Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1464 E. 2019/1371 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1464
KARAR NO : 2019/1371
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/61 Esas – 2018/733 Karar
TARİHİ: 26/06/2018
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirketten 112.146,14 TL cari hesap alacağının bulunduğunu, işbu alacağın tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibine girişildiğini, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu beyanla, itirazın iptaline, % 20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/ 11/2015 tarihli ve 2015/2903 D. İş sayılı kararı gereğince, müvekkil şirketin de aralarında bulunduğu …. A.Ş. ve Holding bünyesindeki firmalara ve iştiraklere, söz konusu şirketlerin FETÖ/ PDY kapsamında ve bu şirketlerin söz konusu örgütün kontrolü altında yönetildiği şüphesiyle yönetim kurulu organının yerine geçecek şekilde kayyım ataması yapıldığını, kayyım atama kararı ile yeni yönetim kurulu üyeleri müvekkil şirket lehine olan ve şirketin lehine olacak olan her türlü elzem iş ve işlemleri yapmaya yetkili olup bu hususta soruşturma kapsamına uygun ve şirketlerin lehine olan kararları uygulamaya koyduklarını, bu süreçte davacının şirkette olağan hayat akışına uygun olmayan işlemleri ile karşılaşmış iseler de kayyım atama kararından sonraki tüm iş ve işlemleri hukuka uygun yönetip yürüttüklerini, bundan dolayı da müvekkil şirket söz konusu kayyım atama kararından itibaren piyasadaki kişilerle ticari alım-satım ilişkilerini sürdürdüğünü, bununla birlikte, OHAL Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkındaki 680 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK)’nin Resmi Gazete’nin 07/01/2017 tarihli sayısında yayımlandığını, 680 sayılı KHK’nın 81. maddesiyle terör örgütleriyle ilişkisi, irtibatı nedeniyle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)’na devredilen şirketlerin satışına, tasfiyesine ilgili bakanlık karar vereceğini , bu tarihten itibaren şirket yöneticilerinin yeniden bakanlık tarafından belirlenmesinin gündeme geleceğini, hal böyle iken 20/ 072016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen şirketler hariç olmak üzere; birinci ve ikinci fıkra kapsamındaki şirketlerin, soruşturma ve kovuşturma sonuna kadar, TMSF’nin gözetiminde, TMSF’nin ilişkili olduğu bakanın atadığı yöneticiler tarafından ticari teamüllere uygun olarak, “basiretli tüccar” gibi yönetileceğini, müvekkil şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 26/06/2018 tarihli, 2017/61 Esas – 2018/733 Karar sayılı kararında; “…Davacı tarafça ibraz edilen ve usule uygun tutulmakla sahibi lehine delil teşkil eden yasal defter kayıtlarına göre 30/06/2016 takip tarihi itibari ile davacının davalı taraftan cari hesaba dayalı asıl alacağının 112.146,14 TL olduğu, Davalı tarafın inceleme gün ve saatini bildirir ihtaratlı davetiye tebliğine rağmen defter ve belgelerini ibraz etmediği,Davacının takip konusu yaptığı faturanın dayanağı ile ilgili bakiyenin dosyaya ibraz edilen mutabakat mektubunda kabul edildiği, yani davacı tarafın takip konusu fatura içeriği hizmeti sunduğunu ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığını ispat ettiği, davalının takip konusu fatura içeriği mal ve/veya hizmetleri aldığına dair kabulünün bulunduğu, Davalının aldığı hizmetlerin bir kısmını iade ettiği ve/veya kalan kısmını ödediğine dair ispata yarar delil sunmadığı, ayrıca davalının inceleme gününde herhangi bir defter ve belge ibraz etmediği gibi herhangi bir mazeret sunmadığı dikkate alındığında 30/06/2016 takip tarihi itibari ile davalı taraftan 112.146,14 TL’ asıl alacaklı olduğu….” gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalı/ borçlunun Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerin- den takibine girişilen 112.146,14 TL’lik borca vaki itirazlarının iptali ile takibin devamına, takip konusu asıl alacağa – davacının talebi aşılmamak üzere- takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4489 Sayılı Kanun ile değişik 2.md gereğince TC Merkez Bankası tarafından kısa vadeli avans kredilerine uygulanan faiz oranları dikkate alınarak (01/01/2015 sonrası) % 10,50 ve değişen oranlarda basit usulde ( 3095 S.K. Md 3.) temerrüt faizi uygulanmasına, likit alacağa vaki haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren davalı/ borçlunun hüküm altına alınan alacağın % 20 ‘si oranında icra/inkar tazminatı ile mahkumiyetine, karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen ilamı taraflarına yapılan ilamlı icra takibi ile öğrenmiş bulunduklarını, ilgili mahkemece gerekçeli kararın henüz taraflarına tebliğ olmadan davacı tarafından ilamlı takibe konu edildiğini, verilen kararın esas açısından hukuka aykırı ve bozmayı gerektirdiğini, İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.11.15 tarihli ve 2015/ 2903 D. İş sayılı kararı mucibince, müvekkili şirketin de aralarında bulunduğu … A.Ş ve Holding bünyesindeki firmalara ve iştiraklere, söz konusu şirketlerin FETÖ/PDY kapsamında ve bu şirketlerin söz konusu örgütün kontrolü altında yönetildiği şüphesiyle yönetim kurulu organın yerine geçecek şekilde kayyım ataması yapıldığını, bu karar ile yeni yönetim kurulu üyelerinin müvekkili şirket lehine olan ve şirketin lehine olacak olan her türlü elzem iş ve işlemleri yapmaya yetkili olup bu hususta soruşturma kapsamına uygun ve şirketlerin lehine olan kararları uygulamaya koyduklarını, atanan kayyımların 680 Sayılı KHK uyarınca, basiretli bir tacir gibi hareket etmek zorunda olduklarını, aksi halde sorumluluklarının doğacağını, bu minvalde, kayyımların atanma amacına uygun olarak söz konusu kayyım atama kararından itibaren piyasadaki kişilerle ticari alım-satım ilişkilerini sürdürdüğünü, şirketin menfaatine ve hukuk düzenine uygun şekilde şirketi yönettiklerini, mahkemece dosyaya sunulan delillerin değerlendirilmeden hüküm verildiğini, müvekkil şirketin, halihazırda TMSF yönetiminde olan bir şirket olup hiçbir evrakı hiçbir dosyaya ibraz etmekten kaçınmamak suretiyle ve hatta bu hususta yargı makamlarına yardımcı olacak şekilde hareket ettiğini, mahkemece defterlerin fiziken mahkemeye ibrazının istendiğini, bu ara karara karşı beyanlarını sunduklarını ve yerinde inceleme talep ettiklerini, defterlerin fiziken mahkemeye sunulmasının müvekkili şirket nezdinde ticari aksaklıklar meydana getirebileceğinden yerinde inceleme talep edildiğini ancak bu hususta mahkeme tarafından karar verilmesinin ihmal edilmiş olup yerinde inceleme yapılmadığı için defterlerin incelemesi yapılmadan hüküm verildiğini, bu sebeple incelenip değerlendirilmeyen hususlar hakkında karar vermenin hukuka aykırı olduğunu bozmayı gerektirdiğini, öncelikle tehir-i icra taleplerinin kabul edilerek istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar mahkeme kararının uygulanmasının geriye bırakılmasını, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/148 E.-2018/250 K. Sayılı ilamının istinaf incelemesi sonucu kaldırılarak yeniden yargılama yapılarak yargılama neticesinde talepleri yönünde karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, ticari satımdan kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemiyle başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, yukarıda gösterilen gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Mahkemece yargılama aşamasında 03.11.2017 tarihli oturum ara kararları ile 11.12.2017 günü saat 14:00’da taraf ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, ihtarlı ara karar taraf vekillerine tebliğ olmuştur. Davalı vekilince inceleme gününden bir gün önce 10.12.2017 tarihli dilekçe ile müvekkili defterlerinin yerinde incelenmesi talep edilmiş, bu hususta mahkemece olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiştir. HMK’nın 189/1. maddesi uyarınca taraflar ispat hakkına sahiptir. Aynı yasanın 27. maddesine göre açıklama ve ispat hakkı hukuki dinlenilme hakkının temel unsurlarından biridir. HMK’nın 222. maddesi uyarınca, ticari defterlerin karşılıklı incelenmesi gerekir. Bu açıklamalara göre davalı defterleri incelenmeksizin incelenmesinin sağlanması konusundaki gerekli usuli işlemler yapılmaksızın davanın sonuçlandırılması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Davalıya ait ticari defterlerin incelenmesi için gerekli usul işlemleri tamamlanmadan ve hukuki dinlenilme hakkını gözetmeden karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 353/1.a.6. Maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının ilk derece mahkemesince, talep halinde iadesine,4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle İlk Derece Mahkemesi tarafından, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/10/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.