Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1479 E. 2019/1022 K. 18.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1479
KARAR NO : 2019/1022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2018
NUMARASI : 2017/1170E. 2018/309K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin görevsizliğine ilişkin verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili firma ile davalı arasında akdedilen 09.05.2017 tarihli sözleşme ile kooperatifin maliki olduğu bağımsız bölümün % 18 KDV dahil 2.500.000,00 TL bedelle alım satımı konusunda anlaştıklarını, 02.06.2017 tarihinde söz konusu tapu satış İşlemi gerçekleştirilmiş olup müvekkili tarafından gerekli ödeme ek sözleşmeler kapsamında taraflarca mutabık kalınarak yapıldığını, davalı şirket tarafından kesilen faturanın yanlış kesildiğinin ve yeniden kesilerek gönderilmesinin talep edildiğini belirterek, davalının müvekkili firmaya % 18 oranında KDV dahil 2.500.000,00 TL fatura kesmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava dilekçesine konu taşınmazın %1 oranında KDV uygulamasına tabi olduğunu, taşınmazın %18 oranında KDV uygulamasına tabi olduğu iddiasının Maliye Bakanlığına izafeten Sarıyer Vergi Dairesi Müdürlüğü aleyhine ileri sürülmesi gerektiğini, müvekkili kooperatifin vergi oranını belirlemek gibi bir yetkisi olmadığını belirterek, haksız ve hukuka aykırı olarak açılmış olan davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ
İlk derece mahkemesince; ”…Mahkememizin mutlak ve nispi ticari dava niteliği taşımayan işbu davaya bakmakla görevli olmadığı ve görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu kanısına varıldığından aynı yöndeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2015/15-440 esas 2015/1769 karar sayılı, Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 30/11/2017 tarih ve 2017/1364 Esas, 2017/4233 Karar sayılı ilamları da dikkate alınarak göreve ilişkin dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca görev yönünden usulden reddine ve mahkememizin görevsizliğine,karar kesinleştiğinde ve HMK 20.mad uyarınca 2 haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine…” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Somut olayda davalı kooperatif sosyal bir amacın ötesinde bir ticari bir gaye güttüğünü, 2.500.000,00 TL bedelle bir alım satım yaptığını, ancak bu satımda müvekkili şirkete kesmesi gereken %18 KDV’li fatura yerine %1 KDV’li fatura keserek davacıyı zarara uğrattığını, tarafların tacir olduğu çok açık iken, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki taşınmaz alım satımından kaynaklı olarak keşide edilen faturada uygulanması gereken KDV oranının miktarına ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Yürürlükten kalkan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/1. maddesinde olduğu gibi 6102 sayılı TTK’nın 16/1. maddesinde de bütün ticari şirketler tacir olarak sayılmış, İkinci Kitabın “Ticari Şirketleri”ni düzenleyen Birinci kısımda yer alan 124/1. maddesinde de 136. maddesi hükmü aynen tekrar edilerek ticari şirketlerin kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibaret olduğu belirtilmiştir.
Görüleceği üzere, Kooperatifler Kanunu yürürlükte olmasına karşın yeni TTK’da da kooperatiflerin ticaret şirketi olduğu açık bir biçimde hüküm altına alınmıştır. Kanun koyucu yeni TTK’da kooperatifleri ticaret şirketleri arasında saymanın yanında, Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde “ortaklık” olarak ifade edilen kooperatiflerin “ticari nitelikte bir ortaklık” olup olmadığı konusunda gerek doktrin gerekse yargısal kararlarda süregelen tartışmalar karşısında iradesini de 6102 sayılı TTK’nın 124. maddesinin gerekçesinde net bir şekilde açıklamıştır. Anılan madde gerekçesinde “kooperatif şirket” ibaresi ile ilgili tartışmanın 2004 yılında çıkarılan 5146 sayılı Kanun’la son bulduğu, çünkü anılan Kanunun kooperatifin şirket olduğunu belirttiği, gerçi Kanunun 1. maddesinde kooperatifin şirket olduğu ifade edilmekte ise de ticaret şirketi olup olmadığını açıkta bıraktığı, bu boşluk dolayısıyla bir tartışma başlatılabilir ve kooperatifin ticaret şirketi olmadığı teorik olarak ileri sürülebilir ve 124. maddenin kooperatifi ticaret şirketi olarak kabul etmesi eleştirilebilirse de böyle bir tartışmanın kooperatif şirketin niteliği tartışmasını davet edeceği belirtilerek “…Anılan şirket adi şirket olamayacağına göre Türk hukukunda üç çeşit şirket ortaya çıkmış olur. Kooperatif şirkete uygulanacak hükümler sorunu da diğer sorunların ortaya çıkmasına sebep olur. Tasarı, tüm bu çözümün güç sorunları ortadan kaldırmak amacıyla kooperatifin ticaret şirketi olduğunu hükme bağlamıştır.” demek suretiyle kooperatiflerin ticaret şirketi olduğunu vurgulamıştır. Kanun koyucunun kooperatifi ticaret şirketi, dolayısıyla tacir sayma iradesinin varlığı oldukça açıktır.Yeni Türk Ticaret Kanunu bakımından da ticaret şirketleri arasında sayılan kooperatiflerle ilgili ana düzenleme şüphesiz ki 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’dur. Bu Kanunun 3. maddesinde kooperatif ve şubelerinin ticaret siciline tescil olunacağı, 7. maddesinde kooperatifin ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanacağı, 98. maddesinde de bu Kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda TTK’daki anonim şirketlere ait hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu düzenleme nedeniyle TTK’nın özellikle anonim şirketlere ilişkin hükümleri ile 1163 sayılı Kanuna aykırı olmayan birleşme, bölünme ve tür değiştirmeye ilişkin hükümlerinin kooperatiflere uygulanacağı ve kooperatiflerin de defter tutmak zorunda olduğu açıktır. Ayrıca 99. maddesinde tarafı olduğu hukuk davalarının ticari dava sayılacağı düzenlendiği gibi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 179. maddesindeki düzenleme uyarınca kooperatiflerin iflasa tabi oldukları da gözden kaçırılmamalıdır.Tüm bu yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatiflerin ticaret şirketi ve tacir olduğu açıkça görülmektedir ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 29/11/2017 tarih,- 2017/19-1658 E., 2017/1464 K.sayılı ilamı, Yargıtay 11.HD’nin 01/02/2019 tarih, 2017/4102 E, 2019/1031 K. sayılı ilamı). Yukarıda anlatılanlar ışığında her iki taraf tacir olup, uyuşmazlık konusu alım satım ilişkisinin her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğu, bu nedenle davanın TTK’nın 4/1. maddesinin ilk cümlesi uyarınca nispi ticari dava niteliğinde olduğu açıktır.Bu hukuki tespitlere göre, davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğundan, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı hukuka aykırı bulunmuştur. Bu nedenlerle, istinaf başvurusu haklı bulunduğundan; HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde davalıya iadesine,
4-Davacı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
6-Dosyanın, derhal kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 18/07/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.