Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1315 E. 2019/1355 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1315
KARAR NO : 2019/1355
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/05/2018
NUMARASI : 2017/646 E.2018/471K.
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, faaliyet konusu kapsamında davalı şirketle ticari ilişkide bulunduğunu ve borçlarını bugüne kadar düzenli olarak ödediğini, müvekkilinin davalı şirketten 3.164,15 TL alacağı olduğu halde karşı tarafça müvekkili şirketin 236.588,52 TL borçlu olduğunun bildirildiğini, bahse konu 236.588,52 TL tutarındaki malların müvekkili şirkete teslim edilmediğini, müvekkili şirketin malların teslim edileceği düşüncesiyle, davalı şirket tarafından gönderilen faturalara itiraz etmeyerek defterlerine işlediğini, ancak malların teslim edilmemesi üzerine emtiaların bedellerini ödemiş gibi gösterip cari hesaptan düşmek zorunda kaldığını belirterek, icra takibinin teminatsız bir şekilde, bu mümkün olmazsa uygun bir teminat karşılığında dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasına, neticeye göre iptaline, müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine, %20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkili şirketin, gıda ve temizlik ürünleri sektöründe satış, dağıtım ve pazarlama faaliyetleriyle iştigal etmekte olduğunu, davacı ile müvekkili arasında ticari ilişki başladığını, davacı tarafça hangi fatura konusu malın kendilerine teslim edilmediğinin net olarak ifade edilmediğini, yine davacı tarafça uyuşmazlık konusu malların teslim edilmediğine ilişkin sevk irsaliyeleri denilmiş olmasına rağmen hangi irsaliyelerin kastedildiğinin belirtilmediğini, davacının, malların kendilerine teslim edileceği düşüncesiyle faturalara itiraz etmeyerek kendi ticari defterlerine işlediğini beyan ve kabul ettiğini, TTK’nın 18/2. maddesi kapsamında tacir vasfında olan davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığının açık olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi halinde faturaların kayıtlara alınmak suretiyle KDV’lerinin indirim konusu yapılması sebebiyle bu tutar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekiğini, davacı şirket yetkilisinin de şüpheli sıfatıyla ve diğer şüphelilerle birlikte suça iştiraki isnadıyla … isimli satış yetkilisinin müvekkili şirketin emniyetini suiistimal etmesinden dolayı savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu belirterek davanın reddine, davacı tarafın kötüniyetli olması sebebiyle kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Somut olayda, davalı tarafça gönderilen faturanın, davacının ticari defterlerine kaydedilmiş olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durumda davalı faturaya dayalı alacağının varlığını HMK’nın 222. maddesi uyarınca kanıtlamış olduğunun ve artık davacının, faturaya konu hizmeti almamış olmasının varılan bu sonuca bir etkisi bulunmadığının kabulü ile davanın reddine…” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla;Uyuşmazlık konusu faturalara ait sevk irsaliyelerinin içeriği malların teslim edilmemiş olduğunun taraflarınca ibraz edilmiş olan yazılı belgelerle ispat edildiğini, 07.03.2018 bilirkişi raporu ve Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavalığının 2017/20293 soruşturma sayılı dosyasıyla bu hususun sabit hale geldiğini,İlk derece mahkemesince, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığımın 2017/20293 soruşturma sayılı dosyasını celp edilerek, gerekirse söz konusu dosyasının bekletici mesele yapılmasına karar verilmesi ve tanık dinlenilmesi gerektiğini, bu işlemlerin yapılmadığını, İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca açılmış bir menfi tespit davasıdır.İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, davacının davalıdan gıda ve ihtiyaç maddesi satın aldığına dair faturaların her iki tarafın ticari defterlerine işlemiş olduğu tartışmasızdır. Davacı, bu faturalara konu malların kendisine teslim edilmediği iddiasıyla bu menfi tespit davasını açmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde açıkça, davacı şirket yetkilisinin şüpheli sıfatıyla ve diğer şüphelilerle birlikte suça iştirakı isnadıyla … isimli şahıs yetkilisinin emniyeti suistimal suçunu işlemiş olduğu bahisle Savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu beyan etmekte ve dilekçenin deliller kısmında söz konusu dosyaya da dayanmaktadır. Davacı vekili de cevaba karşı cevap dilekçesinde, davalı tarafın bahsi geçen suç duyurusunu huzurdaki dava ve müvekkili şirket yetkilisi ile ilgili olmadığına ilişkin beyanda bulunmuştur. 07/05/2018 tarihli duruşma zaptından görüleceği üzere, davacı Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/20293 soruşturma sayılı dosyanın celbini talep etmiş, ilk derece mahkemesi bu talebe ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmadığı gibi yargılamanın hiçbir aşamasında bahsi geçen soruşturma dosyası getirtilerek incelenmemiş, gerekçeli kararında ceza soruşturmasına hiç değinmemiş, bu delili hiç değerlendirmemiştir. TBK’nın 74. maddesi uyarınca, hukuk hakimi, ceza hakiminin beraat kararıyla veya kusurun varlığına ve oranına ilişkin kararıyla bağlı değilse de mahkumiyet kararıyla bağlıdır. Ceza dosyasında verilecek olası bir mahkumiyet kararının hukuk hakimini bağlayacak olması nedeniyle; dacvaya konu bazı eylemlerle ilgili olarak açılmış olan ceza yargılamasının HMK’nın 165. maddesi uyarınca bekletici sorun sayılarak sonucunun beklenmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde birbiriyle çelişen mahkeme kararlarının ortaya çıkma ihtimali vardır. Bu yasal düzenlemelere rağmen ilk derece mahkemesince, ceza dosyası açıkça usulüne uygun şekilde bir delil olarak gösterilmiş olduğu halde, bu delilin hiç değerlendirilmemesi, bekletici sorun sayılıp sayılmayacağının tartışılmaması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bahsi geçen sebeplerle HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, davanın esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için, dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harçlarının ilk derece mahkemesince, talep halinde iadesine,4-Davacı tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 24/10/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.