Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1250 E. 2019/1247 K. 02.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1250
KARAR NO : 2019/1247
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/03/2018
NUMARASI : 2015/272E. 2018/447K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı müvekkilinin bir takım malzemeleri davalıdan satın aldığını, almış olduğu mallara ilişkin faturalar karşılığı yaptığı ödemelerle ticari ilişkinin devam ettiğini, bir müddet sonra ticari ilişkinin sona erdiğini, davalı tarafından davacı aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasıyla, cari hesap borcu gerekçe gösterilerek icra takibi başlatıldığını, takipten hacız sırasında haberdar olduklarını, haciz zoru ile davalı tarafa 12.10.2015 tarihinde 3.493,00 TL, 29.01.2015 tarihinde 1.500,00 TL, 05.02.2015 tarihinde 10,000,00 TL, 24.02.2015 tarihinde de 16.000,00 TL olmak üzere toplam 30,993,00 TL ödediğini, davalı tarafından bir ihtar gönderilmediği gibi taraflar arasında bir sözleşme bulunmadığını, bu itibarla 649,37 TL olarak talep edilen takip öncesi faiz nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ile istenilen faizin iptali gerektiğini, bunun yanı sıra davacının davalıya olan borcunun 4.986,60 TL olup fazla istenen 30.602,20 TL nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti gerektiğini, ancak bu bedelin 30.993,00 TL’si ödenmiş olduğundan, davalıya fazla ödedikleri bu bedelden fazla ödenen 26.006,40 TL’nin istirdadına karar verilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkli ile davalı-borçlu arasındaki ticari ilişki neticesinde, müvekkilinin faturalar düzenlediğini, ilgili faturaları delil listeleri ile birlikte sunacaklarını, müvekkilinin davalı-borçludan, cari hesaptan kaynaklanan 14.07.2014 tarihi itibariyle 35.588,80 TL asıl alacak ve 649,37TL faiz olmak üzere toplam 36.238,17 TL alacağı bulunduğunu, bu hususun bilirkişi marifetiyle ticari defterlerin incelenmesi sonucunda ortaya çıkacağını, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların tümünün kötü niyetli olup gerçeğe aykırı iddialar olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Davalı taraf faturaların düzenlenmesine dayanak ve mal tesliminde düzenlenmesi zorunlu olan Sevk İrsaliyeleri ibraz etmişse de, sevk irsaliyeleri üzerinde davacı taraftan malı teslim alan bilgisi bulunmamaktadır. Davacı defter kayıtlarında rastlanılmayan faturaları ve fatura içeriği hurda kağıtları davacı tarafa teslim etmediği kabul edilerek, davalı işletmenin takipteki (takip tarihindeki) alacağı: 17.787,40 TL olacağı kabul edilerek İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası hesabı: Davalı-alacaklı tarafından yapılan takipte (35.588,80 – 17.787,40 =) 17.801,40 TL asıl alacak için fazladan takip yapılmıştır. 05.02.2015 tarihinde yapılan kısmi ödeme sonrasında 17.787,40 TL. asıl alacak ve ferileri tamamen ödemiş, 2.002,23 TL fazla ödeme yapılmış, takip son bulunmuştur. Toplam 18.002,23 TL. fazla ödemelerin; 2.002,23 TL.si haricen ödemelerden, 16.000,00 TL.si de icra dairesine yapılan ödemeden kaynaklandığı anlaşılmakla; Davanın kısmen kabulüne, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasında davalıya 17.787,40 TL borçlu olduğunun tespitine, icra takibinden sonra davacı tarafından davalıya fazla yapılan 18.002,23 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine… ” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Yapılan ticari iş neticesinde müvekkilinin 83,521,00TL tutarında 39 adet fatura düzenlediğini, davacıya yapılan tüm mal teslimatlarında davacının deposunda bulunan kantarda tartılması sonucu alınan kantar fişlerinde, müvekkilinin aracının plakasının yazıldığını ve davacı şirket çalışanı … adı ve imzasının yer aldığını, Yargıtay kararlarına göre kantar fişlerinin malın teslim edildiğini gösteren hukuki nitelikteki belge olduğunu, tüm bilirkişi raporlarında açıkça davacının, tek düzen muhasebe sistemine ve vergi kanunlarına aykırı düzenlenen muhasebe kaydından ötürü mal alımlarının ve tutarının tespitinin mümkün olmadığının belirtildiğini, buna rağmen tarafları aleyhine davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, davanın reddi gerekirken kısmen kabl kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava hukuki niteliği itibariyle İİK’nın 72.maddesi uyarınca menfi tespit ve istirdat istemlerine ilişkindir.Uyuşmazlık cari hesap alacağına dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibinden kaynaklı olarak takipte belirtilen miktar kadar borçlu olmadığının tespiti takibin bu oranda iptali ve fazladan ödenmiş bedelin istirdatı talebinden kaynaklanmaktadır.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama aşamasında alınan 24/02/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda, terditli bir hesaplama yoluna gidilmiş fatura içeriğindeki emtianın davacıya teslim edilip edilmediğinin kabulü durumuna göre farklı hesaplamalar yapılmıştır. İlk derece mahkemesince de davacı defter kayıtlarında rastlanmamış olduğundan bahisle teslim olgusunun gerçekleşmediği kabul edilmiş ve buna dayanarak hüküm kurulmuştur. Davada, değer itibariyle HMK m. 200 gereği senetle ispat zorunluluğu bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta mal alım satımından kaynaklı olarak irsaliyeli fatura düzenlenmiştir. Ancak, dosya kapsamındaki faturaların incelenmesinde teslim eden ve teslim alan kısımlarında isimle imza olmadığı görülmektedir. Yine dosya içerisinde ibraz edilmiş kantar fişlerinin bazılarının üzerinde Tamer isminin yazılı olduğu ve yanının imzalanmış olduğu anlaşılmaktadır. Davacının takipte talep edilen miktarda davalıya borcu olmadığına ilişkin iddiası karşısında, davalının davacı defterlerinde görülmeyen fatura ve fatura içeriği emtiayı davacı tarafa teslim edip etmediği hususu ihtilafın özünü oluşturmaktadır. Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü davalı- alacaklıdadır. Nitekim davalı bu kapsamda kantar fişi niteliğindeki belgelerinin fotokopisini sunmuştur. Bu durumda mahkemece varsa bu belge asıllarının celp edilerek, malzemeyi kantarda tartıp teslim alan kişinin davacı şirket yetkilisi veyahut çalışanı olup olmadığının araştırılarak, davacı şirket çalışanı veyahut yetkilisi olduğunun anlaşılması halinde imzanın ona ait olup olmadığı üstünde durularak ve bu şahsın ihtilafsız faturalara konu malları teslim alan kişi olup olmadığı da göz önünde tutulmak suretiyle ve gerekirse yeniden bilirkişi raporu alınarak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekmektedir.HMK’nın 353/1.a.6. maddesine göre, ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiç biri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, istinaf mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak, davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine göndermesi gerekmektedir. Yasa maddesinde, taraflarca gösterilen delillerin hiç toplanmaması veya hiç değerlendirilmemesinden söz edilmiş olup, bu durumun sadece taraflardan biri hakkında gerçekleşmesi, bu yasa maddesinin uygulanması için yeterlidir (Murat Özgür Çiftçi, Medeni Yargılama Hukukunda İstinaf, Ankara 2016, Sayfa 441).Yukarıda açıklanan gerekçelerle, ilk derece mahkemesince, davalı tarafından gösterilen savunma delilleri hiç değerlendirilmeden karar verildiği anlaşıldığından, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harçlarının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,4-Davalı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 02/10/2019 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.