Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1480 E. 2019/1483 K. 21.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1480
KARAR NO : 2019/1483
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2017
NUMARASI : 2014/1174E. 2017/858K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin akaryakıt sektöründe faaliyet göstermekte olduğunu, bu faaliyeti çerçevesinde istasyonların kurulu bulunduğu / kurulacak gayrimenkullar üzerinde, kira anlaşması veya intifa hakkı tesisi ile kullanım hakkına sahip olduğunu, davalının maliki olduğu gayrimenkul üzerinde müvekkili şirket lehine 02.12.1998 tarihinde 20 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini, intifa bedelinin tamamının müvekkili tarafından peşin olarak ödendiğini, bahsi geçen akaryakıt istasyonunun işleticiliği/bayiliğinin … marka ve logosu altında faaliyette bulunmak üzere, davalı bayiye tevdi edildiğini, Rekabet Kurulu’nun anılan duyurusu kapsamında taraflar arasındaki intifa ve bayilik ilişkisinin sonlandırıldığını, sonlanan intifa hakkının tapudan terkini için müvekkili tarafından tapu sicil müdürlüğüne başvurulduğunu ve harcın yatırılarak terkin işleminin tamamlanması için Kadıköy …. Noterliğinin 03.12.2010 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdiklerini, Harçlar Kanunu’nun 57 ve 58. maddeleri ile eki 4 sayılı Tarifenin 4/4. maddesi hükümlerine göre intifa hakkının terkininde alınacak harcın, lehine işlem yapılan davalı tarafından karşılanması gerektiğini, intifa hakkının süresinden önce sonlandırılması nedeniyle iş bu davaya konu taleplerle ilgili davalı aleyhine İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/163 E. sayılı dosyasından daha evvel ikame edilen davanın intifa hakkının dava tarihinde yürürlükte olduğu gerekçesi reddedildiğini belirtere, davalıya ödenen peşin ivaz bedelinin kullanılmayan intifa süresine (18.09.2010-02.12.2018) tekabül eden kısmına karşılık şimdilik 37,137,30 TL’nin davalıdan 18.09.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi İle birlikte tahsil olunarak müvekkili şirkete ödenmesine, kararın kesinleşmesine kadar geçerli olmak üzere … ili, … ilçesi, … Mahallesİ’nde kain ve tapu sicifinde … ada, … parselde kayıtlı bulunan gayrimenkulün üçüncü kişilere devir ve temlikinin ve üzerinde şahsi ve ayni hak tesisinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin gayrimenkulü üzerinde ki intifa hakkının hala devam ettiğini, davacı şirketin terkin yapmayarak müvekkili şirketi zor durumda bırakıldığını, davacı şirketçe bu hususların 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/163 Esas sayılı dosyasında talep edildiğini, mahkemece dava tarihinde İntifa hakkının yürürlükte olması gerekçesiyle davanın reddedilmiş olduğunu, kesin hüküm bulunduğunu belirterek, haksız ve yersiz açılmış bulunan bu davanın reddi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir Davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde; intifa hakkının tapudan terkini için müvekkili tarafından tapu sicil müdürlüğüne başvurulduğunu ve harcın yatırılarak terkin işleminin tamamlanması hususunun davalı tarafa ihtar edildiğini, davalı malikin, yatırması gerekli harcı yatırmayarak terkin işlemini tamamlamadığını, müvekkilinin dava tarihinden önce intifanın sicilden terkini için tapu sicil müdürlüğüne gerekli başvuruyu yapmasının, davalı tarafa intifa hakkının kaldırılmasına yarar bir vekaletname verilmesi ile aynı sonucu doğuracağından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/163 E. sayılı dosyasından daha evvel ikame edilen davanın intifa hakkının dava tarihinde (10.03.2010) yürürlükte olduğu gerekçesi reddedildiğini, davaya konu olayda ise intifa hakkı davalı tarafından 18.09.2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere sonlandırılmış ve müvekkili tarafından dava tarihinden önce intifa hakkının tapudan terkini için gerekli başvuru yapılarak davalı taraf keşide edilen ihtarla bilgilendirildiğini, hal böyleyken iş bu dava tarihi itibarıyla geçerli ve yürürlükte bir intifa hakkı bulunmadığından, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirtmiş ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen ve istinaf başvurusuna konu edilen karada; ”…Davalı tarafın intifa hakkının devam ettiğinden bahisle davanın reddi gerektiği talebinin iyi niyet kurallarıyla bağdaşmadığı gibi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu zira aynı konuda açılan İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/163 Esas 2012/33 Karar sayılı ilamında belirtildiği şekilde davalı yana davacı yanca intifa hakkının kaldırılması için gerekli harcın yatırılması ihtarında bulunulduğu bununla birlikte davalı yanca harç yatırılmadığı için davacının taşınmaz üzerindeki intifa hakkının devam ettiği bu kapsamda davalı tarafın aksine bir anlaşma olmaması nedeniyle intifanın kaldırılması için yatırılması gerekli harçtan da sorumlu olduğu değerlendirildiğinde davacının davasında haklı olduğu alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli ve hukuki duruma uyar nitelikte olduğu…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 30.858,53 TL’nin 07/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarlamış, önceden ikame edilen davanın intifa hakkının dava tarihinde (10.03.2010) yürürlükte olduğu gerekçesi ile reddedildiğini, işbu davaya konu olayda ise intifa hakkı davalı tarafından 18.09.2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere sonlandırıldığını, bilirkişi raporunda belirlenen tutara KDV ilave edilmediğinden bedelin eksik belirlendiği yönündeki itirazlarının ilk derece mahkemesince dikkate alınmadığını, müvekkilinin intifa hakkının süresinden önce sonlanması nedeniyle iade edilecek tutarlar yönünden KDV hesaplaması gerektiğini, ilk derece mahkemesi kararının bu yönden usule yasaya ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına açıkça aykırı olduğunu belirterek, kararın bu yönden düzeltilmesine ve davanın tümünün kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarlamış, ilk derece mahkemesinin davacı şirketçe çekilen noter ihtarlarını esas aldığını, ancak bu konuda müvekkili şirketçe vekalet verilmesini talep edilmesine rağmen bu talebin sonuçsuz kaldığını, dosyanın bilirkişi incelenmesine gittiğini ve hukukçu olmayan bir bilirkişiden rapor alındığını, davacının gayrimenkul üzerinde intifadan yararlanması devam ettiğinden sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanmasının uygun olmadığını, eldeki davanın, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesince daha önce yargılama konusu edilip bir karar verildiğinden, tekrar karar verilmesinin mümkün olmadığını, gerek bu nedenlerle ve gerekse HMK’nın 355. maddesi gereğince resen gözetilecek nedenlerle, istinaf incelemesi yapılarak mahkeme kararının kaldırılmasına ve savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, intifa sözleşmesinin Rekabet Kurulu kararıyla süresinden önce sona ermesi nedeniyle, intifa bedelinin, sözleşmenin karşılıksız kalan kısmına isabet eden bölümünün tahsili istemine ilişkin bir alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut olayda, 02.12.1998 tarihinde düzenlenen resmi senet uyarınca dava konusu … İlçesi, … Mahallesinde Kain, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde davacı … A.Ş. yararına 20 yıl süre ile intifa hakkı tesis edilmiştir. Davacı ile davalı arasında 12.01.1999 tarihli akaryakıt ortalık işleticilik anlaşmasının düzenlendiği, bu anlaşma ile … akaryakıt ortaklığının … ili , … İlçesi, … Mahallesinde kain … ada, … parsel üzerinde sahip olduğu intifa hakkını ….. Ltd. Şti.’ne devretmiş olduğu görülmektedir. Adana … Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı …. Ltd. Şti., davacıya 02.06.2010 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesini 18.09.2010 tarihinden sonra taraflarınca feshedileceğine ilişkin ihtarname göndermiştir. Kadıköy …. Noterliğinin 03.12.2010 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı … ili, … İlçesi, … Mahallesinde kain, … ada, … parseldeki davalıya ait taşınmaz üzerinde kendileri lehine tesis edilen intifa hakkının terkini için 2010/18487 numara ile başvuruda bulunulduğunu, ancak ödenmesi gereken harçlar nedeniyle terkin işleminin gerçekleştirilmediğini, terkinle ile ilgili tüm sorumluluğun davalıda olduğunu bildirmiştir. İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.03.2012 tarihli, 2010/163 E.- 2012/33 K. sayılı ilamı incelendiğinde; davacının ….A.Ş., davalının …. Ltd. Şti. olduğu, dava konusunun davalının maliki olduğu … ili, … İlçesi, … Mahallesinde kain, … ada, … parseldeki davacı lehine 02.12.1998 tarihli 20 yıl süre ile tesis edilmiş bulunan intifa hakkının akaryakıt istasyonu işleticiliği anlaşmasıyla davalıya devredilmiş olduğu, Rekabet Kurulunun akaryakıt sektörü ile ilgili yapmış olduğu bildirimler neticesi bayilik sözleşmesinin feshedildiği, vaktinden önce sözleşmeye son verilmesi sebebiyle intifaya konu gayrimenkul üzerinde kurulu akaryakıt satış istasyonunun faaliyetinin ve satışının değiştirilmesinde kullanılmak üzere davacı tarafından davalıya ödenmiş teşvik bedellerin, peşin ivaz bedelinin, davacı tarafından gerçekleştirilen yatırımların karşılığı olarak işlememiş sözleşme süresine tekabül eden kısmının denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanan 124.412,00 TL taraflarına verilmesi talebine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesi yapmış olduğu yargılama neticesi kalıcı yatırımlar bakımından davayı reddetmiş, talebe konu intifa hakkının, halen tapu kaydından terkin edilmemiş olduğu gerekçesiyle, davalıya ödendiği söylenilen peşin intifa bedelinin işlememiş süreye tekabül eden kısmına ilişkin açılmış bulunan davanın reddine karar verilmiştir. Davanın reddine dair verilen karar Yargıtay 19. HD’nin 16.05.2013 tarih, 2012/1182 E.- 2013/9047 K. sayılı ilamı ile onanmış, davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay 19. HD’nin 13.01.2014 tarih, 2013/17839 E.-2014/1041 K. sayılı ilamı ile işlememiş süreye tekabül eden intifa bedeli hakkında İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin vermiş olduğu red kararının dışında kalan, kalıcı yatırım bedellerinden kaynaklı talep açısından hükmün bozulmasına karar vermiştir. İlk derece mahkemesi bozmaya uyarak yeniden yargılama yapmış, iddiaların ispatlanamadığından bahisle davanın reddi yoluna gitmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 19.HD’nin 23.05.2019 tarih, 2017/4482 E., 2019/3444 K.sayılı ilamı ile hüküm yeniden bozulmuştur. Bu açıklamalara göre, istinaf incelememize konu iş bu davada talep edilen alacağın, daha önce İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.03.2012 tarihli, 2010/163 E.- 2012/33 K. sayılı ilamıyla reddedildiği, bu ret kararının Yargıtay bozma ilamının kapsamı dışında kalarak kesinleştiği anlaşılmaktadır. Anılan kararda, intifa hakkının henüz tapudan terkin edilmediği, bu nedenle dava koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle verildiği anlaşılmaktadır. Davacı, eldeki bu davada ise dava koşulunun gerçekleştiğini, çünkü davalının, kendisine tebliğ edilen noter ihtarında tapu harçlarını yatırması ihtar edildiği halde bu harçları yatırmadığını, bu durumda terkin gerçekleşmeden de alacak talep hakkının doğduğunu, çünkü davalının terkin için gerekli harçları yatırmadığını ileri sürerek yeniden talepte bulunmuştur. Bu açıklamalara ve mahkemenin kararındaki gerekçe ile davacının ileri sürdüğü iddialar dikkate alındığında, ortada kesin hüküm bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dava şartı gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine ilişkin kararlar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Çünkü, HMK’nın 294.maddesi uyarınca, yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Somut olayda verilen ilk hüküm usulden ret kararı niteliğinde olduğundan, kesin hüküm etkisi doğurmaz. Diğer taraftan, HMK’nın 303.maddesi uyarınca, bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Eldeki davada yeni bir dava sebebi ileri sürüldüğüne ve dava koşulunun gerçekleştiği iddia edildiğine göre, davanın esasının incelenmesi gerekir. İntifanın tesis edildiği taşınmazda ödenen intifa bedelinin kullanılmayan kısmına tekabül eden bölümün istenebilmesi için öncelikle somut olay bakımından intifa hakkının tapudan terkin edilmiş olması gerekir. Bu husus dava şartı olan ve resen gözetilmesi gereken bir husustur. İntifa hakkının, sözleşmede öngörülen süresi dolmadan ve taraflara atfedilen bir kusur bulunmaksızın terkini sonucunda, malike ödenen intifa bedelinin bakiye süreye isabet eden kısmı, malik nezdinde sebepsiz zenginleşme oluşturur. Yani, bakiye süreye isabet eden bedelin istenebilmesi için intifanın tapudan terkini gerekir. İntifa tapudan terkin edilmediği sürece davalının sebepsiz zenginleştiğinden söz edilemeyeceğinden, alacak talebinin de hukuki bir dayanağı bulunmayacaktır.92 sayılı Harçlar Kanunu’nun 58/f. maddesi uyarınca, intifa terkin ücretinin mükellefi, lehine terkin işlemi yapılan taşınmaz malikidir. Ancak, bu husus sadece harçtan sorumluluğa ilişkin olup davacının intifayı terkin ettirmesine engel değildir. Dava tarihi itibariyle intifa hakkının terkin edilmediği anlaşılmaktadır. Lehine intifa hakkı tesis edilen davacı şirketin de intifa hakkını terkin ettirme hakkı vardır. Her ne kadar davacı tarafça terkin harcının yatırılması hususunda davalı tarafa ihtarname göndermiş ise de intifa hakkının terkin edilmemesi durumunda davacının basiretli davranıp, intifa hakkını terkin ettirdikten sonra, ödediği harç bedellerini malikten tahsil etmek üzere dava açması mümkündür. Dava tarihi itibariyle intifa hakkı terkin edilmediğinden ve sebepsiz zenginleşme olgusu gerçekleşmediğinden davacının talep edilebilir bir alacak hakkı bulunmamaktadır. Sonuç olarak, intifa hakkı terkin edilmeden dava açılamayacağı, bu sebeple zamansız açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulü yönündeki ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya aykırı olmuştur. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A-Davcı vekilinin istinaf başvurusu yönünden;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine2-Davacı vekili tarafından istinaf harçlarının hazineye gelir kaydına.B-Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Danın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,2-Alınması gereken 44,40 maktu harcın, peşin yatırılan 634,25 TL’den mahsubu ile artan 589,85 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine 5-Dosya kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansların taraflara iadesine, 6- İstinaf aşamasındaki yargılama yargılama giderleri yönünden; a)Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına,b)İstinaf başvurusunda davalı taraf haklı olduğundan, davalı vekili tarafından yatırılan 527,00 TL peşin istinaf harcının, talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,c)Davalı tarafından istinaf aşamasında sarfedilen 98,10 TL başvuru harcı, 32,48 TL davetiye ve dosya gönderme gideri olmak üzere toplam 130,58 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 7-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,8-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 21/11/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.