Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1275 E. 2019/1258 K. 02.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1275
KARAR NO : 2019/1258
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/ Esas – 2018/337 Karar
TARİHİ: 10/04/2018
DAVA: Alacak
DAVA TARİHİ: 16/12/2016
BİRLEŞEN 2017/137 ESAS SAYILI DAVADA
DAVA: İtirazın İptali (Taşımadan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak – itirazın iptali davalarının birleştirilerek yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı, asıl davanın davacı vekili tarafından, asıl davanın reddi yönünde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl dava davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile taraflar arasında taşıma sözleşmesi kapsamında müvekkiline teslim edilen ürünün, Habur Sınır Kapısından geçişi sırasında davalı tarafından verilen CMR belgesinin ibraz edildiğini, yapılan tetkik sonucunda …Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye ait bir Makara Kablonun fazla çıkması ve bu eşyaya ait bilginin CMR belgesinde bulunmaması nedeniyle müvekkiline 4.918,00 USD para cezası kesildiğini, … firmasının müvekkil şirketi belgeleri kaybetmekle suçlayarak aralarındaki cari hesapta bulunan 1.960,00 USD’ye bloke uyguladığını, davalı firmanın eksik düzenlediği evrakı, gümrükten çıktıktan sonra Irak’a girişten önce TIR şoförüne gönderdiğini, bu durumun davalı firma tarafından eksik düzenlendiğini ve sonradan tamamlandığını ispatladığını belirterek, 1.960,00 USD cari hesap alacağının davalıdan faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen dosya dava davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Uluslararası taşımacılık, taşıma işleri komisyonculuğu faaliyeti ile iştigal eden müvekkili şirketin, müşterisi .. firmasına ait elektrik malzemesinin Türkiye’den Irak’a karayolu ile nakliyesini fiili taşıyıcı davalıya verdiği, … ait 3 ayrı parsiyel yükü taşıyan … Plakalı aracın 29.10.2015 tarihinde Zaho/Khalil İbrahim Gümrük Sınır Kapısından Irak’a giriş yaptığını, söz konusu 3 parsiyel yük için 5 adet CMR düzenlenmiş olmasına rağmen araç sürücüsünün bunlardan sadece üçünü beyan ettiğini, diğer iki CMR muhteviyatı eşyayı beyan etmediğini, gümrük memurları tarafından yapılan kontrollerde araçta beyan edilmeyen iki CMR muhteviyatı eşya bulunduğu tespit edildiği için aracın gümrükte takıldığını ve 4.918 USD gümrük cezası kesildiğini, davalı şirketin kendi sürücüsünün kusuru ile oluşan bu cezayı ödemediği için aracın gümrükte bekletildiğini, müvekkili şirketin müşterisi … A.Ş.’nin, yükün daha fazla gümrükte beklemesi durumunda alıcısına ceza ödemek zorunda kalabileceğini ve bu cezayı müvekkiline yansıtacağını, aracın ve yükün serbest kalması için gereğinin hemen yapılmasını müvekkiline bildirdiğini, bu durumun davalı şirkete iletilerek gümrük cezasını ödemesi talep edilmiş ise de davalının ödeme yapmadığını, müşterisine karşı sözleşmesel yükümlülüğünü yerine getirmek zorunda olan müvekkili şirketin fiili taşıyıcı davalının ödemesi gereken bu tutarı Gümrüğe kendisi ödeyerek aracın serbest kalmasını sağladığını ve daha sonra ödediği ceza tutarı 4.918 USD’yi taşıma hukuku rücu kuralları çerçevesinde davalıya fatura ettiğini, davalının bu faturaya karşılık haksız şekilde aynı tutarda iade faturası kestiğini ve ödemeyi reddettiğini, davalının haksız iade faturası kesmesi sebebiyle müvekkili şirketin ödenen ceza tutarını tekrar davalıya fatura ettiğini, davalı yine aynı şekilde iade faturası kestiğini, bu şekilde karşılıklı faturalar kesilmeye devam ettiği için çözüm bulunamadığını ve davalı aleyhine Beykoz İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi açıldığını, icra takibinin açıldığı tarih olan 07.04.2016 tarihinde davalının cari hesap bakiyesinin 2.958 USD olduğu halde, tamamen maddi hata ile 1.960 USD üzerinden eksik takip açıldığını, öncelikle icra takibine yanlışlıkla dahil edilmeyen 998 USD alacağı talep etme haklarının saklı olduğunu, davalı kendi şoförünün kusuru ile ödenen meblağın tahsili için açılan icra takibine Adana İcra Dairesinin yetkili olduğu ve borçlu olmadığı gerekçeleriyle hem yetki hem esas yönünden itiraz ettiğini, takibin durduğunu, borçlunun esasa ilişkin itirazlarının haksız olduğunu, davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı da haksız olduğunu belirterek, davalının icra dairesinin yetkisine ve borçlu olmadığına yönelik haksız iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … ait yükün Türkiye Irak taşımasını davacı …’nın üstlendiğini, üç parsiyel yük için beş adet CMR düzenlendiğini, 1 kap 23 kg çelik makara yüke ait CMR’nin araç sürücüsü tarafından alıcının gümrükçüsüne verilmediği için idarenin 4.918,00.USD ceza uyguladığını, cezanın davalı … tarafından ödendiğini, davacının alacağı mahsup edildikten sonra bakiye alacağın bir kısmı için davacı aleyhine takip başlatıldığını, cezanın uygulanmasına davacı …’ nın sebebiyet verdiğini beyan ile davanın reddini istemiştir.Birleşen dosya davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının haksız davasının reddine karar verilmesini iki davanın birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 10/04/2018 tarihli, 2017/429 Esas – 2018/337 Karar sayılı kararında; “…Asıl dava, uluslararası taşımacılık sözleşmesinden kaynaklanan bakiye hesap alacağı istemine, birleşen dava aynı sözleşmeden kaynaklanan alacağın takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Asıl dosya davacısı – birleşen dosya davalısı İkra’ nın, davalıya ait yüklerin uluslararası taşımacılık işini üstlendiğini, bu kapsamda yapılan taşımada Gümrük Müdürlüğünce 29.10.2015 günü … plakalı kamyonda beyan harici yük bulunduğu için 4.918 USD para cezası uygulandığını, davalının bu nedenle 1.960 USD alacağını ödemediğini beyan ile 1.960 USD’ nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği, Asıl dosya davalısı – birleşen dosya davacısı …’ un, dava dışı firmaya ait yükün uluslararası taşımasını davacının üstlendiğini, üç parsiyel yük için beş adet CMR düzenlendiğini, 1 kap 23 kg çelik makara yüküne ait CMR araç sürücüsü tarafından alıcının gümrükçüsüne verilmediği için idarenin 4.918 USD ceza uyguladığını, cezanın kendisi tarafından ödendiğini, davacının alacağı mahsup edildikten sonra bakiye alacağın bir kısmı için davacı aleyhine takip başlatıldığını, cezanın uygulanmasına davacının sebebiyet verdiğini beyan ile asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Alınan beyanlar ve dosyaya sunulan bilgiler kapsamında, İbrakom’ un komisyoncusu olduğu yükün İkra tarafından uluslararası taşıması esnasında evrak eksikliği nedeniyle gümrük tarafından 4.918 USD idari ceza uygulandığı, bu bedelin İbrakom tarafından ödendiği, İkra’ nın İbrakom nezdinde 1.960 USD bakiye alacağının olduğu hususlarında ihtilaf olmadığı, taraflar arasındaki ihtilafın, uygulanan idari yaptırım eyleminde hangi tarafın kusuru olduğu ve bu kapsamda tarafların bakiye alacakları noktasında olduğu anlaşılmıştır.13.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle;Gönderen dava dışı firmanın tanzim ettiği dört adet çeki listelerinde taşımaya konu kap adedi toplam 47 olarak gösterilmişken, beş ayrı hamule senedinde taşımaya konu kap adedi toplam 45 olarak gösterildiği, ilgili Devlet gümrük kontrolünde ise bir kap fazlalık bulduğu, bu halde uyuşmazlık konusu ceza, göndericinin, lüzumlu belgeleri sevk mektubuna iliştirmemesi yahut da taşımacıya vermemesi ve talep ettiği diğer bilgileri sağlamamasından değil, sevk mektubunda belirtilen bu mektuba ekli veya kendilerine verilen belgelerin hatalı kullanılmasından kaynaklandığı,CMR Konvansiyonun 11. Maddesinin, “1. Malların tesliminden önce tamamlanması gereken gümrük ve diğer formalitelerin yerine getirilmesi için, gönderici, lüzumlu belgeleri sevk mektubuna iliştirecek yahut da taşımacıya verecek ve talep ettiği diğer bilgileri kendisine sağlayacaktır. 2. Taşımacı bu belgelerle verilen bilgilerin doğruluğunu ve yeterliliğini incelemek zorunda değildir. Gönderici bu gibi belgelerin bulunmaması, yetersiz olması veya usule aykırı oluşundan doğacak zarar, ziyan ve hasardan, taşımacıya karşı sorumludur. Ancak, taşımacının hatası veya ihmali görülen durumlar bu hüküm dışındadır. 3. Sevk mektubunda belirtilen bu mektuba ekli veya kendilerine verilen belgelerin kaybından veya hatalı kullanılmasından doğacak sonuçlardan taşımacı, komisyoncu gibi aynı derecede sorumludur. Ancak, taşımacın ödeyeceği tazminat yükün kaybolması halinde ödenecek tazminatı geçemez.” hükmünü içerdiği, işbu hükme göre, davaya konu cezadan nakliyecinin sorumlu olduğu,CMR Konvansiyonunun 40. Maddesinde, “Taşımacılar 37 ve 38. maddelerde yazılanlar dışında kendi aralarında bağıtlayıcı hükümler üzerine anlaşmakta serbesttirler.” hükmünü içerdiği, Taraflar arasındaki 01.01.2015 günlü Nakliye Sözleşmesinin 3.2 maddesinde, asıl dosya davacısına, “yükü teslim aldığında, yükün parça sayısı ve bunların marka ve numaralar bakımından beyan ile doğruluğunu kontrol” edimi verdiği, işbu hükmün 37 ve 38. Maddeler kapsamında kalmadığı, İşbu sözleşme hükmü gereğince, davacı – birleşen dosya davalısın, sözleşme ile üstlendiği “yükü teslim aldığında, yükün parça sayısı ve bunların marka ve numaralar bakımından beyan ile doğruluğunu kontrol” edimini ifa etmiş olsa idi, gönderen dava dışı firmanın çeki listeleri kap adedi toplamı ile hamule senetleri kap adedi toplamı arasındaki iki kap yönünden uyumsuz olduğunu tespit edeceği, bu neden ile doğan zarardan İkranın sorumlu olduğu tespit edilmiştir.Gönderilen emtia ile hamule senetlerine derç edilen emtia arasında fark olduğu ve idari cezanın da bundan kaynaklandığı, taraflar arasında düzenlenen ve CMR Konvansiyonu hükümlerine aykırılık teşkil etmeyen 3.2 maddesinde, asıl dosya davacısına, “yükü teslim aldığında, yükün parça sayısı ve bunların marka ve numaralar bakımından beyan ile doğruluğunu kontrol” edimini yüklediği, aynı sözleşmenin 3.12 maddesinde, belgeleri olmaksızın faaliyet gösterilmesi neticesinde oluşan zararlardan nakliyecinin tümüyle sorumlu olduğu hüküm altına alındığı, bu hükümler doğrultusunda davacı …’ nın, idari yaptırım kararından sorumlu olduğu kabul edilmiştir.Alınan beyanlardan ve dosyaya sunulan belgelerden anlaşılacağı üzere, İkra’ nın İbrakom nezdinde faturaya dayalı 1.960 USD bakiye alacağının her iki taraf defterlerinde de kayıtlı olduğu, İbrakom tarafından düzenlenen 4.918 USD’ lik fatura alacağının İkra tarafından kabul edilmediği, İkra’ nın, idari para cezasından sorumlu olduğunun kabulü ile …’ a bakiye hesap olarak 2.958 USD borçlu olduğu anlaşılmıştır.Teknik anlamda yeterli olduğu değerlendirilmekle benimsenen bilirkişi raporu ve işbu tespitler kapsamında…”, asıl davanın ispatlanamaması nedeniyle reddine, birleşen davanın kabulü ile davalının, Beykoz İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynen devamına, alacağın faturaya dayalı likit olması sebebi ile itirazında haksız olduğu anlaşılan davalının hükmedilen meblağ üzerinden hesaplanacak (takip tarihi itibari ile TCMB USD kurunun 2,85 TL olduğu, 2,85*1960=) %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı, sadece asıl dava yönünden, asıl davanın davacısı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:Davacının işbu davaya aitmiş gibi dayandığı sözleşmenin bu davaya konu taşıma ile alakası olmadığını, öncelikle davacı müvekkili ile davalı arasındaki sözleşmenin kabule şayan bir sözleşme olmadığını daha önceki dilekçelerde de belirttiklerini, müvekkili şirket yetkililerinin sözleşmeleri yaparken Avrupa ve Asya birimleri olarak ayrıldıklarını ve Avrupa işlerinden bir yetkili Asya işlerinden de başka bir yetkili sorumlu olup her iş için Asya ve Avrupa işleri ayrıştırılarak bu yetkililer aracılığı ile ayrı ayrı sözleşmeler imzalandığını, bahse konu sözleşme genel bir sözleşme olup şirketin Avrupa işlerinden yetkili birimi tarafından imza edilmiş bir sözleşme olduğunu, ancak mevcut taşıma işinin Asya kıtasına yapılan bir iş olduğunu, mevcut taşımaya ilişkin bir sözleşme olmadığının sözleşmenin içeriği incelendiğinde anlaşılacağını,Bunun yanında, sözleşme tarihinin 01.01.2015 olarak belirtildiğini, taşıma işleminin ise bundan yaklaşık bir yıl sonra gerçekleştiğini, dolayısıyla bu sözleşmenin davaya konu taşıma işi ile ilgili olmadığı hususunu da açıkça ortaya koyduğunu, Zarara yol açan olayların sorumluluğunun davalı firma çalışanlarına ait olduğunu, gönderici firma Siemens tarafından taşımaya konu emtia 4 parça olarak verildiğini ve buna ilişkin belge de bilirkişi raporundan da anlaşılacağını, bununla beraber işbu belgeye göre nakliyeci müvekkili şirket nezaretinde yükleme yapıldığını, daha sonra taşınan emtianın davalı şirketin Silopi’deki ofisine varınca sevk belgesinde 4 parça olarak yazan emtia bölünerek 5 parçaya çıkarıldığını ve bu şekilde yoluna devam ettirildiğini, daha sonra ise Irak’a vardığında sevk belgesinde yazan emtia ile taşınan emtia adet ve kg olarak birbirini tutmadığından bölge yönetimi yetkilileri tarafından ceza kesildiğini, taşıma işini yapan firmaların gümrükten geçiş sırasında ilgili taşımanın CMR belgelerini gümrüğe ibraz ederek, belgede gösterilen yük miktarı ile araçta bulunan yük miktarının birbirine eş olduğunu kanıtlamak zorunda olduğunu, … Lojistik firmasının yüklerini taşıyan müvekkil şirket, ilgili taşımanın CMR belgelerini … Lojistik firmasından teslim aldığını, belgelerde taşımacı olarak … Lojistik firması göründüğünü ve CMR belgesini düzenleyenin de aynı firma olduğunu, belgelerde ve taşınan yükte oluşan farklılığın müvekkil şirketin kusurundan kaynaklanmamakta olup yüklenirken belgelerde yazılana göre yükleme yapıldığını, ancak yolda davalının ofisinde yükle ilgili değişimler yapıldığını ve bu farkın ortaya çıktığını, … Lojistik firmasının eksik düzenlediği evrakı, gümrükten çıkış yaptıktan sonra Irak’a girişten önce TIR şoförüne göndermiş olup yaptığı hatayı iş işten geçtikten sonra gidermeye çalıştığını, bu durumun belgelerin … Lojistik firması tarafından eksik düzenlendiğini ve sonradan tamamlandığını ispatladığını, ayrıca, CMR Konvansiyonunun 11.2 maddesinde yer alan hüküm uyarınca da müvekkili şirketin verilen belgelerin doğruluğunu incelemek zorunda olmadığını, bundan dolayı müvekkili şirkete atfedilen kusuru kabule imkan bulunmayıp mahkeme tarafından bu hususlar göz ardı edilerek salt bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiğini,Ayrıca ek istinaf dilekçesi sunarak, emsal sunulan bir başka mahkeme kararının mahkemece hiç değerlendirilmediğini, bilirkişi inceleme ara kararı ile birlikte sözlü duruşma günü tebligatı yapılmasının da usulsüz olduğu, Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl davada davacı, davalı adına yaptığı taşıma nedeniyle alacağının tahsili istemli dava açmış olup, mahkemece yukarıdaki gerekçe ile asıl davanın reddine karar verildiği, asıl davada davacı vekilince yatırılan harç ve istinaf dilekçesiyle asıl dava yönünden verilen karara karşı istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, asıl davada davacı vekilinin asıl davada verilen hükme karşı ileri sürdüğü istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arsında davacının davalıya ait yüklerin uluslararası taşıma işinin yapılması hususunda ticari anlaşma ve ilişki bulunduğu ihtilafsızdır. Somut olayda davacının davalıdan CMR belgeleriyle aldığı dava dışı şirkete ait yükün gümrükte bir makara kablo fazla çıkması nedeniyle 4.918,00 USD idari ceza uygulandığı ve cezanın davalı şirketçe ödendiği hususu da ihtilafsızdır. Yine davacının davalıdan taşıma hizmeti nedeniyle dava konusu tutar olan 1.960,00 USD bakiye alacağı bulunduğu da ihtilafsızdır. İhtilaf ise idare tarafından uygulanan ve davalı yanca ödenen ceza tutarından kimin sorumlu olduğu hususundadır.CMR Konvansiyonun 11. maddesinde, “1. Malların tesliminden önce tamamlanması gereken gümrük ve diğer formalitelerin yerine getirilmesi için, gönderici, lüzumlu belgeleri sevk mektubuna iliştirecek yahut da taşımacıya verecek ve talep ettiği diğer bilgileri kendisine sağlayacaktır. 2. Taşımacı bu belgelerle verilen bilgilerin doğruluğunu ve yeterliliğini incelemek zorunda değildir. Gönderici bu gibi belgelerin bulunmaması, yetersiz olması veya usule aykırı oluşundan doğacak zarar, ziyan ve hasardan, taşımacıya karşı sorumludur. Ancak, taşımacının hatası veya ihmali görülen durumlar bu hüküm dışındadır. 3. Sevk mektubunda belirtilen bu mektuba ekli veya kendilerine verilen belgelerin kaybından veya hatalı kullanılmasından doğacak sonuçlardan taşımacı, komisyoncu gibi aynı derecede sorumludur. Ancak, taşımacın ödeyeceği tazminat yükün kaybolması halinde ödenecek tazminatı geçemez.” hükmünü içermektedir.
CMR Konvansiyonunun 40. maddesinde, “Taşımacılar 37 ve 38. maddelerde yazılanlar dışında kendi aralarında bağıtlayıcı hükümler üzerine anlaşmakta serbesttirler.” hükmünü içermaktadır. Taraflar arasındaki 01.01.2015 günlü Nakliye Sözleşmesinin 3.2 maddesinde, asıl dosya davacısına, “Yükü teslim aldığında, yükün parça sayısı ve bunların marka ve numaralar bakımından beyan ile doğruluğunu kontrol” edimi verdiği, işbu hükmün 37 ve 38. Maddeler kapsamında kalmadığı, işbu sözleşme hükmü gereğince, davacı – birleşen dosya davalısın, sözleşme ile üstlendiği “yükü teslim aldığında, yükün parça sayısı ve bunların marka ve numaralar bakımından beyan ile doğruluğunu kontrol” edimini ifa etmiş olsaydı, gönderen dava dışı firmanın çeki listeleri kap adedi toplamı ile hamule senetleri kap adedi toplamı arasındaki iki kap yönünden uyumsuz olduğunu tespit edebileceği, bu neden ile doğan zarardan taşımacı İkra’nın sorumlu olduğu tespit edilmiştir.Gönderilen emtia ile hamule senetlerine dercedilen emtia miktarı arasında fark olduğu ve idari cezanın da bundan kaynaklandığı, taraflar arasında düzenlenen ve CMR Konvansiyonu hükümlerine aykırılık teşkil etmeyen sözleşmenin 3.2 maddesindeki düzenleme uyarınca, idari cezadan davacının sorumlu olduğu anlaşılmakla, davalının ödediği ceza tutarı kapsamında davacı alacağının mahsubu ile asıl davanın reddi yönünde kurulan hüküm isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedeni yerinde değildir.Davacı vekilinin hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitlere dayanak taraflar arasındaki 01.01.2015 tarihli sözleşmenin somut uyuşmazlığa ve taşımaya ilişkin sözleşme olmadığı ileri sürülmüşse de 01.01.2015 tarihli sözleşme davacının kabulünde olup, taraflar arasında somut uyuşmazlık ve taşımaya ilişkin başkaca bir sözleşmenin varlığı ileri sürülüp kanıtlanmadığı, sözleşmenin belli bir bölgenin taşımalarıyla sınırlı olduğuna dair bir kayıt içermediği de dikkate alındığında, davacı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir. Davacı vekilince bir başka uyuşmazlık konusunda verilen ve emsal olarak sunulduğu ileri sürülen mahkeme kararının dikkate alınmadığı ileri sürülmüştür. Davacı vekilinin emsal olduğunu belirterek sunduğu bir başka mahkeme kararının başka bir taşıma işine ilişkin ve taraflarının farklı olduğu da dikkate alındığında, bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde değildir.HMK’nın 282. Maddesi uyarınca hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Bilirkişi raporu takdiri delil niteliğinde olup, mahkemece taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, CMR hükümleri ve rapordaki tespitler dikkate alınıp, gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu gözetildiğinde, davacı vekilinin bu yönü ilişkin istinaf nedeni de yerinde değildir.Yine davacı vekilince ek istinaf dilekçesinde mahkemece bilirkişi ara karayla birlikte sözlü duruşma günü tebliğ edildiği bu durumun usulsüz olduğu ileri sürülmüştür. Gerçekten de mahkemece ön inceleme duruşması sonucu kurulan ara kararla, dosyada bilirkişi raporu alınmasına, 12 nolu ara karar ile de dosyada eksiklikler tamamlanmış olması halinde sonraki celsenin sözlü yargılama yapılacağının karara bağlanıp tebligat yapıldığı anlaşılmıştır. Dosyanın incelenmesinde bir sonraki duruşma tarihi olan 10.04.2018 tarihli oturumda her iki taraf vekilinin hazır olduğu, davacı vekilinin rapora itirazları kapsamında yeniden rapor alınma talebinin reddedildiği, hazır olan taraf vekilleri huzurunda tahkikatın sona erdiği bildirilerek, esasa dair son diyeceklerinin sorulduğu, davacı vekilince “rapora itirazlarının mevcut olup, yeni rapor alınsın başka bir diyeceğim yoktur” şeklinde son beyanını bildirdiği, sözlü duruşma günü tayin talebinde de bulunmadığı anlaşılmakla; söz konusu usul hatasının, HMK’nın 371/1-ç maddesi kıyasen dikkate alındığında, hükme müessir olmadığı gözetilerek, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir.İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, asıl davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, asıl davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 02/10/2019