Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1349 E. 2019/673 K. 09.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1349
KARAR NO : 2019/673
KARAR TARİHİ: 09/05/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2018
NUMARASI : 2018/225- 2018/710 E.K
DAVANIN KONUSU: Yargılamanın Yenilenmesi (İtirazın İptali)
Taraflar arasındaki yargılamanın yenilenmesi (itirazın iptali) davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde yargılamanın yenilenmesini isteyen davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Yargılamanın yenilenmesini isteyen davacı vekili, müvekkilinin davalılar aleyhine açmış olduğu tazminat davasının, İstanbul 19.As.Tic.Mahk’nin 2011/339 Esas, 2012/284 Karar ve 24/12/2012 tarihli kararı ile reddedildiğini, bu kararın temyiz incelemesinden geçerek Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26.11.2013 tarih, 2013/6754-21329 E.K sayılı kararıyla onanarak kesinleştiğini, kararı veren hakimin FETÖ soruşturması kapsamında HSYK’nın 31/08/2016 tarihli ve 2016/428 sayılı kararı ile ihraç edildiğini, müvekkilinin davalılardan alacaklı olduğunu, Fatih 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/115 D.iş sayılı dosyasında alınan ve davalı şirketin bilgisayar kayıtları üzerinde yapılan inceleme ve müvekkilinin sunmuş olduğu cari hesap defteri dikkate alındığında müvekkilinin toplamda 323.717,44 TL alacaklı olabileceğinin ortaya konulduğunu, bilgisayar kayıtların değiştirilmesi olasılığının bulunmadığını, müvekkili ve yakınları tarafından yapılan ödemelerin borç ödemesi olarak kabul edilmesinin hukuken anlamdırmanın mümkün olmadığını, ayrıca müvekkilinin tutmuş olduğu ve bir çok sayfasında davalı …’in imzasının olduğu defterin tek taraflı olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığını, anılan defterin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi açıkça ortaya koyduğunu, buna rağmen davanın reddi kararının taraflı olduğunu, açık çelişkiler barındırdığını, mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmediğini ileri sürerek yargılanmanın yenilenmesini talep etmiştir.Davalılar vekili, yargılamanın yenilenmesi için gerekli şartların oluşmadığını, davacı tarafça ileri sürülen iddiaların mahkemece ve yargıtay tarafından incelendiğini, önceki hakimin fetöye iltisakının bulunup bulunmadığı hususunun tek başına yargılamanın yenilenmesi nedeni olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı tarafın iddia ettiği gibi, kararı veren mahkeme hakiminin FETÖ soruşturmalarında açığa alınıp ihraç edildiği, ancak, hakimin sonradan suç işlemiş olmasının veya ortaya çıkmasının kanunun tabiriyle mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemesi sonucunu doğurmayacağı, yine davacının sonradan ele geçirildiği iddiasında bulunduğu ve şirkete vermiş olduğu borç kaydına ilişkin ele geçirilen bilgisayar kayıtlarının bilirkişi raporunda, kararda tartışılıp değerlendirildiği sonradan ele geçirilen bir belge olmadığı gerekçesiyle yeniden yargılama talebinin esasa girilmeksizin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı yargılamanın yenilenmesini isteyen davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; HMK 375/1-a ve ç bendi anlamında yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin bulunduğunun açık olduğunu, FETÖ örgütünün hakimlik sınav sorularını ele geçirerek örgüt üyelerine verdiğini ve bu kişilerin daha sonra hakim olarak atandığını, aslında hakim sıfatına sahip olmayan bir şahsın yargılamayı yürüttüğü ve kendi örgüt üyeleri lehine karar verdiği, böylece HMK 375/1-a anlamında mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmediğini, bu bağlamda karar veren hakimin gerçekten hakim sıfatına sahip olup olmadığı konusunda HSK’ya müzekkere yazarak bu konuda araştırma yapılmadan karar verildiğini, zira, hakim olmayan bir kişinin verdiği kararın yok hükmünde olduğunu, taleplerinin yeterince incelemeksizin hatalı ve hukuka aykırı bir şekilde karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Dava, yargılamanın yenilenmesi talebine ilişkindir.Davanın yasal dayanağı HMK.nun 375 ve devamı maddeleridir. Anılan madde bütününde yargılamanın yenilenme nedenleri sınırlı olarak sayılmış olup, genişletilmesi söz konusu değildir.HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf sebepleri ve kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlarla sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.Dosyanın incelenmesinden; gayri resmi şirket ortaklığı için yapılan ödemelerin tahsili istemiyle davacı tarafından davalılar aleyhine açılan alacak davasının İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2012 tarih, 2011/339 Esas, 2012/284 Karar sayılı kararıyla reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/11/2013 tarih, 2013/6754 Esas, 2013/21329 Karar sayılı kararıyla onandığı, karar düzeltme yoluna başvurulmadığından kararın 04/02/2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.Esasen yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak, ilk derece mahkemesinde kararı veren hakimin FETÖ soruşturması nedeniyle görevden alınmış olması sebebine dayanılmıştır.HMK’nın 375. Maddesinde sınırlı sayıda belirtilen yargılamanın iadesi sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 375/1-ç maddesinde ”yargılama sırasında aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması” şeklinde düzenleme getirildiği, g fıkrasında ”lehine karar verilen tarafın karara esas alınan yemini yalan yere ettiğini ikrar veya yazılı delille sabit olması” şeklinde düzenleme getirildiği, h fıkrasında ”lehine karar verilen tarafın karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması” şeklinde düzenleme getirdiği, 377. Maddede ise c bendinde ”yeni belgenin elde edildiği veya hilenin farkına varıldığı, ç bendinde 375. Maddenin g bendindeki hallerde ceza mahkumiyetine ilişkin hükmün kesinleştiği tarihten itibaren 3 ay ve her halde iade talep edilen hükmün kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl zaman aşımı süresi” şeklinde düzenleme getirildiği açıktır.Davacının yargılamanın yenilenmesi dilekçesinde belirttiği karar veren hakimin FETÖ soruşturması nedeniyle görevden alınmış olmasının HMK’nın 375. Maddesinde sınırlı sayıda belirtilen yargılamanın iadesi sebepleri arasında sayılan sebeplerden bulunmadığı gibi kişisel suçları nedeniyle soruşturma geçiren veya meslekten alınan bir hakimin görev aldığı dönemdeki baktığı dosyalarda verdiği kararların da bu sebeple hükümsüz sayılacağına ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.Diğer taraftan mahkeme hakimi hakkında yargılama sırasında reddi hakim talebinin olmadığı, karar tarihi itibarıyla yasaklılık durumunun bulunmadığı, karara tesir eden hileli davranışlarının ispatlanamadığı, kararın temyiz incelemesinin de ilgili Yargıtay Dairesinde heyetli olarak birden çok hakimin incelemesi ile sonuçlandırıldığı da gözetildiğinde ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerindedir.Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden HMK. 353/1.b.1. maddesi uyarınca başvurunun esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından taraflara tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK.361.maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere, HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 09/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.