Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1278 E. 2019/1280 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1278
KARAR NO : 2019/1280
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/03/2018
NUMARASI : 2016/61E. 2018/254K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hükme karşı her iki davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sigortacısı olduğu … A.Ş. adına sigortalı 3 kap 1296 adet Brüt 1024 kg ağırlığında hava emiş vanası emtiasının, 1 nolu akdi taşıyıcı 2 nolu fiili taşıyıcının taşıma taahhüdü altında, USA’dan İstanbul/Türkiye’ye taşınmak üzere teslim edildiğini, 29.04.2015 tarihinde dava konusu kaplardan 1 adetinin hatalı boşaltma sebebiyle yırtık, patlak ve ezik surette teslim edildiğini, eşyanın sigortalıya 29.04.2015 tarihinde teslim edilmesi sonrasında 11.05.2015 tarihinde hasar ihbarı ve tazminat talebinde bulunulduğunu, netice olarak emtiada 8.674,25TL hasar tespit edildiğini, emtiaların hurdası için en yüksek 225,00TL teklif edildiğini, poliçe gereği ödeme tarihindeki kur baz alınarak tazminat ödenmesi gerektiğinden, ödeme tarihinde 1 Euro karşılığı 2,6860 TL üzerinden poliçe genel ve özel şartlan kapsamında 05.06.2015 tarihinde 8.391,61TL sigorta tazminatının tediye edildiğini, davalı taşıyıcıların Montreal Konvansiyonu uyarınca beher brüt kg başına 19 SDR ile sınırlı olmak üzere zarardan sorumlu olduğunu, 1296 adet amtianm brüt ağırlığı 1024 kg olmakla davalı taşıyıcıların 108 adet emtia için 1.621,33SDR karşılığı TL ile sınırlı olmak üzere zarardan sorumlu olduğunu, 8.391,61TL sigorta tazminatının ( Montreal Konvansiyonu uyarınca asıl alacak yönünden 1.621,327SDR üst sınırı- sınırlı sorumluluk limitini – aşmamak üzere) 1.621,327SDR’nin karar tarihindeki TL karşılığının, sigortalıya ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili savunmasında özetle; dava konusu olaya Montreal Sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiğini, ilgili hasar dosyasının tamamının tasdikli örneğinin dava dosyasına sunulması gerektiğini, davacının Konvansiyon hükümleri uyarınca süresi içerisinde ihbarda bulunma mükellefiyetini yerine getirmediğini, davacı vekilince kargodaki hasarın müvekkili uhdesindeyken gerçekleştiğnin ispatlanamadığını, davacı tarafın sınırlı sorumluluk limitleri içinde kalmak kaydıyla ancak ispat ettiği ölçüdeki gerçek zararını talep edebileceğini, davacı tarafından ancak karar tarihinden itibaren faiz talep olunabileceğini, süresinde ihbarda bulunma yükümlülüğü yerine getirilmediğini belirterek, davanın ihbar bulunmadığından reddine, haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, tazminat ödemekle sorumlu tutulması halinde sorumluluklarının sınırlı sorumluluk limitleri içinde ve gerçek zarar kadar olduğu göz önünde bulundurularak fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ….vekili savunmasında özetle; müvekkili şirketin davaya konu taşımada acente sıfatıyla harekat etmiş olması sebebi ile kendisine husumet yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığını, acenteye karşı doğrudan doğruya dava açılamayacağını, ancak taşıyana izafeten dava açılabileceğini, davacı sigortacının işbu huzurdaki davayı açma ehliyeti olmadığını, davacının dava konusu zarar bedelini ödeyebilmesine ilişkin geçerli bir sigorta poliçesinin dosyaya ibraz edilmediğini, davacının öncelikli olarak sigortalısının kanuni halefi olduğunu ve yapılan ödemenin poliçe şartları dahilinde yapıldığının kanıtlaması gerektiğini, gerek dava dilekçesinde gerek de davacı tarafından dosyaya sunulan ekspertiz raporunda hasarın oluş biçimi ve sorumluluğun kimde olduğuna dair hiçbir açıklama yapılmadığını, davaya konu edilen hasarla ilgili olarak Montreal Konvansiyonu’na uygun olarak süresinde yapılmış bir hasar ihbarının bulunmadığını, davacı tarafından talep edilen tazminatın fahiş olduğunu belirterek, davanın öncelikle husumet yönünden reddine, davanın esas yönünden reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen ve istinafa konu edilen kararında; ”…Sigortacılık yönünden, davacı sigortanın ekspertiz raporunda yükün tutanağa göre THY geçici ambarında istif, elleçleme işlemleri esnasında paletin bir yere takılması sonucu meydana geldiği, muhafiyet ile sovtaj tenzimi sonrasında KDV hariç 8.449,25 TL hasar tespiti yapıldığı poliçe gereğince %10 ilave bedel sigorta muafiyet bedeli ve sovtaj değeri tazminat tutarını 7.575,00 TL olduğu belirtilmiştir.Davacı zararı halefiyet ilkesi gereğince taşıyıcı ve taşıyan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarından Montreal konvansiyonunun 22. Maddesindeki düzenlenen sorumluluk sınırları içerisinde 87.91*19 SDR olmak üzere 1.670,4 SDR sorumlu bulunduğu, karar tarihi itibariyle 1 SDR nin kur karşılığı hesaplanarak talep edilen miktardan fazla olması sebebiyle taleple bağlı kalınarak 8.391,61 TL zararının olduğu anlaşılmakla bu miktar üzerinden davalılardan tahsiline… ” gerekçesiyle, davanın kabulüne, 8.391,61 TL nin 05/06/2015 ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Davacı tarafından davalı müvekkili ortaklığa hasar ihbarında bulunulmadığından dolayı davanın reddi gerektiğini, davacı vekilince meydana geldiği iddia olunan hasarın müvekkili ortaklığın hakimiyet sahasında oluştuğu kanıtlanmadığından, müvekkili ortaklığın taşıyıcı sıfatı ile sorumluluğu bulunmadığını,Yapılan kontrollerde kargonun muhteviyatına ilişkin herhangi bir eksiklik ve hasar tespit edilmediğinden davalı müvekkilinin ortaklık meydana geldiği iddia olunan hasardan sorumlu tutulamayacağını, Hükmedilecek alacağa ödeme tarihinden değil, ancak karar tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini,İlk derece mahkemesi kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkili şirketin dava konusu taşımada taşıyıcı firmanın acentesi sıfatıyla hareket ettiğini, müvekkili şirketin taşımada hem akdi taşıyıcı hem de acente olması durumunun söz konusu olmayacağını, dolayısıyla hükümde gerekçesi açıklanmaksızın müvekkili şirketin söz konusu taşımadaki sıfatının yanlış değerlendirildiğini, acente konumunda bulunan müvekkili aleyhine doğrudan dava açılamayacağını, Yalnızca kolide hasar meydana gelmesinin davacının emtiasının zarara uğradığını göstermeyeceğini, bu nedenle söz konusu tutanağın tanziminin süresinde yapılmış bir bildirim yerine geçemeyeceğini,Ayrıca söz konusu hasarın ne zaman ve taşımanın hangi aşamasında gerçekleştiğinin de bilirkişi raporunda net bir şekilde ifade edildiğini,Davacı sigortalısının emtiasını taşımaya uygun paketleyip paketlemediği hakkında herhangi bir araştırma yapılmadan karar verildiğini, karton kolinin söz konusu emtiayı taşıma sırasında yeterli derecede koruyamayacağını, bu hususun da ek rapor ile bilirkişiler tarafından değerlendirilmesi gerekmekte iken bu değerlendirme yapılmadan karar verilmemesi gerektiğini,İlk derece mahkemesi kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak yeniden yargılama yapılmak suretiyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hava yoluyla taşımada, emtia nakliyat sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat talebine ilişkindir. Davacı sigorta şirketi, dava dışı sigortalı alıcı …A.Ş.’nın yurt dışındaki satıcı …. A.Ş.’den satın almış olduğu emtiayı taşıma rizikolarına karşı güvence altına almış, bir kap 432 adet emtianın, davalı taşıyıcı tarafından sigortalıya eksik teslim edilmesi üzerine sigortalıya hasar bedelini ödeyerek eldeki rücuen tazminat davasını açtığı anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf sebepleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı tarafların istinaf sebeplerinin her biri aşağıda ayrıntılı olarak incelenmiştir.Havayolu ile yapılan uluslararası kargo/yük taşımalarında Varşova Konvansiyonu (1929), La Haye Değişiklikleri (1955), 4 no.lu Montreal Protokolü ile saptanmış yükümlülükler kapsamında, bu kurallara taraf olan Türkiye, son değişiklikleri içeren ve 1999 yılında imzalamış bulunduğu “Havayoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Kuralların Birleştirilmesine dair Sözleşme” yi 26/03/2011 tarihinde onaylamıştır. Bu nedenle anılan sözleşme Türkiye için de bağlayıcı bulunmaktadır. Konvansiyonun coğrafi uygulama şartı, Konvansiyonun 1/2 maddesi anlamında uluslararası taşımanın icra edildiği ilgili devletlerin başlangıç ve varış ülkesi devletlerin her ikisinin de Konvansiyon tarafı olmasıdır. Uyuşmazlığa konu havayolu ile yapılan taşımada her iki ülkenin de Konvansiyona taraf olması nedeniyle, somut olayda Montreal Konvansiyon hükümleri, Konvansiyonda yer almayan hükümler açısından iç hukuk kuralları uygulama alanı bulacaktır. TTK’nın halefiyet başlıklı 1472. maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. Dosya kapsamındaki 05/06/2015 tarihli … Bankasına ait ”hesaptan hesaba” havale dekontunun dava dışı sigortalı ….A.Ş.’ye yapılan hasar ödemesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle davacının aktif dava ehliyeti mevcuttur.Dosya kapsamına göre, dava konusu ana konşimentoda, taşımaya konu emtianın alıcısının, davalı … A.Ş. olduğu anlaşılmaktadır. Konşimentoyu tanzim eden taşıyıcı acente ise dava dışı … olarak görülmektedir. Yine davalı ….A.Ş. tarafından düzenlenmiş bulunan 24.04.2015 tarihli navlun faturasının incelenmesinde, faturanın hava ithalat navlunu açıklaması karşılığında davacının sigortalısı dava dışı …A.Ş. adına keşide edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Navlun faturasında görüldüğü üzere, ihracatçı dava dışı sigortalı ….A.Ş.’nin emtiayı satın almış olduğu …A.Ş.’dir. Akdi taşıyıcı, taşıma işini göndericiye karşı taahhüt eden kimsedir. Fiili taşıyıcı ise …’dır. O halde davalı …. A.Ş.’ ye ilişkin olarak pasif dava ehliyeti bulunmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde değildir.Davalı taraflar istinaf sebebi olarak Montreal Sözleşmesi’nin 35. maddesindeki tanıma uygun hasar ihbarının yapılmadığını, 14 günlük hak düşürücü süre içinde hasar ihbarı yapılmadığından, müvekkillerinin sorumluluğundan söz edilemeyeceğini ayrı ayrı ileri sürmüşlerdir. Dosya kapsamında dava dışı sigortalı tarafından davalı …. A.Ş.’ye noter kanalıyla gönderilen ihtarnamenin bulunduğu, ancak tebellüğ tarihinin olmadığı anlaşılmaktadır. 29.04.2015 tarihli şoför imzası bulunan hasar tespitine ilişkin tutanak ve emtia teslim edilmeden önce düzenlenen 29.04.2015 tarihli “Kargo Hasar Raporu” ile hasarın tespitinin yapıldığı ve belgenin davalı fiili taşıyıcı … çalışanları tarafından düzenlenip imzalandığı ihtilafsızdır. Varşova Sözleşmesi’nin 26. ve Montreal Sözleşmesi’nin 31.maddeleri uyarınca, yükün zarar görmesi halinde, taşıyıcının bu zarardan sorumlu tutulabilmesi için söz konusu hasarın, yükü teslim almaya yetkili kişi tarafından davacıya ihbar edilmesi şarttır. Ancak, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12/10/2015 tarihli 2015/3494 E, 2015/10300 K. sayılı emsal kararında belirtildiği üzere, taşıyıcının herhangi bir şekilde hasarı öğrenmesi halinde, ihbarın süresinde yapılmadığının ileri sürülmesi iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağından, ihbar şartı aranmayacaktır. Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 16/02/2006 tarihli 2005/651 E. 2006/1488 K sayılı kararında, yükte oluşan hasarın, depo görevlileri tarafından düzenlenen tutanak ile tespit edildiği durumlarda ayrıca ihbara gerek kalmayacağı belirtilmiştir. Bu emsal Yargıtay kararları ışığında, davalıların bu konudaki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21/10/2014 tarihli, 2014/11013 E, 2014/17440 K sayılı kararında, ” Oysa kabulün aksine taraflar arasında taşıma sözleşmesi dışında ayrı bir ardiye sözleşmesinin bulunmadığı ve depolama işleminin taşıma sözleşmesi uyarınca yapıldığı hallerde bagaj veya yükün teslimi henüz gerçekleşmediği için teslim gerçekleşinceye kadar taşıyıcının sorumluluğunun taşıma sözleşmesi uyarınca devam edeceği kuşkusuz olup, dava konusu taşınan emtianın hasar gördüğü sırada geçici depolama aşamasında olduğu ve hava taşıma sürecinin devam ettiği aşikardır. Bu bağlanmada, davalı hava yolu taşıyıcısı, malı gönderenden aldıktan sonra gönderilene teslim edilinceye kadar olan taşıma süresinden sorumludur ” denilmiştir. Bahsi geçen sebeplerle her iki davalının hasarın ne zaman ve taşımanın hangi aşamasında gerçekleştiğinin belli olmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Davacı sigorta şirketinin kendi sigortalısına 05/06/2015 tarihinde ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Hüküm tarihindeki SDR kurunun esas alınması sadece davalıların sorumlu olduğu azami miktarın belirlenmesi ile ilgili olup, temerrüt faizinin başlangıcı açısından bir önem taşımamaktadır. Sigorta rücu davalarında temerrüt faizinin ödeme tarihinden başlatılması hukuka uygun bulunmuştur. Bu sebeple davalı …’ nin bu hususa ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.Her ne kadar ….A.Ş.’ye istinaf sebebi olarak hasarın ambalaj yetersizliğinden kaynaklanabileceği hususu göz ardı edilerek karar verilmiş olduğuna dayandırmış olsa da, ekspertiz raporunda paletin … geçici ambarında bir yere çarptırılıp takılması sonucu oluştuğunun kesin bir şekilde belirtildiği, yine dosya kapsamındaki şoförün imzasının bulunduğu 29.04.2015 tarihli tutanakta, emtianın ambalaj yetersizliğinden ve paketlenmesinden kaynaklı hasarın oluştuğuna ilişkin herhangi bir kayıt düşülmediği hususları hep birlikte gözetildiğinde, bu husustaki istinaf sebebi yerinde değildir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalıların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalıların istinaf başvurularının esastan reddine, 2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Alınması gerekli 573,23 TL harçtan, taraflarca peşin yatırılan 285,80 TL’nin mahsubu ile bakiye 287,43 TL nispi istinaf harcının davalılardan tahsiline, Hazineye irad kaydına,4-Davalılarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 10/10/2019