Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1477 E. 2019/1538 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1477
KARAR NO : 2019/1538
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/02/2018
NUMARASI : 2017/454 E.2018/212K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Rücuen Tazminat)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … A.Ş. ile Ahmet Keyif arasında nakliyat emtea sigorta sözleşmesi akdedildiğini,…, Tayvan’da mukim Chilan Chang’a 20.12.2016 tarih ve… sayılı fatura kapsamında gül suyu, mum, lokum vb. emtiaları sattığını, emtiaların Ankara’dan Taipei Tayvan’a taşıma işi davalı ….’nun üstlendiğini, ancak emtialar varma yeri olan Taipei’de ıslanma hasarlı olarak teslim edildiğini, 09.01.2017 tarihli havayolu kargo terminali ithal malların boşaltılmasında meydana gelen anormal durum raporunda da emtiaların basınçtan dolayı hasar gördüğünü ve nemlenmiş olarak teslim edildiğinin açıkça düzenlendiğini, düzenlenen ekspertiz raporunda nakliye sırasında sigortalı emtiada meydana gelen bu zararın, 4.087,03 TL olduğunu, gerçek zarar miktarının sigortalı şirkete 25.01.2017 günü sigorta tazminatı olarak ödendiğini belirterek, 4.087,00 TL’nin davalı ….’dan tahsili ile davacı …A.Ş.’ne ödenmesine, asıl alacak olan 4.087,00 TL’ye ödeme tarihi olan 25.01.2017 tarihinden itibaren ticari işlere uygulanan en yüksek avans oranında faiz işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının süresi içerisinde ihbarda bulunma mükellefiyetini yerine getirmediğini, kanunda belirtilen sure içerisinde yapılmış bir ihbar olmadığından davanın reddi gerektiğini, oluştuğu iddia edilen zararın hatalı paketlemeden kaynaklandığından müvekkili ortaklığın hiç bir surette sorumluluğu olmayacağını, davacının mahkeme ve faiz masraflarına hükmedilmesine ilişkin talebi konvansiyona aykırı olduğunu, davacının takip tarihinden itibaren değil, ancak karar tarihinden itibaren faiz talep edebileceğini belirterek, davanın ve hukuki dayanağı olmayan tazminat ve mesnetsiz faiz talebinin reddine, tüm mahkeme masrafları ve ücreti vekâletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; malzemelerin tamamen ıslak ve kötü bir koku ürünlere sinmiş şekilde teslim edildiğini, durumun davalı ….’na yazılı olarak ihbar edildiğini, sigortalının emtia, bu emtia için mutad olacak şekilde paketlendiğini, karşı tarafın hatalı paket savunmasının değerlendirilmesini teminen dosyaya gıda uzmanı bir bilirkişi atanmasını talep ettiklerini, zararın davalının taşıması sırasında meydana geldiğini, bu durumun tutanak ile sabit olduğunu, sigorta rücu taleplerinde faiz başlangıcının ödeme tarihi olacağının yerleşik Yargıtay kararları ile hüküm altına alındığını belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Montreal Konvansiyonu, kargo taşıması bakımından sayılan kurtulma sebepleri dışında havayolu taşıyıcısının genel bir sorumluluktan kurtulma sebebi öngörmemektedir. Montreal Konv. m.18 hükmü incelendiğinde havayolu taşıyıcısının taşıma sürecinde vaki hasardan sorumlu olacağı, ifa yardımcıları, acente ve sair kişilerin eyleminden de sorumlu olacağı açıktır. Somut olayda kargonun kusuru, ambalaj kusuru veya savaş ve sıkıyönetim ya da kamu otoritesi eylemine dayalı sorumluluktan kurtulma sebepleri gözetildiğinde; taşıma süreci sonunda tespit edilen hasar-ıslaklık ile ilgili sorumluluktan kurtulma sebebi ortaya konulmadığı görülmektedir. Montreal Konv. m. 22/3.fıkra gereği yüke ilişkin ÖZEL MENFAAT belirtilmemiş ise taşıyıcının kargo taşımasında sorumluluğu zayi olan veya hasarlı emtianın bürüt kg basına 19 SDR ile sınırlıdır. Sınırlı sorumluluğun kargo taşıması bakımından sınırsız hale gelmesi söz konusu değildir. Taşıma sürecine tam ve sağlam olarak alınan emtianın varma yerinde hasarlı olduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmış olup Montreal Sözleşmesi çerçevesinde, 90 kg eşya zayidir. Öyleyse 190 x 19 SDR= 3,610,00 SDR üst sınırdır.3.610,00 SDR x 5,3695 TRY = 19.383,90 Türk Lirası olacaktır. Somut olayda ise hesaplanan tazminat 3,715.45 TL olmakla; tamamını davalının tazmin etmesi gerektiği açıktır. Bilirkişi heyet raporu denetime ve hükme elverişli bulunduğundan hükme esas alınmış, açıklanan gerekçelerle itirazın iptali davasının kabulüne Montreal Konvansiyonu’nun 22/2 maddesinde düzenlenen sınırlı sorumluluk ilkesi gereği SDR baz alınarak hesaplanan 3715,45 tutarındaki zararın karar tarihindeki karşılığını tazmin etmekle yükümlü bulunduğu, talebin rücuen tazmzminat olduğu dikkate alındığında davacının ödme tarihinden itibaren avans faizi talep edebileceği …” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 3.715,45 TL’nin, sigortalıya ödeme tarihi olan 25/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; önceki savunmalarını tekrarla, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, uluslararası hava taşımasında hasarlanan emtia bedelinin, davalı taşıyıcıdan tahsili amacıyla, davacı nakliyat sigortacısı tarafından açılmış bir rücuen tazminat davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.TTK’nın halefiyet başlıklı 1472. maddesine göre sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. Davacı sigorta şirketi, dava dışı sigortalı satıcı …in yurt dışındaki alıcıya satmış almış olduğu gıda emtiasını taşıma rizikolarına karşı güvence altına almış, emtianın, ıslanma sebebiyle tümüyle hasar görmesinden ötürü sigortalıya hasar bedelini ödeyerek eldeki rücuen tazminat davasını açtığı anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta dava dışı sigortalı tarafından yurt dışındaki alıcıya yönelik olarak düzenlenen gümrük beyannamelerinde ödeme şeklinin “Mal Mukabili” olarak belirtildiği, mal mukabili yapılan satış sebebiyle dava dışı sigortalının mal bedelini alabilmesi için taşınan malın tam ve sağlam olarak alıcıya ulaştırılması gerektiği, bu nedenle malın alıcıya teslimine kadar olan süreçteki hasarları teminat altına almakta hukuki menfaati bulunduğu, bu menfaati sigorta teminatı altına alan davacı sigorta şirketinin geçerli olan poliçeye dayalı olarak yaptığı ödeme sonucu sigortalısının haklarına halef olması nedeniyle aktif husumet ehliyetine sahip olduğu görülmektedir. Somut olayda, sigortalı … A.Ş. adına gönderilen, muhteviyatı 6 kap 190 kg. gıda emtiasının New York JFK havalimanında … A.Ş. acentesi tarafından düzenlenen 235-6101 0073 Air Waybill/Hava Yük Senedi tahtında 22/12/2016 tarihinde … A.O.’nın uçağı ile İstanbul – Tayvan olarak sevk edildiği, Declared Value for Carriage (Kargonun Beyan Edilen Değeri) bölümünde herhangi bir değer beyanında bulunulmadığı, Amount of Insurance (Sigorta Bedeli) tahsil edilmediği, başka bir ifadeyle gönderen tarafından özel bir fayda beyanında bulunulmadığı, ilave bir ödeme (sigorta primi) yapılmadığı, davalı taşıyıcıya teslim edilen emtia-kargonun tamamının ıslanmış ve tam zayi olduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığa konu davada, İstanbul’ dan Tayvan’a havayolu ile yapılan taşımada her iki ülkenin de Konvansiyona taraf olması nedeniyle, somut olayda Montreal Konvansiyonu hükümleri, Konvansiyon’da yer almayan hükümler açısından iç hukuk kuralları uygulama alanı bulacaktır. Montreal Konvansiyonu’nın 18. maddesi uyarınca, hava yolu taşımasını yapan davalı, hasarın hava yolu taşıması sırasında meydana gelmesi halinde sorumlu olacaktır. Yine Konvansiyon’un 31. maddesindeki düzenleme uyarınca, hasarın, teslimden itibaren 14 günlük sürede taşıyıcıya ihbarı gerekmektedir. Aksi halde gönderilene, taşınan emtianın eksiksiz ve hasarsız teslim edildiği karine olarak kabul edilir. Bu düzenleme karşısında, ihbar sürelerine uyulmaması halinde, yalnızca taşıyıcı leyhine bir karine söz konusu olmayıp, taşıyıcının sorumluluğuda sona ermektedir.( Hüseyin Ülgen, Havva Taşıma Sözleşmesi, İstanbul 1987, s. 211, Tuba Birinci Uzun Uluslararası Hava Taşımalarında Taşıyıcının Sorumluluğu, 2012, s.134-135) Ancak, taşıyıcının herhangi bir suretle hasarı öğrenmesi halinde ihbarın süresinde yapılmadığını ileri sürmesi TMK’nın 2. maddesi uyarınca iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağından bu durumda hasar nedeniyle ihbar şartı aranmamalıdır. Dosya içerisinde yer alan ve davalı fiili taşıyanın temsilcisinin imzasını taşıyan 09.01.2017 tarihli belgede taşımaya konu emtianın hasarlı olduğu bilgisi yer almaktadır. Şu halde davalı fiili taşıyanın hasarın oluşumundan haberdar olmadığından söz edilemez. Bu durumda, davalı fiili taşıyanın hasarın varlığından haberdar olması nedeniyle ayrıca bir hasar ihbarına gerek olmadığının kabulü gerekmektedir. Davalı vekili, emtianın ambalaj yetersizliği nedeniyle hasarlandığına ilişkin savunma ileri sürülmüş ise de bilirkişi kurulu emtianın ambalajının yeterli olduğunu, hasarın ambalaj yetersizliğinden kaynaklanmadığını, istifleme hatası nedeniyle hasarlandığını tespit etmiştir. Bu teknik tespit ışığında istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Yine dosya kapsamındaki davalı fiili taşıyıcının temsilcisinin imzası bulunan 09.01.2017 tarihli tutanakta, emtiada ambalaj yetersizliğinden ve yetersiz paketlemeden söz edilmediği, emtiadaki hasarın basınçtan kaynaklı oluştuğuna dair ibarenin bulunduğu hususları hep birlikte gözetildiğinde, davalının bu husustaki istinaf sebebi yerinde değildir. Davacı sigorta şirketinin kendi sigortalısına 25/01/2017 tarihinde ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Hüküm tarihindeki SDR kurunun esas alınması sadece davalıların sorumlu olduğu azami miktarın belirlenmesi ile ilgili olup, temerrüt faizinin başlangıcı açısından bir önem taşımamaktadır. Sigorta rücu davalarında temerrüt faizinin ödeme tarihinden başlatılması hukuka uygundur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 192,00 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 05.12.2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.