Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1437
KARAR NO : 2018/1346
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANINMAHKEMESİ :
MAHKEMESİ: İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2014/337 Esas – 2018/595 Karar
TARİH : 25/05/2018
DAVA : Alacak, Tespit ve Hisse Devrinin İptali
Taraflar arasında görülen alacak, tespit ve hisse devrinin iptali talepli davada, ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen hükme karşı, yasal süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilin, dava dışı 4.000.000,00 TL toplam sermayeli … Tic.Ltd.Şti’nin 1.333.000,00 TL’lik payına sahip hissedarıyken, 13.02.2009 tarihli protokol uyarınca, yine 13.02.2009 tarihli Beyoğlu …Noterliğinin…yevmiye sayılı devir sözleşmeleri ile hisselerinin tamamını davalılardan … ve …’e devrettiği, noterden devir işlemi yapılmadan önce …..Ltd.Şti.’nin hisselerinin tamamının … gruba satılmasına ilişkin olarak taraflar arasında protokol tanzim edildiğini, bu protokolde taraflara düşen edimlerin belirtildiğini, satış bedeli olarak 6.630.000,00 USD kararlaştırılıp, bu bedelin 1.500.000,00 USD’lik kısmının nakit, 280.000 USD’lik kısmının … gruba ait müşteri çekleri ile ödeneceğinin, geri kalan kısmın ise 30.08.2009 tarihinde 900.000,00 USD, 30.03.2010 tarihinde 900.000,00, 30.08.2010 tarihinde 900.000,00 USD, 30.03.2011 tarihinde 900.000,00 USD ve 30.09.2011 tarihinde 1.250.000,00 USD olarak ödemelerin yapılacağının belirlendiğini, hisse devrine ilişkin protokol gereğince 1.500.000,00 USD’lik kısmının devralanlar …, … ve … tarafından ödendiğini ve bu kısmın diğer davalılar ve şirket ortakları … ile … ile müvekkili arasında gelen paralardan devreden şirket ortaklarınca ödenen borçlar da düşülmek kaydı ile paylaştırıldığı, yapılan ödemelerle müvekkilini bağlayan borcun kalmadığı, bu paylaşma neticesinde müvekkiline ilk gelen 1.500.000,00 USD’lik bölümden ödemeler düşüldükten sonra 400.000,00 USD toplam para kaldığını, protokol gereği hisse devrine ilişkin ödenmesi gereken bedel ve ödeme şekli belirlenmiş olmasına rağmen müvekkilin hissesinin bedelini alamadığını, protokol hükümleri uyarınca ödenmiş bulunan 1.500.000,00 USD nakit bedelin yanında devir ile birlikte … gruba ait müşteri çekleri ile 280.000,00 USD ödenmesi öngörülmesine rağmen müvekkilinin payına bu çeklerden düşen kısmın ödenmediğini, bütün para ödenmeden hisse devrinin yürürlüğe girmeyeceğinin hüküm altına alındığını, davalı tarafın ödemelere ilişkin davacıya senet vermediği gibi senetleri diğer hisse devreden ortaklara verdiğini, müvekkilin alacağını istemesi üzerine taraflar arasında imzalanan 21.02.2009 tarihli belge ile borcunun kalmadığını söylendiği, davacının bu belgeyi ilk ödenen 1.500.000,00 USD’nin paylaşımına ilişkin ve bu ödemeye münhasıran imzaladığını, bu belgenin hata ve hile ile müvekkilden alındığının tespitine karar verilmesi gerektiğini, müvekkil adına ödemelerin yapılmaması halinde devir işleminin iptalinin gerektiğini belirterek, müvekkilin protokol gereğince yapılan devir işlemleri sebebi ile mevcut 1.809.447,50 USD bakiye alacağının bulunduğunun tespiti ile işbu bedellerin protokol hükümlerinde belirtilen tarihlerde müvekkilinin hissesi oranında ödenmesine, iş bu alacağa ticari faiz uygulanmasına, davalılardan … ve …’nun adına tanzim edilen senetler nedeniyle şirket hissesi oranında müvekkilin alacaklı olduğunun tespiti ile işbu bedelin müvekkiline ödenmesine, bahsi geçen senetler üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, davalıların tümü hakkında hüküm ifade eden 21.02.2009 tarihli belgenin ilk ödeme olan 1.500.000,00 USD’ye ilişkin olduğunun ve bu ödemeye münhasır olduğunun kabulüne, bu mümkün olmaz ise iş bu belgenin hata ve hile sebebiyle iptaline, yukarıdaki hususlar mümkün olmaz ise geçersiz yapılan limited şirket hisse devir işleminin iptali ile davacının şirket hisselerinin kendisine iadesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili savunmasında özetle: Müvekilinin …. Şti.’nin ortağı olduğunu, şirketin faaliyetine son verildiğini, yaşanan kriz nedeni ile şirketin ortaklarının kararı ile 13.02.2010 tarihinde, alacak ve borçları ile birlikte … Ltd. Şti.’ne satıldığını, bu devir nedeniyle şirketin satış bedelinin hissesi oranında davacıya ödendiğini, ödendiğine dair banka dekontlarının ibraz edileceğini, noterden yapılan devir belgesinin resmi senet olup aksinin yazılı delille ispatının gerektiğini, davacının kendi rızası ile noterde hiçbir baskı altında olmadan ve serbest iradesiyle devri imzaladığını, bu nedenle hisse devrinin iptalini isteyemeyeceğini belirterek, haksız davanın ve tedbir talebinin reddine, masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …, … ve … vekili savunmasında özetle: Müvekkillerin her üçünün de Sakarya kentinde ikamet ettiğini, mahkemenin bu nedenle yetkisiz olduğu gerekçesiyle yetki itirazında bulunmuş, esas yönünden ise; davanın 17.03.2010 tarihinde ikame edildiğini ve konusunun 1.809.447,40 USD bedelin tespit ve tahsiline ilişkin olduğunu, iş bu bedelin TL karşılığı üzerinden tahakkuk edecek olan tüm harcın davanın ikamesi esnasında ödenmesi gerektiğini, davacı tarafa 30.03.2010 tarihli tensip tutanağı gereği delillerin tamamını on gün içerisinde ibraz etmesinin gerektiğinin bildirildiğini fakat yerine getirilmediğini, müvekkillerin gerek davacı tarafa ve gerekse diğer davalılara karşı şirketin hisselerinin devrine ilişkin olarak hiçbir borç ve ferilerinin kalmadığını, söz konusu hisse devirlerinin davacı tarafından Beyoğlu … Noterliği nezdinde …tarihinde arka arkaya yevmiye sayılı devir sözleşmesiyle devredildiğini, müvekkillerinin …Ltd. Şti.’nin hisse devir bedellerinin tamamını davacı dahil tüm devreden hissedarlarara nakden, defaten ve peşin olarak ödendiğini, davacının dava dilekçesinde 21.02.2009 tarihinde imzalandığını belirttiği belgeyi sadece 1.500.000 USD ödemeye yönelik olarak imzaladığını iddia ettiğini, davacı tarafın 6.630.000 USD ödenmeden yapılacak devir işleminin geçersiz olduğunu ileri sürdüğünü, noter huzurunda kendi beyan ve imzası ile devri ve tahsilatının onaylandığını, bu hususun şirket ortaklar kurulu kararıyla tespit edildiğini, bilahare sözleşmenin ticaret siciline ve ticaret odasına tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiğini, davacı tarafın müvekkillerden hiçbir alacağı olmadığı gibi, şirketin ve müdürü olduğu dönemde kendisinin münferit imzası ile … firmasından satın alarak ithalat ve montajı yapılan makine parkının işçilik, üretim ve malzeme yönünden mali ve hukuki ayıplar içerdiğini, bu nedenle müvekkilinin zor durumda kaldığını, davacının … ile imzaladığı sözleşmede tazminat koşulunun çok düşük olduğunu, % 3’den fazla tazminat talep etmenin çok zor olduğunu ve buna karşılık maliyeti çok yüksek olduğu bilinen I.C.C tahkim klozunun sözleşmede yer aldığını, buna göre SACMI FORNI SPA firmasına karşı hukuki yola başvurmanın fiilen imkansız hale geldiğini ve bu nedenle söz konusu makine parkından dolayı … firmasından karşı hak ve alacaklarını sineye çekmek zorunda kaldıklarını, 26.10.2009 tarihinde Bozöyük Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde yaptırılan 2009/9 D. İş sayılı dosyanın tespitine göre… firmasının söz konusu makineler dolayısı ile uğradığı, zararın 4.357.725,00 EURO olduğu hususlarının tespit edildiğini belirterek, davacı tarafın tüm iddia ve taleplerinin bütün ferileri ile birlikte reddine, tüm hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı …. vekili savunmasında özetle: Müvekkilinin … şirketinin ortağı olduğunu, şirketin kurulduktan itibaren bir süre faaliyetine devam ettiğini, Dünyada ve Türkiye’de ortaya çıkan ekonomik kriz nedeniyle ortakların beklentilerine cevap verilemediğinden şirketin faaliyetine son verildiğini, ortakların aldığı 13.02 2010 tarihli kararla ortakların, alacak ve borçlarıyla birlikte şirket hisselerini ….’ne sattıklarını, bu satış nedeniyle müvekkilinin ve davacının şirket ortaklığının sona erdiğini, şirketin tüm hisselerinin 13.02.2009 tarihinde Beyoğlu …. Noterliği’nin… yevmiye sayısı ile … Ltd.Ştı.’ne satıldığını, satış bedelinin hissesi oranında davacıya banka kanalıyla ödendiğini, ödendiğine dair banka dekontlannın ibraz edileceğini, noter huzurunda kendi beyan ve imzası ile devir sözleşmesini imzalayan davacının hisse devir sözleşmesinin iptalini isteyemeyeceğini, davacının hiçbir alacağının kalmadığını, davacının sunacağı delillere karşı cevap haklannı saklı tuttuklarını, davacının davayı haksız olarak açtığını belirterek davanın reddine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yüktetilmesine karar verilmesrnr talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacının dava dışı …Şirketi’ndeki hisselerini davalılar … ve …’e sattığı, sözleşme ilişkisinin davacı ile bu davalılar arasında olup diğer davalılarla davacı arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığından, bu iki davalı dışındaki davalıların davacıya karşı herhangi bir yükümlülükleri bulunmadığı, davalı sıfatlarının bulunmadığı; hisseleri devralan davalılar yönünden ise noterde yapılan hisse devir sözleşmesine göre hisse satış bedellerinin aldığının beyan edilmiş olması, hisse devrinin 1.500.000 USD bedel üzerinden yapıldığının ve davalıların hisse devir bedeli olan 1.500.000 USD’yi ödediklerinin banka dekontları, protokol kapsamı ile kanıtlamış olduğu ve davacının hata, hile iddiasını kanıtlayamadığı gerekçeleriyle, tüm davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
İlk derece mahkemesinin kararının hatalı olduğunu, dosyadaki delillerin yanlış değerlendirildiğini,
05.02.2009 tarihli protokolde şirket devir bedelinin 7.250.000,00 USD olarak gösterildiğini, bu sözleşmenin …, Koray Bayraktaroğlu, … ve … tarafından imzalandığını, ödeme yükümlülüklerinin düzenlendiğini ve 1. maddede Akgün Gruba satışı ifadesinin yer aldığını, … Grup adına protokolü …ve …’ün imzaladıklarını,
Bila tarihli iki sayfadan ibaret protokol başlıklı belge ile . … Şirketi hisselerinin 6.630.000,00 USD bedelle …Grubuna satışının düzenlendiğini, protokolün taraflarının …, … ve … olduğunu, 2. maddede yer alan tarafların sair ödeme yükümlülüklerinin 05.02.2009 tarihli protokol ile birebir aynı olduğunu, protokolün 1. maddesinde …Gruba satış ifadesinin yer aldığını, bu nedenle … Grubu adına …’ün protokolü imzalamış olduğunu,
13.02.2009 tarihli ek protokolde 1. maddede…veya …’nın ortaklarına ödeme yapılacaktır hükmü yer aldığını,… ortaklarından kastedilen şeyin sadece belgeyi imzalayan… olmayıp … Grubunun diğer fertleri olan … ve ….’ü de kapsadığını, protokolün 3. maddesinde devir işleminin 6.630.000,00 USD ödemeleri alındıktan sonra yürürlüğe girer hükmü yer aldığını, bu hususun, bila tarihli protokolde yazılı devir bedelini doğruladığını ve böylece asıl devir bedelinin 6.630.000,00 USD olduğunun ispatlandığını, protokolde ödeme planının gösterildiğini, 6. maddede …. Grup tarafından, Credit Europa’ya olan borca karşılık 2.500,00 Euro teminat senedi verileceğinin hükme bağlandığını, bu protokolü … Grup adına …’ün ve davacı …’nın imzaladığını,
13.02.2009 tarihli protokolün noterdeki devirden sonra ve aynı gün yapıldığının içeriğinden anlaşıldığını, 13.02.2009’da hisseleri devralan …. Grubu …, …, … Credit Europa’ya olan borcu vadelerinde ödeyemediği takdirde yukarıdaki gayrimenkullere el konularak işlem yapıldığında verilecek 2.500,00 Euro’luk teminat senedi geçerli olacaktır hükmüne göre … Grubu’nun …, … ve …’den oluştuğunun anlaşıldığını, bu belgede noter devir işleminde devir alanlara vekaleten imza atmış olan … isimli şahsın … ve … adına imza attığını, bu belgede davacının da imzasının bulunduğunu, belgedeki imzaların davacılarca inkar edilmediğini, tüm belgelerin birbirleriyle bağlantılı olmaları ve devir bedelinin 6.630.000,00 USD olarak gösterilmiş olması ve Credit Europa’ya olan borçtan ve teminattan söz edilmiş olması dikkate alındığında davalıların birlikte hareket ettiğinin anlaşıldığını, dolayısıyla bu belgeler birlikte değerlendirildiğinde, devir bedelinin 6.630.000,00 USD olduğu ve bu bedelin ödenmesinden …, … ve …’in sorumlu olduğunun açıkça anlaşıldığını,
Davacının protokol hükümleri uyarınca tüm edimlerini yerine getirdiğini, davalıların ise edimlerinin sadece bir kısmını yerine getirdiklerini, protokolde sözü edilen …plaka sayılı aracın davacıya bırakılması ve borçlarının BKT tarafından ödenmesi, keza dosyada mevcut kayıtlara göre 13.02.2009 tarihli protokolde belirtilen …plaka sayılı aracın 07.04.2011 tarihli cevabi yazıya göre…’na devredildiğinin sübuta erdiğini,
Devir bedelinin, noter devir senedinde yazılı 1.500.000,00 USD’den ibaret olmadığını, toplam devir bedelinin 6.630.000,00 USD olduğunu, noter devir senetlerinde satış bedelinin tahsil edildiğine dair kayda itibar edilemeyeceğini, çünkü 1.500.00,00 USD bedelin devirden sonra ödenmesinin tarafların protokole itibar ettiğini gösterdiğini, müvekkilinin noter devir tarihinden sonra bir takım ödemeler yaptığını, tüm bu tespitlere göre resmi senette gösterilen devir bedelinin gerçeği yansıtmadığının açık olduğunu, benzer durumlarda Yargıtay’ca verilen kararlara göre, tarafların gerçek iradesini yansıtan protokollere itibar edilmesi gerektiğini,
Bilirkişi raporlarında yer alan davacının lehine olan tespitlere mahkemece itibar edilmediğini, 16.12.2005 tarihli raporda, noterlikçe gerçekleştirilen hisse devir işlemlerinden önce taraflar arasında yapılmış harici protokollerin ön planda olduğunun belirtildiğini, aynı konuda 03.01.2017 tarihli ek raporda da açıklama bulunduğunu,
Sonuç olarak ilk derece mahkemesinin dosyadaki delilleri, devir bedelini yanlış değerlendirerek davayı reddettiğini belirterek, usul ve yasaya aykırı olan ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle, limited şirket hisse devir bedelinin tespiti ve bakiye hisse bedeli alacağının faiziyle birlikte tahsili, davalılardan … ve … adına tanzim edilen senetlerin şirket hissesi oranında davacının alacaklı olduğunun tespiti ve ödenmesi, bu talepleri yerinde görülmez ise geçersiz yapılan limited şirket hisse devir işleminin iptali ile hisselerin davacıya iadesi istemlerine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleriyle ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince yapılan inceleme sonucunda alınan bilirkişi raporları HMK’nın 282. maddesi uyarınca Dairemizce, tüm delillerle birlikte, serbestçe değerlendirilmiştir.
Dosyanın yapılan incelemesinde, dava dışı …Limited Şirketi’nin devirden önceki hissedarlarının davalılar …, … ve davacı … olduğu anlaşılmaktadır. Yine dosyada mevcut kayıtlara göre davacı …’nın şirketteki … payının … adedini davalı …’e Beyoğlu .. Noterliğinin 13.02.2009 tarihli … Y. sayılı devir sözleşmesiyle, bakiye 813 adedini davalı …’e aynı Noterliğin aynı tarihli ve … Y. sayılı devir sözleşmesiyle devrederek ortaklığının sona erdiği anlaşılmaktadır. Davalı …’un şirketteki 1987 adet payından 1600 adedini davalı …’e, 387 adedini davalı …’e aynı Noterliğin aynı tarihli,… Y. sayılı devir senetleriyle devrettiği; davalı …’nun ise şirketteki toplam 680 adet payının tamamını …’e aynı Noterliğin aynı tarihli, 5048 Y. sayılı hisse devir sözleşmesiyle devrettiği ve böylece davacının ve bu iki davalının şirketteki ortaklıklarının sona erdiği, şirketin yeni ortaklarının devir sonrasında …, … ve … olduğu anlaşılmaktadır.
Dosyada örnekleri bulunan noter hisse devir sözleşmelerinin yapılan incelemesinde, 13.02.2009 tarihli hisse devir senetlerinde, davacının …’e devrettiği hisse bedelinin 813.000,00 TL olarak gösterildiği ve devir senedi içeriğinde “Devir bedelini bugün haricen nakden ve peşin tahsil eyledim. Bu hususta bir alacağımın kalmadığını…gerek devir alanın gerekse diğer hissedarların zimmetlerini umumi suretle ibra ve ıskatı hak eylediklerini beyan, kabul ve taahhüt ederim” ibaresinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Aynı şekilde davacının …’e hisse devrine ilişkin resmi senette hisse devir bedelinin 520.000,00 TL olduğu ve bedelin tahsil edildiğine dair aynı kaydın bu senette de yer aldığı anlaşılmaktadır.
Davacı her ne kadar resmi senette hisselerin toplam bedeli 520.000,00 TL + 813.000,00 TL = 1.333.000,00 TL olarak göstermiş ise de bu senetlerin resmi prosedürü tamamlayan belgeler olduğunu, harç ve verginin yüksek olacağı gerekçesiyle gerçek bedelin gizlendiğini, hisse devir bedelinin, delil olarak dayanılan protokol ve ek protokolde gösterildiği üzere, tüm hissedarların hisse toplamı itibariyle toplam 6.630.000,00 USD olduğunu, davacının alacağının bu toplam değer üzerinden hesaplandığında bakiye 1.809.447,50 USD olduğunu iddia etmektedir. Bu iddiasını kanıtlamak üzere adi yazılı belgeler sunmuştur.
Davacının iddiasını dayandırdığı bila tarihli protokol başlıklı belgede; . … Şirketi hisselerinin tamamının… Gruba satışı ile ilgili aşağıda belirtilen maddeler ışığında anlaşma sağlandığı Credit Europa’ya olan borç ve diğer bazı alacaklılara olan borç için … Grubun ödeme taahhüdünde bulunduğu, diğer bütün borçların . … İnşaat tarafından ödeneceğinin hükme bağlandığı, ayrıca … Grubun . … Şirketine 6.630.000,00 USD ödeyeceği, bunun 1.500.000,00 USD’sinin nakit ödeneceği, diğer kısımların vadeli olarak taksitlerle ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ayrıca Credit Europa’ya teminat olarak verilen altı adet gayrimenkul karşılığı …Grup tarafından …’ye verileceğinin kararlaştırıldığı görülmektedir. Bu protokolü davalı …, dava dışı …. ve davalı … imzalamıştır. Bu belgede davacının imzası bulunmadığı gibi davacının hisse devri yaptığı … ve …’ün imzaları bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının bu belgeye dayanarak davalılardan talepte bulunması mümkün görülmemiştir. Burada hisse devralan davalılar ….ve …’ün vekil tarafından temsil edildiğine dair bir kayıt yoktur. İmzalar vekaleten atılmamış doğrudan doğruya şahısların kendi adına atılmıştır.
13.02.2009 tarihli ek protokolün yapılan incelemesinde, bayi borcu hakkında ve leasing ve bankaya olan borçlar hakkında düzenleme bulunduğu, burada sözü edilen ödemeleri kimin kime yapacağına dair bir açıklık bulunmadığı, “İş bu devir işlemi 6.630.000,00 USD ödemeleri alındıktan sonra yürürlüğe girer” kaydının yazıldığı, bunun dışında dört adet araçla ilgili olarak bu araçların ortaklarda kalacağı ve bedelinin …Grup tarafından ödeneceğinin hükme bağlandığı, … Bankası kefaletlerinin…Grup tarafından değiştirileceği, … Bankası kefaletlerinin …. Grup tarafından değiştirileceği, Credit Europa’ya verilen taşınmazlarla ilgili teminat senedi verileceği hükümlerinin yer aldığı, bu belgenin davacı …, davalı …, davalı … ve dava dışı … tarafından imzalandığı, davacıdan hisse devralan … ve …’ün bu belgede imzalarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili …’ün bu davalıları temsilen ve …’nu temsilen hareket edip imza attığını ileri sürmüş ise de belgede vekaleten imza atıldığına dair bir kayıt bulunmamakta olup şahıslar imzaları kendi adlarına atmışlardır. Dolayısıyla bu belgenin de imzası bulunmayan davalılara karşı bir hüküm ifade etmesi hukuken mümkün görülmemiştir.
Yine, delil olarak dayanılan 21.02.2009 tarihli sözleşme başlıklı belgede; “….Ltd.Şti.ortaklar arasında hesaplaşma sonucunda … 400.000,00 USD kalmıştır. Bununla ilgili … 277.000,00 borçlar için …bank Üstbostancı Şubesinden …’e ‘Baba adı …’; … borçlar için talimat için verilecek karşılığında 200.000,00 USD 30.08.2009 tarihli … senet vermiştir. BKT ile ilgili tüm cari vs.ilgili ödeme borç ile ilgili alakam kalmamıştır. Tüm alacak ve borçlar …’a aittir” yazısının bulunduğu görülmüştür. Bu belgenin dava dışı …, davacı …, dava dışı … davalı …, davalı … ve … (Soyadı okunamıyor) tarafından imzalandığı anlaşılmaktadır. Bu belgede davacıdan resmi senetle hisse devralan … ve …’ün imzaları bulunmadığı gibi bu iki davalı adına vekaleten veya temsilen imza atıldığına dair bir kayıt bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu belgenin de bu iki davalıyı bağladığı hukuken söylenemez.
Bunun dışında, davacını delil olarak dayandığı 13.02.2018 tarihli el yazılı belgede .. ve … adına temsilen imza atılan belgede de hisse bedeli kaydı yoktur.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre, protokol ve ek protokol içeriğinde davacıdan hisse alan davalılar … ve …’ün imzalarının bulunmadığı, bunlar adına temsilen veya vekaleten imza atıldığına dair kayıt da bulunmadığı dikkate alındığında bu belgelerin bu davalılar için bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Hisse devralan bu iki davalı yönünden hüküm ifade edecek belgeler sadece noter huzurunda yapılan hisse devir sözleşmeleridir. Bu sözleşmelere göre hisse devir bedelleri 520.000,00 TL + 813.000,00 TL = 1.333.000,00 TL olarak gösterilmiş ve bu tutarlar bu iki davalı tarafından ödenmiştir. Davacı hisse bedeli karşılığı 1.500.000,00 USD tahsil ettiğini zaten kabul etmektedir. Bu durumda davacının bu iki davalıdan bakiye hisse bedeli talep etme hakkının bulunmadığı kanaatine varılmış olup ilk derece mahkemesinin bu konudaki kararı isabetli bulunmuştur. Bu iki davalı hakkındaki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Davalı … ve …….Şirketi’nin eski ortaklarından olup payını davalı …’e devretmişlerdir. Bu davalıların davacıyla herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunamamaktadır. Herhangi bir ödeme taahhütleri bulunmamaktadır. Bu davalıların davacı aleyhine sebepsiz zenginleştikleri, davacıya yapılması gereken ödemeleri tahsil ettikleri yönünde somut kanıt sunulmamıştır.
Davalı …’ün protokol başlıklı belgede ve ek protokolde imzası mevcuttur. … davalı …’dan hisse almak suretiyle ortak olmuştur. Davacıyla doğrudan bir hisse devir sözleşmesi yapmamıştır. Davalı …’un protokolde ve ek protokolde imzaları mevcuttur. İmzaları inkar edilmeyen protokolde ve ek protokolde taraflar arasında görüşmelerin yapıldığı, hisseleri devredilen ….Şirketi’ne ait borçların ne kadarının kim tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ayrıca 6.630.000,00 USD’nin taksitlerle ödenmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmakla birlikte, 21.02.2009 tarihli sözleşmeyle tarafların aralarındaki alacak-borç ilişkisini yeniden düzenleyerek davacının herhangi bir alacağının kalmadığını, tüm alacak ve borçların …’a ait olduğunu beyan ederek imzaladığı anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalara göre protokol ve ek protokol kapsamında devir bedelinin 6.630.000,00 USD olduğunun kabulü halinde dahi davacının 21.02.2009 tarihli el yazılı belgedeki beyanına göre hiçbir alacağının kalmadığını beyan ettiği, tüm alacak ve borçların …’a ait olduğunu kabul ettiği anlaşılmaktadır. Buna göre protokollere itibar edilse dahi bu protokollerden kaynaklanan bakiye alacakların …’a ait olduğunu davacı kendi imzasıyla kabul etmiş, devreden ve devredenler arasında bu husus 21.02.2009 tarihli sözleşmeyle düzenlenmiştir. Bu nedenle davacının protokoller kapsamında davalılardan talep edebileceği bir alacağının kalmadığını kabulü gerekir.
Davacı her ne kadar, hisse bedeli olarak kendisine ödenen 1.500.000,00 USD’den bir kısmını şirket borçları için ödediğini, bu nedenlerle protokollerin uygulanması gerektiğin iddia etmiş ise de yine kendisinin delil olarak sunduğu 21.02.2009 tarihli belgeyle başkaca bir alacağının kalmadığını kabul ve beyan etmiştir.
Davacı vekili 21.02.2009 tarihli ibra belgesinin, davalılar tarafından müvekkiline ödenen 1.500.000,00 USD ile ilgili olduğunu, alacağın tamamını kapsamadığını, müvekkilinin bu belgeyi hata ve hileyle imzaladığını iddia etmiş ise de hata ve hileye ilişkin somut hiçbir kanıt sunulmamıştır. Davacının daha önce …..Şirketi’nde yönetici konumunda olduğu, imzaladığı belgenin ne anlama geldiğini bilebilecek durumda olduğu, bu nedenle hataya düşürüldüğü iddiasının ispatlanamadığı sonucuna varılmıştır. Bu belgenin sadece tahsil edilen 1.500.000,00 USD ile sınırlı olduğuna dair bir kayıt bulunmamakta olup davacı açıkça, … ile ilgili tüm cari vs.ilgili ödeme-borç ile ilgili alacağım kalmamıştır demek suretiyle davalı ortakları ibra etmiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle, tüm davalılar hakkındaki istinaf başvuruları yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından taraflara tebliğine,
5-Dosyanın karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15/11/2018 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.