Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1300 E. 2019/1412 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1300
KARAR NO : 2019/1412
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2018
NUMARASI : 2016/296 E. – 2018/439 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … firmasından satın alınmış borulara ilişkin 16 adet su ekonomizörinün ısı değiştirgecinin imal edildiğini, söz konusu malların Yerköy’deki müvekkil firma fabrikasında bulunduğunu, hidrostatik test sırasında bazı borulardan damlama şeklinde sızdırmaların tespit edildiğini, satıcı firmaya bu durumun e-mail ile aynı gün ihbar edildiğini, bu sızdırmaların boru malzemesi ve imalatından kaynaklandığı kanaatine varıldığını, bahsi geçen sebeplerle Yerköy Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/ 19 D.İş dosyası ile malların bulunduğu yerde delil tespiti yaptırıldığını belirterek, ayıplı mallara ilişkin ödedikleri bedellerin taraflarına iadesine, ödenen fatura tutarı ve uğramış oldukları doğrudan ve dolaylı müspet ve menfi zararlarının fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 48.832 TL tutarındaki kısmının, dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, Yerköy Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/19 D.İş sayılı tespit talebi kapsamında yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin ve diğer yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; ayıp ihbarının süresinde olmadığını, öncelikle dava konusu paslanmaz boruların müvekkili şirketten alındığının ispat edilmesi gerektiğini, müvekkili firmanın test için numune istediğini ve numune incelemesi sonucunda ekte sundukları cevap yazısını davacı şirkete gönderdiklerini, Yerköy Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından 23/02/2016 tarihinde delil tespiti yapıldığını, bilirkişinin sipariş mailini incelemeden sadece önüne gelen mamül hakkında rapor tanzim ettiğini, davacı şirketin, sipariş talebinde herhangi bir teknik özellik veya teknik şartname bildirmediğini, sipariş edilen ürünün ne amaçla kullanılacağı konusunda da herhangi bir bilgi verilmediğini, üretim öncesi teknik analizleri yaptırmadan ve numune testi yapılmadan üretime başlanmasının da davacı firmanın başka bir ihmali olduğunu, 432 mt borudan 16 adet ERKOMAX F7 imal edildiği iddiası ile 11.280 Euro talep edildiğini, esasen 432 mt borunun satış fiyatının 432*5=2.160 USD (1.933 Euro) olduğunu, ürün iade edilmeden ve maliyet rakamlarının dayanağı gösterilmeden dava dilekçesinde belirtilen taleplerin kabul edilmesinin mümkün olmadığını beriterek, davanın davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; önceki beyanlarını tekrar ederek, sipariş tekliflerinde boruların … kaynaklı olarak belirtildiğini buna rağmen davalı firma tarafından boruların HF kaynaklı olarak gönderildiğini bu durumun satın alınan emtianın ayıplı olduğunu gösterdiğini beyan etmiştir.Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde; müvekkillerinin paslanmaz boru satışı yapmış olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin imalattan kaynaklı bir sorumluluğunun bulunmadığını, taraflar arasında sipariş edilen malların … kaynaklı olacağına dair hiçbir yazılı anlaşma ve sözleşme bulunmadığını, kaldı ki paslanmaz boruların HF kaynaklı veya … kaynaklı olup olmadığının teslim anında çıplak gözle dahi tespit edileceğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Davacının 17/11/2015 tarihinde sipariş verdiğini, 26/11/2016 da ürünlerin teslim alındığı, irsaliyede teslim alan kişinin yazılı olmadığı, davalı tarafından düzenlenen faturalarda da 2 cm’lik ürünlerden bahsedildiği, 22/01/2016 tarihinde mail yoluyla ayıp ihbarında bulunulduğu, 26/01/2016 tarihinde ise ürünlerin test edildiği, ayrıca ayıplı olduğu iddia edilen 16 adet su ekonomizörünün ısı değiştiricisinin fatura düzenleme tarihi göz önüne alındığında, davacının yasada öngörülen ayıp ihbar sürelerine riayet etmediği, bu durumda ürünün davalı firma tarafından gönderildiğinin tespitinin yapılamadığı, davacı vekilinin bilirkişi raporuna bir itirazın olmadığı, kusurlu malzemenin üretici firmaya gönderilip testlerinin zamanında yapılmadığı, Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacının bu ticari ilişkiye herhangi bir itirazın olmadığı, TTK 83. 85. maddeleri ve HMK 222 maddeleri uyarınca ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan bilirkişi raporuna itibar edilerek ispatlanamayan davanın reddine…” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Yerköy Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/ 19 D.iş sayılı dosyasındaki delil tespiti ve bilirkişi raporuyla da haklı olduklarının ortaya çıktığını, rapor ile boruların standardı karşılamadığının açıkça ifade edildiğini, malların ayıplı olduğunu, …. firmasına ait 21.01.2016 tarihli test raporu incelendiğinde incelenen borunun 1,50 olduğun görüleceğini, Davalının davaya gönderdiği 22.01.2016 tarihli e-mailde, …’nun İstanbul’dan aldıkları numuneleri test ettirdiğini, ancak kaçak bulunmadığını ve eğer Yozgat’tan da numune gelir ise tekrar test edeceklerini bildirdiğini, Bilirkişi raporunun 2. sayfasında paslanmaz borunun fotoğraflarında açıkça görüldüğü üzere, paslanmaz boruların üzerinde davalı şirketin üretim tarihi, markası, imalat tarihi saati, malzeme kalitesi parti numarası, üretim standardı, seri ve üretim numarası menşei gibi tüm bilgilerin bulunduğunu, yani ayıplı borunun, davalı firmaya ait bulunduğunun açık olduğunu, bir şüphe durumunda, açıkça malzemelerin davalıya ait olup olmadığının araştırması ve bir sonuca varılması gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, Bilirkişi raporunda ve delil tespiti raporunda da belirtildiği gibi, malzemenin iç yapısından kaynaklı bir ayıp olduğunu ve bu ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğunu, 2 mm’lik olması gereken borunun 1,5 mm olarak teslim edilmesi hususunun bir ayıp olmadığını, bu durumun karşı tarafça sözleşmenin gereği gibi yerine getirilmediğini gösterdiğini, bu sebeple TTK’nın 23/3’deki ihbar süresinin iş bu olayda uygulanamayacağını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER Tespit raporu, bilirkişi raporu, …. yevmiye nolu 17.11.2015 tarihli sevk irsaliyesi,17.11.2015 tarihli, 308961 yevmiye numaralı fatura, e mail çıktıları, 21.01.2016 tarihli belge, ilk derece mahkemesi dosya kapsamı.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı şirket vekili, dava dilekçesi ile satın alınan malların ayıplı çıkması sebebiyle, TBK’nın 227. maddesi uyarınca sözleşmeden dönme haklarını kullanarak, ayıplı mallara ilişkin ödenen tutarın iadesi ve uğranılan menfi ve müspet zararların tazminini talep etmiştir. Davacı vekili, satın almış olduğu ürünün ayıplı olmasından ötürü davalı satıcıdan zararlarının tazminini talep etmiş, davalı taraf, fatura ve sevk irsaliyesinin içeriğindeki malları davacıya teslim ettiğini, dava dilekçesine konu edilen emtianın ise kendileri tarafından satılmadığını, ayrıca davacının, TTK’nın 25. maddesindeki ihbar sürelerine uymadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür. Davacı vekili ise, müvekkiline fatura ve sevk irsaliyesinde belirtilenden farklı nicelikte bir emtia tesliminin gerçekleştiğini, söz konusu emtiada gizli ayıp bulunduğunu, bu sebeple 22.01.2016 tarihinde mail yoluyla yapılan ihbarın süresinde olduğunu beyan etmektedir.İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamındaki 17.11.2015 tarihli mail çıktısında, satın alma teklif isteme başlığı altında 33.7X2,00 paslanmaz boruya ilişkin olarak fiyat teklifi ve teslim süresinin bildirilmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Yine 17.11.2015 tarihli mail çıktısında, bahsi geçen nitelikteki paslanmaz boru için satın alma sipariş formunun gönderildiği belirlenmiştir. 21.01.2016 tarihli mail çıktısında ise davaya konu emtiada kaçak görülmüş olduğunun davacı firma tarafından davalı firmaya bildirildiği, davalı firmanın 22.01.2016 tarihinde yine mail yoluyla vermiş olduğu cevapta yapılan test neticesi söz konusu emtiada herhangi bir kaçak görülmediği, istenilen numunelerin taraflarına ulaştırılması halinde yapılacak test sonucuna ilişkin bilgi verileceğinin belirtilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bahsi geçen mail çıktılarının gerçekliği taraflar arasında ihtilaflı değildir.Davaya konu … yevmiye nolu 17.11.2015 tarihli sevk irsaliyesinin, 33.7X2,00 dikişli boruya ilişkin olarak düzenlenmiş olduğu görülmektedir. Ancak sevk irsaliyesinde teslim alan imzası bulunmamaktadır. Yine dava konusu faturada satıma konu malın cinsi olarak 33.7X2,00 dikişli boru gösterilmiştir. Dosya kapsamındaki 02.03.2016 tarihli tespit raporu davacı şirketin mukim olduğu adreste yapılan keşif neticesi hazırlanmış ve satıma konu emtianın genel ifadeyle paslanmaz 304 kalitesinde dikişli boru olduğu belirtilmiş, ayırt edici şekilde ürün nitelendirmesi yapılmamıştır. 13.11.2017 tarihli bilirkişi raporu yine davacı şirketin mukim adresine gidilerek hazırlanmıştır. Bu raporda taraflar arasındaki alım satım ilişkisi çerçevesinde verilen siparişe uygun olarak 2.00 mm kalınlığındaki emtia için fatura kesilmiş olsa da esasen davalı firmanın davacıya gönderdiği davacı firmanın da teslim aldığı emtianın 1.50 mm malzemeye ilişkin olduğuna yönelik değerlendirme yapılmıştır.Davalı vekili 13.11.2017 tarihli bilirkişi raporuna itiraz ederek dosyada mevcut sevk irsaliyesinden de anlaşılacağı üzere davalı şirket tarafından satılan ve davacı şirketçe teslim alınan emtianın 2.00 mm olduğunu dolayısıyla bilirkişilerce keşif esnasında görülerek hakkında rapor tanzim edilen 1.50 mm niceliğindeki emtianın davalı şirket tarafından satılmadığını ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesince alınan 13.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın ticari defter incelemesi yapılmış, davalının davacı adına düzenlemiş olduğu 17.11.2015 tarihli, … yevmiye numaralı faturanın davacı tarafça kabul edildiği, faturaların özellikle satın alanın ticari defterlerinde kayıtlı olması faturalar kapsamındaki malların teslim edildiğine karine teşkil eder. Davacı bunun aksini yani fatura ve sevk irsaliyesinde belirtilenden farklı bir mal tesliminin yapılmış olduğunu iddia etmektedir. O halde davacı bu iddiasını yazılı delillerle kanıtlamalıdır. Dosya kapsamındaki 28.01.2016 tarihli belgede davalı firmanın 304 kalite 33.7*2 mm … kaynaklı borulara ilişkin numunelere test yaptırmış olduğu belirtilmiştir. Belgenin altında davalı firmanın temsilcisinin …’nun isim soyad ve imzasıyla, davalı ….Ltd. Şti.’nin kaşesi ve imzası yer almaktadır. 21.01.2016 tarihli belgenin davalı firma temsilcisi ve dava dışı …. Ltd, Şti. tarafından düzenlenmiş olduğu görülmekle, söz konusu belgenin içeriğinden 33.7X1,50 mm olan 304 dikişli boruya ilişkin hidrolik basınç testi uygulandığı anlaşılmaktadır.13.11.2017 tarihli bilirkişi raporu davacı firmanın belirtilen adresine gidilerek hazırlanmıştır. Davacı vekili ilk derece mahkemesince yapılan yargılama aşamasındaki beyanlarında ve istinaf dilekçesinde, 13.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen hususlara ve 21.01.2016 tarihli belge içeriğine dayanarak davalı tarafından kendisine fiiliyatta teslim edilen emtianın ayıplı çıkmış olduğunu ileri sürmektedir. İlk derece mahkemesince karar verilirken az yukarıda bahsi geçen 21.01.2016 tarihli belge ve 13.11.2017 tarihli bilirkişi raporundaki esasen davalı firmanın gönderdiği davacı firmanın da teslim aldığı emtianın 1.50 mm malzemeye ilişkin olduğuna yönelik değerlendirmeler hiçbir şekilde irdelenmeden, ürünün davalı firma tarafından gönderildiğinin tespitinin yapılamadığı gerekçesine dayanılarak davanın reddine karar verilmiştir. 6102 Sayılı TTK’nın 23/1c maddesinde “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü  maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” düzenlemesi yer almaktadır. 6098 Sayılı TBK’nın 223/2 maddesi gereğince, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa durumun hemen satıcıya bildirilmesinin gerektiği, bildirilmezse satılanın bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı hususu düzenlenmiştir.İlk derece mahkemesince davacı şirketin dava dilekçesine konu etmiş olduğu emtianın davalı şirket tarafından satılan emtia olup olmadığı hususundaki belirsizlik az yukarıda bahsi geçtiği şekilde giderildikten sonra sözkonusu emtianın ayıplı olup olmadığı, ayıbın mevcudiyeti halinde açık ayıp mı yoksa gizli ayıp mı olduğu ve ihbar yükümlülüğünün süresinde yerine getirilip getirilmediği yukarıdaki kanun maddeleri ile ilişkilendirilerek ortaya konulmalıdır. Ayrıca davacı vekilinin vekaletnamesinin süreli olduğu ve karar tarihi itibariyle süresinin dolduğu anlaşıldığından, vekaletnamedeki eksiklik giderilmeden karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırıdır.HMK 353/1.a.6. Maddesine göre, ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiç biri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, istinaf mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak, davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine göndermesi gerekmektedir. Yukarıda açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince, temel uyuşmazlık konuları aydınlatılmadan ve uyuşmazlık noktaları bağlamında taraflarca gösterilen deliller usulünce değerlendirilip maddi vakıa tespitleri denetlenebilir bir şekilde yapılmadan karar verildiği anlaşılmakla, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,2-Davanın, yukarıdaki açıklamalar ışığında yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,4-Davacı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 07/11/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.