Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/13 E. 2018/559 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/13
KARAR NO : 2018/559
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2017
NUMARASI : 2014/1515 -2017/613 E.
DAVANIN KONUSU : Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin ev hanımı olup, eşinin vefatından sonra tek ve tüm nakit varlığını doğru ve idareli kullanmak görevi ile karşı karşıya kaldığını, davalı banka çalışanının yönlendirmesi ile başka bankada olan hesap ve mevcutlarını davalı bankaya aktardığını, birikimlerini çeşitli yatırım araçlarını kullanarak değerlendirmek için davalı banka ile sözleşme imzaladığını, davalının müvekkilinin talimatı ve onayı olmaksızın pek çok işlem yaptığını sonradan öğrendiğini, müvekkilinin kendisine imzalattırılan sözleşmelerin mahiyetinden böylece haberdar olduğunu, son derece yüksek riskli opsiyon işlemler hakkında davalı bankanın müvekkiline eksik veya yanlış bilgiler verdiğini, davalı bankanın tüm bu işlemlerinden dolayı müvekkilini zarara uğrattığını ileri sürerek müvekkilinin uğradığı maddi zararın şu aşamada belirlenmesi mümkün olmadığından bu maddi zararın tespiti ile şimdilik 20.000 TL maddi zararın doğumuna neden olan her bir işlem tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili, dava konusu işlemlerin davacının bilgisi ve onayı doğrultusunda gerçekleştirildiğini, müvekkili bankanın verdiği hizmetin dava konusu işlemlere aracılık ile sınırlı olup, işlemleri yapıp yapmama tasarrufunun davacıya ait olduğunu, dolayısıyla bu işlemlerin sonucunda elde edilecek karın ya da zararın nihai sorumlusunun davacı müşteri olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, somut olayda, taraflar arasında toplam 4 adet opsiyon sözleşmesi akdedildiği, davacının imzasını taşıyan 4 adet opsiyon teyitlerinden dava konusu opsiyon sözleşmesini bilerek ve isteyerek imzaladığı, bazılarından kar elde edip bazılarından zarar ettiği, davacı tarafın opsiyon sözleşmesinin mahiyetini bildiği, davalı bankanın sorumluluğuna gidilebilecek bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davalı bankanın araştırma ve sorgulama yükümlülüğünü yerine getirmediğini, müvekkilini her işlem bazında bilgilendirmediğini, aydınlatmadığını, aksine müvekkilini yanıltarak yeni işlem yapmaya teşvik ettiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı banka vekilinin istinafa cevabında özetle; müvekkili bankanın üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, dava konusu işlemlerin davacının bilgisi ve onayı çerçevesinde gerçekleştirildiğini, istinaf sebeplerinde yer verilen iddiaların dürüstlük ve iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığını belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, taraflar arasında akdedilen ” Opsiyonlu Çerçeve Sözleşmesi ” ve bağlı sözleşmeler ile SPK mevzuatı çerçevesinde, davalı bankanın haksız ve usulsüz işlemleriyle gerçekleştirilen opsiyon işlemleri sonucunda, kur artışına bağlı olarak uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesi gereğince kapsamını her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları oluşturmaktadır. Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (k) bendinde Tüketici “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (l) bendinde ise Tüketici İşlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yasa koyucu, bu hükümle, tüketicinin taraf olduğu bankacılık sözleşmelerini tüketici işlemi olarak kabul etmiştir.
Aynı Kanun’un 73. maddesinde, bu Kanun’dan kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinin görevine girdiği düzenlenmiş, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer Kanun’larda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı yan, banka ile türev işlemler yapmak üzere opsiyonlu döviz mevduatı ve opsiyon işlemleri çerçeve sözleşmesi imzalamış, özel bankacılık hizmetinden faydalanmıştır. Davacı, bu yatırım işlemlerini yaparken tüketici olarak hareket etmiş olup, 6502 sayılı TKHK’nın 3/k bendinde tanımlandığı gibi ticari veya mesleki amaçlarla hareket ettiğini kanıtlayan bir savunma veya delil de dosyada mevcut değildir.
İlk Derece Mahkemesi görevsiz olduğu halde işin esasına girip hüküm verdiğinden, HMK 353/1.a.3.maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, işin esası incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nun 353/1.a.3. maddesi uyarınca, kararı veren İlk Derece Mahkemesinin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesinin kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmek üzere, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının ilk derece mahkemesi tarafından talep halinde ilgilisine iadesine,
4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas mahkemesince esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Gerekçeli kararın birer örneğinin, İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine dair;
HMK.353.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24/05/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK. 353/1.a ve 362/1.c maddeleri uyarınca karar kesindir.