Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/128 E. 2018/864 K. 20.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/128
KARAR NO : 2018/864
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2017
NUMARASI : 2015/874 2017/733
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen rekabet yasağının ihlali nedeniyle cezai şart alacağının tahsili davasında davanın reddine dair verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nın davacı şirkettin teknik servisinde işçi olarak çalıştığını, taraflar arasında 01/10/2005 tarihli rekabet yasağı sözleşmesi ile davalının iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren oniki ay süre ile davacının iş yaptığı coğrafi bölgede davacı ile rekabet etmeyeceğine ilişkin taahhütte bulunduğunu, davalının 22/03/2013 tarihinde işten ayrılarak rakip bir firmada işe başladığını, akabinde buradaki işinden de ayrılarak başka bir rakip firmada genel müdür statüsünde görev yaptığını, bu hali ile davalının davacı şirkette sekiz yıl çalışması neticesi öğrendiği tüm bilgileri kullanarak davacı şirkete zarar verdiğini, bu sebeple davacı şirket tarafından davalılar hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibinin başlatıldığını, ancak davalının takibe itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek, icra takibine karşı davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile davalının %20 inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle; usul ve yetki yönünde itirazda bulunduğunu, davacının aradaki iş akdini iki kez feshettiğine ilişkin ihtarname gönderdiğini, dava haksız fiilden kaynaklandığı için davanın iki yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunu, bu sebeple zaman aşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin ilkokul mezunu teknik servise gelen cihazların tamir ve bakımı ile ilgilenen bir işçi olduğunu, bu sebeple müşteri çevresine ve ticari sırlara vakıf olamayacağını, davacının sözleşmeyi haklı bir neden olmaksızın feshettiği için rekabet yasağının sona erdiğini, bu sebeple rekabet yasağının ihlalinden doğan cezai şart talebinde bulunamayacağını, davacı hakkında Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/103106 soruşturma sayılı dosyasında suç duyurusunda bulunduğunu, davacı iş yerinden kovulduktan sonra üç ay işsiz kaldığını, daha sonra sırayla . … Ltd. Şti., .k .. Ltd. Şti. ve …. A.Ş.’de çalışıtğını, satış ve pazarlama bölümünde görev almadığını belirterek davanın reddine ve davacın %20 inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi; tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirme neticesi, davalının çalıştığı firmanın rakip firma olup olmadığının tespit edilemediği, yine davalının haksız eylemiyle davacının zarara uğradığına dair somut bir veriye rastlanılmadığı, bu sebeplerle davacının herhangi bir zararının oluşmadığı göz önünde bulundurularak, davacının TBK 444. maddesu ayrınca cezai şartı talep etme hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; taraflar arasındaki sözleşmede işçinin işten ayrıldıktan sonra oniki ay süre ile işverenin iş yaptığı coğrafi bölgede işverenin iştigal konusu olan hususlarda iş sahipleriyle rekabet oluşturacak bir iş yapamayacağı, iş yeri açamayacağı, ortak veya başka bir sıfatla çalışamayacağı, aksi taktirde işverene 50.000 USD tazminat ödeyeceğinin hükme bağlandığını, davalının iş yerinde satış temsilcisi elamanı olarak çalıştığını, bu haliyle işverenin çalışma şekline ve müşteri bilgilerine vakıf olduğunu ve aradaki sözleşmeye aykırılık oluşturacak şekilde davrandığı sabitken, davanın reddedilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, işçinin rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davrandığı iddiasına dayalı cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin, yapılış tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK hükümlerine göre geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki iş akdinin sona ermesinden sonrası için rekabet yasağının düzenlenmiş olması nedeniyle, cezai şart koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun iş akdinin sona erdiği 22/03/2013 tarihi itibariyle yürürlükte olan 6098 Sayılı TBK hükümlerine göre belirlenmesi gerekir (6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. ve 4.maddeleri).
6098 sayılı TBK’nın 444/1.maddesinde rekabet yasağı sözleşmelerinin yapılabileceği düzenlendikten sonra, aynı maddenin ikinci fıkrasında, “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir” düzenlemesi getirilmiştir. Buna göre işçinin, işverenle ilişkide olan müşterileri tanıdığı hallerde, iş sözleşmesinin sona ermesinin ardından işverenle rekabet oluşturacak şekilde kendi namına iş yapmaması, rakip bir firmada ortak olamaması ya da iş sözleşmesiyle çalışmaması şeklinde şart içeren sözleşmeler yapabileceklerdir. Borçlar Kanunu’nun ilgili hükmünün ikinci cümlesinde, rekabet yasağının kapsamı sınırlandırılmış ve işverene önemli bir zarar verilmesi ihtimalinin olduğu durumlarda bu tür düzenlemelerin geçerli olacağı hükme bağlanmıştır.
Sözleşmedeki rekabet yasağı kaydı karşısında işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar vermesi ihtimali yeterlidir. Bu bakımdan davacı şirket ile davalının davacı şirketten sonra çalıştığı faaliyet alanlarının tespiti, davalının davacıda çalışırken yaptığı işe bağlı olarak öğrendiği bilgileri rakip bir işletmede kullanarak eski işverenine önemli ölçüde bir zarar ihtimalinin bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir. Davacı bu konudaki iddialarını ispatla mükelleftir.
Dava, davalının davacı ile rakip firmalarda işe başlayarak davacının bilgilerini ve müşteri çevresini kullandığı iddiasıyla açılmıştır. Davalının işverenle aynı iş kolunda faaliyet gösteren başka iş yerinde çalışmaya başlaması halinde cezai şart ödeyeceğinin kararlaştırılmış olduğu gözetilerek; taraflar arasındaki hizmet ilişkisinin davalı işçiye, davacının müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağladığını ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılmasının, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olduğunu, davalının bu bilgileri kullanarak rekabet yasağını ihlal ettiğini davalı taraf somut delillerle kanıtlamadığından, ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararı isabetlidir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK.m.353/1.b.1 uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf sebep ve gerekçeleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/09/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK 362/1.a maddesi uyarınca dava değeri itibariyle karar kesindir.