Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1432 E. 2019/1425 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1432
KARAR NO : 2019/1425
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/259 Esas – 2018/612 Karar
TARİHİ : 17/07/2018
DAVA : Şirket Payı İntikalinin Pay Defterine İşlenmesi ve Tesçili
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilen dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin hissedarlarından … 23/03/2015 tarihinde vefat ettiğini, müteveffanın şirketteki esas sermaye payının yasa gereği davalılara geçtiğini, İstanbul Anadolu 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/748 E – 1303 K sayılı kararı ile davalılardan …’ye şirketteki hissesi ile ilgili olarak temsil etmek ve hak ve menfaatlerini korumak üzere kayyım olarak …’ün atandığını, … vefatından sonra gerek mirasçılar gerekse mirasçıların avukatları ile yapılan görüşmelerde şirketteki hisselerin davalı mirasçılar adına pay defterine işlenmesi, tescil ve ilan edilmesi hususunda yasal işlemlerin yapılması talebinde bulunulduğunu, ilgili hususta ihtarname gönderildiğini, ancak yasal zorunlulukları yerine getirmediklerini belirterek davalıların miras bırakanı …’den intikal eden davacı şirketteki esas sermaye paylarının, davalıların miras hisseleri oranında intikal ettirilip pay defterine işlenmesi, tescil ve ilan edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili savunmasında özetle; müvekkillerinin murisi olan …’nin vefat etmesi üzerine TMK’nın 640. maddesi uyarınca terekeye elbirliği ile sahip olduklarını, davacı şirkete gönderilen ihtarname ile … şirketteki ortaklık payının davalılar adına şimdilik elbirliği şeklinde pay defterine kaydedilmesinin talep edildiğini, şirket payları üzerinde mevcut elbirliği mülkiyeti ve buna yol açan miras ortaklığının giderilip paylı mülkiyete dönüştürülmeden, mirasçıların payları oranında pay sahipleri defterine kayıt yapılmasının yasaya aykırı olacağını, davacıların dava açmakta hukuki yararları olmadığını, kanunen elbirliği ile hak sahipliği şeklinde intikal eden terekeyi paylaşmak veya paylı mülkiyete dönüştürmenin mirasçılara tanınan bir hak olduğunu, yasanın mirasçılara tanıdığı bu hakkı üçüncü kişilerin ve davacıların kullanmasının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen ve istinafa konu edilen 17/07/2018 tarihli, 2018/259 Esas – 2018/612 Karar sayılı kararında; “…Limited şirketlerde mirasçıların payı iktisabı ve payın mal ortaklığı (MK. 256 vd.) kapsamına alınması için ortakların (TTK’nun 595. maddesinde olduğu gibi) muvafakatine ihtiyaç yoktur (TTK’nun 596/1 m.). Bu istisnai hallerde şekle bağlı devir sözleşmesine de gerek bulunmamaktadır. Onun yerine veraset ilamı, vasiyetname, miras sözleşmesi ve eşler arasındaki sözleşme gerekli ve yeterlidir. Mirasta pay bölünmesi de kendiliğinden gerçekleşir. Miras ile payın intikalinde pay, kendiliğinden kanuni miras paylarına göre bölünerek mirasçılara geçer Yargıtay 11. HD. 05.07.1983, 3374/3550, esas/karar sayılı kararında da belirtildiği üzere istemin paylaştırmayı da içerdiği gözetilerek miras bırakana ait sermaye payının, miras payları oranında bölünerek, mirasçı sıfatı bulunan yanlara geçtiği ve söz konusu payın bölünebilir nitelikte olduğundan hareketle dava konusu payın veraset belgesindeki payları oranında mirasçı olan yanlar arasında bölüştürülmesi ve böylece iştirak halindeki sahipliğe son verilmesi gerekmekle, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilince dava açılmasına sebebiyet verilmediği, bu nedenle yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olmayacakları yönünde beyanda bulunulmuş ise de davacı tarafın dava öncesinde işlemlerin yapılabilmesi için davalı tarafa müracaat ettiği ancak gerekli belgelerin davalı tarafça verilmemesi nedeniyle dava açıldığı, bu itibarla davalının beyanlarının yerinde olmadığı…” gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacı şirket hissedarlarından … 23/03/2015 tarihinde vefatı nedeniyle geriye mirasçıları olarak davalılar … ve …’nin kaldığı anlaşılmakla …’nin sahip olduğu 25 hisse karşılığı 62.500 TL esas sermaye payının miras hisseleri oranında 4 pay kabul edilerek 3 payının … ve 1 payının … adına davacı şirket pay defterine işlenerek Ticaret Sicilinde Tescil ve ilanına karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini, davalılardan …’nin eşi ve …’nin babası olan …’nin 23.03.2014 tarihinde vefatı ile adı geçenler TMK’nın 640. maddesi uyarınca terekeye elbirliği ile sahip olduklarını, oluşan miras ortaklığı yapılacak bir paylaşma sonucu giderilinceye kadar anılan yasa hükmü gereği mirasçıların tereke üzerindeki hak sahipliğinin elbirliği şeklinde olduğunu, müvekkillerinin adına Beşiktaş il noterliğinden keşide edilen 26.10.2017 tarihli cevabi ihtarnamede de bu durumun izah edilerek merhum …’nin davacı şirketteki ortaklık payının davalılar adına şimdilik elbirliği seklinde pay defterine kaydedilmesini talep etmiş bulunduklarını, müvekkillerinin adına cevabı ihtarname ile pay defterine kayıt edilmesi tarafınca beyan edildiği halde davacılar vekili tarafından davanın ikame edildiğini, kaldı ki şirket payları üzerinde mevcut elbirliği mülkiyeti ve buna yol açan miras ortaklığının bozulup paylı mülkiyete dönüştürülmeden mirasçıların payları oranında pay sahipleri defterine kayıt yapılması yasaya aykırı olup, davacıların bu hususta ısrarcı olmalarının da anlaşılamadığını, davacıların böyle bir taleple dava açmalarında hiçbir hukuki yarar bulunmadığını ve davanın bu nedenle dava şartı yokluğundan reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, miras ortaklığının paylaşma yoluyla giderilmesi ya mirasçıların oy birliği ile alacakları bir kararla yada Sulh Hukuk Mahkemesinde açılacak ortaklığın giderilmesi davasında alınacak mahkeme kararı ile mümkün olup mahkemenin mirasın paylaşması anlamında gelecek şekilde davalıların elbirliği ile sahip oldukları şirket payının davalılar adına paylı mülkiyet olarak tesciline karar vermesinin, kamu düzenine ilişkin görev kuralları karşısında mümkün olmadığını, diğer bir deyişle yasanın sadece mirasçılara tanıdığı bu hakkı üçüncü kişilerin ve bu kapsamda davacıların kullanmasının mümkün olmadığını, müvekkillerinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ve yargılama giderleri ile ücreti vekalet müvekkillerinin üzerinde bırakıldığını, dava açılmasını gerektirmeyen, şirket yetkilisi ve müdürü tarafından alınacak bir kararla pay defterine payların işlenmesi mümkün iken yetkili ticaret odasına herhangi bir yazılı başvuru dahi yapılmadan ve ara karar uyarınca bununla ilgili bir yazı dahi sunulmadan, mahkemece bu hususta ilgili usul sorulmadan ve incelenmeden, sadece davacının beyanına göre davanın kabulüne karar verilmesinin ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının bir hukuki hata olduğunu, iyiniyetli olan ve davanın açılmasında herhangi bir kusuru olmayan müvekkilleri aleyhine hükmedilen yargılama giderleri ve ücreti vekaletin kaldırılması ve bunların davacı üzerinde bırakılması gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalıların murisinden intikal eden davacı şirketteki esas sermaye paylarının, davalıların miras hisseleri oranında şirket pay defterine işlenmesi ile tescil ve ilanına ilişkindir. Mahkemece yukarıdaki yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.TTK’nın 596. maddesi uyarınca esas sermaye payının miras yoluyla geçmesi halinde tüm hak ve borçlar genel kurulun onayına gerek olmaksızın esas sermaye payını iktisap eden mirasçılara geçer. Ancak bu durumun Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil ve ilan edilmesi için Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 103/b-c maddeleri uyarınca gerekli belgelerin ticaret siciline ibrazı gerekir. Davacı tarafından davalılara bu kapsamda ihtarname gönderildiği, ancak davalılarca veraset belgesinin sunulmadığı, davacı şirketçe de ticaret siciline başvuru yapılamaması nedeniyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmakla, davalılar vekilinin, davacının davada hukuki yararının bulunmadığı ve bu nedenle davanın usulden reddi gerektiği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.İlk derece mahkemesi karar gerekçesinde de işaret edildiği üzere, TTK’nın 596/1. maddesi uyarınca, miras yoluyla payın intikalinde pay, kendiliğinden kanuni miras paylarına göre bölünerek mirasçılara geçeceğinden, davalılar vekilinin aksi yöndeki istinafı nedeni de yerinde değildir.Davacı tarafça davalılara davadan önce ihtarname gönderildiği, gereğinin yapılmaması üzerine davacı yanca eldeki davanın açıldığı anlaşıldığından, davalılar vekilinin, dava açılmasına sebebiyet verilmediği, bu nedenle yargılama giderlerinden sorumlu tutulmalarının doğru olmadığı yönündeki istinaf nedeni de yerinde değildir.İlk derece mahkemesinin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 07/11/2019 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.