Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1367 E. 2021/482 K. 14.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1367
KARAR NO: 2021/482
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/09/2017
NUMARASI: 2015/533 Esas – 2017/945 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın, taraflar vekillerince istinaf edilmesi üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Ltd. Şti.’nin toplam yedi koliden ibaret ürünü … (…) şirketinden satın alarak ithal ettiğini, satın alınan ürünlerin Monheim/Almanya’dan İstanbul/Türkiye’ye … plakalı tır ile taşınması konusunda davalı … Limited Şirketi ile anlaşıldığını ve navlun fatura bedelinin ödendiğini, malların satıcı/gönderen … tarafından davalı … Ttd. Şti.’nin alt yüklenicisi … A.Ş.’ye iyi durumda teslim edildiğini, malın fiili taşımasının ise alt taşıyıcı … Ltd. Şti. tarafından gerçekleştirildiğini, taşıma sırasında ve malın müvekkiline teslimi öncesi 12.05.2014 tarihinde taşımayı yapan … plakalı tırın Çerkezköy mevkiinde kaza geçirdiğini ve yüklenen malların hasara uğradığını, hasara uğradığı bilgisinin 13 Mayıs 2015’te bizzat davalı tarafından müvekkiline bildirildiğini, müvekkili yetkililerinin malı ihtirazı kayıt ile teslim aldıklarını, davalının sigorta eksperi tarafından hazırlanan hasar tespit raporunun müvekkili şirket’e tebliğ edilmediğini, hasarlı olmayan ürünlerin mahsup edilerek hasar tazminatı talebinin 68,411,2 TL şeklinde revize edildiğini ve davalıya iletildiğini, davalı tarafından, kısmi hasar gören … kodlu ürünün onarımı için düzenlenen teknik servis fatura bedeli haricinde herhangi bir ödeme yapılmaması karşısında, müvekkilinin mallarının hasarlandığını, tam zayi ürünlerin toplam fatura bedelinin 57.132 TL, navlun bedeli 853 Avro kısmi hasar gören … kodlu ürünün onarılması için satın alınan yedek parçaların bedeli 2.274 TL, yedek parçaların nakliye bedeli 160 Avro’dan oluşan toplam 62.473 TL tutarındaki gerçek zararını ilk istem tarihi olan 1 Temmuz 2014’ten itibaren işlemiş faizi ile birlikte talep ettiklerini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkiline ait malların taşıma sırasında hasarlanması nedeniyle oluşan 62.473 TL zarar tutarının ilk istem tarihi olan 01 Temmuz 20l4’den itibaren işlemiş Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; CMR Konvansiyonu’nun uygulama alanına giren dava konusu olaya ilişkin taleplerin CMR m.32/1 uyarınca bir yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, dava konusu emtiaların taşımasını yapan … plakalı aracın 12.05.2015 tarihinde kaza yaptığından ve iddia olunan zarar o gün oluştuğundan, bir yıllık zamanaşımının o günden itibaren başlaması gerektiğini, taşıma işleri komisyoncusu sıfatına sahip müvekkilinin taşımanın hiçbir aşamasında fiili olarak taşımaya katılmadığını, davanın, alt yüklenici … A.Ş.’ne ihbar edilmesini talep ettiklerini, davacının iddialarının aksine dava dışı … A.Ş. tarafından çağrılan eksper tarafından hazırlanan hasar inceleme raporlarının davacı ile paylaşılmamasının müvekkili şirketin ağır kusurlu olduğunu göstermediğini, müvekkili şirketin CMR kapsamındaki sorumluluğu olan tutarı davacı şirkete ödediğini, CMR’nin 27. maddesinde talep edilecek faiz oranının yıllık %5’i geçmeyecek şekilde düzenlenmiş olduğunu, davacı yanın müvekkili şirkete 01.07.2014 tarihli e-posta ile yapmış olduğu bildirim tarihinden itibaren avans faizin işletilmesini talep etmesinin açıkça CMR’nin 27. maddesine aykırı olduğunu, CMR kapsamında sınırlı sorumluluk esaslarına dayanılmasının mümkün olmadığı iddialarının gerçeklikten uzak olduğunu, zamanaşımı iddialarının kabul edilmemesi halinde ispattan yoksun iddia ve taleplerin reddi gerektiğini beyanla, zamanaşımı esas yönlerinden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Yapılan kısmi ödemenin ise mahsubunda bir ihtilaf yoktur. Her ne kadar ek rapora itiraz dilekçesinde davacı taraf, davalının cevap ve 2. cevap dilekçesinde mahsup talebinin olmadığını beyan etmişse de, dava tarihinden önce bizzat dava konusu kaza nedeniyle davacıya yapılan kısmi ödemenin, talep edilen tutardan mahsubu hususu yargılama sırasında talep edilebilecek bir husus olduğu gibi, talep edilmese bile mahkememizce de resen göz önüne alınacak bir husustur. Karar tarihi olan 12.09.2017 tarihinde TCMBnın internet sayfasından alınan çıktıdan da anlaşılacağı üzere güncel SDR kurunun 4.8481 TL olduğu görülmüştür. SDR kurunun karar tarihine en yakın kur bedeli üzerinden hesaplanması gerektiği yasal düzenleme karşısında(CMR m.25 ve 23/3 maddeleri uyarınca) çok açık olduğundan davalı tarafın hasar tarihindeki kura göre hesap yapılması talebi esasa alınmamıştır. 10.462,48x 4,8481= 50.723,14 TL olup, kısmi ödeme olan 7.227,50TL nin mahsubu ile, hasar tazminatı 43.495,64 TL olarak hesaplanmıştır. Yine davalının , navlun ücreti olarak kendisine ödenen 2.426 TL’nin meydana gelen zarara göre oransal miktarından sorumlu olacağı anlaşıldığından 688,71 TL navlun ücretini davacıya iade etmesi gerektiği anlaşılmıştır. CMR Konvansiyonu’nun 27. maddesi gereğince talep edilebilecek %5’lik faiz oranı ancak tazminatın yabancı para üzerinden hüküm altına alındığı hallerde geçerli olup, eldeki davada TL üzerinden talepte bulunulduğundan faizin %5 olması gerektiğine dair davalı itirazlarına da itibar edilmemiş, iki tarafın da tacir olması, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olması ve dava dilekçesinde açıkça talep edilmiş olması nedeniyle 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi uyarınca avans faizine…” gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, (10.462,48x 4,8481= 50.723,14 TL olup, kısmi ödeme olan 7.227,50TL nin mahsubu ile bulunan) 43.495,64 TL hasar tazminatı ile 688,71 TL navlun ücretinin, temerrüdün oluştuğu 01.07.2014 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin kısmın reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili, davalı vekili ve feri müdahil vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Hasara neden trafik kazası tespit tutanağında, kazanın, sürücünün % 100 asli kusuru ile meydana geldiğinin tespit edildiğini, zarara sebebiyet veren, taşıyıcının kusurunun TTK’nın 886. maddesi uyarınca sınırlı sorumluluğu kaldıran “pervasızca hareket kusuru” olarak kabul edilmesi ve CMR’nin 29. maddesinin uygulanması gerektiğini, ek raporda da sorumluluk kapsamına ilişkin itirazların bilirkişilerce değerlendirildiğini ve bilirkişilerin kök rapordaki görüşlerinden vazgeçerek, zarara sebebiyet veren olayda sürücünün kusurunun CMR’nin 29. maddesi kapsamında kusur sayılmasının gerektiği şeklinde görüş bildirdiğini, kaza tespit tutanağı ve ekspertiz raporunun müvekkili ile paylaşılmamış olmasının, CMR’nin 29. maddesinde tanımlanan isteyerek kütü harekete eş değer kusur olarak kabul edilmesi gerektiğini, ancak ilk derece Mahkemesince neticede davacının gerçek zararının talep edilemeyeceğine karar verildiğini, Yargılama sırasında alınan 21.09.2016 tarihli kök raporda ve 29.03.2017 tarihli ek raporda davacının gerçek zararının hesaplanmadığını, Dava ve cevaba cevap dilekçelerinde ayrıntılı olarak izah edildiği üzere müvekkili şirkete teknik servis fatura bedeli olarak ödenen miktarın mahsubunun yapılamayacağını, nitekim 7.227,50 TL’lik tutar davalı tarafından müvekkili şirkete yapılan ana paraya ilişkin kısmi bir ödeme dahi olmadığını, davalı tarafından cevap dilekçesinde mahsup talebi yapılmamışken böyle bir sonuca varılamayacağını, asıl borç hasar nedeniyle tazminat talebi iken, mahsuba konu teknik servis faturasına ilişkin tutarın davalının onarım işlemine ilişkin müspet zarar niteliğinde olduğunu ve ihtirazi kayıt konulmadan davalı tarafından ödendiğinden anapara borcundan mahsup edilemeyeceğini, davalının fatura bedelini ödedikten sonra, sigorta ekspertizlerinin tespitleri tamamlanınca müvekkili tarafından talep edilen tazminat tutarını da ödeyeceğini bildirdiğini, Davalının sınırlı sorumluluk hükümlerinden faydalanamayacağını ve teknik servis bedelinin tazminat alacağından mahsup edilmemesi yönündeki savunmalarının ilk derece mahkemesince neden itibar edilmediğinin hükümde gerekçelendirmediğini, Gerçek zararın hasarlanan malların fatura bedelleri dikkate alınarak hesaplanarak hüküm altına alınması gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Önceki beyanlarını tekrarla, hazırlanan kök bilirkişi raporuna taraflarınca yapılan itirazlar doğrultusunda ek bilirkişi raporu alınmasına karar verildiğini, ancak işbu bilirkişi ek raporu ile de itirazlarının değerlendirilmediğini, tazminat hesabının hasarlı olan emtianın ağırlığı üzerinden hesaplanması gerekirken toplam yük üzerinden hesaplama yapılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, Yargıtay kararları doğrultusunda tazminatın hasarlı olan emtia üzerinden hesaplanması gerektiği görüşünun benimsendiğini, CMR’nin 23/3. maddesi uyarınca, ödenecek tazminat miktarının hiçbir şekilde eksik brüt ağırlığın kilogramı başına SDR hesap birimini geçmeyecek şekilde yapılması gerektiğini, ilk derece mahkemesince hüküm altına alınan hesaplamanın aksine tazminat hesabının taşınan bütün yük ağırlığı (1.256KG) üzerinden değil, hasarlanan yükün ağırlığı üzerinden yapılması gerektiğini, İlk derece mahkemesince hatalı olarak sorumluluk üst sınırının hüküm tarihindeki kur esas alınarak hesaplanma yapıldığını, hasarın oluştuğu tarih olan 12.05.2014 tarihindeki kur değeriyle hesaplama yapılması gerekmekte iken hatalı değerlendirmeye dayalı bilirkişi raporları doğrultusunda hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, CMR’nin 27. Maddesi uyarınca, talep edilecek faiz oranının yıllık %5’i geçmeyeceğini, davacı yanın müvekkili şirkete 01.07.2014 tarihli e-posta ile yapmış olduğu bildirim tarihinden itibaren avans faizin işletilmesini talep etmesinin ve ilk derece mahkemesince bu taleplerinin haklı görülmesinin CMR’nin 27. maddesine aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını ve savunmaları doğrultusunda yeniden karar verilmesini istemiştir. Feri müdahil vekili istinaf dilekçesinde; Hasarsız olan ve onarılmış olan malların ağırlıklarının sınırlı sorumluluk hesaplamasına katılamayacağını, İlk derece mahkemesi kararının CMR’nin 23 ve 25. maddelerine aykırı olduğunu, somut olayda birbirinden bağımsız, bir bütünün parçası olmayan toplam yedi koli eşya taşındığını, bu kolilerden sadece bazılarının hasar gördüğünü, CMR’nin 25. maddesine göre bu durumda bu yedi koli eşyanın her biri için ayrı ayrı toplam yedi tane sınırlı sorumluluk hesaplaması yapılması gerektiğini, birbirinden bağımsız, bir bütünün parçası olmayan toplam yedi koli aynı alıcıya gitse dahi her bir koli mal için ayrı sınırlı sorumluluk hesaplaması gerektiğini, bir an için bu kabul görmese dahi 672 kg’lik analiz cihazı adlı makine onarıldığından ve onarım bedeli de taşıyıcı tarafından davacıya nakden ödendiğinden artık üst sınır sorumluluğunda dikkate alınamayacağını, Sipariş numarası …, fatura numarası … olan ISE Ünitesi (…) ‘nin hasarsız olduğunu, bahsi geçen iki emtianın ağırlığı (ISE cihazı 373 kg ve Analiz cihazı 672 kg) CMR’nin 25.maddesine göre, ağırlık hesabında dikkate alınmadığını, ilk derece Mahkemesince birbirinden bağımsız olan, bir bütünün ayrılmaz parçası olmayan 7 kolinin, tek bir makine-mal olarak kabul edilerek “taşınan tüm malın brüt ağırlığı” olan 1.256 kg üzerinden sınırlı sorumluluk hesaplaması yapılmış olduğunun hatalı olduğunu, 18.01.2016 tarihli dilekçe ekinde EK-4 olarak, taşınan tüm malların ağırlıklarını gösterir tutanakların dosyaya sunulduğunu, davacı tarafından dava dilekçesi ekinde EK-2-B numarası altında “Depo belgeleri” adı altında dosyaya sunulduğunu, CMR’nin 23/3 ve 25. maddelerine göre malın hasarlanan kısmına ilişkin taşıyıcının sınırlı sorumluluğunun 9.277,46 TL olduğunu, bu meblağdan davacıya yapıldığı cevaba cevap dilekçesinin 10. sayfasında 24 numaralı bentte ikrar edilmiş olan 7.227,50 TL tazminat ödemesi düşüldüğünde 1.999,96 TL davacının talep edebileceği meblağ kaldığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını ve savunmaları doğrultusunda yeniden kürür verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle CMR Konvansiyonu hükümlerine tabi eşya taşıması sırasında emtiada meydana gelen hasar bedelinin taşıyıcıdan tahsili istemiyle açılmış bir tazminat davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, taraf vekilleri ve feri müdahil vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, taraflarca ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince yapılan tahkikat işlemleri yetersiz bulunduğundan, HMK’nın 356.maddesi uyarınca, incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verilmiştir. Dairemizce, istinaf sebeplerinin değerlendirilmesi için yeni bir üç kişilik bilirkişi kurulu oluşturulmuş ve bilirkişi kurulundan 02.03.2020 tarihli kök rapor, 15.12.2020 tarihli ek rapor ve sadece makine mühnisi bilirkişiden 19.02.2021 tarihli ek rapor alınmıştır. HMK’nın 282. maddesi uyarınca, bilirkişi raporlarındaki tespitler, mahkememizce serbestçe değerlendirilmiştir. Davacı vekili, taşımayı yapan araç sürücüsünün ağır kusurlu olarak kaza yaptığını ve bu nedenle CMR’nin 29.maddesi uyarınca sınırlı sorumluluktan yararlanma hakkını kaybettiğini ileri sürmüştür. Bu istinaf sebebinin denetlenmesi açısından bilirkişi heyetine trafik uzmanı eklenmiştir. Trafik bilirkişisinin tespitlerine göre aracın kaza yapış şekli açıklandıktan sonra sürücünün dikkatsiz davranışları sonucu, aracını şerit veya yol bölümü üzerinden tutma becerisini göstermeyerek çekici ve yarı römorkun su kanalına düşüp ardından taşıt yoluna dönmek amacıyla sola manevrasıyla emniyet şeridine yönelip o esnada emniyet şeridinin sağında bulunan çelik bariyerlere çarparak çekicinin ve yarı römorkun sağ yana devrilmesine sebebiyet verdiği ve sürücünün, bu kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğu belirtilmiştir. CMR’nin 29.maddesi uyarınca taşımacının kastından veya mahkemenin hukukuna göre kasta eşdeğer sayılan bir kusurundan hasar ileri gelmişse taşımacı, sorumluluğu kaldıran veya sınırlandıran ya da ispat yükünü karşı tarafa yükleyen bölüm hükümlerinden yararlanamaz. Bu düzenlemeye göre taşımacının sınırlı sorumluluktan yararlanma hakkını kaybetmesi için hasarın taşımacının kastından veya bilerek kötü hareketinden yani kasta eşdeğer sayılan bir kusurundan ileri gelmiş olması gerekir. Somut olayda sürücünün taksiri sonucu hasarın meydana geldiği anlaşılmakta ise de kastının veya kasta eşdeğer bir kusurunun yani bilerek ve isteyerek verdiği bir zararın, diğer bir deyişle pervasızca bir davranışının bulunmadığı sonucuna varıldığından, davacı vekilinin bu konudaki istinaf nedeni yerinde görülmemiş, davalının sınırlı sorumluluk kurallarından yararlanabileceği sonucuna varılmıştır. Davacı vekili, davalı tarafından ödenen servis fatura bedellerinin hasar miktarından düşülemeyeceğini ileri sürerek kararı istinaf etmiştir. Taraflar arasında ihtilafsız olduğu üzere, davacıya ait emtianın hasarın giderilmesi için 7.227,50 TL servis faturasının davalı taşıyıcı tarafından ödendiği anlaşılmaktadır. Tazminatın amacı hasarın etkilerini ortadan kaldırmaktır. Bu şekilde hasarlanan bir emtianın tamiri için yapılan masraf, hasar bedeli için kısmi ödeme kabul edilmelidir. İlk derece mahkemesinin bu konudaki uygulaması yerinde bulunmuş olup davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Kaldı ki taşınan hasarlı tüm emtianın ağırlığının sorumluluğun üst limitinin belirlenmesinde dikkate alınması talep edildiği halde hasarlı makinenin tamiri için yapılan masrafın ödeme sayılmamasının talep edilmesi çelişkili davranış oluşturmaktadır. Davalı ve feri müdahil vekilinin istinaf başvurularında, sadece hasarlı emtianın ağırlı dikkate alınarak tazminat hesabı yapılması gerektiğini, ilk derece mahkemesinin taşınan tüm emtianın ağırlığını dikkate alarak üst sınır belirleyerek sonuca gittiğini ileri sürerek kararı istinaf etmişlerdir. Yerleşik Yargıtay içtihadı uyarınca, CMR’nin 23.maddesindeki sorumluluk üst sınırının belirlenmesinde taşınan tüm emtianın ağırlığının değil, açıkça ayrılabiliyorsa sadece hasarlı emtianın ağırlığının dikkate alınması gerekir. Bu ilke doğrultusunda bilirkişi kurulundan sadece hasarlı emtianın ağırlığının hesaplanarak tazminat üst limitinin belirlenmesi istenmiş olup, son olarak alınan makine mühendisi bilirkişinin 19.02.2021 tarihli ek raporunda hasarlı emtiaların toplam brüt ağırlığının 1.245,20 kg olduğu hesaplanmıştır. Bu hesaplama denetlenip hükme esas alınmıştır. CMR’nin 23.maddesi uyarınca, taşıyıcının kg başına sorumluluğu 8,33 SDR’dir. Hasarlı emtianın ağırlığı olan 1.245,20 kg ağırlığın 8,33 SDR ile çarpımı sonucu, davalının sorumluluk üst limiti 10.372,51 SDR olarak hesaplanmıştır. Bu miktar üst sınır olup davacının gerçek zararı daha az ise daha azına; zarar daha fazla ise limit tutarına hükmedilmelidir. Hüküm verilirken de SDR kurunun hüküm tarihi esas alınarak belirlenmesi gerekir. Mahkememizce ilk derece mahkemesinin karının denetlenmesi ve düzeltilmesi söz konusu olduğundan, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihindeki SDR kurunun esas alınması suretiyle sonuca gidilmiştir. Aksine uygulama, istinaf başvurusu haklı bulunan davalının aleyhine sonuç doğuracaktır. İlk derece mahkemesinin hüküm tarihindeki SDR kuru, TCMB sitesinde ilan edildiği üzere 4,8481 TL’dir. Bu durumda davalının sorumluluk üst limiti 50.286,99 TL yapmaktadır. Bu tutardan davalının kısmi ödemesi olan 7.227,50 TL’nin düşülmesi halinde, davacının talep edebileceği alacak tutarı 43.059,49 TL olarak hesaplanmıştır. İlk derece mahkemesince, taşınan emtianın toplam ağırlığının esas alınarak hesaplama yapılması hukuka aykırı bulunmuş, bu doğrultuda davalı vekili ile feri müdahil vekilinin istinaf başvurularının kısmen kabulü gerekmiştir. Davalı ve feri müdahil vekili mahkemenin hükmettiği faiz oranına itiraz etmiş ve CMR’nin 27.maddesi uyarınca faiz oranının %5’i geçemeyeceğini ileri sürmüştür. Anılan maddedeki sınırlama, yerleşik Yargıtay içtihadı doğrultusunda sadece döviz alacakları için geçerli olup TL olarak hükmedilen tazminatlarda uygulanmaz. Taraflar tacir olduğundan, ilk derece mahkemesince ticari işler için öngörülen temerrüt faizinin uygulanması isabetli olup, davalı ve feri müdahilin bu yöne ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin her bir kolinin ayrı ayrı ağırlığının bulunarak sınırlı sorumluluğa hükmedilmesi gerektiği yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. Çünkü hasarlı emtia toplamı üzerinden hesaplamanın yapılması gerekir. Davalı vekili hasar tarihindeki kurun esas alınması gerektiğini ileri sürmüşse de CMR’nin 23. maddesi uyarınca karar tarihindeki kurun esas alınması gerektiğinden, bu konudaki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 356.maddesi uyarınca duruşmalı yapılan istinaf incelemesi sonunda davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmediğinden reddine; davalı ve feri müdahil vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulüyle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmediğinden reddine; davalı ve feri müdahil vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulüyle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulüyle 43.059,49 TL alacağın 01.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 2/2.maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine, 2-Alınması gerekli 2.941,39 TL harçtan, davacı tarafından peşin yatırılan 1.066,89 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.874,50 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihinde yürürlükte A….T. uyarınca hesaplanan 6.397,73 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Reddedilen kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte A….T. uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan 3.000,00 TL bilirkişi gideri, 153,25 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 3.153,25 TL nin davanın kabul edilen kısmına isabet eden 2.173,00 TL ile 1.098,69 TL harç gideri toplamı olan 3.271,68 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı tarafından yapılan 100,00 TL posta-tebligat giderinin kısmen kabul kısmen red oranları göz önünde bulundurularak 25,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 8-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafından yatırılan harçların Hazineye gelir kaydına, b-Davalı ve feri müdahil tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, davalı ve feri müdahil tarafından yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, c-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, d-Davalı tarafından sarf edilen 750,00 TL bilirkişi gideri ile 85,70 TL başvuru harcı gideri olmak üzere toplam 835,70 TL istinaf giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, e-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından, AAÜT esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, f-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından, AAÜT esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 10-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, feri müdahil vekilinin yokluğunda oybirliğiyle ve davanın değerine göre kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/04/2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddeleri uyarınca, dava konusunun değeri itibariyle karar kesindir.