Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1363 E. 2019/582 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1363
KARAR NO : 2019/582
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/05/2017
NUMARASI : 2016/303- 2017/581 E.K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı aleyhine faturadan kaynaklı bakiye alacağın tahsili için girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİİlk derece mahkemesince, kural olarak itirazın iptali davasının bir yıl içinde açılması gerektiği, davacı alacaklının davalı borçlunun itirazının kendisine tebliği için avans yatırmadığı, itirazın üzerinden iki yıl yedi ay geçtikten sonra iş bu davayı açtığı, davacının kendisine tebligat yapılmadığı için bir yıllık hak düşürücü sürenin işlemeyeceği düşüncesi kabul görürse, İİK’nın 62/2. maddesinin hiç bir anlamı ve uygulanırlığının olmayacağı, zira alacaklıların avans yatırmayacak, itirazdan haberdar olsa bile bir süre ile bağlı ve sınırlı kalmadan itirazın iptali davası açabileceği, İİK’nın 67. maddesi bir an için göz ardı edilebilirse dahi bir yıl içinde işlemsiz bırakılan takibin düşeceği kuralı da davacı lehine yorum yapılmasını imkansız hale getirdiği, itirazın tebliğ edilmemesi nedeniyle bir yıllık sürenin işlemeye başlamayacağı şeklindeki bir yorumun yasaya aykırı olduğu gibi iyi niyet ve dürüstlük kuralları ile bağdaşmayacağından hukuk sisteminin korumasının da söz konusu olamayacağı gerekçesiyle, hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİDavacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yasa’da, ödeme emrine itirazın alacaklıya tebliğinin zorunlu kıldığını ve bir yıllık hak düşürücü sürenin de tebliğden itibaren başlayacağının hükme bağlandığını, nitekim Yargıtay uygulamasında da bu yönde olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılmış bir itirazın iptali davasıdır. Davacı, faturadan kaynaklı bakiye alacağın tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini istemiş, davalı ise davaya cevap vermemiştir.İlk derece mahkemesince, davanın, İİK’nın 67.maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığından reddine karar verilmiştir.İİK’nın 67/1. maddesine göre, takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içerisinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Yasa hükmü, itirazın iptali davası açısından bir yıllık sürenin başlangıcını, açıkça itirazın tebliğ tarihinden başlatmıştır. Başka bir ifadeyle, itiraz tebliğ edilmedikçe süre başlamaz. İcra dairesinde alacaklı tarafından birtakım işlemlerin yapılmış olması da açıkça itiraz hakkında bir ikrar bulunmadıkça, Yasa’da öngörülen bir yıllık sürenin başlamasına cevaz vermez.Davacının İİK’nın 59. maddesi gereği yatırması gereken masrafı yatırmadığından icra dairesince alacaklıya itiraz tebliğ edilemediği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesinin gerekçesinde, İİK’nın 62/2. maddesinde açıkça, “Takibe itiraz edildiği, 59.maddeye göre alacaklının yatırdığı avanstan karşılanmak suretiyle üç gün içinde bir muhtırayla alacaklıya tebliğ edilir” düzenlemesine atıf yapılmış ise de gider avansının tahsili icra dairesinin yükümlülüğündedir. Yasal zorunluluğa rağmen gider avansı tahsil edilmeden takibinin kabulü icra dairesinin sorumluluğundadır. Alacaklıdan gider avansı talep edildiği, ancak yatırılmadığı iddia ve ispat edilmemiştir. İİK’nın 59. maddesinde de itirazın alacaklıya tebliği masrafını alacaklının yatırması bir yükümlülük olarak düzenlendiğinde ihtilaf yok ise de gider avansı tahsil edilmeden takip talebinin kabulü halinde bir düzenleme öngörülmemiştir. İİK’nın 62/1. maddesinde “İtiraz takibi yapan icra dairesinden başka bir icra dairesine yapıldığı takdirde bu daire gereken masrafı itirazla birlikte alarak itirazı derhal icra dairesine gönderir”alınmayan masraftan memur şahsen sorumludur.” düzenlemesi de gözönüne alındığında, takibin başlatıldığı icra dairesinde tebliğ masrafının alınmaması halinde İİK’nın 67. maddesinde yazılı hak düşürücü sürenin işlemeye başlayacağını kabul, yasal düzenlemelere ve yerleşik uygulamaya uygun olmadığından, ilk derece mahkemesince işin esasına girilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu ret kararının HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde davacıya iadesine, istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından istinaf başvurusu için yapılan harç ve giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 18/04/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.