Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1251
KARAR NO : 2019/1460
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2018
NUMARASI : 2017/38 E.2018/123K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun Emekli Sandığı prim ödemelerinin davalı bankada açılan hesap aracılığıyla yapıldığını, fakat 2013/11-12 ve 2014/8 dönemlerine ait olmak üzere toplam üç dönem ödemesinin, fax talimatına rağmen yapılmadığını, durumun fark edilmesi üzerine müvekkili kurum tarafından SGK’ya asıl borç ile birlikte gecikme cezası da yatırmak zorunda kaldıklarını, SGK ekranına bilgiler güncel olarak işlenmediğinden müvekkili kurumun ödemelerinin yapılmadığını, ödemelerdeki aksama sebebi ile herhangi bir uyarı, ihtar, bildirim yahut tebligat ulaşmadığını, başvuru neticesinde SGK tarafından belirlenen “Yapılandırma Ödeme Planı” sonucu tahakkuk ettirilen 11.342,42 TL’nin ekli banka dekontlarından da anlaşılacağı üzere 23.01.2015 tarihinde elden … Bankası Kocaeli Şubesi SGK Emekli Sandığı hesabına yatırıldığını, davalının bu zarardan sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak üzere, 11.342,42 TL’nin, ödeme tarihinden itibaren işletilecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek banka faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; davacı tarafın sözde çekildiğini iddia ettiği fakslara ilişkin çıktının dosya kapsamında bulunmadığını, ayrıca faks çekilmiş olsa dahi bu durumun davacı tarafı sorumluluktan kurtarmayacağını, davacının faksın ulaşıp ulaşmadığını kontrol etmesinin şart olduğunu, davacı kurumun hesap hareketlerini günlük inceleyerek ödemeyi kontrol etmesinin mümkün olduğunu, ayrıca ödemenin yapılmasından sonraki ay içinde de ödemenin yapılıp yapılmadığının öğrenilebileceğini, davacının 2013 yılı 11. ve 12. ayları ile 2014 yılı 8. ayına ait ödemelerin yapılmadığını fark ettikten 11 ay sonra eldeki davayı açtığını, davacının bu ödemeler kapsamında davalıya geçerli bir talimatı olduğundan da bahsetmenin mümkün görülmediğini, kaldı ki talimatların teyidinin de yapılması gerektiğini ve bu hususun ispata muhtaç olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Kocaeli 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.01.2017 tarihli, 2015/1227 E, 2017/22 K sayılı ilamıyla uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle usulden red kararı verilmiş, Dairemizin 14.07.2017 tarih 2017/450 E, 2017/458 K sayılı ilamıyla uyuşmazlığın mutlak ticari dava olması sebebiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmiştir.İlk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda, iş bu istinaf incelemesine konu karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Davacı tarafından gönderildiği iddia edilen talimatları ve faks onay listesini dosyaya sunduğu, ancak aradan geçen sürede işlemin gerçekleşip gerçeklemediğini günlük hesap hareketlerini kontrol etme hakına sahip olmasına rağmen takip etmediği gibi aylık banka mutabakatı da yapmadığı, …. Bankası Kocaeli Şubesi nezdindekî vadesiz mevduat hesabı kullanılarak yapılan işlemlerin Mali İşler Kısım Müdürlüğü kayıtlarında izlenmediği, bankalar aracılığıyla yapılan işlemlerin muhasebeleştirilmesi sırasında işleme ilişkin olarak ilgili bankadan alınacak belgelere mahsup fişlerinin ekinde yer verilmesi gerekirken verilmediği müfettiş raporu ile sabit olduğu, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 14. maddesinde hükmü gereğince bankalara gönderilen faks talimatlarının teyit edilmesi gerektiği, ispat şartı açısından da bu teyidin yazılı olarak yapılması gerektiği, 2013 ve 2014 yıllarına ait SGK prim ödemeleri sırasında düzenlenen mahsup fişlerinni bu fişlere dayanak olması gereken ilgili banka dekontları temin edilmeden düzenlendiği, dolayısıyla ödemelerin … Bankası Kocaeli Şubesi tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği hususunun takip edilmediği müfettiş raporu ile tespit edildiği gibi zamanında ödenmemiş SGK prim borçlarından ilkinin 2013/Haziran ayına ait olduğu ve Hurda Müdürlüğünce durumun 2015/Ocak ayında tespit edildiği, aradan geçen sürenin 19 aya tekabül ettiği, söz konusu bu 19 aylık süre boyunca banka kayıtları ve işlem sonuçlarının takip edilmediği dikkate alındığında davalı bankaya atfedilecek bir kusur olmadığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; önceki beyanlarınıtekrarla, müvekkili kurumun olayda kusuru bulunmadığını, zira SGK ekranına bilgilerin güncel olarak işlenmediğinden müvekkili kurumun, ödemelerin yapılmadığını günü gününe anlamasının beklenemeyeceğini, müvekkili kuruma ödemelerdeki aksama sebebi ile herhangi bir uyarı, ihtar, bildirim yahut tebligatın ulaşmadığını, bankaca yapılmayan ödemeye ait tutarın hesapta sebepsiz yere bekletildiğini, bankanın bu davranışı sebebi ile davacı … zarara uğrattığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, davalı bankanın, davacı hesabında para bulunmasına ve davacının faks talimatına rağmen, davacı adına SGK’ya yatırılması gereken borçların yatırılmamış olması nedeniyle davacının SGK’ya ödemek zorunda kaldığı gecikme bedellerinin, davalı bankanın bankacılık sözleşmesine ve mevzuata aykırı davranarak zarara sebep olduğu gerekçesiyle, davalı bankadan rücuen tahsili istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davadaki temel uyuşmazlık, davacının dava dışı SGK’ya olan prim borcunun davalı banka yoluyla ödenmesindeki gecikme nedeniyle ortaya çıkan zarardan davalı bankanın sorumluluğu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Somut uyuşmazlıkta ihtilaflı vakıalardan bir tanesi, davalı bankanın müşterisi konumundaki davacının SGK prim borcu kapsamındaki ödemelere ilişkin EFT talimatlarını davalı bankaya gönderip göndermediği noktasındadır. Dosya kapsamındaki Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Seymen Hurda Müdürlüğü İzmit başlığı altında Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Ankara’ya hitaben yazılan dilekçe içeriğinden 2013 Kasım ayına, 2013 Aralık ayına, 2014 Ağustos ayına ait prim borçlarına ilişkin gönderilen faks talimatları ilgili şubeye ulaşmıştır. Her ne kadar davalı cevap dilekçesinde, davacının iddia etmiş olduğu faks içeriklerinin dosyaya dahil edilmediğini beyan etmiş olsa da ilk derece mahkemesince alınan 10.10.2016 tarihli bilirkişi raporundan anlaşılacağı üzere, ilgili şubeye ulaştığı kabul edilen faks onay listeleri dosyaya sunulmuştur. Davalı vekiline yapılan usulüne uygun tebligata rağmen davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz etmemiş, 20.01.2017 tarihli duruşma zaptında da rapor doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Ayrıca, dava dilekçesinin ekinde 15 Kasım saat 16: 46 ,1 Aralık saat 10: 47 ve 20 Ağustos saat 12:21 itibariyle 3221049 olarak belirtilen hedef istasyona gönderilen faksların ulaştığına ilişkin fotokopi şeklinde belge sunulduğu görülmektedir. Sonuç olarak, 2013 Haziran ayına ait prim borcuna SGK hesaplarına havalesi amacıyla davacı tarafından gönderilen faks talimatının davalı bankanın ilgili şubesine ulaştığını gösteren belge bulunmamakla birlikte; uyuşmazlığa konu 2013 Kasım ayına, 2013 Aralık ayına, 2014 ağustos ayına ait prim borçlarına ilişkin gönderilen faks talimatları ise ilgili şubeye ulaşmıştır. Ancak buna rağmen bahsi geçen aylara ait SGK prim borçları davalı banka tarafından SGK hesaplarına yatırılmamış, buna rağmen davacı çalışanları söz konusu aylara ilişkin SGK prim borçlarını ödenmiş gibi kayıt tutmuştur. Diğer bir ihtilaflı konu ise davacı tarafında faks yoluyla gönderilmiş bulunan talimatlara rağmen bankanın yazılı teyidi beklemeksizin makul sürede talimatı yerine getirmesinin gerekip gerekmediği noktasındadır. İlk derece mahkemesince alınan 10.10.2016 tarihli bilirkişi raporunda, 2013 ve 2014 yıllarına ait SGK prim ödemeleri kapsamında düzenlenen mahsup fişleri ilgili banka dekontları temin edilmeden düzenlendiğinden davacı kurum çalışanlarınca banka kayıtları ve işlem sonuçlarının takip edilmediği nazara alınarak davalı bankaya atfedilecek bir kusur bulunmadığı belirtilmiştir. Dosya kapsamında taraflar arasında yapılması lazım bulunan ticari nitelikte hizmet sözleşmesine rastlanmadığından, sözleşme kapsamında değerlendirme yapılamamaktadır. Eğer böyle bir sözleşme mevcutsa bu sözleşmede faks talimatı ile işlem yapılmasına ilişkin düzenlemelerin mevcut olabileceği düşüncesiyle, istinaf aşamasında davalı bankaya müzekkere yazılarak, davacı ile davalı bankanın Kocaeli Şubesi arasında imzalanmış bulunan bankacılık hizmet sözleşmelerinin onaylı suretlerinin gönderilmesi istenilmiştir. Davalı, 12.11.2019 tarihli müzekkere cevabında, taraflar arasında bankacılık hizmet sözleşmesinin bulunmadığını mevduat sözleşmesinin de arşiv kayıtlarından temin edilemediğini bildirmiştir.Dosya kapsamında Makine Ve Kimya Endüstrüsü Teftiş Kurulunca düzenlenmiş bulunan soruşturma raporu bulunmaktadır. Bu raporda, 2013 Haziran ayına ilişkin faks talimatının muhatap bankaya ulaşmadığı gözetilerek bunun haricindeki 2013/Kasım-Aralık ve 2014/Ağustos dönemlerine ait prim borçlarının zamanında ödenmemesinden kaynaklı olarak görevleri gereğini tam ve zamanında yapmayan kurum çalışanlarına disiplin cezası verilmesi yönünde rapor tanzim edilmiştir. Davacı çalışanları, bankaya verilen talimatın akıbetini araştırmamak ve görevlerini gereği gibi ve zamanında yapmamak suretiyle kusurludur. Davalı bankanın ise basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğü bulunmaktadır. Uyuşmazlığa konu 2013 Kasım ayına, 2013 Aralık ayına, 2014 Ağustos ayına ait prim borçlarına ilişkin gönderilen faks talimatları ilgili şubeye ulaşmıştır. Nitekim davalı vekilinin az yukarıda bahsi geçtiği üzere, bu yönde tespitlere yer veren 10.10.2016 tarihli bilirkişi raporuna da bir itirazı bulunmadığı gibi rapor doğrultusunda red kararı verilmesine ilişkin talebi mevcuttur. Somut uyuşmazlık açısından davalı banka verilen talimatları mutad ve teamüle uygun sürede dahi yerine getirmeyerek davacının zararının artmasına neden olmuştur. Şu halde davalı banka çalışanlarının fiili ile davacının zararı arasında uygun illiyet bağı bulunmaktadır. Her işlemde basiretli bir tacir gibi davranması gereken banka, hafif kusurlarından dahi sorumludur. Hatta sorumsuzluk şartının varlığı kabul edilse dahi TBK’nın 99/2. maddesi gereğince bu şart geçersizdir. Bu açıklamalara göre, davacı kurumun zarara uğramasında hem davacı çalışanlarının, hem de davalı banka görevlilerinin kusurları mevcuttur. Tarafların müterafik kusurlarının bulunduğu, kusuru taraflara eşit olarak dağıtmanın somut olaya ve hakkaniyete uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesince, davalı bankanın kusurlu bulunmadığına dair gerekçesi isabetsiz olmuştur. Tarafların eşit kusurlu olduğu kabulüne göre, davanın kusur oranına göre kabulü gerekir. Davalının davadan önce temerrüdü kanıtlanmadığından, temerrüt faizi dava tarihinden yürütülmüştür. Tarafların tacir oluşu dikkate alınarak, faizin 3095 sayılı Kanun’un 2/2. maddesi uyarınca belirlenmesi uygun görülmüştür.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın kısmen kabulü ile 5.671,21 TL alacağın, dava tarihinden itibaren işleyecek ve mevduata uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,2-Alınması gerekli 387,40 TL harçtan, peşin alınmış olan 193,71 TL’nin mahsubu ile bakiye 193,69 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan 193,71 TL peşin harç ve 27,70 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 221,41 TL harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,4-Davacı tarafça harcanan 400,00 TL bilirkişi ücreti ve 293,50 TL tebligat, posta ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 693,50 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranına göre hesaplanan 346,75 TL’lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,5-Davacı, ilk derece yargılamasında kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, AAÜT gereğince hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-Davalı, ilk derece yargılamasında kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, AAÜT gereğince hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,7-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,8-İstinaf aşamasındaki giderler yönünden; a-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına,b-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili tarafından yatırılan 35,90 istinaf peşin harcının talep halinde davacıya iadesine,c-Davacı vekili tarafından istinaf aşamasında sarfedilen 98,10 TL istinaf başvuru harcı giderinin ve 55,00 TL posta giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,8-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesinolarak karar verildi. 14/11/2019