Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1285 E. 2019/1283 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO 2018/1285
KARAR NO : 2019/1283
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2018
NUMARASI : 2017/324E. 2018/351K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın zamanaşımı nedenyle reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile borçlu şirket hakkında 183.607,08 TL cari hesap alacağının tahsili için icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından yapılan borca itiraz dilekçesi ile takibin durdurulmasına karar verildiğini, taraflar arasında yapılan ‘Dağıtım Hizmetleri Tedarik Sözleşmesi’ ile tedarikçi olan takip alacaklısının hizmetlerine ilişkin düzenlediği faturaların ve takip borçlusunca yapılan ödemelerin cari hesaba kaydedilmek suretiyle ticari faaliyette bulunulduğunu, cari hesap bakiyesi ödenmediğinden dava konusu icra takibinin başlatıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini belirterek, icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, itirazında haksız ve kötü niyetli olan davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı borçluya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; davacının nakliye ücret alacak iddiasının zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında imzalı Tedarik Sözleşmesinin 11.4. maddesi ile tarafların münhasır delil anlaşması yaptıklarını, buna göre müvekkili firmaya ait defter, kayıt ve delillerinin tek taraflı kesin ve münhasır delil olduğunu, buna karşı başkaca delil ikame edilemeyeceğinin açıkça yazılı olduğunu, sözleşme kapsamında davacı tedarikçi firmanın, müvekkil firma müşterilerine ait malların sevkiyat işlerini üstlendiğini, davacı tedarikçinin araç temini işini üstlendiğini, davacı tedarikçinin fiili taşımacı olduğunu, müvekkili firmanın ise müşteri firmalar ile tedarikçi firma arasında aracı olduğunu, davacı firmaya haftanın her günü hazır edeceği araç ve gideceği yerlere göre avans ödemesi yapıldığını ve o hafta içinde yapılan taşıma işlerine uygun şekilde davacı tedarikçi tarafından Cuma günleri fatura düzenlendiğini, nakliye esnasında ortaya çıkan zarara ilişkin davacı nakliyeciye yansıtma faturası kesildiğini, taraflar arasında imzalı bir cari hesap sözleşmesi mevcut olmadığını, yansıtma faturalarından dolayı müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirterek, davanın öncelikle zamanaşımı sebebiyle reddine, davacının haksız ve mesnedsiz davasının ve tüm taleplerinin reddine, haksız başlatılan takip ve itirazın iptali davası için % 20’den aşağı olmamak üzere davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen ve istinaf başvurusuna konu edilen kararında; “…Taraflar arasında düzenlenen 20.10.2010 tarihli Dağıtım Hizmetleri Tedarik Sözleşmesinde, davacının, davalıya veya müşterilerine ait malları davalının vereceği talimata binaen taşıma ve teslim işini yapacağı, bunun karşılığında ücret alacağının kararlaştırıldığı, davaya konu alacağın, bu sözleşme kapsamında oluşan alacağa yönelik olduğu, işbu sözleşmenin TTK’ nın 850 vd maddeleri kapsamında taşıma sözleşmesi niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.Taraflara ait ticari defter ve kayıtların bilirkişi aracılığı ile yapılan incelemesi neticesinde düzenlenen raporda, davaya konu ticari ilişkinin 2009-2012 yılları arasında gerçekleştiği, alacak-borç kayıtlarının her iki tarafa ait kayıtlarda da bu tarih aralığına ilişkin olarak düzenlendiği tespit edilmiştir.TTK’ nın 855 maddesinde, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacak için 1 yıllık zamanaşımı süresinin belirlendiği hususu kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; takibin 02.03.2016 tarihinde başlatıldığı, davaya konu alacağa ilişkin fatura kaydının davalı defterlerine son olarak 2012 yılında kaydedilmiş olduğu görülmekle…”, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, kötü niyet tazminatının koşulları bulunmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine, davacı yararına nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dağıtım Hizmetleri Tedarik Sözleşmesinin, aynı zamanda cari hesap sözleşmesinin de unsurlarını içerisinde barındırdığını, sözleşmenin genelinde tarafların hukuki ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ayrı ayrı istemek yerine bunları kalem kalem alacak ve borç olarak kaydetme şeklinde bir çalışma şeklini benimsemiş olduklarının anlaşıldığını, 6102 sayılı yasanın 101. maddesi uyarınca cari hesaba dayalı alacakların, cari hesabın sonlanmasından itibaren 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan ve bu süre henüz geçmediğinden, açılan davanın zamanaşımının dolması nedeniyle reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,Davanın zamanaşımı nedeniyle reddi halinde maktu vekalet ücretine hüküm verilmesi gerekirken, nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,Açıklanan bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinaf başvurusuna konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve yargılamanın yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut uyuşmazlıkta davacı vekili, ayrı bir yazılı cari hesap sözleşmesi bulunduğu yönünde bir iddia ortaya atmamış olsa da Dağıtım Hizmetleri Tedarik Sözleşmesinin aynı zamanda cari hesap sözleşmesinin unsurlarını da içeren bir sözleşme olduğundan bahisle, cari hesap alacaklarında uygulanması gereken beş yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle istinaf talebinde bulunmuştur.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip, bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek, hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme, cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır. Somut uyuşmazlıkta, davacının istinaf dilekçesinde atıf yapmış olduğu dağıtım hizmetleri tedarik sözleşmesinin bahsi geçen maddeleri incelendiğinde; yapılan düzenlemelerin az yukarıda bahsi geçtiği gibi hukuki ilişkiden doğan alacaklardan karşılıklı vazgeçilerek, kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek, hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin kayıtlar içermediği görülmektedir. Somut olayda, taraflar arasında açık hesap ilişkisi mevcuttur. Açık hesap ilişkisi, önceki borçların tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın, hesaplaşma yaptıklarından ve davaya konu sözleşmenin 6.2. maddesinde yer alan düzenlemede bahsi geçen ödemelerin mutabakat sonuna bırakılmadığı anlaşılmakla, taraflar arasındaki hukuku ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümler uygulanamaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2018 tarih, 2017/19-1634E. 2018/633K. sayılı ilamı).İlk derece mahkemesinde görülmekte olan davada, davalı zamanaşımı def’inde bulunmuş olup, taraflar arasında da 6102 Sayılı TTK’nın 89. maddesi anlamında geçerli bir cari hesap sözleşmesinin varlığı kanıtlanamamıştır. Bu durumda mahkemece, davalının zamanaşımı def’inin ilgili taşıma mevzuatı hükümleri nazara alınarak değerlendirme yapılması usul v yasaya uygundur (Yargıtay 11.HD’nin 26.04.2007 tarih, 2006/2718E., 2007/6392K. sayılı ilamı). 6102 Sayılı TTK’nun 855.maddesi uyarınca taşıma sözleşmesinden kaynaklı alacaklar bir yıl da zaman aşımına uğrar. Davacı tarafça 2009 yılında toplam 202.134,37 TL tutarlı, 2010 yılında toplam 2.254,612,68 TL tutarlı, 2011 yılında toplam 2.089.056,82 TL tutarlı, 2012 yılında ise toplam 434.812,30 TL tutarlı faturaların düzenlendiği, en son keşide edilen faturaların tanzim edildikleri tarih gözetildiğinde, icra takibinin başlatıldığı 02.03.2016 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin kararı isabetli olup, davacı vekilinin bu konudaki istinaf başvuru nedenleri haklı bulunmamıştır.Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi halinde maktu vekalet ücreti ödeneceğine dair bir kayıt yoktur. Dava, değere bağlı olarak harçlandırılmış olup, dava değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin bu konudaki istinaf nedenleri haklı bulunmamıştır.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 10/10/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.