Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1385 E. 2019/1299 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1385
KARAR NO : 2019/1299
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/565 Esas – 2018/545 Karar
TARİHİ: 31/05/2018
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul- kısmen reddine ilişkin karara karşı davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin, davcının bayisi olduğunu, diğer davalı …’in ise davalı şirketin yetkilisi olarak, davacı şirket lehine cari hesap alacakların teminatı olarak ipotek verdiğini, davalı şirketin cari hesabından dolayı müvekkil şirkete borcu olduğunu, bu borcunu ödememesi üzerine aleyhine Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerinden takibe geçilmiş ise de itiraz üzerine takibin durduğunu öne sürerek, itirazın iptaline ve % 20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili savunmasında özetle; iddia edilen borç bakiyesinin 35,586.33 TL değil 11.334,34 TL olduğunu, davacının düzenlediği 13.000 TL + 13.739.33 TL tutarlı faiz ve cezanın kabul edilemeyeceğini belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 31/05/2018 tarihli, 2016/565 Esas – 2018/545 Karar Karar sayılı kararında; “…Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı ile davalı şirket arasında bila tarihli bayilik ve cari hesap sözleşmesi imzalandığı, sözleşme konusunun, davalının, davacıdan sağlayacağı ürünleri satmak olduğu, taraflar arasındaki hesap uyuşmazlıklarında davacı defter ve kayıtlarının kesin delil niteliğinde olacağı hüküm altına alınmıştır. Davacının bu sözleşme kapsamında davalı şirketten cari hesap bakiyesi olarak 35.586,56 TL alacağı olduğunu iddia ettiği, davalının ise 11.334,34 TL’ lik borcu kabul ettiği, arta kalan kısmı reddettiği, davalı şirketin davacı ile arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı şirket yetkilisi olan diğer davalının icraya konu taşınmazı üzerinde davacı lehine ipotek tesis ettiği görülmüştür.Alınan beyanlar ve dosyaya sunulan belgeler itibariyle, taraflar arasındaki ihtilafın bakiye hesap alacağının miktarı noktasında olduğu anlaşılmıştır.Taraflara ait ticari defter, kayıt ve belgeler üzerinde üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 08.01.2018 havale tarihli bilirkişi kök raporunda özetle;Davacı kayıtlarında, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2008 yılından itibaren yoğun bir şekilde devam ettiği, bu süreç zarfında davacının toplam 539.255,62 TL’ lik alacağına karşılık davalıdan 518.743,97 TL tahsil ettiği, buna göre davacının, takip tarihi itibariyle davalı şirketten, cari hesap alacağı olarak (539.255,62 – 518.743,97 =) 20.511,65 TL bakiye alacağı olduğu, davacının takip tarihine kadar toplam alacağının 103.935,50 TL olduğu, davacının bu alacağının karşılığında davalıdan 83.423,85 TL çek/senet aldığı, sonuç olarak davacının, takip tarihi itibariyle davalıdan (103.935,50 – 83.423,85 =) 20.511,65 TL bakiye alacağının bulunduğu, davalının, takip öncesinde davacıya verdiği toplam 11.950 TL’ lik çeklerin takip tarihinden sonra davacının defterinde iade açıklamasıyla kayıtlardan düşüldüğü, iade kaydının davalı defterlerinde olmadığı, işbu senetlerin vade tarihleri itibariyle takip anında muaccel hale gelmedikleri,Davalı kayıtlarında, takip tarihi itibariyle davalının davacıya bakiye olarak 15.009,56 TL borcunun olduğu, 11.950 TL’ lik senetlerin ödenmiş gibi kayıtlı olduğu, Kayıtlar arasındaki 5.502,09 TL’ lik uyumsuzluğun davacı tarafça ispatlanamadığı tespitinin yapıldığı görülmüştür.Davacı tarafça sunulan itiraz beyan ve belgeleri kapsamında alınan ek raporda özetle;Taraflar arasındaki düzenlenen bayilik sözleşmesinde hükmü gereğince davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 20.511,65 TL alacağının olduğu, takipteki alacağa resmi senetteki hüküm gereği yıllık % 30 faiz işletilmesi gerektiği tespitinin yapıldığı görülmüştür. İşbu raporlara yönelik olarak her ne kadar davacı vekilince 29.01.2016 tarihi itibariyle cari hesap alacağının 35.586,56 TL olduğu ve karşılıksız çıkan senetlerin de dikkate alınması yönünde itiraz edilmişse de, bilirkişi raporunda da karşılandığı üzere, deftere işlenmiş ödemeler de dikkate alınarak takip tarihi itibariyle alacak miktarının belirlenmesi gerektiği, itiraza konu senetlerin takip tarihi itibariyle vadesinin gelmediği gibi farklı icra dosyalarından takibe konuldukları hususu dikkate alındığında davacının bu yöndeki iddialarına itibar edilmemiştir.Mevcut kayıtlar itibariyle yapılan inceleme neticesinde düzenlenen, dayanakları dosyaya alınmış denetime elverişli içeriği açıklanan ek rapor mahkememizce de benimsenmiştir.Bu kapsamda, davacının, kesin delil niteliğine haiz defter kayıtları itibariyle davalı şirketten takip tarihi itibariyle bakiye olarak 20.511,65 TL alacaklı olduğu, işbu alacağa talep gibi yıllık % 30 faiz işletilmesi…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, 20.511,65 TL alacak yönünden itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, %20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiştir.Bu karara karşı taraflar vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin B.2 maddesinde yer alan delil anlaşmasının dikkate alınmaksızın alacağın eksik tespiti ile hüküm kurulmasının doğru olmadığını, sözleşme uyarınca cari hesap sözleşmesinden doğacak hesap uyuşmazlıklarında müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları ile kayıtlarından çıkarılmış hesap özetlerinin kesin delil olacağının kararlaştırıldığını,Davalının aleyhine kayıtları defterine işlemediğinin gözetilmediğini, ödenmemiş senetleri kayıtlarında ödeme olarak gösterdiğini, bu nedenle davalı defterlerinin delil olarak kabul edilemeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının, davanın kısmen reddine ilişkin bölümünün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümünün kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketin bayisi olup, cari hesap usulü ve zaman zaman da peşin olarak karşılıklı ticari olarak iş ilişkisi olduğunu, müvekkili firmanın borçlarını ödemede gecikmesi üzerine aleyhine İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … Esasına kayıtlı olarak başlatılan icra takibine taraflarından gerçek alacak borç miktarının o kadar olmaması nedeniyle itiraz edildiğini, müvekkili firmanın gerçek borcunun, davacının icraya koyduğu miktar olan 35.586,56 TL olmayıp 11.334,34 TL olduğunu beyan etmelerine rağmen rapor gereği tespit edilen 20.511,65 TL alacak üzerinden icra inkar tazminatına karar verilmesinin hatalı ve haksız olduğunu, zira müvekkili firmanın, davacıya ait olan borcunun 11.334,34 TL’lik kısmını kabul ettiğinden, bu miktar mahsup edildikten sonraki kısım üzerinden %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, doğrudan doğruya 20.511,65 TL üzerinden kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını, Müvekkili firmanın, davacı şirkete ödeme yerine geçmek üzere kendi müşterilerinden yani üçüncü kişilerden aldığı kıymetli evrak niteliğindeki senetleri teslim ettiğini, ancak yargılama devam ederken, bu evraklar kapsamında ödemeler yapıldığını ileri sürmüş oldukları halde dikkate alınmadığını, söz konusu bu senetlerden bir kısmını, davacı firmanın vekili aracılığı ile hem davalı hem de üçüncü kişi aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından başlatmış olduğu takip gereği, tüm masraflar dahil 7.026,55 TL olarak müvekkili firmayı ödeme yapmaya zorladığını, davacının mahkemenin vermiş olduğu karar gereği alacağını cebri icra yolu ile tahsil etmek için işlemlere devam etmekteyken, müvekkili firmanın aynı borç için mükerrer ödeme yapmaya zorlandığını, davacının iyi niyet ilkeleri ile bağdaşmayacak şekilde hareket ettiğini,İlk derece mahkemesi kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını ve savunmaları doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, ticari satımdan doğan cari hesap alacağının tahsili için, borçlu ve ipotek veren aleyhine başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. İsitanaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde;Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup, alacak tutarı takip tarihi itibariyle belirlenecektir. Davalı takibe itiraz ederek takibin durmasına neden olduğundan, mahkemece takip tarihi itibariyle belirlenen davacı alacak tutarı üzerinden hüküm kurularık, inkar tazminatına hükmedilmesi doğrudur. Davalı vekilinin yargılama aşamasında borcun 11.334,34 TL lik kısmının kabul edildiği, bu nedenle bu kısım için inkar tazminatına karar verilmemesi gerektiği yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir.Davalı vekilince, dava açıldıktan sonra ve yargılama sürecinde davacıya verilen bir kısım senetlerin başka icra takipleri kapsamında tahsil edildiği, bu surette mükerrer tahsilata yol açılacağı ileri sürülerek karar istinaf edilmişse de mahkemece hüküm altına alınan alacak hesaplanırken cari hesapta kıymetli evrak tutarları ödeme tutarları olarak düşülüp, bunun dışındaki alacağa hükmedildiğinden, davalı vekilinin bu yöndeki istinafı da yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde;Davacı vekilince taraflar arasındaki delil sözleşmesinin dikkate alınmaksızın hüküm kurulduğu ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. HMK’nın 222/1. maddesindeki yasal düzenleme uyarınca, “Mahkeme ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.” Bunun dışında , her ne kadar taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesinin B.2 maddesinde davacı şirket ticari defter ve kayıtlarının münhasır delil olarak kararlaştırıldığına dair hüküm var ise de diğer tarafın ispat hakkını ortadan kaldıran veya önemli ölçüde güçleştiren delil sözleşmesinin, HMK’nın 193. maddesine göre geçerli kabul edilemeyecek olmasına, bu nedenle taraf ticari defterlerinin karşılıklı incelenmesinin HMK’nın 222. maddesine uygun olmasına göre, davacı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir.Yukarıda davalı istinaf incelemesinde de işaret edildiği üzere; dava itirazın iptali istemine ilişkin olup, davacının alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise tutarı takip tarihine göre belirlenecektir. Takip tarihinden önce davalı yanca borca mahsuben verilen kıymetli evraklar da dikkate alınarak takip tarihi itibariyle alacağın belirlenmesi doğru olup, kıymetli evrakların ödenmediği ileri sürülerek aksi yönde ileri sürülen istinaf nedeni yerinde değildir.İlk derece mahkemesinin sunulu deliller ve taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırdığı bilirkişi incelemesi sonucu alınan rapor ve içerikleri uyarınca takip tarihi itibariyle davacı alacağı yönünden kurduğu hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, her iki taraf vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-Taraflarca yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Bakiye 1.050,15 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 3-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 10/10/2019