Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1390 E. 2019/631 K. 02.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1390
KARAR NO : 2019/631
KARAR TARİHİ: 02/05/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2017
NUMARASI : 2014/2573- 2017/1264 E.K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili firmanın havalandırma sistemleri işi ile uğraştığını, davalıya yapmış olduğu satış ve hizmet sonucunda 18.880 Usd tutarlı faturanın düzenlendiğini, davalının bu faturaya karşılık olarak 10.01.2014 tarihli 34.871,00 TL tutarında çek ile kısmi ödemede bulunduğunu, ancak bakiye 3.142,11 Usd’nin ödemesi yapmadığını, bu alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının hak ediş bedelini döviz kurundan Türk Lirasına çevirdiğini, bu bedelin de toplam 36.413,86 TL’ye tekabül ettiğini, bunun 1.542,96 TL’lik kısmı sözleşme gereğince müvekkili nezdinde teminat olarak tutulduğunu, kesin hak ediş ile birlikte davacının teminat iadesini hak etmesi halinde davacıya iade edileceğini, bu kesintiden sonra kalan 34.871,00 TL’nin çekle ödendiğini belirterek, davanın reddine ve kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada, davacı tarafça ticari defterlerini kesin sürede ibraz etmediği gibi bilirkişi ücretini de yatırmadığı, davacı tarafın ihtarlı kesin süreye uymaması nedeniyle ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış ve bilirkişi incelemesinden vazgeçmiş sayılmasına karar verildiği, davanın kanıtlanması için her iki yanın defter ve kayıtlarının ibrazı ile bilirkişi incelemesinin zorunlu bulunduğu, dosyada davacı tarafın dava dilekçesine ekli olarak sunduğu deliller ile icra dosyası içeriğinin davaya kanıtlamaya yeterli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
A-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; yasal süre içinde ticari defterlerin mahkemeye sunulduğunu, defterlerin kalemde incelenememesi mazeretinin değerlendirilmediğini, kesin sürenin usulüne uygun olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
B-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verildiği halde kendisini vekille temsil ettiren müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle, kur farkı alacağının tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takibine davalı tarafından yöneltilmiş olan itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, davacının kesin süre içinde ticari defterlerini ibraz etmediğinden ve delil avansını yatırmadığından, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf incelemesi, taraflarca ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut olayda, taraflar arasında satım ve hizmete dayalı akdi ilişkinin olduğu, davacının davalıya 18.07.2013 tarihli 18.880 Usd bedelli faturayı düzenlediği, karşılığında davalının 10/01/2014 tarihli 34.871,00 TL bedelli çekle ödeme yaptığı sabit olup, uyuşmazlığın 18.07.2013 tarihli faturadan kaynaklı kur farkı alacağından doğduğu ihtilafsızdır.Somut olay açısından, bedeli yabancı para olarak gösterilen faturalar yönünden akdi ilişkinin yabancı para cinsinden kurulduğunun kabulü gerekir. Yabancı para üzerinden yapılan alım satımlarda Vergi Usul Kanunu hükümleri gereğince faturaların Türk Lirası üzerinden düzenlenme zorunluluğu bulunduğundan, faturalarda belirtilen yabancı paranın Türk Lirası karşılığı kur gözetilerek fatura tarihlerinde ödeme yapılmayıp, daha sonra Türk Lirası ile ödeme yapılması durumunda kur farkı istenebilir. Kur farkı alacağının talep edilebilmesi, taraflar arasındaki sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunmasına veya akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olmasına bağlıdır (Yargıtay 19 HD’nin 10/04/2018 tarihli 2016/17240 E., 2018/1950 K. sayılı kararı; 19/12/2017 tarihli 2016/12505 E., 2017/8069 K. sayılı kararı). Yani, yabancı para üzerinden kurulan temel ilişkide fatura tarihindeki kur ile ödeme tarihindeki kur arasındaki farkın istenebilmesi için uygulama yada teamül aranmaz.Ne var ki, davacı tarafından düzenlenen faturanın Amerikan Doları cinsinden olduğu görülmekle, kural olarak kur farkı istenebilmesi mümkün ise de; dava konusu uyuşmazlıkta davalının çekle ödemede bulunduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen, ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemez ( Yargıtay 19. HD, 10.02.2016 tarih, 2015/11192 Esas- 2016/2067 Karar sayılı ilamı). Diğer taraftan, ödeme kabilinden alınan çekin ticari defterlere kur karşılığının kaydedildiğinin taraflarca ileri sürülmediği gibi, ticari defterler sunulmadığından bu husus da ispat edilememiştir.Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince bu hukuki değerlendirmeler ışığında davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddinde isabet görülmediği gibi, davanın reddine karar verildiği halde kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
B-Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden;
HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu 2014/2573- 2017/1264 E.K sayılı, 28/12/2017 tarihli kararının düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar yasası gereğince alınması gereken 31,40 TL red harcının peşin yatırılan 142,95 TL harçtan indirilmesi ile geriye kalan 111,55 TL harcın isteği halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre belirlenen 2.725,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
6-İstinaf yargılama giderleri yönünden;
a) Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına,
b)İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan peşin istinaf harcının talep halinde davalıya iadesine,
c)Davalı tarafça harcanan 98,10 TL istinaf başvuru harcı ve 31,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 129,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
d)Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
7-Gerekçeli kararın bir örneğinin ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 02.05.2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddeleri uyarınca, dava değeri itibariyle her iki taraf için kesindir.