Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1328 E. 2019/1357 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1328
KARAR NO : 2019/1357
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2018
NUMARASI : 2017/802E. 2018/294K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkilinden alacaklı olduğu iddiasıyla Gebze … Noterliğinin … yevmiye nolu 08.09.2017 tarihli hesap katı ve ödeme ihtarnamesinin davacıya tebliğ edildiğini, müvekkilinin ihtarnamede geçen … sayılı genel kredi sözleşmesinde, … sayılı esnek ticari hesabında, … sayılı ticari kredi hesabında ve … sayılı doğrudan borçlanma hesabında, gerek hesap açılış işlemlerinde gerekse yapılar sözleşmelerde hiçbir isim altında imzası olmadığını, aynı şekilde müvekkilinin business kartın kullanıcısı ve kart sahibi de olmadığını, müvekkilinin ihtarnamede borçlu gösterilen … Ltd. Şirketinin ortağı, yetkilisi ya da temsilcisi de olmadığını, müvekkilinin, 03.05.2013 tarihinde ticaret sicilinde ilan edildiği üzere, bu şirketteki tüm hisselerini şirketin diğer ortağı ….devrettiğini belirterek, müvekkilinin davalı nezdinde açılan … sayılı genel kredi sözleşmesi hesabı, … sayılı esnek ticari hesabı, … sayılı ticari kredi hesabı, … sayılı doğrudan borçlanma hesabı, …. nolu … kartı hesabından dolayı borçlu olmadığının tespitine, davalı henüz dava ve takip başlatmadığından, açılacak dava ve takiplerin tedbiren durdurulmasına, tazminat ve başkaca alacak hakları saklı olmak üzere karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı banka vekili savunmasında özetle; dava dışı …Ltd. Şti. lehine Bahçelievler Şubesi nezdinde açılan ve kullandırılan kredilerin geri ödemeleri yapılmayınca kredi hesaplarının kat edildiğini, borç ödenmeyince kredi borçlusu şirket ve kefil … hakkında icra takibi başlatılmış olduğunu, ancak davacı hakkında başlatılan bir icra takibi bulunmadığından davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını belirterek, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen ve istinaf konu edine kararında; ”…Davalı banka tarafından 06.09.2017 tarihli ihtarname ile dava dışı kredi borçlusu … Limited Şirketi ile müteselsil kefil olduklarından bahisle …(davacı) hesap kat ihtarı gönderildiği, diğer borçlularla birlikte “davacıya 24 saat içinde 385.930,28.-TL’nin ödenmesi” ihtarında bulunulduğu sabittir. Bunun üzerine davacı, ihtarnamede bildirilen borçtan dolayı borçlu olmadığının tespiti talebiyle mahkememizde görülmekte olan davayı açmıştır.Davalı tarafça tahkikat aşamasında; “….bizim davacıdan alacak talep etmediğimiz, tarafına ihtarname göndermenize rağmen daha sonra icra takibi yapmamış olmamızla anlaşılmaktadır, bunu yazılı olarak da bildirmiştik, sonuç olarak bizim davacı tarafa gönderilen 08.09.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameye konu tutar yönünden alacak talebimiz yoktur…” şeklinde açıklamada bulunulmuş ve bu şekilde davacının ihtarnameye konu tutar yönünden davalıya borcunun bulunmadığı anlaşılmış ise de davacı hakkında noter kanalıyla hesap kat ihtarı gönderilmiş olması, daha sonra davalı banka tarafından herhangi bir düzeltme bildirimi yapılmamış olması hususu dikkate alındığında davacının görülmekte olan davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu…” gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı banka vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;İlk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden yapılacak yargılama neticesinde davanın “konusuz kalmış olması” ve “hukukî yarar taşımaması”, “icra tehdidi olmaması”, “zarar unsurunun gerçekleşmemiş olması” gerekçeleriyle davanın reddi yönünde hüküm kurulması gerektiğini,Davacının, bankaca kendisine gönderilen hesap kat ihtarına 18.09.2017 tarihinde cevabi itiraz gönderirken aynı tarihte işbu davayı açmış olduğunu, bankaya cevabi itirazın ulaşmasını dahi beklemediğini, bu sebeple davacının kötü niyetli olduğunu, Davacının kullanılan kredilerde ilgisi olmayan kişi olmadığını, banka ile kredi borçlusu arasında imzalamış kredi sözleşmelerinde kefalet imzası bulunan biri olduğunu, Dava sürecinde mevcut alacak için borçlu olanlar hakkında icra takibinin açıldığını, ancak davacı hakkında icra takibi açılmadığını, bu durumda davanın konusu kalmadığının tespiti ile bu yönde karar tesisi gerekmekte iken davanın kabulüne karar verildiğini, davalı müvekkili bankanın iyi niyetinin korunmadığını, yüksek harç ve vekalet ücretine mahkum edilmiş olduğunu, Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca, davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespiti istemiyle açılmış bir menfi tespit davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Hakkı ihlal edilen bir kişi davacı olarak mahkemeye başvurup hukuki korunma talep edebilir. Ancak, davacının hukuki korunma talep edebilmesi için korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Davacının dava hakkına sahip bulunması mahkemeden hukuki koruma isteyebilmesi için yeterli değildir. Dava açan kişinin ayrıca dava açmakta hukuki bir yararı bulunmalıdır. Kural olarak inşai davalarda ve eda davalarında hukuki yararın bulunduğu varsayılır. Davacı bu tür davalarda hukuki yararının bulunduğunu bildirmek ve ispat etmekle yükümlü değildir. Ancak şüphe halinde hukuki yararın mevcut olup olmadığı inceleme konusu yapılır.Tespit davalarında, bu arada menfi tespit davasında, davacının davanın açılmasında hukuki yararı bulunmalıdır. Davacı menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunu bildirmeli, açıklamalı ve gerekirse ispat etmelidir (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, c.II.s.1368; Hanağası, Emel; Davada Menfaat, Ankara, 2009,s.314)Somut olayda davacı, kendisine tebliği edilen kredi sözleşmesi kat ihtarı nedeniyle, hakkında bir icra takibi yapılmadan, eldeki menfi tespit davasını açmıştır. Yapılmış bir icra takibi olmadan da borç tehdidi altında olan kişinin menfi tespit davası açabileceği, İcra iflas Kanununun 72/1. maddesinde açıkca düzenlenmiştir (Yargıtay 3.H.D’nin 07.10.2015 tarih, 2015/8800 E. 2015/15337 K. sayılı ilamı). O halde, dava konusu olayda, davacının, davalı alacaklı tarafından başlatılan bir icra takibi bulunmamasına rağmen eldeki menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekmektedir. İcra takibinin varlığı, menfi tespit davasının açılıp görülmesinin koşulu değildir.Davalı vekilinin 14.12.2017 tarihli celsede davacıdan alacak talep etmediklerini, bu sebeple tarafına ihtarname göndermelerine rağmen hakkında icra takibi başlatmadıklarını, bu hususu kendisine yazılı olarak da bildirdiklerini ve netice olarak davacı tarafa gönderilen 08.09.2017 tarih ve … nolu ihtarnameye konu tutar yönünden alacak taleplerinin bulunmadığını beyan etmiş olsa da dosya kapsamında davacı tarafça yapılmış bulunan yazılı bildirim niteliğinde bir belgeye rastlanılmamıştır. Davalı vekili bu şekilde yazılı bildirimde bulunduğuna ilişkin ne cevap dilekçesinde ne de 28.12.2017 havale tarihli dilekçesinde herhangi bir beyanda bulunmuştur. Sonuç olarak, davadan önce davalı tarafından davacı asile gönderilen eldeki davaya konu ihtarnameden kaynaklı olarak bankanın davacıdan herhangi bir alacak talebi bulunmadığına ilişkin yazılı bir belge somut olayda mevcut değildir. Davacı kat edilen kredi sözleşmesine istinaden davalı tarafa Bakırköy ….Noterliğinin 18.09.2017 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesini gönderdiği tarihte aynı zamanda eldeki menfi tespit davasını açmış olduğu anlaşılmaktadır. Bahsi geçen sebeplerle ve az yukarıda bahsi geçtiği gibi, davacının dava açılış tarihi itibariyle dava açmakta hukuki yararı bulunduğundan davayı kötü niyetle açmış olduğu söylenemeyecektir. Öte yandan, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca, davadan feragat ya da davayı kabul veya sulh, muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır. Yine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6. maddesi uyarınca, davanın konusuz kalması, kabul, feragat ve sulh veya herhangi bir nedenle anlaşmazlığın ön inceleme tutanağının imzalanmasından önce giderilmesi halinde, tarife hükümleriyle belirlenen vekalet ücretinin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. Bu hukuki açıklamalar ışığında, davalının aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve harç bedelinin yüksek olduğuna ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde; davalı vekilinin 14.12.2017 tarihli celsede, davacı tarafa gönderilen ihtarnameye konu tutar yönünden alacak taleplerinin bulunmadığına ilişkin beyanı, davayı kabul niteliğinde sayılmalıdır. Şu halde ön inceleme duruşmasından sonraki ilk celsede davalı vekili davayı kabul etmiştir. Dava açılışındaki harca esas değerin 400.000,00 TL olduğu göz önüne alındığında, davalı AAÜT’nin 6. maddesi gereği 29.950,00 TL nispi vekalet ücretinin yarısından, yani 14.975 TL’den sorumludur. Bu yöndeki ilk derece mahkemesi kararının düzeltilmesi gerekmiştir. Harçlar Kanunu’nın 22. madde uyarınca, ilk celsedeki kabul nedeniyle harcın 1/3 oranında alınması gerekirken, tamamına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Buna göre alınması gerekli harç 9.108,00 TL’dir. Kararın bu şekilde düzeltilmesi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının harç ve vekalet ücreti yönünden düzeltilmek üzere, istinafa konu kararın kaldırılarak davanın esasına dair yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kısmen kabulüne; ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın KABULÜ ile davacının Gebze …. Noterliğinin 08/09/2017 tarih ve … yevmiye nolu kat ihtarına konu alacak iddiası sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, 2-HK’nun 22. maddesi uyarınca alınması gerekli 9.108,00 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 6.831,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.277,00 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından sarf edilen 6.831,00 TL peşin harç gideri, 31,40 TL başvuru harcı gideri ile posta ve tebligat masrafı 118,50 TL olmak üzere toplam 6.980,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6. maddesine göre hesaplanan 14.975,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Gider avanslarının kalan kısımlarının, karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,6-İstinaf yargılaması yönünden; a)Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına,b)İstinaf başvurusunda davalı taraf kısmen haklı olduğundan, davalı vekili tarafından yatırılan 6.831,00 TL peşin istinaf harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,c)Davalı tarafından istinaf aşamasında sarfedilen 98,10 TL başvuru harcı, davetiye ve dosya gönderme gideri 23,50 TL olmak üzere toplam 121,60 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 7-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,8-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24/10/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi.