiraz ettiğini, müvekkili tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan hain darbe girişiminin 12 saat sonra tüm sonuçları ile birlikte ortadan kaldırıldığını, OHAL uygulaması ile kişilerin özel ve sosyal hayatları ile seyahat özgürlüğünün hiçbir şekilde kısıtlanmadığının ihtaren belirtildiğini, davacının feshe gerekçe gösterdiği hususların hiçbirisi taraflar arasındaki sözleşmenin 9.1. maddesinde yer almadığından sözleşmenin haklı olarak feshedildiğinin kabul edilemeyeceğini, ayrıca geminin kalkmasına sadece altı gün kala fesih ihtarnamesi gönderilmiş olduğundan davacının kusurlu olduğunu, müvekkili … A.Ş. yönünden davanın husumetten reddine, haksız ve hukuki mesnetten yoksun tüm taleplerin ve dolayısıyla davanın her iki müvekkil yönünden de esastan reddine, dava masrafları ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; cayma faturasının kesilebilmesi hususunda herhangi bir sözleşme hükmünün mevcut olmadığını, üstelik sözleşmenin fesih tarihinden yaklaşık bir ay sonra husumet itirazında bulunan davalı tarafından bu şekilde faturaların düzenlenmesinin hiçbir haklı, geçerli ve hukuka uygun nedeni mevcut olmadığını, 15 Temmuz 2016 tarihindeki hain girişimden 12 saat sonra her şeyin normale döndüğü iddiasının ciddiyetten yoksun olduğunu, sözleşmede belirtildiği gibi, müvekkili şirketin temin edeceği yolcuların İran Devletinden sağlanacağının ve bu konuda münhasıran yetkili olunduğunun hüküm altına alındığını, tur gemisi yalnızca müvekkili şirketin İran’dan getireceği yolcular için tahsis edilmediğini, Türkiye pazarında çok daha fazla miktarda oda satıldığını, İran vatandaşlarının Türkiye’ ye giriş yasağına yönelik ilk karar 16.07.2019 tarihinde alınmış ise de ikinci kararın 18.07.2016 tarihinde alındığını, bunların öğrenilmesi ve anlaşılması için geçen 6 gün sürenin çok uzun olduğunun iddia edilemeyeceğini, davaya konu geminin ilk hareket tarihinin 31.07.2016 olduğunu, müvekkili şirketin dc yasaklamayı öğrenir öğrenmez beklemeden fesih ihtarnamesini keşide ettiğini beyan ederek davanın kabulünü istemiştir.Davalı vekilinin ikinci cevap dilekçesinde; davacı ile müvekkili arasında imzalanan acentelik sözleşmesinin 9.1. maddesi kapsamında sayılan herhangi bir durumun somut olayda oluşmadığını, müvekkili şirketin sözleşmenin kendisine yüklediği edimi eksiksiz yerine getirip kararlaştırılan tarihte gemiyi hazır etmesine karşın davacı yanca satılması taahhüt edilen odaların satışının yapılmadığını ve yolcuların seyahat tarihinde hazır edilmediğini, İran Devleti Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü kararının 31.07.2016 tarihi itibariyle kaldırıldığını, dolayısıyla İran vatandaşlarının Türkiye’ye giriş yasağına ilişkin kararın seyahat döneminin kapsamı dışında olduğunu, davacının rezervasyonları iptal etmiş olduğu hususunda dosyada herhangi bir delili olmadığını, rezervasyonların iptalinden sonra davacı tarafından ücretlerin müşterilere iade edildiğine dair dosyada makbuz olmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen ve istinaf başvurusuna konu edilen ilamla; ”…Davacı ve davalı ….. A.Ş. Arasında akdedilen “Yetkili Acente Satış Sözleşmesi”nin 2. maddesinin “İş bu sözleşme konusu …’un 31/07/2016-04/09/2016 tarihleri arasında ‘…’ isimli gemi ile düzenleyeceği Cruise turlarında iş bu sözleşme ekinde yer alan Cruise Deck planında da ayrıntılı olarak belirtilen 80 odanın ve bu odalar ile ilişkili transfer, rehberlik vb. hizmetlerinin belli komisyon karşılığında İran pazarındaki satış hakkının acenteye verilmesinden ibarettir.” şeklinde düzenlendiği, sözleşmenin konusu 31/07/2016-04/09/2016 tarihleri arasında “…” Cruise gemisi ile düzenlenen turda 80 oda ve bu odalara ilişkin transfer, rehberlik vb. hizmetlerin belirli bir komisyon karşılığında İran pazarındaki satış hakkının davacı …. A.Ş.-Acenteye verilmesinden ibaret olup, sözleşme bedeli 920.000,00-USD’dir. Davacı tarafından davalı …. A.Ş.’nin grup şirketlerinden olan davalı … A.Ş.’ye banka yolu ile 25/05/2016 tarihinde 82.000,00-USD ve 10.000,00-USD olmak üzere toplam toplam 2.386.062,00-TL tutarlı 5 adet çek verildiği, çeklerin ve 92.000,00-USD’nin davalı … A.Ş.’nin muhasebe-müşteriler hesaplarında kayıtlı olduğu, 15/07/2016 vade tarihli 270.342,00-TL tutarındaki çekin …. tarafından vadesinde tahsil edildiği anlaşılmıştır. 15/07/2016 tarihinde ülkemizde darbe girişiminden dolayı olağanüstü durum oluştuğu, OHAL ilân edildiği, İran resmî makamlarınca turun başlangıç tarihi olan 31/07/2016 tarihine kadar Türkiye’ye seyahat izni verilmediği sabittir. Tarafların mücbir sebepleri dahi tahdidi olarak sözleşme ile belirlemeleri mümkündür. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde ayrıca taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümlerine de bakılmalıdır. Anılan sözleşmenin 9.1. maddesinde terör eylemi, siyasal kargaşanın borcun yerine getirilmesine engel durum olarak kabul edildiği anlaşılmıştır. Tüm bu açıklamalar ışığında 15/07/2016 tarihinde ülkemizde darbe girişiminden dolayı yaşanan olağanüstü durum nedeni ile İran Devleti’nin turun başlangıç tarihi olan 31/07/2016 tarihine kadar Türkiye’ye seyahat izni vermemesi mücbir sebep olarak kabul edilmiş olup, davacının sözleşmenin 9/1 maddesi gereği fesih bildiriminde bulunarak yapılan ödemelerin ve teslim edilen çeklerin iadesi talebinde haklı olduğu kanaatine varılmıştır. Diğer yandan sözleşmenin konusunu oluşturan turun yapılacağı 31/07/2016-04/09/2016 tarihleri arasında “…” adlı Cruise gemisinin 31/07/2016 tarihinde İstanbul’a giriş çıkışının olup olmadığının tespiti yönünde İstanbul Liman Başkanlığı ve …. Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmış olup, cevabi yazılarda anılan geminin 31/07/2016 tarihinde İstanbul Limanı’na seferinin (giriş-çıkış) olmadığı bildirilmiştir. Davalı … A.Ş. hakkaniyet indirimi talebinde bulunmuş ise de bu yönde dosyaya kanaat oluşturacak delil sunmamış olması nedeni ile ve açıklandığı üzere tur gemisinin 31/07/2016 tarihinde İstanbul Limanı’na giriş-çıkışının olmaması hali de nazara alınarak hakkaniyet indirimi talebi kabul edilmemiştir. Somut olayda davacı ile davalı … A.Ş. arasında akdi ilişki bulunmadığı sabit olduğundan davalı … A.Ş. aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine…” gerekçesiyle, davalı … A.Ş. aleyhine açılan davanın kabulü ile 92.000,00 USD’nin, temerrüt tarihi olan 25/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince T.C. Merkez Bankası tarafından 1 yıl vadeli USD mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte davalı … A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine, … Harbiye Şubesi’nin 15/07/2016 vade tarihli … çek nolu çekin tutarı olan 270.342,00-TL’nin temerrüt tarihi olan 25/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine, davalı … aleyhindeki davanın ise pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı …. A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı …. A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; OHAL nedeni ile başkaca turların iptal edilip edilmediğinin, davacının tur amaçlı satış yaptığı iranlı müşterilerine ücret iadesi yapıp/yapmadığı yönünde hiçbir araştırma yapılmaksızın verilen kararının hukuka uygun olmadığını, Davacının sözleşmenin feshine dair ihtarnameyi geminin kalkışına sadece altı gün kala gönderdiğini, yurt dışı tatili yapan herkesin vize/pasaport işlemlerini en az bir ay önceden tamamlamak zorunda olduğunu, davacının İranlı turistlere hizmet vereceğine göre en geç 30.06.2016 tarihinde tüm biletleri satması gerektiğini, davacının 15 Temmuz darbe girişimi sebebiyle, satmış olduğu biletleri iade ettiğinin kabulü halinde somut olay açısından mücbir sebebin tartışılabilir olduğunu,Paket Tur Sözleşmeleri Yönetmeliği’nin 14. ve 16. maddeleri gereğince, sözleşmenin hitamına 30 günden az süre kalmışken sözleşme feshedilmişse katılımcının zarara katlanması gerektiğini, 22 Temmuz 2016 tarihinde davacı tarafından tura katılımın olmayacağının bildirilmesi üzerine geminin 31.07.2016 tarihinde İstanbul Limanı’na gelmediğini, geminin Türkiye’ye gelmemiş olmasının müvekkilinin zararını ortadan kaldıran bir durum olmadığını, taahhüt edilen gemi turu için gerekli tüm hazırlıkların taraflarınca önceden yapıldığını,Ayrıca somut olayda mücbir sebep kabul edilecekse dahi her iki taraf bakımından mücbir sebebin var olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, Müvekkili şirket tarafından gemi şirketine toplam 1.060.000,00 USD ödeme yapıldığını, bu ödemenin 250.000,00 USD miktarının Gemi Şirketi tarafından iade edildiğini, bakiye 810.000,00 USD’ nin ise zarar tazminatı olarak iade edilmediğini, bilirkişi kurulunca yanlış tespit yapıldığını, 250.000 USD’nin müvekkilinin gönderdiği değil sözleşmenin feshedilmesinden sonra müvekkiline gönderilen meblağ olduğunu, Fesih tarihi itibariyle turun başlamasına sadece altı gün kalması karşısında yeni bir sözleşme yapma şansı kalmadığından, tazminat ve kâr kaybı isteme hakkının esasen müvekkilinde olduğunu,Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına, müvekkili aleyhindeki davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davanın konusunu, davacı ile 1 nolu davalı arasındaki yetkili acente satış sözleşmesinin mücbir sebep nedeniyle davacı tarafından feshedilmiş olmasından ötürü 1 nolu davalıya verilen çeklerin ve yapılan ödemenin yine bu sözleşme kapsamında 1 nolu davalının talimatıyla 2 nolu davalıya ödendiği söylenilen bedellerin, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iadesi talebinin oluşturduğu anlaşılmaktadır.İlk derece mahkemesince, davalı … A.Ş. aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine, diğer davalı ….A.Ş. aleyhindeki davanın kabulüne karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı … A.Ş. Vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamında, 22.07.2016 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamede davacı …. Şti. aradaki acentelik sözleşmesinin 9.1.maddesinde düzenleme bulan mücbir sebebin gerçekleşmiş olmasından ötürü sözleşmeyi feshettiğini bildirerek, sözleşme ilişkisi çerçevesinde taraflarınca keşide edilerek verilen çeklerin ve yapılan ödemelerin iadesini talep etmektedir. Davalı …. Ltd. Şti. tarafından davacıya gönderilen … yevmiye numaralı, 28.12.2016 tarihli ihtarname mevcuttur. Söz konusu ihtarnamenin içeriği incelendiğinde, yetkili acentelik sözleşmesinin fesh edilmiş olmasından kaynaklı ödenmiş bulunan 920.000 USD’nin iadesinin talep edildiği görülmektedir. 13.10.2016 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname incelendiğinde, keşide edenin …. Ltd. Şti., muhatabın …. A.Ş. olduğu, ihtarname konusunun muhatap tarafından düzenlenen sözleşme ceza bedeli konulu faturaların kabul edilmediğine ilişkin olduğu görülmektedir. 27.07.2017 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname içeriğinden davacı …. Şti.’nin davalılardan … A.Ş. ile arasındaki acentelik sözleşmesini 9. maddesinde yer alan genel hükümler başlığı altındaki düzenlemede bahsi geçen mücbir sebebin somut olayda gerçekleşmiş olduğundan bahisle sözleşmeyi haklı sebeple feshettiği ve feshin gerçekleşmesinden ötürü karşı tarafın uhdesindeki taraflarınca keşide edilen çeklerin ve yapılan ödemelerin iadesini talep etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki Yetkili Acente Satış Sözleşmesine bakıldığında, Genel Hükümler başlıklı 9. maddesinde mücbir sebep hâlinin düzenlendiği, maddede siyasal kargaşa, savaş, terör eylemi, mücbir sebep olarak sayıldıktan sonra “…olağanüstü durum ve olaylar nedeniyle yapılabilecek olası değişiklikler veya iptallerde ve bunlarla birlikte … kaynaklanan değişiklik veya iptallerde, …. tarafından …’ a yapılmış olan nakit ödemeler ve varsa teslim edilmiş olan çekler en geç bir ay içerisinde … e iade edilecektir. İade edilmemesinden kaynaklanan tüm zararlardan .. sorumludur” şeklinde düzenleme yapıldığı görülmektedir. Somut olayda mücbir sebebin gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesi gerekmektedir. 15.07.2016 tarihinde ülkemizde darbe girişimi olmuş, bunun akabinde OHAL ilan edilmiştir. Taraflar arasında dosyaya ibraz edilen yetkili acente satış sözleşmesi incelendiğinde, davacı ….Şti.’nin acente sıfatının bulunduğu, sözleşmenin konusunun …. Şti.’nin 31.07.2016-04.09.2016 tarihleri arasında gemi ile düzenleyeceği cruise turlarında 80 odanın ve bunlarla ilişkili hizmetlerin belli komisyon karşılığında İran pazarındaki satış hakkının acenteye verilmesinden ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu sözleşmenin sadece İran pazarı için geçerli olduğu sözleşmenin içeriğinden belli olmaktadır. Dosya kapsamında İran Devleti Sivil Havacılık Ve Havalimanları Denetim Genel Müdürlüğü ile İran Devleti Turizm İşlerinden sorumlu kamu kurumunun bu kapsamda almış olduğu yasaklama kararlarına ilişkin hiçbir bilgi ve belge bulunmamakla birlikte, davalılar vekilinin 25.04.2017 tarihli ikinci cevap dilekçesinde, İran Devleti Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün resmi internet sitesinden yapılan açıklamada İran Bakanlar Kurulu Kararı ile Türkiye’ye tur satış izninin 31.07.2016 tarihi itibariyle açılmış olduğuna ilişkin beyanı mevcuttur. Davalılar vekili dilekçesinde, davacının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecek nitelikte söz konusu kararın alınmasından 6 gün sonra taraflarına fesih ihbarnamesine gönderdiğini ileri sürmektedir. Ülkemizdeki darbe girişimini 15.07.2016 tarihinde gerçekleştiği ve bunun akabinde 20.07.2016 tarihinde OHAL’in ilan edilmiş olduğu gözetildiğinde, davacının 22.07.2016 tarihli ihtarnamesi 25.07.2016 tarihinde muhataba ulaşmakla dava konusu turun başlama tarihinin 31.07.2016 olduğu anlaşılmakla, davacının makul sürede söz konusu acentelik sözleşmesini feshetmiş olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Bahsi geçen sebeplerle davacının fesih iradesini dürüstlük kuralına aykırılık oluşturacak şekilde ortaya koyduğu yönündeki savunmaya itibar edilmemiştir. İlk derece mahkemesince alınan 01.02.2018 tarihli bilirkişi raporu tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde; olağanüstü hal ilan edilmesinin sözleşme gereklerinin yerine getirilmesini engelleyici bir etkisi olduğuna dair davacı tarafça ileri sürülen sebepler makul kabul edilerek, davacının sözleşmeyi mücbir sebepten ötürü feshettiği kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak, somut olayda davacının sözleşmeyi mücbir sebep nedeniyle usulüne uygun şekilde feshettiği, davalı …’ ın akdi ilişkiden kaynaklı olarak davacı yararına bir faaliyetinin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı ödediği parayı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalı Dorak’tan geri isteyebilecektir. Aksi halin kabulü davalının sebepsiz zenginleşmesine yol açacaktır.O halde davacı taraf, acentelik sözleşmesinin gereği uyuşmazlığa konu sözleşme gereği turun gerçekleşeceği düşüncesi ile karşı tarafa yaptığı ödemenin iadesini talep edebilecektir. İlk derece mahkemesince alınan 01.02.2018 tarihli bilirkişi raporunda, davacı tarafından bu ticari ilişki çerçevesinde keşide edilen 15924180 numaralı 15.07.2016 vade tarihli 5924180 çek nolu 270.242,00 TL tutarındaki çekin …. Şti. tarafından vadesinde tahsil edildiği tespit edilmiştir. Yine söz konusu bilirkişi raporunda aradaki yetkili acentelik sözleşmesi gereği davacının 92.000 USD’lik ödeme yaptığı, söz konusu ödemenin davalılardan ….A.Ş. firmasına yapıldığı, …. A.Ş. muhasebe kayıtlarında bahsi geçen ödemenin ….A.Ş.’den virman şeklinde belirtildiği anlaşılmıştır. İstinafa davalı … vekili gelmiş olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin dayandığı istinaf sebepleri arasında ilk derece mahkemesince hüküm altına alınan bahse konu çek tutarına ve 92.000 USD’ye ilişkin bir itiraz bulunmamaktadır. Ayrıca 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun gereğince çıkarılan paket tur sözleşmeleri yönetmeliğinin somut olayda uygulama yeri bulunmayacaktır. Bu sebeple davalı ….A.Ş.’nin sözkonusu yönetmelikte belli koşullarda katılımcının zarara katlanması grektiği yönündeki istinaf sebebinin geçerliliğini tartışma gereği bulunmamaktadır. Davacının oda satışı yaptığı İranlı müşterilerinin bulunup bulunmadığı ve satış yapmış olsa dahi satış bedelini sonrasında müşterilere iade edip etmediği ve … tarafından dava dışı gemi şirketine toplamda 1.060.000,00 USD ödeme yapıldığına yönelik yargılama aşamasında ve istinaf dilekçesinde ileri sürülen iddialar eldeki davanın konusu oluşturmadığından söz konusu davada bu iddialara yönelik yargılama yapılmayacaktır. Zira davacı İran’lı müşterilere oda satış bedelini iade etmemişse bile turun gerçekleşmemesinden kaynaklı olarak, davacı, tüketici müşteriler aleyhine sebepsiz olarak zenginleşmiştir. O halde, ayrıca açılacak bir dava ile davacıdan söz konusu tura ilişkin oda satın almış olan müşteriler verdikleri ücretin iadesini talep edebileceklerdir. Yine, davalı … Turizm vekilinin iddia etmiş olduğu 1.060.000,00 USD tutarındaki ödemenin yapılmış olması durumunda da davalıya karşı sebepsiz zenginleşen dava dışı gemi şirketidir. Kaldı ki her ne kadar davalılar vekili, dava konusuna esas gemiyi müvekkilinin kararlaştırılan yerde ve zamanda hazır etmiş olmasına rağmen davacının taahhüt ettiği odaların satışını yapmadığını ve yolcuları hazır etmediğini beyan etmiş olsa da ilk derece mahkemesince yargılama aşamasında … San Tic A.Ş.’ye yazılan müzekkere cevabından sözkonusu geminin belirtilen tarihte Türkiye’ye gelmediği anlaşılmaktadır. Yine, İstanbul Liman Başkanlığı’nın 26.07.2017 tarihli yazısında belirtildiği üzere, dava konusu geminin 31.07.2016 tarihinde İstanbul Limanından seferi olmamıştır. Dosya kapsamındaki acentelik sözleşmesinin tarafları, davalı …. A.Ş. ve davacı …. Şti. olmakla diğer davalı …. A.Ş. sözleşmenin tarafı değildir. Esasen dava konusu yetkili acente satış sözleşmesinin, sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereği davalı … A.Ş. açısından hüküm ve sonuç doğurması beklenemeyecektir. Ancak davacı vekilinin dava dilekçesinde15.07.2016 tarihli 270.342,00 TL bedelli çek ile 25.05.2016 tarihli 10.000,00 USD tutarlı ve 15.06.2016 tarihli 82.000,00 USD tutarlı toplam 92.000,00 USD’lik ön ödeme bedellerinin acentelik sözleşmesinin tarafı olan … A.Ş.’nin talimatı ve bilgisi ile diğer davalı …..A.Ş’ye yapıldığı yönünde iddiaları mevcuttur. Dosya kapsamında yapılan bilirkişi incelemesinde davalı ….A.Ş.’nin muhasebe kayıtlarında 92.000 USD’lik ödemenin ….A.Ş.’den virman şeklinde gösterildiği anlaşılmaktadır. Ancak söz konusu 92.000 USD’lik ödemenin bahsi geçen yetkili acente satış sözleşmesi kapsamında …..A.Ş.’ye verildiğine ilişkin hiçbir somut delil bulunmamaktadır. Bahsi geçen sebeple ilk derece mahkemesinin … yönelik açılmış bulunan davayı pasif ehliyeti yokluğundan reddetmesinde herhangi bir usule aykırılık bulunmamaktadır. Esasen davacının, bu konuda bir istinaf başvurusu da olmamıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. Maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-a)Davalı …A.Ş. tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, b)Bakiye 42.689,80 TL istinaf nispi karar harcının davalı …A.Ş.’den tahsiline, Hazineye gelir kaydına.3-Davalı … A.Ş. tarafından istinaf kanun yoluna başvurusu için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 19/12/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.