Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1474 E. 2019/794 K. 29.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1474
KARAR NO : 2019/794
KARAR TARİHİ: 29/05/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/04/2018
NUMARASI : 2015/1276- 2018/462 E.K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 12.11.2010 tarihli acentelik sözleşmesinin davalı tarafça 04.02.2015 tarihli ihtarnamesi ile 3 ay önceden haber verilmek suretiyle 01.05.2015 tarihi itibariyle feshedildiğini, feshin haksız olduğunu, müvekkilinin TTK.nın 122. maddesinde düzenlenen denkleştirme tazminatına hak kazandığını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 12.715,00 TL maddi tazminatın, şimdilik 10.000 TL denkleştirme tazminatının fesih tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 05.03.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde belirttikleri 10.000 TL dava değerini 49.264,60 TL artırıp 59.264,60 TL ye hükmedilmesini istemiştir.Davalı vekili, müvekkili tarafından acentelik sözleşmesinin kanuna ve sözleşmeye uygun olarak 3 aylık ihbar mehiline uyularak feshedildiğini, feshin haklı nedene dayandığını, davacı acenteye yapılan ihtarlara rağmen, üretimini makul süre içinde beklenen düzeye çıkaramadığını, ortalamanın çok altında üretim yaptığını, davacı acentenin yeni müşteriler bulduğunu ve bu yeni müşteriler sayesinde acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra da müvekkili sigorta şirketinin önemli menfaatler elde ettiğini ispatlaması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama doğrultusunda, davacının acentelik sözleşmesinin davalı tarafından herhangi bir haklı sebebe dayanmaksızın TTK 121/1 maddesine dayanan olağan fesih yöntemiyle feshedildiği, davacının süresi içerisinde iş bu davayı açarak denkleştirme tazminatı talebinde bulunduğu, denkleştirme tazminatı talep hakkının fesihte kusuru bulunmayan acenteye tanındığı, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı sigorta şirketi tarafından haklı nedenle feshedildiğinin kabulünü gerektirir gerekçeli ve yeterli delil ve belgeler ileri sürülüp ispat edilemediği, portföyde yapılan defter incelemesine göre yıldan yıla sürekli artış bulunduğu, davacı acentenin kendi kusuruyla feshe sebep olmaması nedeniyle denkleştirme ücreti talep hakkı olduğu, itibar edilen bilirkişi raporunda açıklandığı üzere davacı şirketin 2011 ile 2015 yılları arasında toplam 296.323 TL komisyon aldığı, TTK’nın 122/2 maddesine göre acenteye verilebilecek tazminat tutarının acentenin faaliyetinin devamı sırasında son beş yılda hak ettiği komisyon veya diğer ödemelerin bir yıllık ortalamasını geçemeyeceğine ilişkin üst sınır düzenlendiği, buna göre bilirkişi tarafından davacı acentenin davalı sigorta şirketinden 5 yılın ortalaması olan 59.264,60 TL portföy tazminatı isteyebileceğinin belirlendiği, acentenin sözleşmenin feshi nedeniyle önemli miktarda komisyon kaybına uğrayacağı anlaşılmakla birlikte, davalının fesihten sonra müşterilerin bir kısmı ile ilişkisini devam ettireceği gerekçesiyle davanın kabulüne, 59.264,60 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil şirket tarafından 3 ay önceden bildirimde bulunarak fesih işlemi gerçekleştirildiğinden davacı tarafın tazminat talep hakkının mevcut olmadığını, müvekkili şirket tarafından yapılan ihtarlara rağmen, makul süre içerisinde beklenen düzeye çıkaramaması nedeni ile acentelik sözleşmesinin müvekkili şirket tarafından haklı nedenle feshedildiğini, davacı acentenin “yeni müşteriler” bulduğunu ve bu “yeni müşteriler” sayesinde acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra da müvekkil sigorta şirketinin “önemli menfaader” elde ettiğinin ispatlaması gerektiğini, eksik incelemeye dayalı yalnızca müvekkili şirket tarafından dosyaya sunulan komisyon tutarlarının ortalamasını hesaplayan rapora göre karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Dava, sigorta acentelik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle denkleştirme tazminatı istemine ilişkindir.Somut olayda, taraflar arasında 12.11.2010 tarihinde bağıtlanan sigorta acentelik sözleşmesinin davalı tarafından fesih edildiği ihtilafsızdır. Uyuşmazlık, feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı ve haksız ise davacının denkleştirme tazminatı koşullarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.İlk derece mahkemesince, yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosyada alınan bilirkişi raporunda, davalı sigorta şirketi tarafından dosyaya sunulan davacı acentenin 2011-2015 yılları arası 5 yıllık prim üretimleri ile davacı acentenin almış olduğu komisyon tutarları tablosu üzerinden 5 yıllık komisyon tutarı ve ortalaması hesaplanmış ise de, davacı acentenin, davalı adına ne tür poliçeler düzenlediği, bu poliçelerin süreleri, davacının acentenin faaliyetleri nedeniyle ne gibi önemli menfaatler elde edeceği ve hakkaniyet ilkesi gereği denkleştirme tazminatı verilmesinin gerekip gerekmediği hususları tartışılmamıştır.Bu durumda, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun gerekçeli ve denetime elverişli olmadığı gibi, davalı tarafça gerekçeleri gösterilmek suretiyle rapora itiraz edildiği halde itirazları karşılayan ek rapor ve/veya yeni bir bilirkişiden rapor alınmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığı gibi, denkleştirme tazminatı koşulları üzerinde durulup tartışılarak davacı acentenin muhik bir tazminata hak edip etmediği açıklığa kavuşturulmadan denkleştirme tazminatının üst (tavan) sınırından tazminata hükmedilmesi de doğru değildir.HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiç biri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, istinaf mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak, davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine göndermesi gerekmektedir.Yukarıda açıklandığı üzere, ilk derece mahkemesinin kararı, HMK’nın 297.maddesinde düzenlenen zorunlu unsurları içermediği, davanın çözümüne etkili çekişmeli hususların açıklığa kavuşturulmadan karar verildiği, varılan sonucun, portföy tazminatının yasal koşulları bağlamında denetlenemediği görülmektedir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nIn 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu karanın kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde davalıya iadesine,4-Davalı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle İlk Derece Mahkemesi tarafından, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/05/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.