Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/132 E. 2018/742 K. 11.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/132
KARAR NO : 2018/742
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2017
NUMARASI : 2014/1200 Esas – 2017/866 Karar
DAVANIN KONUSU : Yat Sigorta Poliçesinden Kaynaklı Munzam Zarar
Munzam zarar alacağının tahsili istemiyle açılmış olan davada, davanın reddine ilişkin olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekili tarafından süresinde kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirket nezdinde yat sigorta poliçesi ile sigortalı 1987 yapımı ABD Bayraklı … isimli yatın bağlı bulunduğu Marmaris Limanında meydana gelen fırtına sebebiyle 28/01/2007 tarihinde hasarlandığını ve kullanılamaz hale geldiğini, Beyoğlu 2. ATM.’nin 2007/208 esas sayılı dava dosyasında 50.000,00 TL asıl alacağa hükmedildiğini, faizi ile birlikte 27/07/2012 tarihinde 107.729,45 TL tahsil ettiklerini, teknenin tamiri için limana gidildiğini, teklif alındığını, ancak teknenin artık öldüğünü, kullanılamaz hale geldiğinin beyan edildiğini, davanın uzun bir süre devam etmesi sebebiyle teknenin yapım maliyetinin arttığını, faiz tahsil edilmiş ise de davanın uzaması sebebiyle tahsil edilen faizin müvekkilinin zararını karşılamadığını, dolayısıyla faizle karşılanmayan munzam zararlarının bulunduğunu, teknenin yaklaşık 5 yıl 4 ay karada kaldığını, bakım maliyeti ile tamir masrafının arttığını belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla tahsil edilen faizin teknenin tamir masraflarını karşılamadığından, oluşan munzam zararın bilirkişi tarafından tespiti ile bu miktarın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu talebin zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini, Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/208 E. sayılı dosyasına istinaden 130.916,00.TL’yi icra dosyasına ödediklerini, yapılan ödeme ile müvekkili şirketin sorumluluğunun sona erdiğini, munzam zarar talebinin haksız olduğunu, dava yoluna gidilmesinde, dava sürecinin uzamasında müvekkili şirketin hiç bir kusurunun bulunmadığını, munzam zarara ilişkin BK.m. 122’de belirtildiği üzere kusursuzluğunu ispat eden borçlunun sorumluluktan kurtulacağını, davacı tarafın uğradığını iddia ettiği munzam zararı somut olarak ispat etmek zorunda olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafından talep edilen munzam zararın ancak fiili ödeme tarihindeki gerçek zarar ile tahsil edilen faizli tutar arasındaki farktan ibaret olacağını, davacı tarafin iki yılı aşkın bir süre bekleyerek munzam zarar iddiasıyla ikame ettiği davada, bu süre zarfında zararın ciddi şekilde arttığını, dolayısıyla fiili ödeme günündeki gerçek zararınn tespitinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi; taraflar arasında 12/05/2016 başlangıç tarihli yat sigorta poliçesi düzenlendiği, sigorta poliçesi uyarınca yapılan geç ödemeden dolayı zarar gören yatın tamir maliyetinin artması nedeniyle faizle karşılanmayan aşkın zararın tazmininin talep edildiği, HMK 190. maddesi gereğince temerrüt faizi ile karşılanmayan zararın varlığını iddia eden davacının iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğu, akabinde davalının hiçbir kusuru bulunmadığını ispatla mükellef olduğu, hasarın 2007 tarihinde, ödemenin ise 2012 tarihinde yapıldığı, ödeme tarihi itibariyle yatın perte çıkıp çıkmadığı hususunun tespit edilemediği, Marmaris Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/56 değişik iş dosyasında davalı tarafından yapılan ödeme tarihinden iki yıl sonra tespit yaptırıldığı, dolayısıyla ödeme tarihi itibariyle aşkın zararın bulunduğu hususu davacı tarafından ispatlanamadığı, hasardan sonra davacının tekneyi tümüyle terk ettiği, gerekli bakımları yapmadığı, hasar bedelinin geç ödenmesi teknenin mevcut halinin korunması için bakımın yapılmasına engel teşkil etmeyeceği, bu şekilde bakım yapma görevinin davacıya ait olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Mahkemenin gerekçesinin tutarlı olmadığını, müvekkilinin parası olmadığından teknenin bakımını yapamadığını ve tamir ettiremediğini,
Bilirkişilerin görüşlerine katılmadıklarını, zararın artmasının engellenmesi amacıyla sigortacanın kısmi ödeme yapması gerektiğini, davalının bu sorumluluğu yerine getirmediğini, TTK 1426 vd. maddeleri gereğince davalının sorumluluğunu yerine getirmediğini,
Zararın meydana geldiği tarihten ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen sürede oluşan zarardan davalının sorumlu olduğunu, bu sürede oluşan zararın faizle karşılanamadığını,
Bilirkişilece yapılan hesaplamaları kabul etmediklerini,
Türk Ticaret Kanunun 1448/7. maddesi gereğince, sigortacının gerekli avansı ödemek zorunda olduğunu,
Teknenin hasarlı halde 5 yıl 4 ay karada kalması sebebiyle tamirat maliyetlerinin arttığını ve çürüdüğünü belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ödeme tarihi itibariyle zararın tespiti ile hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacıya ait yat 12/05/2006 başlangıç -12/05/2007 bitiş tarihli yat sigorta poliçe ile davalı tarafından 100.000 USD üzerinden sigortalanmıştır. 28/01/2007 tarihinde meydana gelen fırtına sebebiyle davacıya ait yat zarar görmüştür.
Davacı tarafından davalı aleyhine Beyoğlu 2 ATM.’nin 2007/208 E. Sayılı dosyasında dava açılmış, yapılan yargılama sonunda 2010/516 Karar nolu ile 50.000,00 TL tazminatın 23/02/2007 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. İş bu ilam İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında icraya konulmuş, dosya borcu 27/07/2012 tarihinde faizi ile birlikte ödenerek kapatılmıştır.
Marmaris Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/56 değişik iş dosyasında aldırılan bilirkişi raporuna göre, teknenin ekonomik değerini kaybettiği, 6 yıldır aranmadığı ve sorulmadığı, teknenin onarılmasının ekonomik açıdan gereksiz olduğu, ana taşıyıcılarının ve omurgasının bakımsızlık sonucu çürüdüğü tespit edilmiştir.
Davacı, ödemenin geç yapılması sebebiyle teknenin yapım ve tamirat masraflarının arttığını, faizin bu zararlarını karşılamadığını belirterek davalıdan munzam zarar talep etmiştir.
818 sayılı BK.m.105 f.1’e göre, alacaklının duçar olduğu zarar, geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette, borçlunun kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceği ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile yükümlüdür. TBK .m. 122 uyarınca, alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.
Her ne kadar geçmiş günler faizini aşan bir zarardan söz edilerek zararın türü, niteliği ve özellikleri konusunda yasada bir açıklık yok ise de, buradaki zararın, borçlu temerrüte düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucu ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki fark, temerrüt faizi ile karşılanmayan, onu aşan bölüme tekabül eden zarar diye tanımlanması mümkündür.
Davalı … şirketi kusurlu olarak ödemesi gereken tazminatı geç ödediğinden, davacı tarafın faizi aşan bir zararı bulunması halinde bundan sorumlu olacaktır. Bu durumda davacının, HMK.m.190 uyarınca, sigorta tazminatını geç almaktan dolayı temerrüt faizi ile karşılanamayan aşkın bir zararının doğduğunu ispat etmesi gerekir.
Davacıya sigorta tazminatı ödemesinin en son 27/07/2012 tarihinde yapıldığı açıktır. Bu tarih itibariyle sigortalı yatın tamir masrafının ne kadar olduğunun, icra dosyasında tahsil edilen faiz ve ana paranın yatın tamiri için yeterli olup olmadığının, diğer bir ifade ile faizle karşılanmayan bir zararı bulunup bulunmadığının davacı tarafından ispatı gerekmektedir. Hasar tarihinde yattaki gerçek zarar, yani tamir masrafı bu dosyada hüküm altına alınan ana para kadardır. Ana paranın geç ödenmesi sebebiyle tamirat masrafı artmış ise öncelikle bunun tahsil edilen faizden karşılanması gerekir. Ödemeden iki yıl sonra 16/09/2014 tarihinde yat üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu aldırılan rapor da ispata yeterli değildir. Bu raporda, yatın tamir masrafı hesaplanmadığından faizle karşılanmayan zarar bulunup bulunmadığı ispatlanamamıştır. Raporda yatın ekonomik değerinin bulunmadığı konusunda görüş bildirilmiştir.
Hasarlı yatın muhafazasında gerekli özenin gösterildiği, buna rağmen davacının davalıdan tahsil ettiği ana para ve faizin yatı tamir etmeye yeterli olmadığını davacı kanıtlamakla yükümlüdür. Yatta bakımsızlık nedeniyle oluşan ilave zararın bulunup bulunmadığı, zarar var ise bunun hangi dönemde oluştuğu, sigorta tazminatı tahsil edildikten sonra geçen iki yıllık sürede zararın artıp artmadığı gibi hususlar davacı tarafından kanıtlanmamıştır. Davacı, sigorta tazminatını ve gecikme faizini tahsil ettikten hemen sonra tamir için girişimde bulunduğunu, o tarihte aldığı işçilik ve malzeme fiyat tekliflerinin bu parayla karşılanmasının mümkün olmadığını kanıtlayacak hiç bir kanıt sunmamıştır.
İlk derece mahkemesi, davacı tarafın temerrüt faizini aşan bir zarara uğradığını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine dair verdiği karar dosya içeriğine uygun olduğundan davacının istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK.m.353/1.b.1 uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK m.353/1.b.1. uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın yazı işleri müdürlüğünce taraflara tebliğine dair;
HMK.m.353/1.b.1 uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 11/07/2018 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK.m.361 uyarınca, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.