Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/125 E. 2018/331 K. 29.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/125
KARAR NO : 2018/331
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/09/2017
NUMARASI : 2014/614- 2017/917 E.K
DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı asil ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı, davalı … yolu şirketi ile 09.11.2011 tarihinde Antalya- İstanbul aktarmalı Moskova’ya yolculuk yaptığını, varış yerindeki Seremetova havalimanında bagaj teslim esnasında bagajının çıkmadığını, İstanbul’dan Rusya’ya gidecek uçağa bagajının aktarılmadığını öğrendiğini, havalimanında bulunan yetkililer tarafından tutanak tutulduğunu, kaybolan valizdeki eşyalarından dolayı zorunlu harcamalar yaptığını, sıkıntılı bir dönem geçirdiğini ileri sürerek dava konusu bagajın içindeki şahsi eşyaların değeri 4.800,00 TL, zorunlu yapılan masraflar 4.500,00 TL olmak üzere toplam 9.300,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, uyuşmazlığa Varşova/Lahey Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, davacının bagaj içinde olduğunu iddia ettiği eşyalarını fatura gibi belgelerle ispatla yükümlü olduğunu, taşınması yasak olan eşyaların tazmin kapsamında olmadığını, ayrıca davacının zorunlu yaptığını iddia ettiği masrafları da kanıtlaması gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun teslim olunmadığı iddia edilen bagajın kilogramı ile 17 SDR’nin çarpımı sonucu bulunacak üst limitle sınırlı olmak kaydıyla ispat edilecek gerçek zararla sınırlı olduğunu, manevi tazminat talebinin yerinde olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda; hava taşıması esnasında meydana gelen ziyadan dolayı davalı taşıyıcı THY A.O.’ nun sorumlu olduğu, taşımanın Türkiye-Rusya arasında yapılmış olması nedeniyle Uluslararası niteliği bulunmakta olup, Rusya Federasyonu’ nun son taraf olduğu Konvansiyonun Varşova Konvansiyonu/Lahey Protokolü olması nedeniyle dava konusu uyuşmazlıkta Varşova Konvansiyonu/Lahey Protokolü hükümlerinin uygulama alanı bulacağı, buna göre, davalı taşımacının kayıtlı bagaj kaybında kg başına 250 Poincare Frank olduğu, davacının bagajının 20 kg olduğu göz önüne alındığında davalı taşımacının sorumluluk üst sınırının 38.349,6278 TL, 10 kg olduğunun kabulü halinde ise 14.430,75 TL olarak belirlendiği, davacının gerçek zararının 4.064,40 TL olarak tespit edildiği, bu tutardan davalının sorumlu olduğu, bagajın kaybolması olayında davacının kişilik haklarının ihlal edilmediğinden ( Yargıtay 11 Hukuk Dairesi 2013/2442 karar sayılı ilamı) manevi tazminat talebinin yerinde görülmediği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, 4.064,40 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, koşulları bulunmadığından manevi tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı asil ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacının istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme Hakimi hakkında 2 kez reddi hakim talebinde bulunduğundan dolayı davayı şahsileştiren Mahkeme Hakiminin beyanlarını tutanağa yazdırmadığını, olayı Anayasa Mahkemesine ve HSK’ya taşıdığını, hakimden şikayetçi olduğunu, dava konusu bagajın ağırlığının 20 kg olduğu davalının da kabulünde iken, 10 kg olduğunun ileri sürüldüğünü, valizin kaybolmasından dolayı zorunlu alışveriş yaptığını, duruşmaları takip etmek için Antalya’dan geldiğini, bundan dolayı masraflar yaptığını, ruhsal ve bedensel olarak yıprandığını, manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, kısa kararda sarf ettiği yargılama giderleri konusunda karar vermediğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, olaya uygulanan Varşova/Lahey Konvansiyon hükümlerinde gösterilen para birimi Poincare Frank tedavülde olmadığından kilogram başına 17 SDR’ye göre sorumluluk üst sınırının belirlenmesi gerektiğini, bu durumda (17 SDR x10 kg) 170 SDR’nin karar tarihi itibari ile 170 SDR x 5.0057 TL sonucunda sorumluluk üst sınırının 850,96 TL olduğunu, müvekkilinin bu üst limit aşılmamak kaydıyla gerçek zarardan sorumlu olduğunu, bagajda taşınması yasak olan davacının gözlük, parfüm, foto makinesi, deo ve cep şarj aletinin tazminat değerlendirmesinde dikkate alınmasının doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, hava yolu yolcu taşımacılığında bagajın kaybolmasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, davalı … yolu şirketinin Antalya/İstanbul aktarmalı uçuşu ile Moskova’ya yolculuk ettiğini, varış yerindeki hava limanında bagajının olmadığını, davalı firma tarafından kaybedildiğini iddia ederek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş, davalı davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne, manevi tazminatın ise reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince alınan kök ve ek raporda; uçakta yolcu ve kabin bagajlarında taşınması yasak olan maddelerin www….org sitesinde ayrıntılı olarak açıklandığı, davacının bagajında olduğunu iddia ettiği eşyaların bu kapsamda sayılan eşyalar arasında olmadığı, davacının bagaj içinde olduğunu beyan ettiği emtia ve fiyat listelerinin uçuş tarihi itibari ile incelendiği ve değerinin 3.945,00 TL olarak tespit edildiği, diğer taraftan kaybolan bagaj nedeniyle zorunlu kalınan harcamalara ilişkin olarak 3 adet satış fişinin sunulduğu ve buna göre yapılan değerlendirmede bu masraf karşılığının 569,00 TL olarak hesaplandığı, bu durumda davacının gerçek zararının, 4.064,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Davacının valizinde bulunan eşyaların taşınması yasak eşya kapsamında olmadığı gibi, bu eşyaların alım gücüne uygun yurt dışı tatilinde kullanılabilecek eşyalar olduğu ve davalı tarafından bu eşyaların valizde bulunmadığına dair aksi bir delil de ortaya konulamadığından, ilk derece mahkemesince bu eşyaların tazminat hesaplamasına dahil edilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, davacının kaybolan bagaj nedeniyle zorunlu yaptığı masraflarını yazılı delillerle ispatlaması gerektiğinden, bu masraflara yönelik olarak sunmuş olduğu fiş, fatura ve belgeler gözetilerek bu alacak kaleminin belirlenmesinde usul veya yasaya aykırı bir yön görülmediği gibi, davanın takibi için yapılan masrafların davanın konusu olmadığından bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Somut olaya uygulanması gereken Varşova Konvansiyonu ve onu tadil eden Lahey Protokolüne göre, davalı taşıyıcının sorumluluk üst sınırının tespitinde kg. başına 250 poincare frank birimin esas alınmasında isabetsizlik bulunmadığı gibi, bagajın 10 kg. olduğunun kabulü halinde dahi tespit edilen sorumluluk üst sınırının (14.430,75 TL) davacının gerçek zararın üstünde olduğu anlaşıldığından bu bağlamda bagajın ağırlığının 20 kg olup olmadığının sonuca bir etkisi bulunmamaktadır.
Ayrıca, Varşova/Lahey Sözleşmesinin 26.maddesinde ihbar yükümlülüğü bagajın hasara uğraması haline özgü olarak düzenlendiğinden bagajın ziyaı durumunda sorumluluğun doğumu için ihbar şartı aranmamaktadır.
İlk derece mahkemesinin kısa kararında hükmün özeti yazılmış olup, dava yargılama masraflarının gerekçeli hüküm özetinde kabul ve red oranına göre taraflar arasında paylaştırılmış olduğu gözetildiğinde davacının bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
İlk derece mahkemesince, meydana gelen olayda davacının kişilik haklarına saldırı olmadığından bahisle manevi tazminat talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Varşova/Lahey Sözleşmesinde manevi tazminata ilişkin bir hüküm bulunmadığından bu konuda iç hukuk kuralları uygulanmalıdır (Yargıtay 11.H.D.’nin 2008/11480 E- 2010/5016 K.sayılı, 06.05.2010 tarihli emsal kararı). TBK.m. 114/2 uyarınca, haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanır. Davalı taşıyıcı, davacıya ait bagajı kaybetmek suretiyle sözleşmeden doğan özenle ifa borcuna aykırı davranmış olup, şartları varsa manevi tazminattan sorumlu tutulmalıdır.
Manevi zarar, mal varlığında bir azalmayı değil ve fakat kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade eder. 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. (TBK 58) maddesine göre, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir denilmiştir. Şahsiyet haklarına saldırıda, manevi tazminat istenebilmesi için 818 sayılı BK 49. (TBK 58.) maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlar ise şahsiyet haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, manevi zarara uğranılması, kusurlu olunması ve illiyet bağı bulunmasıdır (Bkz. Prof Dr. Safa Reisoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, yirminci baskı, S.202-208).
Her sözleşmeye aykırılık manevi tazminat gerektirmeyeceği gibi, bagajın kaybolması durumunun TMK’nın 24 ve BK’nın 49. (TBK 58) maddeleri anlamında kişilik haklarının ihlaline neden olacağı anlamına gelmez. Bu durumda her somut olayın kendine has özellikleri içinde bir değerlendirme yapılmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince, davacının turist olarak yurt dışına seyahatinde diline ve kültürüne yabancı olduğu bir ülkenin hava limanınında valizinin kaybolması durumunda her şeyden önce yaşadığı şaşkınlık ve çaresizlik karşısında sıkıntı tabiri hafif kalmaktadır. Bunun yanı sıra, kişiye özel şahsi eşyalar bulunan ve bu bağlamda özel hayatın bir parçası olan bagajın akıbeti meçhul olup, üçüncü kişilerin eline geçmiş olabileceği ve davacının özel hayat hakkının ihlal edildiği sonucuna varılabilir. Dosyaya yansıyan davacı beyanları ve toplanan deliller dikkate alındığında, eldeki somut olay bakımından davacının kişilik haklarının zarar gördüğünün, TBK 58. maddesinde öngörülen manevi tazminat şartlarının oluştuğunun kabulü gerekir.
Kişilik hakları saldırıya uğrayan kimse Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi hükmü uyarınca manevi tazminat adı altında bir miktar para ödetilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken aynı Kanunun 51. maddesi uyarınca durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önünde tutmalıdır. Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesi hükmüdür. Bu kapsamda manevi tazminatın miktarı belirlenirken tarafların kusur oranı, sıfatı, statüsü, sosyal ve ekonomik durumları ile eylemin işleniş biçimi ve yöntemi dikkate alınmalıdır. Manevi tazminat adı altında hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek nitelikte olmalı fakat bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmediği göz önünde tutularak miktar belirlenmelidir. Yani, bu tazminatın miktarı, onun amacına göre belirlenmelidir.
Bu durumda, somut olayın özellikleri, tarafların statüsü, kusurun ağırlığı ve tüm dosya kapsamı gözetildiğinde, davacı yararına takdiren 3.000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
Davacının istinaf dilekçesindeki öteki beyanlarının eldeki davaya bakan hakimin şahsına yönelik olup, ilk derece yargılaması aşamasında HMK.m. 38 vd. hükümlerine göre çözümlenmesi gereken hususlar olup, HMK.m.353/1.a.2 hükmünün uygulanmasına gerektiren bir durum bulunmadığından, esasa ilişkin incelemede değerlendirilecek hususlar değildir. Davacının diğer istinaf sebep ve gerekçeleri yerinde görülmemiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle HMK.353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı tarafın istinaf başvurusunun manevi tazminat yönünden kısmen kabulü ile HMK.353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının düzeltilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine,
B-Davacı tarafın istinaf başvurusunun manevi tazminat yönünden kısmen kabulü ile HMK 353/1.b.2.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilerek Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davacının maddi ve manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile, 4.064,40 TL maddi ve 3.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-a) Alınması gereken 277,63.-TL karar harcından peşin alınan 212,40.-TL harcın mahsubu ile bakiye 65,23.-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
b) Davacı tarafından harcanan 233,55 TL harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
c) Davacı tarafça harcanan posta ve tebligat gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 965,00 TL ( ayrıntısı Uyapta kayıtlı) yargılama giderinden %50 kabul oranına göre 482,50 TL’lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacının kendi üzerinde bırakılmasına,
d)Davalı tarafından sarfedilen 80,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına(%50-%50) göre 40,00 TL’lik bölümünün davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
e)Davacının manevi tazminat talebinin reddedilen kısmı yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan vekalet ücretinin reddedilen kısmı geçemeyeceğinden, 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
f)Davacının maddi tazminat talebinin reddedilen kısmı yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 1.980,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
g)Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 85,70 TL’nin hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 31,40 TL peşin istinaf harcının talep halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafça harcanan 85,70 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
7-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
8-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Gerekçeli kararın bir örneğinin Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,
10-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/03/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.